Paylaş
Çırağan’daki ‘Hoşçakal İstanbul’ sergisi için gelmişlerdi. Otyam, ilk sergisini 1952’de Maya Galerisi’nde açmış. Yani 60 yıldır elleri hem daktilodan kalkmıyor, hem fotoğraf çekiyor, en önemlisi de resim yapıyor. Akrilik boyalarla yapılan Anadolu’nun kara gözlü emekçi kadınlarını, dağlarını, derelerini, göllerini, denizlerini, ‘illa’ hem ak hem kara keçilerini, eşeklerini, birbirinden değişik evlerini, kara kıl çadırlarını, pamuk tarlasında ömür tüketenleri sanatseverlerle buluşturuyor.
Sergisi 27 Aralık’a kadar sürecek. Otyam’ın Dünya’da başladığı gazeteciliği daha sonra Ulus ve Cumhuriyet’te sürdü. Bu arada hiçbir gazetecinin yapamadığını yaptı, sırtında fotoğraf makinesi ve teybiyle doğu ve güneydoğuyu yıllarca taradı, izlenimleri 9 kitaplık ‘Gide Gide’de topladı. Topladığı türküleri de TRT’ye verdi.
Türkiye, bu yazılarla öğrendi bölgeyi, Urfa’yı, Harran’ı, Dicle’yi, Fırat’ı, yemeklerini ve Kürt kimliğini... O zaman ne ayrımcılık, ne de dincilik vardı. Ağa düzeni vardı, fukaralık da diz boyuydu. Devlet ancak otel, yol ve tel direk dikebiliyor, bir de askerine, memuruna maaş gönderebiliyordu. Keban ve Atatürk Barajı yapılabildi de, bölge biraz kendine gelebildi. Otyam, büyük bir edebi-fotoğraf zenginliği kazandırdı. Bir eczacının oğlu olarak Niğde’den İstanbul’a gelmiş, Yaşar Kemal kendisini Nadir Nadi ile tanıştırmıştı. Cumhuriyet’te parlamento muhabirliğindeki yazılarıyla İnönü’yü kızdırdı, Demirel’le hep kavga etti. Ama sonradan onunla dost oldular. Hiçbir iktidara ‘şartsız’ destek vermedi. Sonra Ankara’yı terk etti, Antalya Gazipaşa’ya yerleşti, eşiyle 25 yıl yaşadı orada, ‘balerin’ Filiz Otyam da kilim dokumaları ile ünlendi. Gazipaşa’da cemaatler ortaya çıkınca, Antalya’da yaşamaya başladı. Beydağları’na sevdalanmıştı. Geyikbayırı’nda kendisine bir ev yaptırdı, keçileri, tavus kuşları, kazları, köpek ve kedileriyle bir yaşam...
RAKIYA DİŞ İSTEMEZ
İstanbul’da sergisi için bulunduğunda, ‘yarı hemşerisi’ sayılan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ile Otyamların Ankara’dan komşusu yazar Şahap Sıtkı’nın torunu gazeteci-televizyoncu Balçiçek İlter, Beşiktaş ‘Ahtapot’ta 40 kişilik bir dost grubunu bir aya getirdiler. Kimler yoktu ki, Ara Güler, Gürel Aykal, Hıncal Uluç, Edip Akbayram, Mazlum Çimen, Nazlı Eray, Şule Perinçek, Barbaros Şansal, Süleyman Sarılar, Mustafa Alabora... Herkes anılarını anlattı, Otyam’la ne dostluklar oluşmuş meğerse... Ataol Behramoğlu her zaman okumaz ama coşku ile ‘Aşk iki kişiliktir’ şiirini okuyunca herkesi hüzünlendirdi. Nebil Özgentürk ve Hüseyin Turan’ı nasıl evlendirdiğini anlattı Otyam... Hakan Güngör ve eşi Meral Güngör, ‘Karlı Kayın Ormanı’ ve ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’dan sonra Otyamların sevdiği eski türkülerden mini bir konser verdi. Hüseyin Turan’ın okuduğu barak havaları muhteşemdi. Otyam, son sergisinin adını anlamlı bir şekilde ‘Hoşçakal İstanbul’ koymuştu; ama karşısındaki bu sevgi dolu dostluğu görünce “Ulan ben daha resim yaparım, bana enerji verdiniz” deyiverdi. Ve “Rakıya diş istemez” diyerek Bedri Rahmi’yi andı, eli ikinci kadehine uzandı. ‘Baba Otyam’a başka bir sürpriz daha var, Antalya’daki dostları Abdullah Keleş, Kadir Dursun, Dursun Gündoğdu ve Salih Uçar, kendisine 87. yaş günü için bir sürpriz hazırlıyorlar.
