Özkök ve Yalman tanık mı sanık mı

YENİDEN başlayan Balyoz yargılamasında, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, tanık sıfatıyla ifade verdiler.

Haberin Devamı

Ergenekon davaları silsilesinde, ortalık toz duman iken, eski Genelkurmay başkanları, komutanlar, bilimadamları, gazeteciler, adeta ‘Engizisyon tipi’ yargılamalar ile her türlü zillete uğrayıp, darbeci yaftaları boyunlarında, peşin peşin mahkûm edilirken, bu iki paşa, en yüksek seviyelerde sorumlu oldukları kurumun ‘tarumar’ edilmesine seyirci kaldılar ve hatta, tuhaf tuhaf beyanlar vererek yardımcı oldular, iştirak ettiler.
Şimdi devir değişti, yargılamaların komplo olduğu ortaya çıktı ve Anayasa Mahkemesi adil yargılanma yapılmadığına hükmetti. Yenilenen yargılamada tanık olarak ifade verdiler ve özetle, “Birtakım dedikodular vardı ama ciddiye almadık, soruşturmaya değer bulmadık” dediler.
Ceza Kanunu madde 288 bakımından sorunlu bir durum var... Madde, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu düzenliyor. Yargı görevi yapanı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü ve yazılı beyanda bulunmayı suç kabul ediyor. Her iki komutan da, dava sürecinde medyaya verdikleri beyanlar ile sanıklar üzerindeki şüphenin yoğunlaşmasına neden olarak yargıyı etkilediler. İsnat edilen fiiller ve işgal ettikleri sorumluluk makamları bakımından, her türlü alenileşmiş beyan adli yargılamayı etkileme potansiyeli taşır. Bunu bilmek yükümlülüğünde oldukları halde, dava ile ilgili beyanları hukuka aykırılık unsuru taşır. Bu iki paşa, sonuç olarak, yanlış ve özensiz beyanları ile bir sürü masum insanın, haksız hükümler ile hayatlarının karartılması komplosunun, ‘adeta’ meşruiyet kazanmasına sebep oldular...
Balyoz davasının tanıkları aynı zamanda adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun en azından şüphelileridir.
Macide GÜVENİR

Haberin Devamı


GÜNÜN SÖZÜ

"AKP’nin ne adaleti, ne kalkınması var. Adalet olsaydı Türkiye şimdi farklı yerdeydi, kalkınma olsaydı 2.5 milyon işsiz olmazdı.”Kemal KILIÇDAROĞLU


Bu helal midir

BAŞBAKAN Davutoğlu ne diyor: “Maden ocaklarını denetlemeye giden müfettişlerin denetlemeye gittikleri ocak sahiplerinin bir çayını içmesi bile haramdır.”
Peki büyükşehir belediyelerini ve ilçe belediyelerini denetlemeye giden mülkiye müfettişlerinin ve Sayıştay denetçilerinin denetlediği belediyenin verdiği lüks araçlara binmesi, lüks otellerde kalmaları da haram mıdır?
Örneğin kullandıkları sekreterler ‘bilgi’ kaçırırsa, bu hakkaniyetli, tam bir denetleme olur mu?

Haberin Devamı


Macbeth yoksa Recep İvedik seyredin

MACBETH oyununun Devlet Tiyatrosu’nun kasım programından çıkarılmasına sosyal medyadan tepki yağdı. Tiyatrocular başta olmak üzere pek çok gazeteci ve yazar da bu tepkilere katılanlar arasında:
ERDAL Beşikçioğlu: Saltanat, iktidar hırslarının konu alındığı Shakespeare’in eseri Macbeth’in Devlet Tiyatroları tarafından kasım programından çıkarıldığını biliyor musunuz?
MURAT Daltaban: Macbeth’i sansürleyecek cesarette olanlar, Shakespeare’e vız gelirsiniz tırıs gidersiniz. Sizden geriye de hak ettiğiniz namınız kalır.
MEHMET Altan: ‘İktidar hırsı ve muktedirin zalime dönüşmesini’ konu alan Shakespeare’in Macbeth oyunu neden programdan çıkarıldı?
Levent Kazak: ‘Macbeth’ bulamıyorsanız ‘Recep İvedik’ seyredin...
Ahmet Tulgar: Macbeth’in devlet tiyatrosu repertuvarından çıkarıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Ona göre yani.
Yekta Kopan: Sayın DT; eğer Macbeth’i “kanlı eller” yüzünden programdan çıkarttıysanız... Korkmayın yahu, oyunun bir parçası o.

