Paylaş
1919’da yenilmiş, çökmüş bir imparatorluktan yepyeni bir devlet kurmak için Mustafa Kemal’in arkasına düşenler, ona verilmeyen yönetim gücünün bir başkasına teslim edilmesini kabul edemeyenler...
Dünyada örneği görülmeyen bir başarı öyküsü olan 94 yıllık Cumhuriyet’in kazanımlarını göremeyen ve 200 yıldır yanlış yoldayız diyerek, ucu görülmeyen bir maceraya bizi sürükleyenlere...
Değişik siyasi görüşlere sahip anayasa uzmanlarının, kuvvetler ayrılığına uyulmadığı, yasama, yürütme ve yargının bir kişinin keyfine bırakıldığı endişesi ile sakıncalı gördükleri ve bu görüşlerini açıkladıkları için engellendikleri hatta işlerinden oldukları bir ortamda, anayasa gibi temel bir belgenin kamuoyunun bilgisine sunulmadan referanduma gidilmesine... 14 yıldır tek başına, mutlak hâkim bir şekilde iktidarda olanların, bunca yıl biriktirdikleri hatalarını temizleme yolu olarak rejim değişikliğine sarılmalarına...
Tarihi çarpıtmak isteyenlere belgeleriyle, tanıklarıyla karşı çıkacağız, gerçekleri paylaşacağız, 1950’de başlayan demokrasi mücadelemizin kesilmesine ve bir zamanlar örnek olduğumuz Ortadoğu ülkelerinin makus kaderini paylaşmaya... Hayır diyeceğiz.
Türkiye’yi çok par-
tili demokratik parlamenter sisteme geçiren, 1947’den itibaren Milli Şef sıfatını bırakan, 12 Temmuz beyannamesi ile ilk serbest seçimlere tarafsız cumhurbaşkanı olarak giren ve 1950 seçimlerini kaybettiğinde, “Bu bir yenilgi değil, benim en büyük zaferimdir” diyerek koltuğunu bırakan ve “Önemli olan iktidarda değil, itibarda kalmaktır” diyen büyük Atatürk’ün silah ve dava arkadaşı İsmet İnönü’nün sözlerini unutmayacağız.
5 Mayıs 1950, İnönü’nün Balıkesir konuşması: “Demokratik rejim, vatandaşları tamamıyla birbirinden ayırmış olan bir mücadele zehri değildir. Bu, bir hürriyet rejimidir ki, kabiliyetleri her gün birbirinden ileri götürmeye çalışarak, vatanın meselelerini daha isabetli bir şekilde hal için yarış etmek rejimidir.”
İstibdattan demokrasiye geçmiş Türk halkı, geriye gitmeyecektir.
Gülsün BİLGEHAN Türkiye Cumhuriyeti’nin
2. Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü’nün torunu
GÜNÜN SÖZÜ
- “En iyi hükumet şekli hangisidir? Bize kendi kendimizi yönetmeyi öğretendir.” Johann Wolfgang von Goethe
CEHALET VE GÖRGÜSÜZLÜK
SEVGİLİ dostum Taha Akyol Bey, bugün (dün) Müslüman dünyasının içinde bulunduğu acı durumu dile getiren pek güzel bir yazı yazdı. İçinde bulunulan durumun nedeni açıktır: Cehalet ve görgüsüzlük. Fakat bunlardan da fenası bu durumun farkında olmamaktır. Yalan söyleyerek bu halden kurtulabileceğimizi, başkalarının gözünü boyayacağımızı sanıyoruz! Alın en büyük eğitim kurumumuz İstanbul Üniversitesi’ni: Kuruluş tarihini 1453 olarak oraya buraya yazıyor. Bunun gerçekle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur, düpedüz yalandır. İstanbul Üniversitesi ‘Darülfünun’ olarak 1900’de kurulmuş ve 1933’te de İstanbul Üniversitesi’ne bir kanun ile çevrilmiştir. 1863’te (22 Receb 1279) yapılan ilk deneme tam bir başarısızlıkla sonuçlanmış, açılmış bir laboratuvar ve kütüphane yok olmuştur. 1870’de büyük törenlerle açılan okul 1872’de tekrar kapatılmıştır. 1874’te açılan Darülfünun-u Sultani 1800’e kadar ancak yaşayabilmiş ve kapatılmıştır. Ancak 1900’deki açılım tutmuş ve günümüzdeki İstanbul Üniversitesi oluşmuştur. (Haydi diyelim ki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin kuruluşu olan 1827’yi esas alalım. Onun bile bir mantığı var). Hal bu kadar açıkken, 1453 yazmanın tek nedeni belli bir aşağılık kompleksi, “Bakın bizim de eski üniversitemiz var” demek arzusudur, herkesin kolayca ortaya çıkarabileceği bir yalana sığınma isteğidir. İlber Ortaylı, Salih Özbaran gibi ciddi tarihçilerimiz yıllardır yaratılan uydurma tarihçiliğe karşı bizleri uyarıyor. Uydurma tarihçiliğe karşı Taha Bey de yazı yazıp duruyor. Ama cehalet o derece ki, bu uyarıları dahi anlayacak bir kamuoyu oluşturmak mümkün olamıyor. Bu cehaletin başını da aynı derecede cahil olan politikacılar çekiyor. İşte size Müslüman ülkelerin dramının temel nedeni: Bir cahiller cehennemi olması. A. M. Celâl ŞENGÖR
GÖREMEYEN ALDANMIŞLAR!
