POLİS, her şeyden önce, kimimizin çocuğu, kimimizin kardeşi, kimimizin eşi, kimimizin babası, yani içimizden biri...
Nasıl öğretmen, avukat, hakim, işçi, çiftçi, banka müdürü, banka memuru, postacı, işadamı, gazeteci, yazar, sanatçı, sporcu, siyasetçi, başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı, bakkal, manav gibi polıste asayiş konusunda konuşlandırılmış ve kanunlarla yapacağı iş belirlenmiş hizmet veren birisi... Son günlerde istenmeyen olaylar polisi gündeme getirdi. ’Dur’ dedi, durmadı polis vurdu, şunu yaptı polis gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Elbette ölüm olayını
kimse istemez en fazla istemeyende polistir. Zira görevi öldürmek değil ölümü engellemektir. Her şeye rağmen polisbir nüfus memuru veya banka memuru değildir. Adı başında aşayişle ilgilidir. Asayişin içinde en ilgi çekicisi elbette Terördür. Terörlenasıl mücadele edilir ne yapılır veya
diğer aşayiş konularında aynı zorluklar vardır aslında bunlar anlatılmaz yaşanarak öğrenilir. Medyaya bakıyorum. Polis vurdu öldürdü. Söylemesi ve suçlaması o kadar kolay ki. Gel sen yap bu görevi, iki gün kalmazsın. Kaçarsın. Polis adam öldürmeğe meraklı olmadığı gibi tarafta değildir. Siz ahkam kesenler adam öldürmek kolaymı zannediyorsunuz, hele bir de polis iseniz o parmak tetiğe gider iken ne kadar dua biliyorsan hepsini okur ve hayatın boyunca görmediğin şekilde iri iri terlersin.
SİLAH EN SON İŞTİR
Adam vurmak öldürmek yazdığınız kadar kolay değildir. Polisin silah kullanması en son iştir.
Bazı durumlarda hayatının sona ermesinin son çizgisidir. Neticede bunca ölen polislerden nedense bahsedilmemektedir. Ölen polisin anne-babası, eşi ve çocukları yoktur. Bu demek değildir, polis öldürecek... Polis görünen hedeftir, her şey aleyhinedir.
Eğer ’dur’ diyorsa duracaktır. Bunun ötesi yoktur.
Durmayan adam muhakak kanun kaçağı veya gündemde olan (büyük ihtimalle) teröristtir. Alnında yazmıyor... Bilimsel olarak bunun anlaşılır tarafı yoktur. Ya kaçan adam bir terörist ise ve bir iş merkezini havaya uçursa ne olur? Yine soruyorum bir vatandaş arama yapan polisten neden kaçar? Sonra ülkemizde kanun bilmemek mazerette değildir. Polis kaçmayanı neden vurmuyor? Aslında vurmak demek dahi yanlıştır. İhtar ateşi açarsan durmazsa engellemek için ateş edersin. Kendisi hedef olur. Polis babasının işini yapmıyor. Seni, beni koruyor, bugünün polisi de artık dünya standartlarında bilgi donanımlı yetişmiş polislerdir.
Eğitimin en iyisini almaktadırlar ve nerde ne yapılacağını en iyi bilen vatansever, ulkesinin
ve insanını seven ve bu güzelim insanlara hayatı pahasına hizmet etmekten kaçmayan, eğer mali yönden düşünecek olursanız aldığı paraya değil ölmek yanından dahi geçilmez. Yıllardır terör denilen bela ile kahramanca mücadele etmiş ve sayısız şehitler vermiştir. Böyle söyleyince sakın adam öldürmenin iyi şey olduğunu anlatmak istediğim anlaşılmasın ama polisin de bizim
polisimiz olduğunu ve öldürmek hayalinde ve aklının ucunda olmadığını bilelim ve iyi tahlil ederek hakkında eleştirerek karar verelim.
Ahmet GÖZÜBÜYÜK
Emekli Başkomiser
Kızılay’daki ’Kızılay’...
DSP İstanbul Milletvekili Hasan Macit, Başbakan tarafından cevaplanması isteğiyle...
Ankara’da yaklaşık 10 yıldan beri inşaatı bitmiş bir şekilde Kızılay semtinin orta yerinde kullanılmadan çürümeye terk edilen Türk Kızılay’ına ait bir bina bulunmaktadır.
Bu kapsamda;
1- İnşaatı bitmiş ama kullanılmayan binanın neden kullanılmadığını açıklar mısınız?
2- Binanın inşası için ne kadar para harcanmıştır ve binanın bugünkü değeri nedir?
3- Binanın kullanılmadığı süre içerisinde rayiç bedel üzerinden Kızılay’ın mali kaybı ne kadardır?
4- Binanın bir firmaya kiraya verildiği ancak firmanın sözleşme şartlarını yerine getirmediği doğru mudur? Doğru ise bu firma hangi firmadır ve imzalanan sözleşmenin bir suretini tarafıma gönderebilir misiniz?
