Siyaset aşıyı 2. sıraya itti

Partiler aday belirleme sürecine girdiler. Sosyal demokratlar şansölye adayını çoktan ilan etti. Şu anki büyük koalisyonda maliye bakanı olan Olaf Scholz için “adayımız” dediler. Seçmen bilir ki seçim sonucunda sosyal demokratlar tek başına veya koalisyon kurup iktidarda olursa şansölye de bay Scholz olacak. Yeşiller ise adaylarını bu hafta sonu açıklayacak. Muhafazakârların şansölye adayı ise henüz belli değil. Muhafazakâr kanat ‘Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU’ olarak anılır. Aralarındaki anlaşmayla büyük ortak CDU Bavyera haricinde tüm eyaletlerde, küçük ortak CSU ise yalnızca Bavyera Eyaleti’nde seçime katılır. Oylar tek partiymiş gibi toplanır. İki ortak parti şansölye adayını ortaklaşa belirler. 1980 ve 2002 hariç ortak aday, hep büyük ortak CDU’dan çıkmıştır.

Bu kez ilk kez işler karıştı. Büyük ortak CDU’nun lideri, yani Merkel’in selefi 60 yaşındaki Armin Laschet ile küçük ortak CSU’nun lideri 54 yaşındaki Markus Söder şansölye adaylığına talip. Ortakların arası limoni oldu. Her ikisi de şimdilik geri adım atmıyor. Bugün veya yarın bir araya gelip biri diğerine mecburen yol verecek. Almanya bu konuya kilitlenmiş vaziyette. Korona salgını, aşı bile ikinci plana itildi. Bu konu Avrupa’nın da gündeminde. Çünkü ikisinden biri şansölye olduğu takdirde bir ölçüde Avrupa siyasetini de etkileyecek.

KİM GÜVERCİN KİM ŞAHİN

Her ikisini de yakından tanıyan Almanya’daki gazeteci dostuma sordum. Biriyle beraber İstanbul’a gelmiş, hatta Aksaray yokuşunda karda patinaj yapan taksiden inip taksiyi beraber itmişti. Diğeriyle de Bira Festivali’nde buluşacak kadar yakın. “Benim için çok zor bir durum” diyor ama ekliyor: “Genel olarak Bay Laschet’i ‘Güvercin’, Bay Söder’i ise ‘Şahin’ olarak niteleyebilirim”.

Almanya’da ortak her iki parti doğal olarak kendi liderinin şansölye adayı olmasını arzu ediyor ama anketlere bakılırsa Markus Söder halkın gönlünde daha önde gözüküyor. Almanya bu konuya kilitlenmiş vaziyette.

GÜNÜN SÖZÜ

Ünlü ozanımız Âşık Mahzuni Şerif ne güzel söylemiş:

“Milletin sırtından doyan doyana / Gönül bu oyuna nasıl dayana / Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana / Bilmem söylesem mi? Söylemesem mi?”

(Vecdi Gündoğdu’nun Meclis konuşmasından)

HİZMET SEKTÖRÜ NE KADAR SAHİPSİZMİŞ

VAKALARIN artması, aylardan beri kapalı olan kafe ve restoranların sorumsuzluğu değil de, alınan yanlış kararların neticesi değil midir? Gidişatımız hiç iyi değil. Tam kapanma olmadığı için ülke olarak ekonomimiz kan kaybediyor.

İftarda evde olmak için mi sokağa çıkma yasağı saat 19.00’a çekildi? Ama bu konuda sorular var:

Bayramda pastaneler, lokantalar, kafeler, yiyecek-içecek yerleri kapalı ama oteller neden açık?

AVM’ler neden açık? En tehlikeli yerler olan sahiller neden kontrolsüz? Otellere sadece oturmak için mi gidecekler? Bunu kimler denetleyecek?

Otellere eğlence için gidenlere oda misafir kartları veriliyor. Aylardan beri kayak merkezleri doluydu, 5 yıldızlı şehir otellerinin çoğunda partiler düzenleniyordu. Otel sahiplerinin ayrıcalığı ne?

Bunlar yanlış uygulamalar!

