Çakıroğlu'nun dilekçesi şöyle:
‘‘2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 39. maddesi uyarınca iptal edilen 3.10.2002 günlü
Siirt seçimlerinin yenilenmesine ilişkin kararınızın uygulanma yöntemi ve gerekçelerini hukuk anlayışımla bağdaştıramadığım için bu başvuruyu yapıyorum.
Anayasa'nın
Siyasi Partiler Kanunu'nun ve
Milletvekili Seçimi Kanununu'nun hukuka aykırılıklarla dolu kurallarından herkesin yakındığını bilmeyen yoktur. Devlete ve demokrasiye karşı işlediği suçlardan yargılanıp hüküm giyen, ayrıca kimi suçları da yargılama aşamasında bulunan
AKP Başkanı'nı kurtarıp
TBMM'ye sokmak için yapılan
Anayasa ve yasa değişikliklerini yerinde görerek bir şeyler yaptığını sananlar, demokrasiye ve onun temeli hukuka ne kadar zarar verdiklerini bir gün anlayacaklardır. Masum ve mazlum yurttaşları unutup sanıkları kurtarma çabaları bizim demokrasimizin cilvesidir. Başka demokrasilerde bu tür değişiklikler, düzenlemeler ve aflar olmaz.
Siirt milletvekili seçimi yenilendiğine göre hukukun ve aklın en doğal gereği, seçimin yenilendiği zamanın koşullarında katılma yeteneği olan her kişi ve kuruluşun seçime katılması ya da tümüyle önceki adayların yarışabilmesidir. Oysa,
AKP Genel Başkanı için özel uygulama yapıldığı kuşkularını doğuran işlemler birbirini izlemiştir. Böyle bir seçim gelecekte tartışılacak, geçerliğine ağır gölge düşecektir. Önceki seçime katılanlar benimsendiğine göre o günün koşullarında katılma hakkı olmayan, bugün geriye dönük varsayımla seçime katılamaz. Hukuk devletinde bir yurttaş olarak dilekçe hakkımı kullanıp kararınızı değiştirmenizi diliyorum.’’
Yine Vergi Konseyi üzerine
M.AKİF Hamzaçebi, 3 Kasım öncesinin Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü; bugünün ise CHP Trabzon Milletvekili...
Vergi Konseyi Başkanı
Mustafa Uysal'ın
‘‘Vergide mutabakat’’ (11.22003) yazısındaki bazı görüşlerini açıklığa kavuşturmak gereğini duyduğunu bildirdi.
Hamzaçebi, konseyin 1992'de
Sümer Oral döneminde kurulduğunu, ondan sonraki bakanların faaliyet göstermediklerini belirterek şunları söyledi:
‘‘Sayın
Sümer Oral'ın 1992 yılındaki
Maliye Bakanlığı döneminde kurulmuş olmakla birlikte kendisinden sonraki Bakanlar döneminde faaliyet göstermemiş olan
Vergi Konseyi benim Gelirler Genel Müdürlüğü görevini yürüttüğüm dönemde Sayın
Oral'ın onayları ile yeniden faaliyete geçmiştir. Prof.
Halil Nadaroğlu'nun başkanlığını yürüttüğü konsey düzenli olarak toplantılarını yürütmüştür.
Konsey Başkanı'nın ifade ettiği gibi konseyin aktif olarak çalışması Maliye Bakanı Sayın
Kemal Unakıtan döneminde değil Sayın
Sümer Oral döneminde başlamıştır. Konsey bugün de aktif çalışıyor olabilir. Bu mutluluk vericidir. Ancak aktif çalışmayı sadece bugüne bağlı kılmak kamuoyunu doğru bilgilendirmemek olur.
Ayrıca Konsey Başkanı,
Abant'ta düzenlenen
'arama konferansı' ile
Maliye tarihinde ilk defa vizyon ve temel stratejiler çalışması yapıldığını ifade etmektedir.
