ABDULLAH Gül, henüz Dışişleri Bakanı iken Hasan Cemal kendisiyle konuşuyor. Milliyet’teki köşesinde 4 Mayıs 2007 tarihinde ’Cunta ve darbe!’ başlıklı bir yazı yazıyor. Çarpıcı bilgiler aktarıyor.
Ankara’nın ’kasvetli’ havasını konuşuyor Gül’le, kafasındaki soruları yöneltiyor: Özellikle de ünlü 27 Nisan muhtırasını...
Bir noktayı bildiğini belirterek devam ediyor yazısına Cemal:
"2003 ve 2004 yıllarından kalma bazı cuntaların varlığından ya da ’cuntasal yığınaklar’dan hükümetin tepeleri haberdar. Bunların ’sivil bağlantıları’nın da yakın markajda tutulduğu anlaşılıyor.
Üst düzeyde bir hükümet yetkilisinin şu sözleri düşündürücüydü:
’Hükümet olarak vakıfız ne olup bittiğine... Tabii sivil ayağı da var cuntasal kalıntıların... Birkaç emekli büyükelçi, akademisyen...’
Nokta dergisinde yayınlanmış olan 2003-2004 darbe tertipleri ile ilgili iddiaların gerçekliği konusunda fazla bir soru işareti yok hükümetin tepelerinde...
Nitekim Abdullah Gül, bundan önceki bir görüşmemizde yazılması kaydıyla, daha Nokta’daki yayın öncesinde darbe tertiplerini bildiklerini söylemiş, bunların sadece birtakım iddialardan ibaret olmadığını belirtmişti.
Bu arada devrin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşa da yaptığı açıklamada tertipleri reddetmişti."
Bu arada Hasan Cemal, Gül’e soruyor: "Açık darbe olabilir mi?"
Gül, kesinlikle ihtimal vermediğini söylüyor.
Bunları niye yazıyoruz?
Londra’dan Funda Yamanel adlı okurumuz hatırlatıyor:
"Ben dikkatli bır okuyucuyumdur. Hasan Cemal’in Dışişleri Bakanı iken Abdullah Gül ile konuşmasını hatırlıyorum.
Çünkü, hatırlanamayacak gibi değildi; konusu darbeyi önlemekti ve ’Sarıkız’ adlı darbe niyetinden haberlerinin olduğunu ve sağlam durarak engellediklerini söylediklerini hatırlıyorum. Sn. Gül’ün ben de şu günlerde ’Sarıkız’ adını duyunca hatırladım olayı ve haklı olarak sormak durumundayım.
SAVCILAR OKUMAMIŞ MI?
Darbe girişimi veya niyeti, neden anlaşıldı ise o gün hükümet tarafından deşifre yanı açık edilmedi?
Söz konusu kişiler kim ise neden o gün açıkça adları söylenmedi ve konu kamuoyu ile paylaşılmadı, köşelerde kaldı?
O gün benim okuduğumu savcılar okumamış mıydı? Benim gibi sıradan bir yurttaşın kafasına takılan bu konuşma savcıların kafasına da takılmış olmalıdır diye düşünüyorum ve diyorum ki; o günkü hükümet ile bugünkü hükümet aynı hükümet değil mi?
Peki şu anda neden ’Sarıkız’ yıllar sonra gündeme taşındı, baş köşeye oturtuldu?
Savcı beyler neden zamanında Sn. Gül’ün söylediklerini ihbar kabul etmedi?
Bugün ne değişti de yıllar önceki konu şimdi gündemin baş köşesine oturtuldu?"
Radikal’den İsmet Berkan da dün hükümete soruyordu: "Bu eylemli darbe girişimine karşı adli mekanizmayı neden çalıştırmadınız?"
Neden o gün değil de AKP’nin yargılanmasının başladığı bugün!
Şeytani zeká
ŞEYTANİ zekáya bakın! O zekáya iyi bakın.
Onun adı CIA.
Elmaya kurt düşmüştür.
Türkiye’ye Soros girmiştir, bundan sonra bu ülke kolay kolay iflah olmaz.
Uyuyanlara iyi uykular, uyananlara günaydın!
Ahmet DENLİ
Dokunulmazlıklara gel
"ERGENEKON soruşturmasına bir bakalım" diyor hukuk uzmanımız: Hukukun tarafsızlığı ve bu yolla demokrasinin şeffaflaşması ve güçlenmesi konusunda görünen tablo, Genelkurmay’ın sürece müdahale etmeden, hukuk devleti olma gereğine uyarak yargılamanın sonucunu beklediğini ortaya koyuyor.
Ya dokunulmazlıklar? Başta Başbakan olmak üzere AKP üst düzey yöneticilerinin, iddianameleri tamamlanmış fakat dokunulmazlık nedeniyle yargılama işlemleri durdurulan, yüz kızartıcı suçlar arasında tavsif edilen (resmi evrakta sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma-zimmet-irtikap-kalpazanlık) dosyaları bekliyor. Bugüne kadar yargının AKP yetkililerine de dokunmasını sağlıyacak bir değişiklik için AKP, AB ve yandaş çevrelerinden hiç bir talep gelmedi.
Bugün yapılan uygulamalar gösteriyor ki Genelkurmay Başkanlığı (ordu) yani atananlar, hukukun üstünlüğü ve çağdaş demokrasinin gereğini yerine getiriyorlar, kendi mensuplarını yargılayıp mahkum ediyorlar, soruşturulan eski mensuplarının yargı sürecinin sonucunu bekliyorlar.
AKP’ye mensup seçilmişler ise dokunulmazlık dosyaları arkasında yargıdan muaf olmaya çalışıyorlar.
Mevcut uygulamada, Genelkurmay, yargı karşısında, AKP’ye nazaran çağdaş demokratik değerlere daha uygun davranmaktadır.
AB ve yandaşlarının çağdaş demokratlık iddialarının inandırıcı olabilmesi için, yargı karşısında, AKP’nin yetkililerinin dokunulmazlığı ile ilgili fikir beyan etmeleri ve ısrarlı takipçileri olmaları gerekmektedir.
Böyle bir kaygı gütmedikleri için, Türkiye için talep ettikleri, tasavvur ettikleri demokrasi anlayışı, çağdaş demokrasi uygulamalarına değil, sayıların mukayesesine bina edilmiş septik bir demokrasiye tekabül etmektedir.
GÜNÜN SÖZÜ
"KARANLIK denen şey aslında yoktur, ışık vardır, karanlık ışığın yokluğunda ortaya çıkar ve o durumu tarif etmek için kullanılır."
(Güliz AYKAN)
Biliyor musunuz
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, gizli olması gereken Ergenekon’la ilgili soruşturma bilgilerinin Başbakan tarafından ’nereden’ öğrenildiğinin merak konusu olduğunu belirttiğini ve Adalet Bakanı M.Ali Şahin’e de "Yargının, 29 Haziran pazar günü verdiği gözaltı talimatının neden iki gün sonra (salı) uygulamaya konulduğunu" sorduğunu...