’Petrol oyunları’

(2005’te Karadeniz’de TPAO’nun üç petrol arama platformunun batışından sonra ortaya çıkan kargaşayı anlatan ’Petrol Oyunları’ başlıklı 23.11.2005 tarihindeki yazımızı yineliyoruz. Çünkü bugünlere dönük çok şeyler anlatıyor.)

KARADENİZ’in Akçakoca açıklarında, üç petrol platformunun batmasıyla ilgili haberler, ülkede heyecan yarattı.

Bazı gazetelerde yer aldığı gibi petrol ve doğalgaz umutlarımız ’battı’ mı?

1.5 yıl önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in büyük törenlerle kamuoyuna duyurduğu ’doğalgaz keşfi’ ne kadar doğru?

Kamuoyunu yanıltanlar mı var, yoksa bindiğimiz dalı mı kesiyoruz?

Karadeniz için ’umut’ ya da felaket tacirliği yaratanlar karşısında kime inanacağız artık?

Uzun yıllar yurtdışındaki yabancı firmalarda çalışan bir petrol mühendisi okurumuz arayarak "Türkiye’de herkes birbirinin ayağına basıyor, gerçekleri kamuoyu öğrenemiyor" diyor.

Kendisine soruyoruz:

"CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan, ’Türkiye’nin doğalgaz umudu olarak gösterilen üç sondaj platformunun devrilerek suya gömüldüğü gazetelerde yer aldı’ dedi. Ayrıca, SKY TV’ye çıkan Seyhan, ’Türkiye’nin bütün umutları suya battı’ şeklinde konuştu, ’kazayı’ mühendislik hatası olarak gösterdi. Bunlar ne kadar doğru?"

Muhatabımız, "Doğrular farklı amaçlarla kamuoyuna yanlış aktarılıyor" diyerek şöyle konuşuyor:

"Bir kere Karadeniz’deki bu kuyularda doğalgaz keşfi gerçekleştirilmiştir. Ancak öyle söylendiği gibi Türkiye’nin bununla kurtulması söz konusu değildir. Buradaki sondajı yapan Amerikan kökenli Madison Oil şirketidir; TPAO ile % 50-50 ortaktır. Sondaj, Romanya devlet petrol şirketi olan Petrom firmasından kiralanan sondaj platformu ile yapılmıştır. Bu platform, işini bitirip gitmiştir. Olay, su üstünde değil, su altında olmuştur. Devrilen platform değil, gaz keşfi yapılan ve ’jacket’ diye tabir edilen kuyunun borusunun korunması ve üretime hazırlanması amaçlı olarak yerleştirilen bir çelik konstrüksiyondur. Deniz dibinden 80 metre yüksekliğindeki bu yapı, yerleştirilmesi sırasında büyük bir olasılıkla Karadeniz dalgalarına direnemeyen yapısal eksikliği nedeniyle devrilmiş olabilir. Burada akla gelen konu, kullanılan çeliğin kalitesinin düşük olabileceği ya da yerleştirme sırasında yapılan uygulama yanlışlarıdır. Buradaki risk petrolcülükte ’kuyubaşı’ tabir edilen sistemin eğrilmesidir. Eğer bu gerçekleştiyse, bu yeniden kullanılmayabilir.

KAMUOYU BİLGİSİZ

- Bu kuyu yeniden üretime hazırlanabilir mi?


- Yeniden üretime hazırlanabilmesi için bu kuyunun yeniden kazılması gerekebilir. Ya da içteki boru ve kuyubaşı zarar görmediyse, dalgıçlar tarafından sökülüp yerine yenisi takılabilir.

- Burada sorumlu kimdir?

- Burada sorumlu, ’operatör’ olan, yani her türlü teknik olaydan sorumlu olan şirket Madison Oil’dir.

Kamuoyunu aydınlatması gereken, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü veya onun bağlı olduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’dır. Çünkü, bu tip operasyonlarda her gün günlük rapor verilir.

- Zarar miktarı önemli midir?

- Elbette ki bu bir maliyettir, belki zarar en çok 3-4 milyon dolardır. Ancak her petrol operasyonu sigortalıdır. Özellikle de Türkiye’ye üretimin gecikmesi dışında büyük bir zarar geldiği söylenemez. Hele ’Türkiye’nin umutları suya battı’ gibi bir tepki sadece abartıdır.

