ÖNCEKİ gün önceki köşemizden duyurmuştuk; "Yeşil sermaye mağdurları Avrupa Parlamentosu’na şikayet gidiyor..." diye....
Evet Brüksel’e çıkarma yaptılar. Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammet Demirci başkanlığındaki heyet 40 kişiydi. ’Yeşil sermaye’ tarafından nasıl soyulduklarını anlattılar.
Demirci, köşemize yaptığı açıklama doğrultusunda, Türkiye-AB ilişkilerinin yıllık karnesi sayılan İlerleme Raporu’nda, yaptıkları başvuru sonucunda ’İslami Holdingler ve Deniz Feneri’ davalarının da yer aldığını ve "Türkiye’de genel anlamda yolsuzluk yaygındır.Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin bir politikanın kabul edilmesi gerekir" denildiğini hatırlatarak "Bu başvurumuz üzerine bize randevu verdiler.Biz de parlamenterlerle görüşmeye 40 mağdurla geldik" dedi.
Bunlar binlerce mağdur vatandaş için büyük bir gelişme.
Demirci’ye göre, Avrupa Parlamentosu, İslami holdinglerin vatandaşları dolandırdığı gerçeğini artık kabul etmiş oluyor. Hollanda’dan Avrupa Parlamentosu üyesi Emine Bozkurt da Brüksel’deki toplantıya katıldı. Holdingzedeler, TBMM’de kurulan bir komisyonun öneri ve çözüm getiren raporuna rağmen AKP iktidarının üzerine gitmediğini söyleyerek "Bu işin peşini bırakmayacağız" dediler. İddialarına göre holdingler, dincilik yaparak Avrupa’da 1.5 milyon insanı 30 milyar dolar dolandırdı.
BU, AB DAVASIDIR
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Emine Bozkurt, sorunun sadece Avrupa’daki Türklerin sorunu olmaktan çıktığını ve bir Avrupa sorunu olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"Sizler artık misafir statüsünde değilsiniz. Birikimleriniz çeşitli yöntemlerle elinizden alınarak mağdur duruma düşürüldünüz. Bu Avrupa’da görülmemiş bir soygun ve skandaldır. Avrupa’da yaşamış insanlarımızın dini duyguları istismar edilip bu soygun profesyonelce gerçekleştirilmiştir. Yanlış yatırımlar iflas eden projeler ve nereye gittiği belirli olmayan çarpık harcamalarla emekleriniz zayi olmuştur. Bu konuyu Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantılarında dile getirdim. Bu konunun Almanya’da faaliyet göstermiş olan Deniz Feneri davası ile birlikte ele alınmasını teklif ettim. Ve ayrıca AB Komisyonu’nun bu mağdurlarla ilgili haberi olup olmadığını da gündeme getirdim. Artık sadece protesto etmek medya ilgisini çekmek için yeterli olmuyor. Bu konuda birlikte hareket ederek lobi oluşturmamız gerekiyor. Bu dava AB içinde çözümlendirilmelidir."
Taksim reddedilemez
İŞÇİ sınıfının, emekçi halklarının baskı, tahakküm ve yıldırma tehditleri altında var olduğu ülkelerde demokratikleşme ve özgürlük olamaz.
Taksim, 1 Mayıs alanına kitleleri çağırmak, devletin, hükümetin, polisin, valinin tutumunu eleştirmek için kullanılmalı, Taksim Alanı 1 Mayıs alanıdır.
Bundan vazgeçmek sınıfa, haklara ve insanlığın geleceğine kastedenlerin çabasına destek olmaktır.
1 Mayıs alanı Taksim’i reddetmek, gereksiz görmek devlet ve valinin propagandasına ortak olmaktır. 1 Mayıs alanı Taksim alanıdır.
İşçiler ve emekçi halklarımız burada olarak haklarının kararlı, yılmaz bilinçli savunucuları olduklarını bir defa daha ortaya koymuş olabilecekler.
Oyunlara gelmemiş, gericiliğe, yobazın karanlığına, tehditlere, hakların gaspı girişimlerine teslim olmamış, ayakta kalmış olarak savaşımI sürdüren onurlu insanlar olduğumuzu yeniden ve bu fırsatla bir defa daha kaydederek ortaya koymuş olacağız. Ali Kınalı
Bu bayan artık milletin vekili olsun
BAŞBAKAN veya herhangi bir hükümet yetkilisi "Kürdistan sınırını çizdik, burası Kürdistan coğrafyasıdır" diyen hanımın neden ağzının payını vermez, haddini bildirmez? Yoksa gizli kabulleri mi var?
Misak-ı Milli sınırları içinde başka bir devletin varlığından, isminden söz etmek hiç kimsenin haddi değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisindeki hiçbir coğrafya Kürdistan coğrafyası değildir ve olmayacaktır. Kürt kökenli vatandaşlarımız dahil hiç kimse bu vatanın değil bir karış toprağını, bir çakıl taşını bile Kürdistan diye vermez ve vermeyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırlarını Kürdü-Türkü atalarımız canları, kanları pahasına birlikte çizdi. Bugün hala evlatlarımız vatanı, sınırlarını korumak için Kürdü, Türkü yan yana şehit düşüyor. Bu hanımın atasına da evladına da birazcık olsun vicdani, insani bir borcu yok mudur? Unutmasın ki tek kuruşunu bile hak etmediği maaşını bu şehitlerin aileleri de dahil bu millet ödüyor. Bu hanım başta Kürt kökenli vatandaşlarımız da dahil olmak üzere on binlerce insanımızın katili olan terörist başının değil de aziz milletimizin vekilliğini yapsın!..
Canan ARITMAN
CHP İzmir Milletvekili
Biliyor musunuz
DSP Genel Sekreterliği’nden istifa eden ve yeni seçimde Zeki Sezer’i destekleyeceğini açıklayan Süleyman Yağız’ın "Tüm Demokratik Solcular’ın, iç çekişmelerini bir yana bırakmaları ve fırsatçılara fırsat vermemek için tek vücut olarak hareket etmeleri gerekmektedir. Demokratik Sol’un geleceği için kararı, naylon solcular değil, gerçek Demokratik Solcular vermelidir. Öyle de olacaktır" dediğini... HATAY’da, yabancıların elinde 3 bin 700 taşınmaz bulunduğunu, bu taşınmazların dağılımlarının Suriye 2.400, Almanya 590, Lübnan 315, Brezilya 90, Ürdün 90, İran 50, Avusturya 35, ABD 30, İngiltere 25, Yunanistan 15, İsviçre 10, diğerleri 50 dönüm olduğunu....
GÜNÜN SÖZÜ
"Gülen cemaati AKP’ye yakın, SP’ye uzak durdu. Bu seçimlerde ilk kez cemaatin bu kadar politize olduğuna şahit olduk."
(SP Genel Başkanı Prof.Numan Kurtulmuş)
ALMANYA’nın ilk yabancı kökenli parti lideri olan Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Cem Özdemir yarın Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş kampusunda 18.00’de ’Türk kökenli Alman bir siyasetçi gözüyle Türkiye’nin AB Meseleleri’ başlıklı bir söyleşiye katılıyor.
SAYIN Başbuğ’u dinlerken ne kadar konusuna hakim, sabırlı ve son yıllarda gördüğüm sayılı demokrat insanlardan biri olduğunu düşündüm ve verdiği mesajları ve cevapları takdir ettim.