Paylaş
MALİYE Bakanlığı, Adana'daki Gelirler Bölge Müdürlüğü binasının onarım işini 6.11.2000'de kapalı kapılar ardından ihale etmiştir.
Söz konusu bina Adana'da olmasına rağmen ihaleyi açan yetkililer Adana'daki hiçbir müteahhit firmasını ihaleye almamıştır. Sadece holding düzeyindeki dört firma -TEPE, GAMA, EMEK, OYAK inşaat firmaları- ihaleye davet edilmişlerdir.
Bunun üzerine ihale öncesi başta Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral olmak üzere bu hatanın giderilmesi için ilgili Maliye bürokratları ve Adana milletvekillerine müracaatta bulunduk. Söz konusu ihalenin bu şekliyle kamu çıkarıyla bağdaşmadığını kendilerine ilettik. Endişemizde de haklı çıktık.
İhaleye az sayıda firma davet edildiğinden, diğer müteahhit firmaların iştiraki engellenmiştir. Böylece de gerekli rekabet ve şeffaflık ortamı sağlanamamıştır. 800 milyarlık ihale % 7 kırımla sonuçlandırılmıştır.
Adana Müteahhitler Birliği olarak Adana'daki kamu yatırımlarına sadece Adanalı taahhüt firmaları iştirak etmeli gibi bir yaklaşım içerisinde hiçbir zaman olmadık. Bizler nasıl başka işlerde açılan ihalelere katılabiliyorsak, başka illerdeki taahhüt firmaları da elbette Adana'daki kamu ihalelerine iştirak edebilir ve de kazanabilirler mantığıyla hareket etmekteyiz.
Ancak, burada bir bina onarım işinde bile Adanalı müteahhitler kapalı kapılar ardında ihaleye iştirak ettirilmemişlerdir. Halbuki üyelerimiz bakanlığın Adana'daki birçok binasını başarıyla tamamlamıştır. Bakanlıkta başka illerdeki işlerimizden dolayı olumlu referans bulunmaktadır.
Bu son uygulama ayrımcılık değil midir?
Halil AVCI-Adana Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Memur haykırıyor
TÜRKİYE Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay, 20 gün süren 450 kilometrelik ‘‘Sosyal hukuk devletine sahip çıkalım’’ yürüyüşünü hafta sonunda Ankara'da tamamladı.
Ankara'dan telefon eden bir okurumuz, bazı parlamenterlerin Resul Akay'ın neden yürüdüğünün hálá farkında bile olmadığını söylüyor.
‘‘Şu sorularımı kendilerine iletin’’ diyor:
‘‘Kamudaki ücret adaletsizliğinin çalışma barışını bozacak, çalışanlar arasında kıskançlık ve husumet doğuracak bir niteliğe ulaştığını; halen en düşük memur aylığının 141.5 milyon olduğunu, ortalama memur aylığının ise 197 milyon lira olduğunu, dört kişilik bir ailenin zorunlu mutfak masraflarının 186 milyon lira olduğunu, Türkiye'de 300 bin civarında memurun bu rakamın altında aylık aldığını biliyor musunuz?
Ecevit'in 23.6.1999'da da liderler zirvesinden sonra 'Enflasyon memur maaş artış oranlarının üzerinde olursa, enflasyon farkı ödenecektir' sözünü hatırlar mısınız?
7 milyon çalışanın zorunlu tasarruf hesabında biriken ana para ve nemalarını ödemek için gruplarınızda bir çalışma yapıyor musunuz?
Nerede sendikal hak, nerede sosyal devlet ilkesi, nerede hukuk?’’
Sorular o kadar çok ki...
Anadolu Bankası'nda çalışmak suç muydu?
BUGÜN Emlakbank'ta görev yapan ancak geçmişte birleştirilen eski Anadolu Bankası'da çalışanların şikáyeti var. Banka emeklileri; Çiğdem Demir ile Şengül Yeşilbağlı, ‘‘Devlet, vatandaşın parasının banka sahiplerince hortumlanmasına duyarsız kalırken, 1988'den beri eski Anadolu Bankası'nın 3000 personeline kıdem tazminatı ödemiyor’’ diyor. 12 yıldan beri yaptıkları yasal ve siyasal mücadeleden bir sonuç alamadıklarından şikáyet eden okurlarımız şöyle diyor:
‘‘Devlet bankalarının özelleştirilmesi yasası 9.11.2000'de Plan Bütçe Komisyonu'ndan geçti. Sözleşmeli statüde geçen çalışma süremizin emekli ikramiyesi hesaplanmasında dikkate alınmasını istiyorduk; ancak dikkate alınmadı. Bu haktan sadece 657 statüsündeki Emlakbankalılar yararlanacak. Bu durumda 3000 dolayındaki Anadolu Bankalılar ise mağdur olacak; ne ikramiye ne de kıdem tazminatı alabilecek ilerde. Tasarının bugünlerde Meclis Genel Kurulu'na inmesi bekleniyor. Sayın parlamenterler lütfen bu konuda bize yardımcı olsunlar.’’