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ

RUMELİ Balkan Federasyonu’nun, ‘Balkan Savaşları Asimilasyon, Sürgün, Soykırım’ sloganı ile başlattığı İstanbul Üniversitesi ile birlikte organize ettiği 3. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi’nin 5-6-7 Kasım 2014’te İÜ Fen Edebiyat Fakültesi Ord. Prof. Cemil Birsel Konferans Salonu’nda yapılacağını...
KADİR Has Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Araştırmalar Merkezi (MARC), Van Leer Jerusalem Institute ve Friedrich-Ebert-Stiftung’un işbirliği ile gerçekleştirilecek olan ‘Ortadoğu Demokrasilerinde Çatışma Konuları’ başlıklı panelin İsrail ve Türkiye’den akademisyen, siyasetçi ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla yarın Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampusu’nda gerçekleşeceğini...
CHP’den istifa eden Konya Milletvekili Emrehan Halıcı’nın, ‘Elektronik Parti’ adlı bir parti kurma çalışmalarını yoğunlaştırdığını
(www.eparti.org)...
EGE Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nün düzenlediği Prof. Dr Murat Türkeş’in konuşmacı olduğu “Türkiye’de Kuraklık” konferansının 6 Kasım Perşembe 13.30’da Edebiyat Fakültesi Sergi Salonu’nda yapılacağını...
GİRESUN Üniversitesi Karadeniz Stratejik Araştırma ve Uygulama Merkezi (KARASAM) ve Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği (EKO AVRASYA) tarafından düzenlenen, ‘Karadeniz’den Hazar’a Stratejik Bakış’ konulu “6. Karadeniz Uluslararası Sempozyumu”nun 6–8 Kasım tarihlerinde yapılacağını...

Haberin Devamı

Zeytinde prim miktarının 1 lira olmasını isteriz ama...

AYVALIK’ta hafta sonu yapılan Hasat Şenlikleri dolayısıyla düzenlenen panelde, zeytinyağı sektöründe kalitenin öneminin ulusal ve uluslararası boyutu da ele alınmıştı. Soru cevap kısmında panelistlere “Zeytinyağı prim ödemelerinde herhangi bir artış olup olmayacağı” sorusu sorulduğundan dinleyiciler arasında oturan ve aynı zamanda konseyimiz yönetim kurulu üyesi olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünde uzman olarak görev yapan Ercan Türktemel’e söz vererek prim konusundaki son durumu anlatmasını rica ettim.
Ercan Bey, yaptığı kısa konuşmada; zeytinyağı üretiminde verilmekte olan desteklemelere yönelik destek prim miktarının sadece Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca belirlenmediğini, bu çalışmanın sadece bakanlığın uhdesinde değil Maliye, Ekonomi, Gümrük ve Ticaret, Kalkınma, Çevre ve Şehircilik bakanlıkları ile Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinden oluşan ‘Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’ (TDYK) tarafından bütçe imkânları çerçevesinde belirlendiğini ifade ederek, söz konusu çalışmaların henüz tamamlanmadığını belirtmiştir.
Ancak panelin yapıldığı salon çok kalabalık olduğundan, konu zeytincilik sektörü açısında çok önemli olduğu için büyük bir gürültü oluşmuş ve tarafımca yapılan son konuşma sanıyorum salondakiler tarafından yanlış değerlendirilmiştir.
Geçtiğimiz yıl 70 kuruş olarak uygulanan prim miktarı hususunda Ercan Türktemel Bey’in de konuşmasında bahsettiği gibi henüz bir açıklama yapılmadığı gibi sektörümüzü yakınen ilgilendiren prim miktarının 1 TL veya üzerinde uygulanması hepimizin umududur. Sektör olarak hepimizin gerçekleşmesini umut ettiği bu hususun, sanki Ercan Türktemel tarafından beyan edilmiş gibi algılanması talihsiz bir anlayış hatasından kaynaklanmıştır.
Ümmühan TİBET- UZZK Yönetim Kurulu Başkanı

