PaylaÅŸ
Asker gibi polisin de ruh sağlığı için rehabilitasyon merkezine ihtiyacı var
Yeni açılan Tempo23.com’da Mustafa Bakacak ilginç bir araştırma yaparak Oktay’ın ardından yanıtsız kalan sorulara cevap aramaya çalışmış. İzmir ve Bursa’nın eski Emniyet Müdürü Lütfü Tomuş’la konuşmuş... 22 yıl önce kurulan Özel Harekát’a alınan personelin keskin nişancılık, silah kullanma teknikleri, arazi ve dağcılık, rehine kurtarma, spor ve yakın savunma gibi sıkı eğitimlerden geçirildiklerini hatırlatan Tomuş şöyle konuşuyor: "Bu personel kırsal alanda, dağda günlerce görev yapıyor. Görev yükünün ağırlığı ve stres, zamanla ruh sağlıklarının bozulmasına neden oluyor. Depresyon, paranoya, çabuk öfkelenme gibi çok sayıda ruhsal hastalıklar görülüyor. Güneydoğu’da görev yapanların çoğu bu rahatsızlığı yaşıyor. Bugün bunların bir kısmı hálá aramızda bulunuyor; emekli olanlar ise kendi haline bırakılıyor. Asıl sıkıntıları aileleri çekiyor."
Ruhsal hastalıkların sadece Özel Harekát’ın değil, tüm teşkilat mensuplarının yaşadığı bir sorun olduğunu, bunun sonucunda da şiddet, cinayet, intihar gibi birçok üzücü olayın yaşandığını anlatan Tomuş şöyle konuşuyor: "Böyle bir merkezin kurulması için yıllarca mücadele ettim ama sonuç alamadım. Bugüne kadar görev yapan bütün emniyet genel müdürlerine bu öneriyi ilettim. Nedense buna yanaşmadılar. Eğer bu rehabilitasyon merkezi kurulmuş olsaydı yaşanan birçok üzücü olayın da önüne geçilmiş olacaktı. Belki Oktay da kendisini vurmayacaktı. Oktay’ın olayı, özel yaşamından ziyade hizmetin getirdiği birikimlerin sonucu olmuştur. Asker bunu daha önce gördü, teşkilatı kurarak rahatladı. Güneydoğu’da çalışanları, ruh sağlığı bozulanları alıp tedavi ediyor ve topluma kazandırıyor."
Hukuk fakültesini bitiren, master ve doktorasını da sosyoloji dalında yapan profesör unvanlı bir bakan, "Olay intihardır" diyerek sığ bir bakış sergilemiş olmuyor mu? İntihara giden psikolojik nedenler ortaya konulmadan böyle konuşulması polis teşkilatını çok kırar.
Bu bakımdan İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü’ne büyük görevler düşüyor.
Erdoğan ve Gül’e 2 soru ve uyarı
CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür, Başbakan Erdoğan’a seçimler öncesinde yaptığı açılışlar için soruyor: Daha önce hizmete açılmış yerlerin, tekrar açılışını yapmanızın nedeni nedir? Yaptığınız bu tür çalışmalarda ne kadar personel, araç ve gereç kullanılmaktadır? Bunların maliyeti, devlete yükü ne kadardır? Bu tür harcamaları etik buluyor musunuz? Seçim yasağı kalkmadığı halde, bu tür açılışların kendi siyasi görüşünüzün propagandasını içerdiği iddiaları doğru mudur?
ANKARA’dan Avukat Sedat Vural, ’Anayasa ve yasalara aykırı olarak, deniz, kum ve sahillerden öncelikle vatandaşların yararlanmasını engelleyeceği’ gerekçesiyle Meclis’te kabul edilen 5841 sayılı kanunu onaylamaması için Cumhurbaşkanı’na bir dilekçe gönderdi. Toplum vicdanında büyük yaralar açabileceğini belirten Vural, "Kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. İktidar ise, bizlerin denize uzaktan bakmamızı istiyor" diyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün bu yasayı onaylaması halinde AİHM’ye gideceği uyarısını da yapıyor Vural.