Kafeler ve restoranlar kiralarını ödeyemedikleri için icralık oldular. Devlet esas buna müdahale etmeli.

İcra takipleri sonunda açılan tahliye davaları geçersiz sayılmalıdır.

Salgında en çok mağdur olan, sekiz aydır kapalı olan hizmet sektörüdür; ne kadar sahipsiz ve şanssız insanlarmışız! 

Erdal KESKİN

KADIN DOSTU MARKALAR

KADIN Dostu Markalar Dijital Platformu, kadının toplumdaki konumunu ve gücünü destekleyen markaların farkındalık projelerini toplumun beğenisine sundu. Küresel kadın işbirliklerini hayata geçiren, Türk kadınlarının ekonomik özgürlüklerini kazanması için yıllardır emek harcayan Farmasi bu çerçevede ilk 10 marka arasında yer alarak ödüle layık görüldü. Kadınları destekleyen projeleriyle öne çıkan Farmasi’nin Yönetim Kurulu Üyesi Emre Tuna “Kadın Dostu Markalar Platformu Kurucusu Nazlı Demirel’e kadınları güçlendirme konusunda farkındalık yarattıkları için teşekkür ediyoruz. Şimdi yükümüz arttı; daha fazla kadına dokunmak, onları desteklemek için var gücümüzle çalışacağız” dedi.

BAKIRKÖY’DE BU NASIL KAÇAK İNŞAAT?

YEŞİLYURT’ta Polat Oteli yanında kıyı kenar çizgisinde kalan arsada kaçak inşaat göz göre göre sürüyor. Yasalara göre inşaat yapılamaz. CİMER incelemesine göre, ruhsatı olmadığı da kesin. İnşaat Bakırköy Belediyesi sınırlarında yapıldığına göre sorumluluk Başkan Bülent Kerimoğlu’nda. Başvurulan Büyükşehir de aynı cevabı veriyor. Peki, yasaları hiçe sayan kişiler kim? Bu cesareti kimden alıyorlar? İnşaatı yıkıp arsanın eski haline getirilmesi gerekmiyor mu? Bakırköylüler bu konuda Kerimoğlu’ndan açıklama bekliyorlar. Kaçak inşaatın bitmesini mi bekliyor? Ataköy Gazetesi’nde arsanın çok ortaklığından defterdarlığa, atanan kayyumdan kiralamaya kadar çok şey yazılıyor.

BORÇ VE FAİZLER SÜRESİZ ERTELENSİN

TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Cumhurbaşkanı’na bir mektup göndererek esnaf ve sanatkârların taleplerini bildirdi. “Salgın sona erene kadar destekler sürdürülmelidir” diyen Palandöken, istekleri şöyle sıraladı:

“Esnaf ve sanatkârlarımızın gelir vergisi, stopaj vb. gibi tüm vergilerden muaf olması, elektrik, su, doğalgaz gibi enerji girdilerinin geçici olarak devletimizce finanse edilmesi, tüm meslek dallarında sıkıntı yaşayan esnaf ve sanatkârlarımız ile yanlarında çalışanlara ekonomik destek verilmesi, esnafın yanında çalışanlarının SGK primlerinin devletimiz tarafından karşılanması, ticari araçların kullanmakta olduğu akaryakıt fiyatlarında KDV ve ÖTV indirimine gidilmesi, esnaf ve sanatkârlarımızın borçlarının süresiz ve faizsiz olarak ertelenmesi...”

Bir istekleri de salgın sona erinceye kadar desteklerin sürmesi.

MESAJ PANOSU

85 bin ibadethanenin elektrik bedeli bütçeden karşılanmalı

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu; cami, cemevi, kilise ve havraların aydınlatma, ısıtma, soğutma ve ses sisteminden kaynaklı elektrik giderlerinin genel bütçeden karşılanmasını öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. Türkiye’de 84 bin 684 cami, 948 Cemevi, 398 kilise ve 41 sinagog olmak üzere toplam 85 bin 260 adet ibadethane bulunduğunu bildiren Bekaroğlu, cemevlerinin de ibadethane statüsünde olduğunu bildiriyor.