TAYYİP Erdoğan iyi taktisyen. Anayasa’nın değiştirilemeyecek olan cumhuriyet özelliğini de fiilen değiştiriyor. Fiilen başkanlığı çoktan yürürlüğe koymuştu. Şimdi bunu Anayasa’ya yazdırarak yine fiilen Türkiye’nin cumhuriyet vasfını değiştiriyor, kimse anlamasın diye yetkisiz Meclis’i ve uygulanamayacak hükümleri anayasaya koyduğu gibi, tek adamın adını da cumhurbaşkanı yaparak üstüne örtü çekiyor. İlk üç madde içi boşalmış olarak duracak.
Görüp itiraz edenler hayır diyecek. Göremeyen aldanmışlar evet diyecek.
Anlaşılmasın diye referandumun konusunu Kılıçdaroğlu yaptı. Sanki Kılıçdaroğlu hakkında oy kullanacağız. Dinçer ÖNAL
MESAJ PANOSU
- CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı Mehmet Uçum “23 Nisan’ların, 19 Mayıs’ların, 29 Ekim’lerin yerine başka günler koymaya çalışmak millete yönelik açık bir tehdittir” diyor. Ben de “Saray eşrafının devleti yıkma çabası milletimizden dönecektir” diyorum. Veli AĞBABA
- BUGÜN, AKP’nin sahiplendiği Şeyh Said’i, Anayasa referandumunda öne çıkarmakla, aslında yeni rejimin tarifi yapılmaktadır? Türk halkı, feodal-gerici hilafet yanlısı Şeyh Said’in şahsında somutlaşan bu büyük tuzağa düşmeyecek ve gelecek kuşaklara bir şans daha tanıyacaktır! Cemil CAN
BİLİYOR MUSUNUZ?
- AP Genel Başkanı Vecdet Öz’ün, referandum öncesinde siyasette sosyolojik olarak iki kutuplu bir yapı (evet-hayır) ortaya çıktığını, MHP ve CHP’den umudu kesenlerin kendilerine katılmaya başladığını, AKP’de de ciddi bir küskün grubunun oluştuğunu belirterek, “Bu durumda 25 ilde kalan örgütlenme yapımız son haftalarda 57 ile yükseldi” dediğini...
- DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın, Antalya’da STK’lar toplantısında “Anayasa teklifi Türkiye’ye deli gömleği giydirme teklifidir; bu teklif Erdoğan’ı koruma anayasasıdır” diyerek herkesi hayır oyu kullanmaya çağırdığını...
ADANA’NIN ‘BÜYÜLÜ KOKU’SU
- ADANA’da hafta sonu yapılan Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı ve Cumhurbaşkanı’nın ‘evet’ konuşmasından kulisler... Cumhurbaşkanı’nın ‘evet’ mitingine katılan ABB Başkanı Hüseyin Sözlü “Adana’nın yeri liderin yanıdır, sözü liderinin sözüdür” dedi.
Adana’nın yeri neresidir?
ADANA’da ilginç bir referandum süreci yaşanıyor. İlk başta bu süreç kardeşliği bozmamış dersek, doğru bir tespit yapmış oluruz... Çünkü, evetçiler ve hayırcılar birbirlerine düşmemiş; birbirlerini ‘vatan hainliği’ ile suçlamıyorlar. Bu bakımdan olumlu bir gösterge...
Ancak gözler Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’de... Sözlü, 30 mart yerel seçimlerinden sonra ABB Başkanı olduğunda şöyle demişti:
“Çatışma dönemi bitti, çalışma dönemi başladı. Adana’da artık kardeşlik dönemi başladı. Adana’yı birlikte çalışıp birlikte yöneteceğiz.”
Halkın sempati ile baktığı sevimli ve saygılı bir başkan...
Her partiye yakın; halkın içinde hep...Her kesime yakın ve her soruna duyarlı gözüküyor.
“Ben Adana’nın belediye başkanıyım” diyor zaten.
Sözlü’nün parti merkezi ile arası iyi... “Liderimin emrindeyim. örgütümüzle de uyum içinde çalışıyorum.”
Bağlayıcı bir vurgulaması da dikkat çekiyor:
“Adana’nın yeri liderin yanı, sözü liderinin sözüdür.”