Sevinç İnönü'nün fırçası
GAZETECİ Şaban Sevinç'in ‘‘Yenilmiş Komutanlar Müzesi-CHP 2000’’ adlı kitabında bir iddia yer alıyor. 18 Nisan seçimlerinden sonra bir grup CHP'li, Sevinç İnönü'den, ‘‘İçinizden bazıları partiye oy vermedi’’ diye azar işitmiş.
Seçimin ardından Deniz Baykal istifa ettikten sonra ‘‘Gel CHP'nin başına geç’’ demek için Erdal İnönü'nün evine giden Celal Doğan, Fikri Sağlar, Hikmet Çetin, Mehmet Moğultay, Onur Kumbaracıbaşı, Sefa Sirmen ve İbrahim Tez'in, Sevinç İnönü'den ‘‘Ben partinin yönetimine kızıyordum ama meğer suç herkese aitmiş. Belki içinizdeki bazı kişiler partiye oy bile vermedi’’ diye fırça yediği yer alıyor.
Bu kitap çıkalı 10 günü geçti. CHP'nin ağır toplarından ne bir yalanlama, ne de bir doğrulama geldi.
Bu fırçayı gerçekten yediler mi? Sevinç Hanım'ın dediği gibi içlerinde CHP'ye oy vermeyen oldu mu? Sevinç Hanım'ın bu sözlerine ne karşılık verdiler?
Kitapta yine bu isimlerle ilgili başka bir iddia daha var. Fırça yiyen bu isimlerden birinin karısı, 18 Nisan seçimi öncesinde ‘‘Benim kocam genel başkan olacak. Parti şimdi yüzde 9 oy alacak, Baykal gidecek kocam gelecek’’ diye propaganda yapmış. Bu yengemizi de merak ettik doğrusu.
Merkez Bankası açıklama yapsın
BUGÜNLERDE pazar, market ve bakkallarda 10 bin lirayı tedavülden kalktı diye almıyorlar ve para üstü vermiyorlar. Halbuki 'Halk Ekmek' 60 bin lira. Eğer 10 bin lira tedavülden kalktıysa Halk Ekmek neden 60 bin lira? Acaba Merkez Bankası, bunu pazarcılar ve bakkalların kulağına, halka duyurmadan gizlice mi fısıldıyor? Mesela marketler 290 bin liralık alışveriş yapınca, 300 bin lira alıyor. Bu çifte kazanç değil mi? (275 bin lira verirsen itiraz ediyorlar.) Acaba Türk Parasını Koruma Kanunu sadece lafta mı var? Bizler gibi bazı duyarlı insanların evlerinde bir sürü para kalıyor. Karşılıksız da olsa iade edecek merci yok. Merkez Bnakası TV yolu ile halkı aydınlatamaz mı?
Zinnur ATAMAN-MECİDİYEKÖY
MESAJ
1995'te Sağlık Meslek Lisesi mezunuyum. Beş yıldır tayinlerimiz çıkmıyor. Memur sınavı yapıldı, bizleri geçen yıl mezun olan kişilerle aynı düzeyde tutuyorlar. Mümkün mü böyle bir şey. Ben mezun olalı 5 yıl geçmiş, bu yılki kişi ile aynı sınavı yapıyorlar. Okullarda genel kültür olarak hiçbir şey görmediğimizi söyleyebilirim. Askere gitmek istiyoruz, ama gidemiyoruz; her an atama olur korkusu ile... Yani anlayacağınız elimiz kolumuz bağlı. Ben kendi şahsım adına sadece bir açıklama istiyorum. Çıkacak veya çıkmayacak. En azından kafamızın içinde her an bir soru ile dolaşmaktan sıkıldık. Artık yardım istiyoruz; bize bir açıklamada bulunsunlar.
Fatih SARAÇ-UŞAK
THE Marmara Oteli önünden sarkan 65 M'lik panoda yazılı 'Sali 2000' yazısının ne olduğunu merak edenlere anlatalım. Sali, ünlü ressam Salih Turan... Genellikle din adamlarının yetiştiği Of'tan çıkan ilk ressam; 1949 doğumlu ve DGSA mezunu... Kendisini Hilmi Yavuz'un ‘‘Sali 'dünyada yan yana gelmeyecek olan şeyleri bir araya getirme' ustasıdır’’. Cemal Süreyya'nın‘‘Renk çılgını Sali’’ Bedri Koraman'ın ‘‘Birden bu sevgi yüklü, delice enerjik adamı anlamaya ve sevmeye adayıverdim kendimi’’ İdris Akyüz'ün ‘‘İnsanın kuruş kuruş satıldığı bir dönemde 'Reşat Altını' gibidir Sali’’ gibi anlatımlarından nasıl bir 'Deli Ressam' olduğunu kestirebilirsiniz. Sali, altı yıllık çalışmanın ürünü, soyut 131 yağlı tablo ve 59 desenden oluşan 10'uncu kişisel sergisini AKM'de bugün 18.00'de açıyor. 2 Aralık'a kadar gezin, özellikle Anadolu'nun antik kentleri üzerine vurduğu fırça darbelerindeki hayal gücünü görün.
Paylaş