SORUMSUZ şekilde gelişigüzel açılan ve Türkiye coğrafyasını ’çürük dişe’ çeviren mermer, taş ve çakıl taşı çıkaran ’madenciler’, dozer ve kepçeleriyle geride ne bırakıyorlar.
Marmara ve Ege yörelerinde bunun yüzlerce örneği görülüyor. Bir örnek... Yalova’dan Bursa’ya giderken, orman alanlarının tepe ve bayırlara bakıldığında doğanın bu kadar tahrip edilemeyeceğini düşünebilirsiniz. Bu izinleri veren Enerji Bakanlığı Maden Dairesi’nin vicdanları sızlamıyor demek ki... Sözü uzatmadan Fransızca turist rehberi Ali Karapınar’ın, İzmir yöresindeki bir antik kentin nasıl saldırıya uğradığını anlatan yazısına bırakalım:
"İzmir’de bir maden firmasının girişimleri tepkiyle karşılandı. İzin için hiçbir bakanlıkta engelle karşılaşmayan maden firması, bölgenin minik beldesi Özdere’nin belediye başkanından izin alamayınca idare mahkemesine gitti.
Organik tarımın yaygın olarak yapıldığı İzmir’in Menderes İlçesi’ne bağlı Özdere Beldesi’nde, káhin tanrı Apollon’un Anadolu’daki iki önemli kehanet merkezlerinden biri olan 2500 yıllık Klaros Antik Kenti’ne yaklaşık 500 metre uzaklıktaki bölgeye taş ocağı kurulmak isteniyor.
İzmir merkezli bir firma, yaklaşık bir yıl önce, Ahmetbeyli’nin girişinde bulunan 960 dönümlük arazide taş ocağı kurmak için başta tüm bakanlıklardan gerekli maden arama ve çalıştırma izinlerini aldı. Firma yetkilileri, aldığı bu ruhsatların ardından gayri sıhhi müessese izni için Özdere Belediyesi’ne başvurdu. Özdere Belde Belediyesi Başkanı CHP’li Haldun Ertok ise organik tarımın yaygın olarak yapıldığı, Klaros Antik Kenti’ni barındıran, iki kilometrelik sahil şeridi bulunan bölgenin tam ortasında kurulmak istenen taş ocağına izin vermedi. Firma yetkilileri de İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Dava görülmeye başlanırken, bölge köylüleri harekete geçti.
2 bin 610 nüfusa sahip Ahmetbeyli Mahallesi’nin muhtarı Mustafa Gürmen, "Sezonda turistlerin gelmesiyle nüfusumuz 10 bin kişiye ulaşıyor.Bölgemizde 130 bin mandalina, 6 bin zeytin ağacı var.Bunların telef olacağını bildiğimiz ve doğayı yok edeceği için taş ocağını istemiyoruz.Köylülerimiz de eyleme katılacak" dedi.
25 yıldır Klaros Antik Kenti’nin gün yüzüne çıkarılması için uğraş veren Prof. Dr. Nuran Şahin de "Buranın eski adı ’gávur köy’dür.Mübadeleyle değişmiş otantik bir köydür.Aslında taş ocağı yapılmak istenen yer antik bir mermer ocağıdır. Klaros’un heykelleri oradaki mermer ocağından getirilmiştir.Belediyenin davasına ben de müdahil olarak katılıyorum.Dünyada örneği olmayan bu kutsal alanın tümüyle korunması gerekir" dedi.
Özdere Belediyesi’nin avukatlığını yapan Feridun Sanuvar, firmanın iki günde bir 100 kilogram patlatma yaparak, 3.6 şiddetindeki bir depreme eşit şekilde faaliyet göstereceğini, çıkarılan 2 bin 835 ton malzemenin 160 adet ağır iş makinesiyle taşınarak canlı yaşama zarar verileceğini dile getirdi.
Geçmiş dönemlerdeki Bergama ve Uşak Eşme köylüleri gibi yeni bir çevre hareketi başlatan köylüler, taş ocağının kurulmasının istendiği bölgede protesto yürüyüşü düzenledi. Kadın, erkek, yaşlı ve genç köylüler ellerindeki pankartlarla yürüdü ve firmanın, topraklarından elini çekmesini istedi, tepkilerini dile getirdi."
Karapınar sadece olanları anlatmış; bakalım ilgililer ne yapacak?
GÜNÜN SÖZÜ
"Öfkenize tutunmak, elinizde başka birisine atmak üzere taşıdığınız sıcak bir kömüre benzer. Yanan sizsiniz."
