Paylaş
Anaokulu ve ilköğretim çağındaki çocukların fiziksel büyümeleri ile zekâ gelişimleri hızlı olduğu için özellikle bu yaşlarda dengeli beslenmeleri son derece önemli. Çocuklar bu yaşlarda kazandıkları alışkanlıklarını yaşamları boyunca devam ettirirler.
Okul çağı çocuklarının beslenmesinde kahvaltının çok özel bir yeri bulunuyor. İyi bir kahvaltı, onların okul başarısını olumlu yönde etkiliyor. Akşam yemeği ile kahvaltı arasındaki yaklaşık 10-12 saatlik süreden sonra çocuk, açlık düzeyinde oluyor. Yapacağı iyi bir kahvaltı onu mutlu bir güne hazırlıyor. Bu nedenle okula gitmeden önce mutlaka kahvaltı yaptırılmalı... İdeal bir kahvaltıda çocuklar süt, peynir, yumurta, zeytin, bal veya pekmez, ekmek gibi gıdaları tüketmeliler. Özellikle süt, çocukların dengeli protein, kalsiyum ve karbonhidrat almaları için son derece önemli. Günde yarım litre süt içen çocuk günlük hayvansal protein ve kalsiyum ihtiyacının yarısını karşılıyor. Çocukların öğünleri okul zamanlarına göre ayarlanmalı. Veliler çocuklarını okul dışında fast-food türü yiyecekler yememeleri, gazlı-kolalı içecekler içmemeleri konusunda bilinçlendirmeliler. Bu tür yiyecekler onların sağlıklı büyüme ve gelişmeleri için uygun değil. Ancak bunu yaparlarken kendileri de bu tür yiyecek ve içeceklerden uzak durmalılar. Böylece beslenmeleri konusunda çocuklara öğütte bulunan öğretmenlerin işini de kolaylaştırırlar.
YEMEKHANE DENETİMİ
Okul tam günse ve yemek veriliyorsa, veliler mutlaka yemekhaneyi denetlemeliler.
Yemeklerin yapıldığı yağların kalitesi, kullanılan kaplar ile tabakların temizliği son derece önemli. Ayrıca mutfakta çalışan personelin ve mutfağın hijyenine de dikkat etmek gerekiyor. Okulda yemek verilmiyorsa ve yemek öğünü okul zamanına denk geliyorsa, çocukların beslenme çantalarına yiyecek konmalı. Bu yiyecekler bozulmayacak, kolay taşınabilecek ve çocukların protein, kalsiyum, karbonhidrat ve enerji ihtiyacını karşılayabilecek nitelikte olmalı. Örneğin peynirli sandviç, evde yapılmış börek, evde yapılmış poğaça, elma, armut gibi çantada ezilmeyecek yaş meyveler ile çeşitli kuru meyveler bunlara iyi örnekler. Yine çocukların çantalarına konacak olan içecekler de son derece önemli. Bu içecekler çocuğun günlük besin ihtiyaçlarının en azından bir kısmını karşılamalı. Bu anlamda süt, ayran, kefir ve meyve suları ideal içecekler. Gazlı-kolalı içecekler ile enerji veren içecekler ise uygun değil. Çocuklar doğal olarak köfte, döner, pide gibi et yemeklerini severler. Ancak sağlıklı beslenmeleri için sebze de tüketmeleri gerekiyor. Veliler çocuklarının sebze yemesi için evde sebze pişirerek ve yiyerek onlara örnek olmalılar.
Prof. Dr. Harun UYSAL
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
‘Hoca’ ile ‘dede’ Alevileri değil cemevini camiye soktu
ASIRLARDAN beri ‘Emevi İslamı’ uygulayan egemenlerin derin bir çabaları ve yenemedikleri hırsları vardı: Nasıl edip de öztürkçesiyle özgün inancını/yaşam algısını yorumlayan ve dillerinde Arapçayı/Osmanlıcayı kullanmayan bu Alevileri camiye sokalım? Buyruk veren egemenlere ve dönemin Diyanet İşleri Başkanları’nın İslam’ı algılamalarına göre, zaman içinde bu çaba, bazen ılımlı görünümlü bazen ise kavgalı ve sert olmuş, acılar yaşanmıştır.
Hallac-ı Mansurlara, Nesimilere, Şeyh Bedrettinlere, Pir Sultanlara, Yunus Emrelere ve sonrasında da Dersim, Maraş, Çorum ve Madımaklarda uygulanan kıygılar (zulümler), hep bu ‘egemenlerin inanç hırsı’yla meydana gelmiş... Egemen görüş, İbni Rüşd değil, İmam Gazali olmuş... Ancak, Emeviler, Abbasiler, Selçukiler, Osmanlılar ve ardılları, her türlü çaba, baskı ve kıyıma karşın Alevileri camiye sokma başarısını bir türlü gösteremediler. Şimdi ise, gözümüz Aydın!.. Egemenlerin yüzyıllarca uğraşıp da beceremediği bu iş, iki hoca efendinin iyi niyet çabası sonucu halledilmiş oldu(!).. Emevi İslamının zaferiyle sorun çözüldü(!)..
‘Ağaç peygambere gitmezse, peygamber ağaca gider’ özdeyişine de uygun olarak, ‘Alevi camiye gitmiyorsa, ben de cemevini camiye götürürüm’... Böylece Alevi de cemeviyle camiye girmiş olur... Alevi, Emevi İslamına uymuş olur... Cemevi de yasallaşmış olur(!)... Bakalım bu duaya kaç Alevi ‘Allah Allah!..’ diyecek? Bunu da Dede İzzettin Doğan’a sormak gerek!..