Haberin Devamı


Kırşehir-Kayseri-Pınarbaşı karayollarında yine emniyetsiz çalışmalar yapılıyor

2012 yılında aynı konuda, yol çalışmalarındaki güvenliksizliği yazmıştım. Aynı durum devam ediyor. Nitekim trafik kazaları da olmuştu. Tamamı TCK Karayolları 6.Bölge Müdürlüğün yetki alanında olan bu yollarda müteahhitler, Karayolları’nı sallamayarak, asfaltlama çalışmaları yaparken uygun işaretleme yapmadan, iki şeridi teke düşürüyorlar ve de ikaz aydınlatması yapılmıyor. Arif olan anlar mantığıyla hareket edilmektedir. Belki şikayetler üzerine alaturka bir aldatmacaya başvurarak, hangi şeritte çalışma yapılıyorsa, o şeritte yol ortadan düz geçilmez çizilerek, bir kaza halinde, sürücüyü suçlayacaklardır. Bu çalışmaları koordine etmek TCK Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluğudur. Şahsen ben bile farkında olmadan kaza yapabilirdim.
Başka önemli bir nokta; Pınarbaşı ilçesinin giriş ve çıkışında onlarca yapılmakta olan lüzümsuz menfez inşaatıdır. Bu yolu bilirim, 60 yıldan beri su basması olmadan çalışıyor. Mutlaka yandaş müteahhitlere iş vermek amacıyla yapılmaktadır. 60 yılda ne oldu ki? Yol yapıyoruz diye, halkı rahatsız etmek ve de canlarına kastetmek kabul edilemez.
Sürekli şeridi güvenlik önlemleri alınmadan kesmektedir müteahhit! Sanki kaderine bırakılmıştır. Yolları gayet güzel işaretleyen diğer Karayolları personelini tenzih eder, hiç olmazsa Bölge Trafik yetkililerini uyarırm.
Aslan ÖZMEN-Yüksek mühendis


Yük ve yolcunun %85’ini karayolları taşıyorsa bu kazalar olur

SON günlerde ülkemizde, karayollarında trafik ölümleri aşırı derecede görülmektedir. Bir ülkede karayolunda yük ve yolcu taşımasını %85, %90 karayolu ile taşırsanız, bu aşırı ölüm olaylarını önleyemezsiniz. Yapılan 18-19 bin km duble (bölünmüş) karayolu da yeterli derecede kaza ve ölümlere çare olamadı.
Karayollarında olan ölüm ve kaza olayları incelendiğinde, kazaya sebep %98 insan faktör kusurudur. Bütün yetkililer ne kadar sert tedbirler alsalar dahi, karayollarında kaza ve ölüm oranlarını asgariye indirmeniz mümkün değildir.
Tek çözüm: Karayollarındaki %90 yük ve yolcu taşımasının %35 civarında demiryolu taşımasına aktarılmasıdır. Meclis’te 2015 yılı bütçesi görüşülürken. Demiryolu yapımı için, yeterli derecede para aktarılmasıyla, ülkeye en büyük iyiliği yapmış olacaklardır.
Gereği yetkililere arz olunur.
Burhan DURDU


Balık istifi gibi toplu taşımacılık

İSTANBUL’daki belediye otobüslerinin tarım işçilerini taşıyan minibüslerden, kaçakları taşıyan teknelerden hiçbir farkı yok. İlerleyelim beyler azarlamasıyla da 100 yolcuyu buluyor sanıyorum. Bu otobüslerin bir kısmı da çevreyolu, otoyollarda (Sürat yapılan güzergahlarda) çalışıyor. Bir facianın olması mı lazım? Böyle ilkel tehlikeli taşımacılığı yetkililer niçin görmezden geliyor? Sonra da araçlarda emniyet kemeri takma mecburiyetine uymuyorlar. Belediye balık istifi yolcularının can güvenliğini nasıl sağlamayı düşünüyor?
Özbil DURUL


Yazarın Tüm Yazıları