Öymen gazeteciliği

ULUS, Yeni Ulus, Halkçı, Öncü, Tercüman, Akşam, Tercüman, Yeni Gün, Akis, Kim, Yön, ANKA Ajansı, Günaydın, Cumhuriyet, Milliyet ve Radikal...

Haberin Devamı

60 yıllık meslek yaşamında bu kadar gazete ve dergide muhabirlik, yazarlık, istihbarat şefliği, başyazarlık, genel yayın müdürlüğü yapmak; ANKA gibi etkin bir ajansı yaratmak; TRT’ye program yapmak, Alman WDR radyosu ve DPA haber ajansının Türkiye muhabirliğini yürütmek... Bitmedi, 1961’de Kurucu Meclis üyeliği, Bonn Büyükelçiliği Basın Ataşeliği, milletvekilliği, Ecevit hükümetinde bakanlık, Avrupa Konseyi delegasyonluğu ve de CHP Genel Başkanlığı...
Basın ve siyaset dünyasında bu kadar işi ve görevi başarıyla yürütmek; hiçbir şapkayı birbirine karıştırmamak ve geniş bir dost çevresi yaratmak sanırım hiçbir gazeteciye kısmet olmamıştır. Hep haber konuşur ‘Altan Abi’, hep iyidir. “Vaziyet nasıldır?” diye sorarsanız “Vaziyete hâkimiz” yanıtı alırsınız. ‘Fikri takip’ sözcüğünü en çok ondan duymuşuzdur.
Oktay Ekşi’nin dediği gibi “Unvana değil, işini iyi yapabilmeye odaklanmıştır”... Hiç görevi küçümsememiştir. Haberde rekabetçi ve atlatmacıdır. 1980’lerin başında Milli Piyango’da yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyeyi kazanan bir Ermeni vatandaşımızın Tarlabaşı’daki evini aramaya giderken, Öymen’in ille de ben de geleceğim dediğini unutmayız.
Renkli yaşamı içinde güvenilir, içten, titiz ve zariftir.
Aslı Öymen, babası Altan Öymen’in gazetecilikte 60. yılı için ‘Altan Abi’ (Doğan Kitap) adlı bir albüm hazırlamış. Gazeteci dostlara da önceki akşam Hilton’da bir davet verdi. “Hasan Cemal, ben 40. yılımı kutladım bak babanın meslek yaşamı 60’a geldi” deyince hazırladığı kitabı annesi Aysel Öymen’e ithaf etmiş Aslı Hanım...
Aysel Hanım, Hakkı Devrim’in bir gün kendisine “Gazeteci eşi olmak başlı başına bir meslektir” dediğini aktarıyor. Bütün kadınlar için geçerli bir söz...
MENDERES=PERON
Seçim sırasında Ecevit’in yaşamını günlük söyleşilerle yazmak pek kolay bir iş değildir. Ecevit’in ve Öymen’in karşılıklı titizlikleri dikkate alınırsa, ne kadar zor bir şeydir gazetenin mutfağındakiler için.
Uğur Mumcu ile ortaya çıkardıkları ‘Hayali Mobilya İhracatı’ olayı, araştırmacı gazeteciliğin ilk örneklerindendir. Sanırız, en üzüldüğü durum da, aslı astarı olmayan bir uçak kaçırma iddiasıyla cezaevinde yatmasıdır Öymen’in... Gökşin Sipahioğlu Paris’ten gelmişti. Cüneyt Arcayürek, anılarında diyor ki: “1950’lerin sonunda CHP’nin mallarına ve Ulus’a el konulmasından sonra gazetenin iç duvarlarına yağlıboyayla DP iktidarına ve Menderes’e karşı yazılar yazdık. Onu Arjantin’de La Prensa Gazetesi’ni kapattıran Devlet Başkanı Juan Peron’a benzettik ve ‘Menderes=Peron’ diye yazdık” diyor.
En güzel söz Nail Güreli’nin: “İlk 60 yılı ikinci 60 yılının güvenilir garantisidir”.