‘Alevi dedesiyim’ diyen birine, zorla cami/cemevi yapmaya çalışmak, Alevileri birbirine düşürmek, sokaklarda gençlerin kanının akıtılmasına neden olmak yakışır mı?..
Müh. Nurettin KARSU (15-16 Dönem Erzincan Milletvekili)
‘Koltuklar ağlamasın’
AYTAÇ Durak, seçimler öncesinde rahat durur mu? Durmaz. Çünkü, İçişleri Bakanlığı tarafından 3.5 yıl önce görevden alınan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Aytaç Durak’ın, makamından uzaklaştırılması için kendisine iftira atan belediyedeki görev arkadaşı Mustafa Tuncel’e karşı açtığı toplam 13 dava sonuçlandı. Halen Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili ve aynı zamanda Adana Demirspor Kulüp Başkanı olan Mustafa Tuncel “İftira atmak, yalan beyanda bulunmak ve hakaret etmek” suçlarından ayrı ayrı yargılandı. Mustafa Tuncel, 9 yıl hapse mahkûm edildi. Aytaç Durak’ın görevden alınmasına neden olan ‘iftiraların’ ‘asılsız’ olduğu ortaya çıktı. Hakkında açılan davaları tek tek kazanıp beraat eden Aytaç Durak, İçişleri Bakanlığı tarafından halen görevine iade edilmedi!
Edilir veya edilmez...
Durak’ın ileri yaşına rağmen ‘hırsı’ bitmez. Onu önümüzdeki günlerde bir parti adayı olarak görebilir miyiz?
MHP “Buyur yeniden adayımızsın?”, CHP “Seninle bir konuşalım” der mi? Adana milletvekili ve bakan Ömer Çelik’ten bir ‘af’ çıkar mı?
Hepsini düşünmek gerekiyor.
Ataşehir Hayvan Barınağı hakkında..
‘BALLI börekli takas Kadıköy’e yakışmadı’ yazımız 12 Eylül perşembe günü çıktı.
Kadıköy Belediyesi’nin Ataşehir sınırlarında, içinde hayvan barınağı olan 54.8 dönümlük arsasını, yaklaşık (yeni imar durumuyla 200 milyon dolar) İstanbul Finans Merkezi için Emlak Konut AŞ’ye verecek, bunun karşılığında da Maliye’ye ait, Kadıköy’de tarihi iki katlı vergi dairesini, orman vasfında 20 dönüm bir araziyi ve 30 milyon TL para alacaktı.
Bu durum pazartesi günü önce CHP parti grubunda, daha sonra da belediye meclisinde görüşüldü. Gruptaki karşı çıkışlara değinmeyeceğiz.
Geçen perşembe günü çıkan eleştiri yazımıza yanıt dün geldi.
Daha doğrusu Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, kendi bloğunda yazmış yanıtını... Basın Müşaviri kanalıyla da bize ‘sesleniyor’.
Gazeteci kamu denetimi görevini yapacak, belediye de bu soruyu yanıtlayacak; eksik yanlış varsa, açıklayacak... Gözden kaçırılacak iş yapmayacak.
Düşünmeyeceksin, tartacaksın önce; burası Kadıköy...
Öztürk, “Ataşehir Hayvan Barınağı yerinin satışa çıkarıldığı, ordaki hayvanların mağdur edileceği” haberlerine ‘kendince’ değiniyor.
Özetle deniliyor ki; “Barınağımız, yeni modern bir barınak yapılana kadar asla boşaltılmayacak. Yani oradaki köpekler güvenli bir şekilde, Bakanlığın bize tahsis edeceği arazide modern yeni bir barınağa nakledilecek. Bu arada olan şu; ‘Biz istesek de istemesek de barınağımızın arazisi, Bakanlar Kurulu kararıyla belediye ‘hizmet alanından çıkarılıp’ Finans Merkezi alanına alındı. Burası zaten onlar tarafından tahliye edilecekti. Ayrıca barınak, son düzenleme ile Kadıköy’den çıkarılıp Ümraniye Belediyesi sınırlarına bağlandı. O da belediyemize boşaltma için ihtar çekti.
Arazinin Kadıköy Belediyesi elinden bedelsiz olarak geri alınması için yapılan girişim ve davalarla süren mücadele sonunda son aşama olarak Maliye ile takas protokolü gündeme geldi. Barınağın, takas protokolü ile devri söz konusu....
Hayvanseverlerin ve Kadıköylülerin onayı olmadan, köpeklerin başka bir yere taşınması ise söz konusu değildir.”
BİZ DE ANLATALIM
Bir de bizi dinleyin.
Öncelikle bu olay kösenizde çıkmasaydı... Kadıköy Belediye Meclisi’nde, hayvanseverler ve Gezi Parkı Forumları Bileşenleri barınak yerinin ‘satılmak istenmesini protesto’ etmeseydi... CHP grup toplantısında Meclis üyeleri karşı gelmeseydi... İBB CHP Meclis Grup Başkanvekili Fahrettin Kayhan KB Meclis Genel Kurulunda STK’lara dönerek “Sizin izniniz olmadan satış yapılmayacak, Belediye başkanı da aynı görüşte” demeseydi; işi bir yerde tereyağından kıl çeker gibi çözümlemeseydi...
Kadıköylüler ve hayvanseverler bu kadar kızmayacaklardı.
Hayvan barınağı yeri ile ‘takas’ konusu seçimler öncesi mi akla gelir?
Selami Öztürk’ün, Göztepe Camisine cami olayı, Kadıköy İskelesi’ndeki eski itfaiye meydanında sergi alanları yapılmasında olduğu gibi... Şeffaf ve açık olunmayınca gerekli dik duruşlar sergilenmedikçe olacağı budur!
Paylaş