Biliyor musunuz
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, dokunulmazlıklarla ilgili Türkiye’nin Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi’nin 6. maddesini ihlal ettiÄŸi gerekçesiyle açtığı ve lehine sonuçlanan davayı hükümetin temyiz etmesi üzerine 4 Mart’ta Strasbourg’da AÄ°HM’deki duruÅŸmaya katılacağını açıkladığını...          Â
AKP BÜYÜKÇEKMECE adayı İlker Gürbüz’ün, İlçe Başkanı Recep Erol ve diğer parti yöneticilerinin Eser Otel’deki (Dedeman), ’iktidar korkusu’ndan tüm okul müdürlerinin katıldığını...
DSP Genel BaÅŸkanı Zeki Sezer’in bugünden itibaren 3 Mart’a kadar Artvin’den Sinop’a kadar Karadeniz turuna çıkacağını...      Â
GÜMRÜK Müsteşar Yardımcısı İbrahim Şenel’in 29.5.2008’de Başbakanlık-Bakanlıklar TSE 47. Olağan Genel Kurul Temsilcileri Üyeleri Hazırun Cetveli’nde Sanayi-Ticaret Bakanlığı yerine imza atarak hukuksuz ve haksız bir şekilde ’huzur hakkı’ aldığına dair belgeye ve Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı Ömer Faruk Doğan’ın porselen tabaklarını, elbiselerini devlete aldırdığı, eşinin masraflarıyla diğer konulardaki iddiaları içeren teftiş raporlarına rağmen görevlerinin başında bulunduklarını ve "Biz Başbakan Erdoğan’ın kadrosuyuz, bize kimse dokunamaz" diye de meydan okuduklarını...
THY markasının ve uçuş ekibinin itibarı korunmalı
THY’nin eski yönetim kurulu üyesi, hukukçu Sühan Özkan, ’Tekirdağ’ uçağının düşmesi konusunda şu hususu dikkatlere sunuyor: Hollanda’daki kazayla ilgili olarak Pilotlar Derneği, bir konu üzerinde birincil amil (etken) olarak durmak gerektiğini, bu konunun diğer bütün ihtimallere önceliği olduğunu açıkladı. ’Wake Turbulence’ adı verilen olgunun, Tekirdağ’ın yönetim ve motor gücünü devre dışı bırakarak kırıma neden olduğunu ileri sürdüler.
Bu bakımdan... Schiphol Havalimanı kontrol merkezinin, büyük gövdeli Boeing 757’den hemen sonra -süre bakımından gerekli ayrım yapılmadan- ’Tekirdağ’a iniş talimatı vermiş olması durumunda, kazaya ’bu yanlış iniş talimatın’ neden olduğu; teknik, hukuki, cezai ve sigorta sorumluluğunun, bu talimatı veren meydan otoritesinde olduğu ve hukuki sorumluluğun ’yanlış talimat sigortası’ kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği hususu ortaya çıkacaktır.
THY’nin yöneticileri, sorunu sadece bir kaza ve bir sigorta konusu olmanın ötesinde, hava kontrol merkezinin -eğer varsa- yanlış talimatı nedeniyle, kazadan sadece meydan otoritesinin teknik, hukuki ve sigorta sorumluluğunun doğacağı, THY’nin ve uçuş ekibinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı hususunun ortaya çıkması için gerekli çalışmaları bir an önce başlatıp uçuş ekibinin ve şirketin itibarını korumaları gerekmektedir.
Çiftçi ve üretici, seçim öncesinde paraya boğuluyor!
Hükümet ne kadar alacağı varsa ödüyormuş.
Fahir Taner, Tekirdağ’dan arıyor: "Ziraat Bankası’ndan üç gündür, uzun kuyruklar nedeniyle emekli maaşımı çekemiyorum. Hükümetin borçlarını ödemek şimdi mi aklına geldi?"
PaylaÅŸ