İSTANBUL Büyükşehir Meclisi ‘rekorlarını’ egale ediyor, özellikle cuma günleri bereketli geçiyor.
İmar rantçıları, dumanlı havayı cuma günlerine denk getiriyor. Artık ‘cebren ve hile’ ile olarak tarif edilebilecek plan tadilatlarından dolayı İstanbul halkı sokağa çıkamayacak hale geleceğini artık öğrenmeli. Bunları gerçekleştiren İBB üyelerinin -AKP’li ve CHP’li fark etmiyor- isimlerini ‘kent suçlusu’ olarak meydanlarda ilan etmek gerekiyor. Torunları yağmayı görsünler diye... İstanbul geçen dönem ve bu dönemki İmar Komisyonu üyelerine ‘helallik’ vermemeli. Türkiye ekonomisini, İstanbul’u yağmalayarak imar ekonomisine bağlayan AKP zihniyetinden CHP’lilerin de hiç geri kalmamaları anlaşılmaz bir durumdur. CHP grubu ne yapıyor? Büyükşehir bütçesine ‘Hayır’ diyor, bütçe harcamalarına ise ‘Evet’ diyor. Yani iki parti arasında gizli bir ‘uzlaşma’ var gibi? Bakırköy’de 250 dönümlük (apart otel, özel eğitim, özel kültür, ticaret ve petrol istasyonu vs.), Silivri’de 130 dönümlük otel yeri, Kartal’da bir cemaate ait özel eğitim alanı ile ilgili imar durumlarının CHP Büyükşehir üyelerinin oybirliği ile geçmesi ilginç değil mi? Bu örneklerin hiçbirinde kamu yararı ve kent menfaatine yarayan bir plan bütünlüğü yok ne yazık ki... Akla şu geliyor. Yoksa karşılığında bir şeyler almak için verilen ‘tavizler’ midir bunlar? Silivri’de 20 katlı otelin imarına CHP’li meclis üyelerinin, sorumluluğu üzerlerine alıp bunun karşılığında grup yönetimine imza vermelerini izah edebilen var mıdır? 1. sınıf tarım alanına imar izni vererek ‘kefil’ olunabilir mi? İmar hukukunda belki bunun hiç örneği yoktur. Yarın hukuki bir sorun olursa AKP, “Sorumluluk CHP’nindir, onlar üstlendi” deyip kestirip atacaktır doğallıkla... Söyler misiniz bu neyin belgesidir ve ne içindir? Vatandaş biraz çevresine bakmalı, neler olup bittiğini fark etmelidir. Silivri daha iki yıl önce KİPA-Şaban Dişli skandalını yaşadı, hem de belgeleriyle... Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin neden bu kadar uğraştılar o zaman. İstanbul’un coğrafyasını bu kadar şişirenler, rezil hale getirenler ‘öbür dünya’da hesap veremeyeceklerdir. Bunların hepsi yargıda hesap verilecek işler. Meydansız ve parksız bir İstanbul’da nasıl yaşanacaktır, bundan sonra depreme karşı nereye sığınacak bu insanlar. İstanbul’da yağma ile bir karış yer kalmaması hazindir. İşadamı-inşaatçı Selim Edes, 1990’larda ne demişti, “Rüşvetin belgesi ...” Cümleyi siz tamamlayabilirsiniz.
30 yıldır süren bir medya ödülü
? CUMHURİYET’in yazı işleri müdürlerinden Bülent Dikmener abimiz Çanakkaleliydi. Bir grup meslektaşı, onu 1980’den beri adına düzenledikleri haber ödülleriyle anıyorlar. Mesleki örgütler dışında, 30 yıl aralıksız böyle bir yarışmayı sürdürmek, saygın hale getirmek önemli olsa gerek... Bu süre içinden aralarında başta Cüneyt Arcayürek’ten Uğur Mumcu’ya, Emin Çölaşan’dan Ufuk Güldemir’e, Yalçın Doğan’dan Muharrem Sarıkaya’ya, Uğur Dündar’dan Saygı Öztürk’e, Mustafa Balbay’dan Tuncay Özkan’a kadar onlarca gazeteci, Türkiye’yi sarsan ilginç haberleriyle bu ödülün sahibi oldular. Öbür gazetecileri yerimizden ötürü yazamadığımız için kusuru bakılmasın... Son dört yıldan beri ödül töreni Çanakkale’de yapılıyor. Çanakkale (Ülgür Gökhan), İntepe (Alaattin Özkurnaz) ve Kepez (Dr. Ömer Faruk Mutan) belediyelerinin katkısı ile ödül sahipleri mayıs ayında Çanakkale’de bir araya geliyorlar. Genel ve yerel konuları tartışıyorlar. Bu yıl da böyle oldu; ana haber ödülünü Milliyet Gazetesi’nden Önay Yılmaz, ‘Ayamama gerçekleri’ haberiyle aldı. Birgün Gazetesi’nden Sevgim Denizaltı ‘Cepten sesli mesaj: İşten kovuldunuz’ haberiyle özendirme ödülü alırken, ‘Turhan Narler Yerel Gazetecilik Ödülü de? Özdiyarbakır Gazetesi muhabiri Engin Öztürk ile Çanakkale’de yayınlanan ‘Aynalı Pazar’ Gazetesi’nden Murat Kıray’a verildi. Törene Vali Yardımcısı Ali Partal, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, yerel siyasetçiler, belediye başkanları ve medya mensupları katıldı.