(Budha)
Osman Pamukoğlu siyasete girer mi
EMEKLİ Tümgeneral Osman Pamukoğlu, Çorlu Türk Ocakları’nda asker ve sivillerin 3.5 saat süreyle dikkatle izlediği ’Türkiye nereye gidiyor?’ konulu konferansında "Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana eğitimsizlikle birlikte cehalet ve fakirlik sorununu çözemediğini" söylemiş, AB uyum yasaları ile Türkiye’nin kazanımlarının yok edilmek istendiğini anlatmış.
Trakya’da komuta ettiği birliklerde Güneydoğu’da mücadele vermiş ve şimdi terhis olmuş er ve erbaşlar ile Pamukoğlu arasında ilginç diyaloglar yaşanmış. Eski askerler,"Biz senin nasıl disiplinli ve örnek asker olduğunuzu biliyoruz. Paşam bizi birçok çatışmada becerikli komutan olarak ölümlerden kurtardınız" diye haykırmışlar.
Sonunda kendisine sorulmuş:
- Paşam siyasete girer misiniz?
- Türkiye’de 54 siyasi parti var zaten. Benim parti kurmam falan olamaz. Ancak ve ancak benim siyasete girmeme Türk halkı karar verir. O kadar önemlidir.
Türkiye yine aldatılıyor
BİRKAÇ hafta önce PKK’nın kasası olan Nedim Seven, İtalya’da yakalandı. "Tamam" dedim, zaten Türk Ordusu’nun başarılı operasyonlarıyla çözülmeye başlayan örgütün kasası da yakalanınca süreç daha hızlı ilerleyecektir. Ama öğrendim ki İtalya, kırmızı bültenle aranan PKK’lı teröristi bize teslim etmek yerine ’kara para aklamak’ suçuyla arandığı Fransa’ya verecekmiş.
Neden? Ne hakla? "Hem terörizmde işbirliği içindeyiz" diyeceksiniz hem de bu teröristi suçlu bulunsa dahi çok az bir cezayla kurtulacağı Fransa’ya teslim edeceksiniz.
Peki bizim Dışişleri ne yapıyor. Yazılanlara göre "teröristin bize iadesi konusunda temaslarını sürdürüyor". Siz Babacan’ın bu konuda bir açıklaması ya da girişimi olduğunu duydunuz mu? Sanki tüm Dışişleri’nden sorumlu değil de sadece Arap Yarımadası’ndan sorumlu bakan gibi. Tek yaptığı Araplarla ilişkileri kuvvetlendirmek. Oysa böylesine sıcak bir gelişmede bir ayağının Arap Yarımadası’nda değil, İtalya’da olması gerekirdi.
Eskiden bize, "Kırmızı bültenle aradığınız teröristleri teslim etmiyoruz.Çünkü sizde idam cezası var" diyorlardı. Şimdi idam cezası olmadığı halde teröristleri başka kulplar bularak teslim etmiyorlar. Demek ki idam cezasının kaldırılması, vakıflar yasasının çıkartılması, 301. maddenin değiştirilmesi vs. bunların hiçbiri bize dış ilişkilerde en ufak bir yarar sağlamamış. Peki bundan ders çıkartmış mıyız? Görünen o ki hayır. Biz Ankara Antlaşması’nınhiçe sayılıp Kıbrıs’ın elden çıkmasına göz de yumsak, sözde Ermeni soykırımını kabul de etsek, Kürtlere kendi dillerinde eğitim hakkı da versek bir şey değişmeyecek. Ne zaman, "Geçmişte attığımız adımların karşılığını almadığımız müddetçe yeni adımlar atılmayacaktır" diyeceğiz.
İtalya olayının bir de ikili ilişkiler yönü var.
Erdoğan ile Berlusconi’nin dostluk bağlarının ne boyutta olduğunu bilmeyen yoktur. Erdoğan böylesine önemli bir konuda dostluk ilişkisini kullanmayacak da ne zaman kullanacak, diye kendi kendime sorduğumda aklıma gelen cevabı sanırım tahmin edersiniz. Maalesef makamını yandaşlarına ve akrabalarına çıkar sağlamak amacıyla kullanmak konusunda tereddüt etmeyen Başbakan, PKK’nın en önemli teröristlerinden biri olan Nedim Seven’in Türkiye’ye iadesi konusunda bir girişimde bulunmayı aklına bile getirmiyor. Şebnem ÖZBEK