(TPAO Genel Müdürü Osman Saim Dinç, uzmanımızın söylediklerini yaptığı bir açıklama ile doğruladı ve gecikme olmaksızın bu kuyuların 2006 yılının sonbaharında üretime alınacağını bildirdi.)

Günümüz enerji çağı... Petrolün varilinin 60 dolarlara ulaştığı bir dönemde ulusal petrol politikası sığ çekişmelerle zarar görmemeli, ’abartı pazarı’ açılmamalı.

Amerika’nın petrol çıkarları uğruna ülke işgal ettiği bir dönemde, ülkenin çıkarları gölgelenmemeli! Hele Petrol Yasası’nın gündemde olduğu bir sırada.

Hani yalandı

BU
yazımızı CHP Milletvekili Tacidar Seyhan hatırlattı; "Bakın bugüne dönük neler yazmışsınız" dedi. Biz de hatırladık, önemli bir ’petrolcü’ydü 23.11.2005’teki yazımızda yer alan bilgileri aktaran...

Evet, Akçakoca’da üç doğalgaz platformunun batması olayının neden saklandığını Enerji Bakanlığı’na sormuştuk. Bakan nedense suskun kaldı.

Üç platform şu anda Karadeniz’in derinliklerinde yatıyor. Ancak aradan bu kadar süre geçtikten sonra gerçekler Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporuyla ortaya çıktı. TPAO’nun zararının 24 milyon doların üzerine olduğu vurgulandı. Bakan Hilmi Güler, o zaman bu konudaki eleştirilere karşı ’popülist politika yapıldığını’, bir kaşık suda fırtına kopartıldığını ve yazılanların yalan olduğunu ileri sürüyordu.

HAKKIMIZI ARAYAMIYORUZ

Asıl bakanın o gün söyledikleri doğru değilmiş!

Akçakoca’daki üç platform, mühendislik hatası nedeniyle batmıştı. Raporda, müfettişler zararın ABD firması tarafından ödenmesi gerektiğini belirtiyorlar. Ama firma, sorumluluğu nedense kabul etmiyor.

ABD’ye karşı hakkımızı arayamıyoruz.

15 gün önce de BP, Doğu Karadeniz’deki çalışmalarında doğalgaz bulamadığını açıkladı ve bölgeyi terk etti.

Güler’in ’Büyük doğalgaz keşfi’ ne oldu? Fos çıktı.

Hani o zaman yazılanlar yalandı!

Peki yeni çıkan Petrol Kanunu’nun neler getirdiğini biliyor muyuz? Petrol-İş Sendikası olumsuzlukları sıralarken, "Yabancı petrol şirketlerine ülkemizin her yerinde sınırsız bir biçimde faaliyette bulunma hakkı tanındığını" bildiriyor.

Türkiye’nin ulusal menfaatlerini koruma hakkı kaldırıldı; oran % 23’e düşürüldü.

TPAO artık kamu adına hareket eden bir kuruluş olmaktan çıkarıldı.

Türkiye’de elde edilen petrolün tümüyle ihraç edilmesi hükmü getirildi.

Yani yeraltı kaynaklarımız, yabancı devletlerin üretimine terk edildi.

Peki o zamanki petrol ve doğalgaz aramaları ’bayram’ sevinciyle duyurulurken, meğer bazı şeylerin hazırlıkları yapılıyormuş.

Biliyor musunuz

KIZILAY
Derneği Başkanlığı’nın, hukuk işlerini takip etmek üzere Pekşen Hukuk Bürosu’ndan Avukat Haluk Pekşen ile bir yıl önce aylık 10 bin YTL+KDV ile yapılmış olan sözleşmenin yerine bu kez 57 bin YTL+KDV’ye (bütün vergiler ve masraflar hariç) yeni bir sözleşme imzalamak üzere olduğunu; Avukat Haluk Pekşen’in, Kızılay Başkanı Tekin Küçükali’nin Arsin’den (Trabzon) hemşerisi olduğunu...
Yazarın Tüm Yazıları