KARAKAŞ’IN ACI GÜNÜ
Bu arada CHP’li eski kültür bakanlarından Ercan Karakaş’ın da ağabeyinin cenazesinde bulunduk. Kalabalık bir aile olan Karakaş’lardan Çanakkale Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Mustafa Erdost Karakaş’ın cenazesi dün kalabalık bir topluluk tarafından öğle namazından sonra Çanakkale’de kaldırıldı. Kendisine baş sağlığı dileyen siyasetçiler arasında CHP’li Mustafa Özyürek ve Gürsel Tekin ile hükümetten Ertuğrul Günay ve Zafer Çağlayan da vardı. Kardeşi Erol Karakaş’ı da kanserden 6 ay önce kaybeden Ercan Karakaş’ın diğer kardeşleri Celal Karakaş CHP Belediye Meclis üyeliği, Cemal Karakaş da CHP Merkez İlçe Eğitim Sekreterliği yapıyor. Çanakkale’de ilginç şeyler gördük, yazacağız.
Troyka’ya katkı
? OSMANLI tarihini iyi bilen politikacılardan Dr. Gürbüz Çapan dünkü CHP yazısı içinde geçen “Troyka yönetimlerlerde örnek olarak verdiğiniz tarihteki bazı isimlere katkı sağlamak isterim” dedi. “Bizde üçlü yönetim anlayışı, Tanzimat Fermanı’nı okuyan Büyük Mustafa Reşit Paşa ile başlar... Ta Atatürk’e kadar hep üçlü gider. Cumhuriyetin başlarındaki yönetimde, Atatürk-İnönü’den sonraki üçüncü isim Kazım Karabekir değil, Mareşal Fevzi Çakmak’tır. Aslında ‘2.5 paşa’ olarak anılır bu kadro. Sonra Atatürk ‘tek adam’ oldu. İnönü geldiğinde ‘milli şef’ ilan edildi. Ancak Türkiye’ye tek adam yetmiyor. ‘Mozaik’ deniliyor ya, ahali biraz kendi içinden birini istiyor, ağlamak, derdini anlatmak için. Enver ve Cemal Paşa’nın yanındaki üçüncü isim doktor Nazım değil, Mithat Paşa olmalıdır... diye düşünüyorum.”
BAYKAL-GORBAÇOV
SANATÇI Rahmi Saltuk’tan, Baykal’a bir not: Sayın Deniz Baykal, Türkiye’nin Gorbaçov’u olmak istemiyorsa, CHP’nin başından gitmemelidir. Ama 2000’deki gibi de olmamalıdır. Farklı olmalı, samimi katkı sağlayarak partiyi ciddi şekilde toparlamalı ve ülkeyi badirelerden kurtaracak bir ‘hareket’e dönüştürmelidir. Böyle bırakıp gidemez. Ne demek istediğimi Baykal anlamıştır.”
‘BAYKAL cumhurbaşkanı, Derviş başbakan formülü’ gerçekleşecekse CHP’nin sonu olur. 2001 krizi ve akabinde IMF dayatmasıyla Amerika’dan getirilen Kemal Derviş partiye üye bile yapılmamalıdır. Başbakan, bu ikiliyi yerin dibine geçirir. Bir ülkücü olarak CHP ve millet için hayırlı olanını, bana göre, Sayın Muharrem İnce veya Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olarak görürüm. Erdoğan YALÇINKAYA