Paylaş
AB Adalet ve İçişleri Bakanları Komitesi 19.4.2007 tarihinde, ‘ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadele konusunda’ bir çerçeve kararı aldı.
Çerçeve kararlar, AB Adalet Divanı’nın 16.06.2005 tarihli kararına göre ulusal hukukların üstünde yer alıyor.
Bu karar, üye devletlerin parlamentolarında görüşüldükten sonra doğrudan Konsey gündemine alınabilecek ve konsey kararı olarak AB Resmi Gazetesi’nde yayınlanmasını müteakip, iki yıl içinde, üye devletlerin ulusal mevzuatlarına dahil edilecek.
Çerçeve kararın 1’inci maddesi, suç tarifi konusunda, uluslararası ceza mahkemesini kuran Roma statüsünün 6, 7, 8’inci maddelerinde tanımlanan suçlara atıfta bulunuyor. Bu suçlar soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve bu suçların inkârı, hafife alınmasının da suç teşkil edeceği (Roma statüsünün 7’nci maddesi, tehciri övmeyi de suç olarak kabul ediyor) eylemlere ile ilgili... Aynı kararın 2’nci maddesi ise, çerçeve kararının Konsey’ce kabul edilmesi sırasında yapılacak bir beyanla, örneğin ‘soykırım suçuna atıfta bulunarak, soykırım suçunun bir uluslararası mahkeme ile sabit bulunmuş olması halinde veya soykırım suçu hakkında, üye devletlerin ulusal mahkemesince verilmiş bir kararın mevcut olması haline, soykırım suçunun inkârının, aynı ülkenin mahkemelerince cezalandırılacağı’ hükmünü taşıyor. İnkâr halinde 1-3 yıl arasında hapis cezası öngörülüyor.
SOYKIRIM SUÇU
Sonuç olarak soykırım suçunun takdiri ulusal mahkemelerin yargısına bırakılıyor.
İsveç Parlamentosu kararını bu çerçevede değerlendirmek zorunluluğu var. Bu çerçeve karar ile başlayan sürecin sonunda, soykırım suçlamalarını, bırakın inkâr etmeyi, tarihsel boyutlarını tartışmak bile mümkün olmayabilecektir.
İngiltere Avam Kamarası da 1915 olaylarını gündemine aldı ve kısa bir zaman içinde görüşmeye başlayacak. AB ülkeleri, bu çerçeve karar ile Türkiye’yi kuşatmaya başladılar. İnce uzun bir süreci gergef işler gibi işliyorlar. Bu master plan karşısında, kadim dostlarımız, Ermeni milleti ile ilişkilerimizi 1915 hayaletinin ipoteğinden kurtarmaya çalışırken bu gelişmeleri göz önüne almak ve İsveç parlamentosunun kararını erken bir uyarı olarak kabul etmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Av. Sühan ÖZKAN
“Boş yere aldanma divane gönül/Cümle âlemlerin rızkın veren var!/Ettiğin hatadan habersiz sanma/Kara karıncayı gece gören var!
(Âşık Noksani)
İmar kanseri olmak
ATATÜRK’ün İstanbul’u emanet ettiği kent plancısı Henri Prost’a bırakın saygısızlığı, Büyükşehir Belediyesi ne tarih, ne koruma, ne de yeşil alan dinliyor. 12 Mart, Belediye Meclisi’nin plan tadilatları ile anılacak. Yani ‘XX Large’ çalışıyor. Mart ayı vergi ayı; İBB’de de imarda sorunlu projelerin ‘temizlik ayı’ oldu. Seyrantepe’de Galatasaray stadını yapan TOKİ’nin Ali Sami Yen’in yerine yaptıracağı AVM ve rezidans vs. planları ‘soslu’lanarak, ince bir taktik sonucu res’en onaylandı. CHP’lilere göre, İBB Meclisi tam bir teslimiyet içinde kaldı.