Haberin Devamı

Canver’in 26 yıl önceki önergesi yine Meclis’te

Haberin Devamı

12 Eylül yönetiminin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya hakkında yolsuzluk iddiaları nedeniyle 1986 yılında Meclis araştırması açılmasını isteyen SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver’in önergesi, 26 yıl sonra arşivden çıkarılıp DSP ve CHP milletvekilleri tarafından TBMM’ye sunuldu.
DSP’li Hasan Macit, Jale Ağırbaş ve Mustafa Vural’ın yanı sıra Bağımsız Recai Birgün ve CHP milletvekillerince imzalanan önergede “1986 yılında zamanın SHP milletvekillerince verilen, Tahsin Şahinkaya’nın yaptığı iddia edilen yolsuzluklarla ilgili araştırma önergesi, yürürlüğe bile alınmamıştır. Anayasa’nın geçici 15. maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle, dönemin SHP milletvekillerinin verdiği önergenin gündeme alınarak, Meclis araştırması açılmasını arz ederiz” denildi.
Önergenin gerekçesinde, Tahsin Şahinkaya hakkındaki “F-16 uçaklarının alımında yolsuzluk, ihale ve alımlarının belli şirketlere verilmesi için nüfuz kullanıp çıkar sağlamak, haksız iktisap yoluyla mal edinmek” iddialarının araştırılması istendi. 1986’da SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver, Şahinkaya hakkındaki yolsuzluk iddialarının TBMM gündemine getirmiş ancak Anayasa’nın geçici 15. maddesinde, MGK üyeleri hakkında hiçbir iddiayla ilgili soruşturma ve inceleme yapılamayacağı hükmü gerekçesiyle, Meclis Araştırması önergesi işleme alınmamıştı. Meclis’in renkli ismi olarak ‘Adı Cüneyt-Parıldıyan çılgın elmas’ denilen Canver, Adana’da 2002 yılında 50 yaşındayken, beyin kanamasından hayatını kaybetmişti.

Haberin Devamı

Meclis kürsüsüne takometre takmak

MECLİS’te AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi olsun, çalışanları olsun ‘sabahlara kadar süren görüşmeler’ nedeniyle isyan halinde... CHP Milletvekili Ahmet Tan, “Pazar 06.00’lara kadar çalıştık” dedi. Ve yaptığı ilginç konuşmasını gönderdi. Mizahi yönü de bilinen Tan, neler söylemiş:
“ (...) Sayın Sağlık Komisyonu Başkanımız burada, kendisi de bilir. Şu anda Türkiye’de en fazla reçete edilen ilaç antidepresan ilaçlar. Bu ilaçlardan belli ki Meclisimiz yeterince payını almamış durumda. Özellikle gece mesailerinde vekillere antidepresen ilaç verseler, çok daha huzur içinde olacak bir atmosfer sağlayacağız halkımıza.
MHP’li Ertuğrul Kumcuoğlu, güzel bir söz söyledi. ‘Yanlış Türkçeyle doğru kanun çıkaramayız.’ Yanlış mesai gerçekten haksız kanunlar çıkarmamıza ve bu kanunları daha sonra delik deşik etmemize yol açıyor. Daha önce çıkarılan Sayıştay Kanunu, 5 yıl, yani 60 ay içinde tam 76 yerinden delik deşik edildi. Belki de takometre takmak gerekecek bu kürsüye. Çalışma mevzuatımıza göre 6 saatten fazla araba kullanmak, otobüs kullanmak yasak. Otobüs kullanmaktan daha mı az ciddi bir iş kanun çıkarmak? Kanun çıkarmak için, saygın ve vakur bir atmosferde, selametle düşünmek gerektiriyor.
PARLARE VE CÜLUS
Parlamento İtalyanca ‘Parlare’den geliyor, konuşmakla ilgili. Daha önce bir AKP sayın milletvekili söz aldı çünkü siz söz almıyorsunuz. ‘Meclis’ sözünün özü Arapçada ‘Cülus’tan geliyor, ‘Oturma’ anlamına geliyor. Siz oturmayı tercih ediyorsunuz, biz konuşma yönünü tercih ediyoruz. Yani niye? Çünkü “Vakit kaybolmasın, hızla bu kanunu çıkaralım...” Hızla kanun çıkarmak hızla, kanunları uygulamaya imkân tanımıyor. (...) Böyle bir çalışma ortamı gerçekten antidepresan kullanmayı gerektiriyor.”

Haberin Devamı

Tepemizi attırmasınlar

DERİN(deki) CHP, sığlaşan Kemalite!
Kemalizm Kemalizm’dir. Yenisi, eskisi yoktur!
Dostlar... Derin Kemalist mesajlara da kulaklarını tıkayıvermesinler. Dengeli olsunlar. Köklerine, daha derinlerine sahip çıkıversinler. ‘Derin (reel) Kemalizm’in’ (Kemalistlerin) tepesini attırmasınlar. Sığlık da yapmasınlar.     
Tahir ÇALGÜNER

Yazarın Tüm Yazıları