Yalçın Bayer: Sezer'e ve Baykal'a övgü






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

ALMANYA'dan dün akşam Türk Araştırmalar Merkezi Direktörü Faruk Şen aradı, ‘‘Mutlu olduğum bir olayı, bir de izlediğim bir olumsuzluğu aktarmak istiyorum’’ dedi.

Kendisini dinledik.

‘‘Az önce Cumhurbaşkanı Sezer'i Türkiye'ye uğurladık. Sezer gelmeden önce Alman basınını taradık, 8 ay içinde hakkında tam 103 yazı çıktığını gördük. Hepsi övücü, olumsuz bir şey yok. Bir günlük gezide Almanlar kendisine büyük saygı gösterdi. Truva Sergisi'nin açılışını Sezer ile Eyalet Başbakanı yaptı. Alman Cumhurbaşkanı'nın, Sezer'e sadece eşlik etmesi ve kendisini dinlemesi ilginçti. Yağcılık için söylemiyorum; Sezer her konuda dört dörtlüktü. Avrupa'da Türkiye, haklı veya haksız her gün dayak yerken yaşadığımız bu görüntü bizi mutlu etti. Türk örgütlerini dinledi, klasik politikacılar gibi vaadlerde bulunmadı. Övünç duyduğumuz bu tabloyu, Türkiyemizin sıkıntılı günlerinde aktarmak istedim. Bir şey daha var...

- Nedir..

- CHP... Ayrılanlar ya da ayrılmayı düşünenler Türk sosyal demokrasisine saygılı davranmayarak hakaret ediyorlar. Yeni bir partiye Türkiye'nin ihtiyacı yoktur. Bu yanlışlığa düşürülürse bana göre, alacakları oy YDH'nın aldığı oydan yüksek olmayacaktır. Baykal, batıya açık, çağdaş, akıllı, Türkiye'nin sorunlarına kafa yoran bir lider. Demokrasi ise bir yıl aradan sonra yeniden seçilerek geldi; Türkiye'nin ümidi oldu. Partinin önüne yeni bir çizgi koydu. Muhalifler, önümüzdeki seçimlere kadar beklemeli, köstek olmamalıdırlar. Sosyal demokratlıkta küsmek olmaz.

CHP'de dükalıklar yıkılıyor

AVUKAT Hayati Bora, Almanya'dan CHP'deki gelişmeleri anlatıyor: ‘‘Köşenizde kullandığınız başlık gibi gerçekten de birilerinin gözü aydın olsun. Kimlerin mi? Benim gibi yıllarını partisine veren, hayatında partisine ihanet etmeyen, kişi düşmanlığı üzerine siyaset yapmayanların gözü gerçekten aydın olsun.

Bugün partiden ayrılanlar veya ihraç edilmeleri şart olanlar, partiyi bu hale getirdi. Daha açık ifadeyle Baykal düşmanlığını -başka bir ifadeyle Baykal karşıtı, hizbi- partiye ihanet noktasına kadar taşıyan bu insanlar, CHP-SHP'nin geçmiş 20 yılının sorumlularıdır.

Biz bu arkadaşlarımıza ne sıfat taktık biliyor musunuz? CHP'nin Mütevelli Heyeti.

SEÇME HAKKI

Partinin tüm yönetimlerinde, kurulan yarım yamalak bütün koalisyonlarda bakan olarak bu arkadaşlarımız görevlendirildiler. Bir keresinde bu durum sorulduğunda İnönü aynen ‘Ben uyum içinde çalışabileceğim arkadaşlarımı seçtim' dedi. Uyum içinde çalışabileceği arkadaşlarını seçme hakkı İnönü'nün var, bir başkasının yok. Başkası seçerse ona ve diğerlerine göre, hizipçi, kendileri yaparsa değil... Baykal dışında birisi çalışabileceği grubunu seçerse ‘‘ne kadar isabet buyurdu’’ oluyor.

BEN ALKIŞLAMADIM

Sayın İnönü döneminde de ihraç sorunu yaşandı. Paris Kürt Konferansı'na gidenleri İnönü, ‘‘Bu arkadaşlarımızla aynı çatı altında siyaset yapamayız’’ diyerek ihraç ettirdi. Buraya kadar normal. Ancak bundan bir müddet sonra yapılan bir kurultayda İnönü konuşmasının bir yerinde ‘Bu arkadaşlarımızın partiden ihraçları hakkında benim hiçbir bilgim yok' deyiverdi. Herkes kendisini alkışladı ve kurultayı aldı. Ben küçük oy çıkarı için yapılan ve halkı aptal yerine koyan bu tavır nedeniyle İnönü'yü alkışlamadım. O günden sonra da kendisine saygım kalmadı.

Halk bu insanları tanıyor. Hepsi kendi seçim bölgelerini ‘kurtarılmış bölgeler, federe devletler' haline getirmişler. Unutmadık. Moğultay, İstanbul delegelerine güvenerek Baykal'la PM'den 5 sandalye istemeye kadar varan pazarlıklar yaptı. Bir partide bu tür dayatmalar olabilir mi?

CHP'nin bugünkü halinin iki nedeni var:

‘Önce % 9'a, sonra % 30'a oy ver...', ‘Yerel seçimde CHP'ye, genel seçimde kime verirseniz verin' sloganlarını kimin verdiğini unutmadık.

CHP'de dükalıklar yıkılıyor.’’