1030’lardaki ‘Prost Vadisi’ Kongre Vadisi’ne dönüştü ya... Beşiktaşlılar da geri kalmadı. (FB’lilerin projeleri ayrı bir yazının konusu...) İnönü (BJK) Stadyumunun 26 bin m2’lik olan stad alanı 57 bin m2’ye çıkarılıyor bu arada. Tabii ki, otopark, havuz ve AVM de eklendi. Projenin ‘tuzu’ eksik olduğu için komisyona geri gönderildi. O da Ali Sami Yen gibi onaylanacak Dolmabahçe’nin (Sarayının da....) güzelliğine darbe vuracak bu projeye bakalım Koruma Kurulu izin verecek mi? Her boş alana beton dökmek ‘Avrupa Başkenti’ne yakışmıyor.
Geçen dönemin Belediye Meclisi üyesi Hüseyin Sağ geldi aklımıza...”Sağ, bir çok imar oyununu ortaya çıkardığından seni listeye koymayan Genel Merkeze ve özellikle de Selami Öztürk’e hiç kızma, bu dönem Meclis’te olsaydın ‘imar kanseri’ olurdun!” Bu yoğunluklarla İstanbul nereye gidiyor, hiç düşünüyor musunuz?
İstanbul’daki Deniz Feneri
DENİZ Feneri Derneği Tanıtım ve Medya İlişkileri Sorumlusu Selma Topkara dünkü yazımıza bir açıklama gönderdi: Diyor ki: “Başbakan’ın sözünü ettiği Deniz Feneri, merkezi İstanbul’da olan ve yurtdışında temsilciliği ya da şubesi bulunmayan Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’dir. ‘Almanya’da yargılanıp mahkûm olmuş ve Türkiye’deki hukuki süreci de devam eden zan altındaki bir dernek’ tanımlaması bizim için kullanılamaz. Kamuoyuna ‘kurban yolsuzluğu’ olarak yansıyan Mayet soruşturmasında gözaltına alınan genel başkanımız ve 2 çalışanımız sürecin 3. ve 4. günlerinde serbest bırakılmıştır. Genel başkanımız asla tutuklanmamıştır.
Bu taş olmaz
BAĞDAT Caddesi’nde oturuyorum. Bizim kıdemli Belediye Başkanı’mız Selami Öztürk buradaki Noter Sokağı ‘örnek sokak’ yapmaya karar verdi. Bunun için kaldırımlar ve yol söküldü. Bu sokağın sakinleri de ümitle beklemeye başladılar. Gel gelelim kaldırımlar döşenmeye başladığı zaman ortaya eski Sovyetler Birliği döneminin politbüro yollarını andıran bir manzara çıktı. Çünkü döşenen kaldırım taşları siyah ve gri gibi iç karartıcı renklerden oluşuyordu. Renkli veya en azından desenli bir karo seçilemez miydi? Başkan da şaşıracaktır gördüğünde.
Sedat SERTOĞLU
Biliyor musunuz
* KARİKATÜRİST Turhan Selçuk’un (88) vasiyeti üzerine Hacıbektaş İlçesi’nde Mahsuni Şerif’in mezarı ile Âşık Veysel, Pir Sultan Abdal ve Yunus Emre’nin heykellerinin bulunduğu Çilehane bölgesinde, 1950’de Kore’ye savaş muhabiri olarak giden, (Ahmet Emin Yalman’ın) Vatan Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve AA’nın eski İstanbul Bölge Müdürü Selami Akpınar’ın (95) cenazesinin bugün Esentepe Nimet Abla Camii’nde kılınacak cenaze namazından sonra Edirne Buçuktepe Mezarlığı’nda toprağa verileceklerini...
* ‘DAYANIŞMA’ arayışında olan YP Genel Başkanı Sadettin Tantan’ın TP lideri Abdüllatif Şener ve SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’tan sonra DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit’i ziyaret ederek, kendisini partisinin bugünkü 8. kuruluş yıldönümü yemeğine davet ettiğini...
Paylaş