Konsey Başkanı ilk defa böyle bir çalışmanın içinde bulunmuş olabilir. Önemli bir çalışma da yapılmış olabilir. Ancak yapılan çalışmayı
Maliye tarihinin bir ilki olarak sunmak
Maliye tarihini bilmemek anlamına gelir.
Kazanç vergisinden gelir vergisine geçiş,
Vergi Reform Komisyonu çalışmaları, dolaylı vergiler alanında yapılan reformlar (bu bağlamda Katma Değer Vergisi'ne ve özel tüketim vergisine geçişler) ve 4369 sayılı kanun döneminde yapılan çalışmaları,
Maliye tarihinin belli başlı noktaları olarak hatırlatmakta yarar görüyorum.
Temel strateji olarak isimlendirebileceğim en son çalışma 2001 yılında yapılmıştır.
Dünya Bankası'ndan alınan teknik destekle yürütülen bu çalışmada
Türk Vergi Sistemi'nde kısa ve orta vadede yapılması gereken değişiklikler ortaya konulmak suretiyle bir vergi reformunun esasları ve takvimi ortaya konulmuştur. Bu çalışma 2002 Ocak'ında
Bakanlar Kurulu tarafında da benimsenerek karara bağlanmıştır.
Vergi Konseyi, konsey başkanının da belirttiği gibi bir danışma birimidir. Vergi idaresine ve hükümete alacağı kararlarda yardımcı olacak bir organdır. Bu birimde yapılacak çalışmalar vergi idaresi tarafından birçok kaynaktan, iş dünyasından (işçi ve işveren) akademik çevrelerden gelen çalışmalar gibi değerlendirilir. Ancak temel stratejiler her zaman vergi idaresi ve hükümetler tarafından kararlaştırılır.’’
N.Tevfik’in değil Çelik’in şiiriymiş
'UNUTMA' (15.2.2003) başlıklı dörtlüğün
Neyzen Tevfik'e ait olduğunu yazmıştık. Meslektaşımız
Burak Ersemiz uyardı; ‘‘Bu şiir
Mutlu Çelik'e ait ve ilk kez 1994'te
'Yalnızlık Pusuda Bekler' kitabında yayınlandı’’ dedi.
Ve şiirin bütünü şöyle:
Ne ararsın Tanrı ile aramda/ Sen kimsin ki orucumu sorarsın?/
Hakikaten gözün yoksa haramda,/ Başı açığa neden türban sorarsın?/
Rakı, şarap içiyorsam sana ne,/ Yoksa sana bir zararı içerim/
İkimiz de gelsek kıldan köprüye/ Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim./
Esir iken mümkün müdür ibadet/ Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et.../
Senin gibi dürzülerin yüzünden/ Dininden de soğuyacak bu millet./
İşgaldeki hali sakın unutma/ Atatürk'e dil uzatma sebepsiz/
Sen anandan yine çıkardın amma/ Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!
Güler’e başarılar
İSTANBUL'a atanan valimiz
Muammer Güler, Samsun'daki çalışmaları sırasında şöyle demişti: ‘‘Ben bu kentte masum suçlar işledim, ben devletin engellemelerini engelledim.’’ Biz kaybettik,
İstanbul çok farklı bir vali kazandı. Adı
Samsun'da yaşamaya devam edecek; çünkü bizlere de büyük bir ivme kazandırdı. Ona olan sevgimiz ve saygımız hep devam edecek.
İstanbul'daki başarıları bizleri gururlandıracak. Kendisine başarılar diliyoruz.
Sadi SUBAŞI Spor, Eğitim ve Tanıtma Vakfı (Sam-Sev) Yönetim Kurulu Başkanı-SAMSUN MESAJ
AMERİKA'da ikiz kulelerde ölenlerle, Amerikanın planladığı savaşta Irak'ta ölecek masumların ne farkı var? Anlamıyorum.
Dr. Mürevvet TÜRKİLİ-İSTANBUL