Paylaş
ORMAN Mühendisleri Odası’nın temmuz ayının ortasında bazı orman bölge müdürlerinin tayininin gerekçesini isteyen ve dün köşemizde yer alan açıklamasına bakanlığın basın müşavirliğinden şu yanıt verildi:
“Öncelikle şunun bilinmesinde fayda var, görevlerinden alındığı belirtilen bölge müdürleri pasifize edilmemiş, mağdur edilmemiş, kendi talepleri doğrultusunda başka veya eşdeğer görevlere atanmış, Genel Müdür Yardımcılığı gibi üst bir göreve terfi ettirilmiştir.
Görev yerleri değiştirilen Orman Bölge müdürlerinin yerlerine, liyakat, kariyer ilkeleri ve hizmet gerekleri ile personel planlaması esas alınarak daha önce yapmış olduğu görevler dikkate alınarak 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen mevzuatta aranan şartları taşımaları kaydıyla kurum takdiri kullanılmak suretiyle atanmışlardır.
GÜNÜN SÖZÜ |
‘Muhteşem villa’ ve Aksaz
AKSAZ (Marmaris) Deniz Üssü Komutanlığı’na açık mektuptur.
Kahraman Sadıkoğlu’nun Göcek’in bir koyuna bağlanmış 800 metrekarelik muhteşem villasının bir tekne olarak yapılmadığı, buna rağmen açıkgözlülük yaparak, çeşitli üst kademedeki tanıdıklarını devreye sokarak bu haksız düzeni yıllardır adeta hepimizle alay ederek sürdürdüğü sizin de, bütün Türkiye’nin de malumudur.
O koy kenesi şimdi sökülüp atılmış, eşsiz güzellikteki koy yine orayı ziyaret eden bütün vatandaş ve yabancı misafirlerin kullanımına açılmıştır. Şimdi işi tekrar kitabına uydurmak, gerekli belgelerin yeniden tamamlanması için o yüzer villanın komutanlığınıza getirildiğini duydum. Önceden yeşil bir ışık hissetmese Sadıkoğlu’nun dalgalardan müteessir olacak o villasını Aksaz’a kadar yüzdürme riskine girebileceğine inanmıyorum. Eğer o ucube villaya Sayın Komutanlığınız hepimize ait o güzelim koylardan birini yine kendine senelerce kapattıracak “Bu bir nizami teknedir” raporu verirse bir sade vatandaş olarak müthiş üzüleceğimi, teknik bilgi ve gerçeğin uyanıklığa yenilmesi karşısında bütün inancımı kaybedeceğimi bilmenizi isterim.
Yıldırım TUNA- Mimar, Ankara
Hasan Âli Yücel de gelecek mi?
ÜNİVERSİTE seçme sınavlarında alınan acıklı sonuçlar ve bu arada on binlerce öğrencinin ‘sıfır çekmesi’ ülkede genellikle ‘soğuk duş’ etkisi yaratsa da beni hiç şaşırtmadı. Yaşadığım kimi örnekler nedeniyle bunu bekliyordum.
Birinci örnek: “Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği” kitabım 2005’te yayınlandığında bir söyleşi için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne de davet edilmiştim. Kısa sürede modern bir kente dönüşmüştü Eskişehir ve ‘kampus’ her şeyiyle mükemmeldi. Sayın rektör, hocalar ve öğrenciler salonu doldurmuştu. Konuşmamı bitirince ‘sorular’ bölümüne geçti. Tevfik Fikret, Atatürk’e “Ben inkılap ruhunu ondan aldım...” dedirten adamdı. Kimilerinin üzerine toz kondurmaya çalıştığı zirvelerden biriydi, “Yeni Edebiyat” akımının ve “Servet-i Fünun” hareketinin.... Ne var ki, bir tek soru bile gelmedi beni çıt çıkarmadan dinleyen öğrencilerden. Üzüldüğümü gören hocalardan biri çıkışta yanıma gelerek ne dedi biliyor musunuz:
? Üzülmekte haklısınız. Ama ne yapsın, ne sorsun çocuklarımız. Tevfik Fikret adını ilk kez bugün sizden duydular. İkinci örnek: 28 Şubat 2009 günü (İstanbul) Maltepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda bir panel düzenlenmişti. Konu “bir kültür devrimcisi” olarak Hasan Âli Yücel; panelistler ise Prof. Dr. Betül Çotuksöken, Dr. Alev Coşkun ve ben... Yüksek Okul Müdürü öğretmen Metin Gökyokuş açış konuşmasında şunları söyledi:
“Arka sıralarda boşluklar gördüğüm için üzgünüm. ‘Salonumuzu doldurun çocuklar’ demiştim öğrencilere. Panelistler buraya kadar gelip Hasan Âli Yücel’i anlatacaklar, unutmayın. Bu sözlerime üniversiteli gençlerimizden ne cevap geldi biliyor musunuz?
Hocam Hasan Âli Yücel de gelecek mi?
Orhan KARAVELİ
Sulu siyaset!
SAYIN Başbakan, AKP Ankara İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, CHP’ye çatarken ilginç bir yaklaşım getirerek dedi ki: “Bu dönem 33. kez Anayasa Mahkemesi’ne gittiler. Bu kadar sulu bir siyaset olur mu?” Eğer bir hukuk devletinde, iktidarın sayısal çoğunluğuna dayanılarak çıkarılan yasalardan 33 tanesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesi ile muhalefet tarafından Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesi sulu siyaset ise Anayasa’yı göz ardı ederek, nasıl olsa cumhurbaşkanı imzalar düşüncesi ile AKP’nin sayısal çoğunluğunu kullanarak yasa çıkarmak acaba hangi tür siyaset anlayışına örnektir?
Metin YAYKINLIOĞLU
‘Yolunacak kaz’lığa devam
SANAYİ Bakanı bankaların verdikleri kredi faizlerinin yüksekliğinden şikâyetçi (Hürriyet’te haber). Başbakan da şikâyetçi idi.
Bu arada zora düşen, vergilerini ödeyemeyen mükelleflere (ellerine düşen kazlara) devletin uyguladığı faiz oranı aylık %2.5; bankalar ise tüketici kredisi oranlarını %1’lere kadar indirmişler. Merkez Bankası’nın uyguladığı kredi faizi yıllık oranı %10’larda.
Garip gurebadan aylık %2.5’tan parayı topla... Yıllık %10’dan dağıt. Adına da sosyal devlet de. Bu durumda vatandaş olarak biz kimden şikayetçi olalım! S.Ü.
Paylaş