Paylaş
Son günlerde buğday ununa patates unu karıştırılarak ekmek imal edilmesi konusu gündeme geldi. Bu konu ile ilgili olarak TÜBİTAK'ın yaptığı bir araştırma da buğday ununa, % 2.5, 5, 10, 12.2 ve daha yüksek oranlarda patates unu karıştırılarak elde edilen unlarla, 'fırında ekmeğin gelişmesi' çalışmaları ile 'ekmek pişirme' denemeleri yapıldığı belirtiliyor.
Denemelerde % 5 oranında patates unu katıldığında hamurda bulunan bazı değerlerin aşırı derecede etkilenmediği, son fermantasyon süresinin ise hiç değişmediği görülmüştür. Tat, aroma bakımından ise en çok % 7.5 patatesli olan ekmek beğenilmiş bu miktardan daha fazla patates unu karıştırılarak yapılan ekmekler tat ve aroma bakımından beğenilmemiştir.
Önemli diğer bir sonuç da; katılan patates ununun ekmeğin bayatlamasını geciktirmesidir. Bir günde, sadece İstanbul'da milyarlarca liralık ekmeğin bayatlama nedeniyle çöpe atıldığı düşünülürse, ekmeğin 'geç bayatlamasının' milli ekonomiye sağlayacağı olumlu katkı yadsınamayacak kadar fazladır.
Bunların yanı sıra ekmeklik una bir miktar patates unu katılması halinde, büyük bir kısmını ithal ederek karşıladığımız ekmeklik buğdayın miktarı azalacak, bu da dışarıya ödediğimiz dövizin azalmasına yol açacaktır.
Sonuç olarak biz İstanbul'da ekmek üreten fırıncılar olarak % 5 nispetinde buğday ununa patates unu karıştırılarak yapılacak ekmeği imal edebileceğimizi, ancak bu ekmeğin tüketiciye ambalajlı olarak ve en az 500 gr. ağırlıkta sunulması halinde yararlı olacağı kanaatindeyiz.
Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'ten bu konuda çalışmalar başlatmasını istiyoruz.
Muharrem KEÇELİ-Ekmek İşverenleri Sendikası Genel Başkanı
Zorunlu tasarruf TELEKOM hissesiyle ödenmelidir
BENİM şahsi kanaatime göre, bu yıl içinde Türk TELEKOM'un özelleştirilmesi düşüncesi paralelinde hem devlet hem de çalışanlar yararına bir çözüm bulunabilir. Telekom'a biçilen tahmini değeri 35 milyar dolar sayalım, çalışanların tasarrufu 7 milyar dolar. Yüksek Planlama Kurulu (YPK) bu parayı çalışanlar adına değerlendiriyor, nemalandırıyor. Bu bağlamda bu para ile TELEKOM'un % 20 hissesi çalışanlar adına YPK tarafından alınıp, zorunlu tasarruf hesabında değerlendirilebilir. Belli bir süre sonunda da Telekom borsaya kote olunca her çalışan fondaki kendi parası kadar adına dağıtılacak olan hisseleri belli zaman kısıtlaması ile satıp farklı amaçlar için kullanabilecektir.
Zaten bilinen bir gerçek var ki, Telekom hisselerini alabilecek boyutta yerli sermaye yok. Hem halka açılma, hem de Telekom hisselerinin başlangıçta kısmen yurtiçine açılmasını sağlayabilecek olan bu fikir bence düşünülmeye değer.
S.A-İSTANBUL
Tuna Nehri
akmam diyor
TUNA Nehri'nde yaşanan siyanür felaketi bize Bergamalılar'ın ne kadar haklı olduklarını göstermedi mi?
Buradan 'Eurogold' firmasının haklılığını ve siyanür ile altın aramanın zararsızlığını savunan tüm profesör, avukat ve bürokratların Tuna Nehri'nin akmam feryatlarını duymalarını isteyerek saygılarımı (!) sunmayı ben ve benim gibi düşünenler adına bir borç bilirim.
Erdal YETKİN-İSTANBUL
İnternetle dünyayı dolaştık
‘‘OKUL müdürümüz kendi bilgisayarını okulumuza getirdi. Kendisine teşekkür ediyoruz. Artık bizim de bilgisayarımız var. İnternetimiz de var. Ben arkadaşlarımla birlikte müdürümüzün odasında internette dolaştım. Gazeteleri açıp okuduk. Her gazetenin bir sitesi var. Biz Türkiye'deki gazeteleri dolaştık. Sonra müdürümüz bize İngilizce öğreten bir siteyi açtı. Ama o sitede İngilizce öğrenebilmek için önceden biraz İngilizce bilmek gerekiyor. İnternette başka siteleri de dolaştık. Ama okulumuzda bir tane bilgisayar bulunduğu için bütün arkadaşlar yararlanamıyor. Bilgisayarı sırayla kullanacağız. Kim çok kitap okursa, o daha çok bilgisayar kullanacak...’’
Bitlis'in Ahlat İlçesi'ne bağlı Ovakışla İlköğretim Okulu'nca aylık olarak çıkarılan Ovakışla Günlüğü Gazetesi'nde 5/A sınıf öğrencisi Emrah Yıldızlı böyle yazıyor. Bilgiye ve teknolojiye susamış bu beyinler gazetelerinde çiftçileri de unutmamışlar, Fırat Balkaya, Emrah Yıldızlı, Zafer Yıldızlı ve Ahmet Gül adlı öğrenciler, 'Perişanız' başlığı ile Ovakışlalı bir çiftçi ile ropörtaj yapmışlar. Patates üreten çiftçinin perişanlığı anlatılıyor.
Gözlerindeki sevgi dolu bakışı kalemlerine de yansıtan geleceğin gazetecileri bu çocukların çıkardıkları gazetede başka bir habere de gözümüz takılıyor. 'Su mu? Kadınlar taşıyor' başlıklı haberin hemen üstüne şöyle bir not düşülmüş:
‘‘Bu haberin başlığı 'Suyla Gelen Uygarlık' olmalıydı! Ama uygarlık kapının önünden geçiyor. Henüz içeri girmedi.’’
Bu uygarlığı içeri sokmak, gazeteye sponsor olmak isteyen, okula bilgisayar gönderebilecek okurlarımız için irtibat Tel: 0434- 421 21 42-412 42 45.
Yolsuzluk mu keyfilik mi?
‘‘SADECE Batman sorgulanamaz’’ yazınız için önce teşekkür ederim. Ben bir Diyarbakırlı olarak yıllardır düşünüp de anlatamadığım konuları sizin aracılığınızla anlatmak imkánı buldum.
1990 yılından bugüne kadar Diyarbakır'a gelen, vali, vali yardımcıları, il jandarma alay komutanları ve bürokratlar Diyarbakır lehine hiçbir çalışma yapmadıkları gibi hep rant peşinde koşuşturmuşlardır. Bu bürokratlardan bazıları hakkında yaptıkları yolsuzluklardan dolayı dava açılmış ve görevden alınmışlardır.
Sizin de değindiğiniz Tekel, tütün, pamuk, gübre ve kömür yolsuzluklarında bazı yöneticilerin yanlışları olduğu bilinmektedir.
Bu konuların devlet arşivlerinden ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Ahmet ŞİMŞEK-DİYARBAKIR
Paylaş