Bir üzüntüsü var; Ceyhan Belediye Başkanlığı döneminde hakkında açılan dava...
Evet için, MHP örgütünden başka çaba gösterdiğini tarafsız çevreler dahi hakkını veriyor.
Ama bir şey ekliyorlar:
“AKP örgütü referandum çalışmalarında MHP’liler kadar çalışmadı!.”
ADANALILAR KARNAVALI BENİMSEDİ
Bu AKP’nin MHP’ye yakın durmadığının bir göstergesi değil mi?
Neyse geçen cuma günü Başkan için heyecanlı bir gündü. Mitingden önce 5. Uluslararası Portakal Çiçeği Festivali’nin açılışını yaptı, miting için Adana’ya gelen diğer MHP’li belediye başkanlarına ve konuklara ‘büyülü kokulu’ portakal çiçeği sepeti sundu. Havalimanındaki karşılamada ve daha sonra Cumhurbaşkanının ‘evet’ mitinginde akşam da sanayicilerin verdiği yemekte bulundu.
Türkiye’nin tek Karnavalın yapıldığı Galeria İş Merkezi civarındaki alan renkli görüntülere ev sahipliği yaptı, on binlerce kişi kebap yedi. Şehir dışından karnavala katılanlar yemeklerden yüzde 90’la en çok kebabı tüketirken, yüzde 26 ile ciğeri, yüzde 21 ile şırdanı tüketti. İçeceklerde ise yüzde 77 ile en çok şalgam suyu tercih edilirken, yüzde 40’ile portakal suyu, yüzde 23 ile ayran tercih edildi.
500 standın yer aldığı sergi alanında en çok ilgi gören kadınların yaptığı ‘taç’lardı. Festival kapsamında düzenlenen 2. Geleneksel VosFest etkinliği vosvosları yarıştırdı.
“ALLAHINA KURBAN İYİ Kİ GELDİN”
Çukurova ve Mersin Üniversitesi’nin araştırmalarına göre, Adanalılar karnavalla günlük streslerinden uzaklaştırıyor.
Ne derler: Yiğidin harman olduğu, bereketin derman olduğu yerdir Adana... Samimiyet denizinde çimenlerin (yüzenlerin) memleketidir... “Hoş geldiğin ağam”, “Aç mısın gardaşım”, “Dürüm yedirim”, “Karpuz kesim”, “Yorulduysan hamama götürim”, ”Çay söyliyim”, “Ayakkabını boyatim”, “Allahına gurban iki ki geldin ağam”... Bunlar Adanalı’nın misafiri için dilinden değil, kalbinden dökülen sözler...
Bazı kebapçıları sayarsak... Adana Yüzevler, Kebap 52, Onur Kebap (Şevket Azboy) Umut Et, Onbaşılar (Levent Kıyan) Klink, Gazipaşa (Hasan Şeker) Kolcuoğlu kebap evleri kent halkını kebaplarıyla doyurdular. Şalgamcıları da ihmal etmemek gerekiyor: Hangi markalar mı? İzzet Göde, Hacıbaba, Sera, Frees, Kazım Büfe...
ZEYDAN KARALAR’I UNUTMA
Adana’daki festival ve miting arasında Ceyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar’la da karşılaştık.
“Bereketli topraklar üzerinde kurulmuş bir şehirdir Adana” sloganını öne çıkartarak şöyle dedi:
“Sadece tarım ve sanayiinin değil, kültür ve sanatın da hayat bulduğu bir şehirdir Adanamız... Adana Orhan Kemal’i, Yaşar Kemal’i, Yılmaz Güney’i ve daha nicelerini sadece ülkemizde değil, dünyaya kazandırmış bir şehirdir... Ali Özgentürk de öyledir.”
Referandumda CHP’nin ağırlığını gösteren bir belediye başkanı Karalar... Daha önce de CHP’nin il Başkanlığını yapmıştı... Referandam süreçi başladığından beri etkinliği ve taraftarlarıyla “hayır”ın dinamosu olarak kabul ediliyor.
Zeydan Karalar’ın bir süredi, siyasal araştırmacı ve reklamcı Ateş İlyas Başsoy ile çalıştığı belirtiliyor. Başsoy, bir önceki seçimde Antalya’da Mustafa Akaydın’ın kazandığı seçimde, onun danışmanlığını yürütmüştü. Başsoy’un “AKP neden kazanır, CHP neden kaybeder” başlıklı bir kitabı bulunuyor.
Evet ABB Başkanı Hüseyin Sözlü ne diyor:
“Karnavalı Adanalılar benimsedi”
Adana için bizim de söyleyeceklerimiz şu:
“AKP’nin Cumhurbaşkanından Başbakan’a, İl Başkanından belediye başkanına kadar, yüklendiği bu kampanyaya can mı kalır?”
Paylaş