GÜNÜN SÖZÜ
“(PEN Başkanı John Ralston Saul ve diğer üyeleriyle görüşmesinden) Bütün dünyaya burada gördüklerinizi anlatın. Bizi cami ile kışla arasına sıkıştırdılar. Birini tercih etmemizi istiyorlar. Bizi diktatörlerin merhametine terk etmeyin.”
(Dr. Gürbüz ÇAPAN)
TBMM hep çiftlik gibi düşünülmüş!
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in her zaman bir hassasiyeti vardır. Dün ‘Müşavire kıyak’ yazısı için aradı. “Evet bu kişinin (Yılmaz Şener) Meclis kadrosunda başmüşavir olduğu doğrudur; Büyükşehir’den gelmiştir. Ancak kendisine bizden tahsis edilmiş bir araç yoktur” dedi. (Kadir Topbaş’ın
İştirakler Daire Başkanlığı görevinden aldığı bu kişiye bir başka müdürlükten araba tahsis edildiği anlaşılıyor. Y.B.)
Bu arada sorunca Çiçek, Meclis kadrosunda ilk baştan 1502 kişinin çalıştığını söyleyince şaşırdık... “Ama 10-15 yıl önce şişen bu kadroyu eritiyoruz; tazminatlarını biraz fazla vererek ve emeklilikler yoluyla 770 kişi ayrıldı şu ana kadar... Bizde maaşlar diğer kurumlara göre yüksek olduğu için herkes bize gelmek istiyor. Benim dönemimde hiç kimseyi almadım. Bundan sonra TBMM kadrosuna artık ‘naklen geçiş yok; imtihansız geçiş yok’. Ancak gerekli olan üst düzeyde dışardan uzman atamasını (30-35 kişi) ayrı tutuyorum. Meclis’e girmek için en düşük 94 KPSS puanı gerektiğini de hatırlatmak isterim.”
Çiçek, Meclis’teki askeri taburdan başka personel lojmanlarının da peyderpey yıkılmaya başlandığını ve bu alanların yeşil olarak kullanılacağını söyledi.
O ikramiyenin hesabı başka
NEW York’tan şans oyunları için yazan Doğan Volkan’a bazı itirazlarım var: 1- Powerball’da kazanma şansı 5+1 yani 1/59x1/58x1/57x1/56x1/55x1/35 yani 21 milyarda 1’dir. Milli Piyango’da ise tam-yarım-çeyrek bilet miktarlarını hesaba alırsak 31 milyonda 1’dir. 2- MP’de 25 dolara 31 milyonda 1 çıkarsa şansınız 1 dolara 775 milyonda 1’dir. Powerball’da ise 1 dolara ikramiye çıkma şansı 42 milyarda 1’dir. 3- Yani ne oluyormuş? Powerball MP’den 42 milyar/775 milyon yani 54 defa daha pahalı imiş. Düzeltmek gerek.M.Ş.K.
Kitap Fuarı coştu
TÜYAP Kitap Fuarı dün açıldı... Her yılki gibi giderek büyüyor.
Gazetelere bakıldığında hemen herkes ‘Kitap Eki’ verdi. Bizim hesabımıza göre 12 gazetenin verdiği tabloid boyda 800 sayfayı buluyordu; yani normal 400 gazete sayfası... Bu çok önemli bir kültürel gelişme. Bugün trafiğe kızmadan Kitap Fuarı’nı gezin; çok şeyler öğreneceksiniz; birçok sanatçı ve yazarla tanışacaksınız.
Paylaş