Kocatepe amblemine kayıtsız kalınamaz

AFYON Kocatepe Üniversitesi'nden ve bazı öğretim üyelerinden yapılan açıklamalara rağmen, daha önce köşemizde yer alan ‘‘Rektörün amblem oyunu’’ yazısındaki düşüncelere katılanlar da var.

Haklarında çeşitli iddialar sürülenler, ‘‘Biz tarikatçı değiliz, Atatürk ilkelerinin ardındayız’’ diyorlarsa da bazı okurlarımız şu ortak noktada buluşuyorlar: ‘‘Bu hemen hemen her üniversitede böyle... Kendilerini Atatürkçü olarak topluma lanse etmek, yıkıcı bölücü faaliyetlerde bulunan vatan hainlerinin bir taktiğidir.’’ Olayı bir de Afyon Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Hüseyin Kırkıl'dan dinleyelim: ‘‘AKÜ Senatosu'nun 31.5.2000 tarihinde aldığı karar neticesinde 'Bayrak, flama, antetli káğıtlar, dergi, gazete, kitap ve resmi işlemler dışında tartışma konusu olan yeni amblemi kullanmaya başladıklarını, AKÜ'nün asıl ambleminden Atatürk siluetinin kaldırılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını' belirten Rektör Prof. Şan Öz Alp'e rağmen, Afyon Kocatepe Üniversitesi rozetlerinde, yeni yayınladıkları kitaplardaki AKÜ logosunda ve Fen-Edebiyat Fakültesi koridorlarına yapılan amblemlerde Atatürk'ün Kocatepe'deki siluetinin kaldırıldığını gördük. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir üniversitesi olan AKÜ'de, Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü sağlayan, çağdaş ve laik cumhuriyetimizi kuran büyük önder Atatürk'e karşı yapılan saldırının kayıtsız kalınacağını sananlar varsa, büyük bir aymazlık ve yanılgı içindedirler. Sayın Rektör Prof. Alp ve onun güdümündeki üniversite senatosu şunu bilmelidir ki, AKÜ'nün rozetindeki Atatürk siluetini kaldırma aymazlığının, saygısızlığının takipçisi olacağız. Bu durumu şiddetle kınıyoruz.’’

Tarikat-siyaset üzerine bir not

KADIKÖY'den bir okurumuz anlatıyor: ‘‘Kısıklı, Büyükçamlıca Caddesi üzerinde, Selami Hazretleri'nin yatırı yanında bir arsa vardır.

Recep Tayyip Erdoğan, SİT bölgesinde kalan bu arsayı yeşil alandan çıkarıp imar izni verdi.

Arsanın várisleri Fuat ve Aytekin Beyler... İmar izni verilmeyince, bir müteahhide vermek zorunda kaldılar. Üzerinde 370 metrekarelik 18 adet tripleks daire yapılıyor. İnşaatla ilgili bir tabela yok.

Bu villaların yarısının Ahmet Denizolgun'a ait olduğunu duyuyoruz.

Denizolgun'u biliyorsunuz, 1999 seçimlerine giderken DYP tarafından Ulaştırma Bakanlığı'na getirilmişti.

Süleymancılar tarikatının kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan'dır.

Tunahan ölünce yerine damadı Kemal Kaçar geçmiştir.

Süleyman Demirel, Kaçar'ı AP'den iki dönem milletvekili yapmıştı.

Kemal Kaçar, bundan bir süre önce vefat etti.

Yerine Ahmet Denizolgun geldi.

Denizolgun, Tunahan'ın torunu oluyor. (Kemal Kaçar, Denizolgun'un teyzesi Bedia Hanım'ın eşiydi.)

Villalar, FP'li Yılmaz Bayat'ın iki dönemdir başkanlığını yürüttüğü Üsküdar Belediyesi'nin sınırlarında. İsimleri alt alta getirin, sonra da tarikat-siyaset-ticaret ilişkilerinin nasıl geliştiğine ilişkin bir not daha düşün.

Milliyetçilik, ırkçılık demek değildir

GENELKURMAY'ın, Fransa ile askeri istihbarat uydusu ve F-16'ların elektronik harp sistemi ihalelerini iptal ederken, bazı birliklerdeki hazır yemek ihalesini Fransız Sodexho firmasına vermesine ne demelidir? Fransız arabaları kendi klasmanındaki diğer yerli ve yabancı otomobillerden hálá fazla satıyor. Carrefour; Migros, Tansaş, GİMA ve EGS Market'lerden daha fazla iş yapıyor.

Milliyetçilik, ırkçılık olmamalıdır. Ekonomik alanda olmalıdır. Bunun da en güzel yolu, bizi istemeyenin malını almamak, bizden para kazanmasına fırsat vermemektir. Batının mallarını tükettikçe daha çok ders alacağız.

Murat BAHAR

MESAJ

İSTANBUL Kadın Kuruluşları Birliği, aydınlanma devriminin yaygınlaşmasına katkıda bulunmuş yedi kadına; Gültekin Baktır, Muazzez İlmiye Çığ, Prof. Aysel Ekşi, Müşerref Hekimoğlu,Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı, Sadun Katipoğlu ve Meriç Velidedeoğlu'na AKM'de bugün 14.00'te ödül veriyor. Programda folklor gösterisi, halk, sanat, pop müziği konserleri, şan konseri ve bale var.

Yazarın Tüm Yazıları