5- Binanın kullanılmasını sağlamak üzere bir planınız var mı?
Yıldız Sanayi ’çevreyi bozan sanayi’ oldu
OSTİM’de bulunan Yıldız Sanayi oto yedek parçacıları ve çevresinde tam bir çevre katliamı yaşanıyor. Yıldız Sanayi ve Atisan bölgesi tam bir hurdalık mezbeleliğine dönüştü. Dükkanların önü ve çevresi imar uygulama projesi dışında eklemelerle adeta tam bir yasa tanımazlık sergiliyor. Çevreyi ve doğayı çıkarları uğruna bozan, bu bölgeye müdahale eden bir devlet otoritesi de yok maalesef... Burası ne hurdalık, ne oto yedek parça dükkanlarının olduğu bir sanayi değil de tam bir çevre yok etme, dolayısıyla ’yaşamı yok etme’ sanayi bölgesine dönüşmüştür.
Başta Çevre Bakanı olmak üzere Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Yenimahalle Belediyesi’ni göreve davet ediyorum. İnsanların sağlıklı çevrede yaşama hakkını korumak ve geliştirmek birincil görevinizdir. Plansız amaçlarla doğayı bozan sanayinin dünyayı yaşanmaz hale getirdiğinı ne zaman algılarsınız? Kimden yanasınız görelim bakalım. Y.H.
Hızlı tren gecikecek
ANKARA-Konya Hızlı Tren çalışmaları hakkında değerlendirme yapan Ankara-Konya Hızlı Tren Platformu Sözcüsü ve Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kemal Özer; "Her gün hızlı tren 2008’de diyen milletvekilleri sessizliğe büründü. Ulaştırma Bakanlığı ’hızlı trende gecikme yok 2010’dan sonra’ diyor.
Şimdi herkesin aklımdaki soru şu: Hızlı trenin tarihi konusunda yanıltıldık mı? diyen Özer şöyle devam ediyor: Nisan 2003’de Ankara-Konya hızlı trenin bitirilme tarihi olarak sürekli 2008 yılı telaffuz edilmiştir. Bir Konya Milletvekilimiz "Seferler 2008’de başlayacak, Ankara-Konya arasını 75 dakikada kat edecek olan hızlı tren sayesinde ile 5 milyon turist ilimize gelecek" demiştir. Ancak 15 Kasım’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Ulaştırma Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kurumların bütçeleri üzerindeki müzakereleri sırasında veriliyor. Hızlı tren için yeterli ödenek ayrılmıyor!
Ticari seferlere 2010 yılında başlanacakmış.
Her şey yolunda gider, ödenekleri zamanında karşılanır ve hiçbir aksama olmaz ise en erken 2011’de hızlı trene binebileceğiz. 5 milyon turistin görme hayalimizi de 4 yıl daha erteleyeceğiz.
KISA...KISA...
n YAKLAŞIK 4-5 yıldır Genelkurmay’ın biraz ilerisinde sözde metro inşaatı var. Trafik bu nedenle burada sıkışıyor. Yakıt tüketimi, zaman kaybı vs... Tüm bunlardan nasıl kurtulacağız.
C.TEKELİ
n EMEK’te oturuyorum. Hemen yan tarafımızda da Gazi Üniversitesi’nin lojmanı bulunuyor. Bu lojmanın giriş katındaki dairede Rektörün şoförü oturuyor. Bu kişi hemen hergün mutfak penceresinden dışarı sarkarak istifra ediyor. Üniversitenin Genel Sekreterini, Rektör Yardımcısını (Süleyman Pampal) ve Rektörünü aradım ama bu kişiyi uyaran bile yok. Bildiğini okumaya devam ediyor. Lojmanda oturanlarda birşey diyemiyorlar sanırım. Rektörün özel kalemini kaç kez aradım ama durumun iletileceği söyleniyor ama sonrasında değişen bir şey yok. K.C.
Biliyor musunuz
ANKARA, İstanbul, İzmir, Antalya ve Bolu’daki 15 dershanesinde Avrupa kriterlerine göre masa başı eğitim veren, Pİ Eğitim ve Öğretim Kurumları Genel Müdürü Buket Duru’nun; Avrupa ülkelerinde Türk Kolejleri açacaklarını, Almanya ve Hollanda’da görüşmelerin tamamlandığını, açılacak okullarda Atatürk’ün Nutuk kitabını ders olarak okutacaklarını, bildirdiğini (0312-230 34 79)... LÖSEMİLİ Çocuklar Vakfı (LÖSEV)’nın; BM çerçevesinde ekonomik ve sosyal konsey; ekonomik, sosyal, kültürel, sağlık vb.konularda uluslararası sorunlar üzerinde araştırmalar yapan, rapor hazırlayan Ekonomik ve Sosyal Konseyi Özel Danışmanlık (ECOSUS) statüsü aldığını...
GÜNÜN SÖZÜ
"Düşüncelerinize inanmayabilirim, fakat düşünce ve söz hürriyetinizi hayatım boyunca savunacağım"