Paylaş
İlk kez yayımlanan fotoğraf ve belgelerin bulunduğu 960 sayfalık bu eser Demkar Yayınları arasında çıktı. Oral “Bu kitap için 17 yıl emek verdim” diyor.
Kitapta, hiç bilinmeyen olayların sergilendiği birçok bölüm var. Cumhuriyet döneminin siyasi, ekonomik ve dış politika izlerini de buluyorsunuz. Bunlar içinden “Nuri Paşa’nın cenazesine müftülük sabotajı” adlı bölüm dikkat çekiyor. Nuri Paşa’nın cenaze ve mezarı konusunda ayrıntılı bir çalışma yapan yazar, lisans ve doktora seviyesindeki araştırmalardan ise bir sonuç alamamış. Sonunda Killigil’in, o günkü gazete haberlerinden cesedinin nasıl bulunduğunu ortaya çıkarmış, cenazesinin yerini tespit etmiş. Bir dönem Cumhuriyet Genel Yayın Müdürlüğü’nü ve Hürriyet başyazarlığını yapan Ecvet Güresin (eski senatör), Yeni Sabah’ta muhabirlik yaparken “Bu arada, patlamadan Nuri Paşa’nın parçalarından bazıları dağınık olarak bulundu. Kolunun yarısı, elleri, ayağı ve bazı vücut aksamı. Hazin fakat askerce bir son...” diye yazmış. (Akşam’dan Hıfzı Topuz da faciayı başından sonuna kadar izleyen yaşayan tek gazeteci) 15 kişiye ait ceset parçaları, 3 ayrı tabuta paylaştırılmış. Ceset parçaları daha sonra morga kaldırılmış; bunlar için Beyazıt Camisi’nde cenaze namazı kılınmış ve Edirnekapı’da hazırlanan ‘Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği’nde hepsi birden toprağa verilmiş. Ancak, Nuri Paşa’nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç’in kıyısında çamurlu suda bulunmuş. Aile heyecanlanmış... Bu tarihte İstanbul Müftüsü olan Ömer Nasuhi Bilmen “Sadece bir ceset parçası için cenaze namazı kılınamayacağı” yolunda fevta verince aile perişan olmuş. Sonuçta cenaze paşanın yakınları tarafından hocasız bir şekilde 24 Mart 1947’de Edirnekapı’daki şehitliğe gömülmüş. (Nuri Paşa’nın parçalara ayrılmış gövdesinin krokisi de kitapta yer alıyor.)
ENVER PAŞA’NIN ÖZ KARDEŞİ
Peki Nuri Paşa (Killigil) kimdi? Enver Paşa’nın öz kardeşi... Kitaba göre, bir zamanların Kafkas İslam Ordusu kumandanı olarak savunmasız Türk halkını katleden Ermeni çeteleriyle, İngiliz ordularıyla mertçe savaşmış. Azerbaycan, Bakü Fatihi diye bugün bile adı büyük saygı görüyor. Nuri Paşa esasında idealist ve inançlı Türk milliyetçisi... Değerli bir Türk subayı olan Nuri Paşa’nın, Kurtuluş Savaşı’nda da önemli emekleri vardı. TBMM kendisini İstiklal Madalyası’yla onurlandırdı. Emekli olduktan sonra boş durmadı. Savunma endüstrisi alanında büyük mücadeleler verdi. Türk Savunma Sanayi’nin ilk özel sektör fabrikalarından birini kurdu. II. Dünya Savaşı yıllarında ordumuz için silah ve cephane üreterek Türkiye’ye hizmet etti.
NEDEN SABOTAJ
Arap-İsrail Savaşı’nda Arap orduları için silah ve cephane üretti. İslam Birliği’ni, Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesini, Filistinlilere silah ve cephane göndermek suretiyle destekledi. Ancak bu faaliyetler ABD ve İsrail’in menfaatlerine hiç uygun değildi. Bu yüzden Nuri Paşa ve fabrikasına sabotaj yapıldı, kendisi de şehitlik mertebesine ulaştı. (Paşanın yeğeni Faruk Kenç, Türkiye’nin ilk rejisörlerindendi. Kendisini bu mesleğe Atatürk yönlendirmişti. Ne yazık ki, Atatürk filmini çekmek için fırsat bulamamış, ancak cenazesini çekebilmişti. Belgin Doruk’un
ilk eşiydi.)
GÜNÜN SÖZÜ
“Cahil insan bilmeyen değildir, bilmek istemeyendir.”
(Platon)
TÜRKİYE’DE BİLİNMİYOR AZERBAYCAN’DA KAHRAMAN
YENİ nesiller Sütlüce faciasını yeteri kadar bilmiyor. Ancak Azerbaycan’da ‘Bakü Fatihi’ olarak tanınıyor. Killigil Fabrikası Şehitliği 15 gün öncesine kadar harap ve bakımsız haldeydi. Şehitlikteki top mermileri günümüze ulaşabilen nadir mühimmatlardandı. Ancak mezara bakılmadığı için çoğu çalınmıştı. Aslında bunlar Türk Savunma Sanayi için tarihi değeri hayli yüksek örnekler... Atilla Oral kitabının tanıtımını Azerbaycan’da yaptıktan sonra Nuri Killigil Şehitliği, Ramazan Minder’in öncülüğünde Zeki Yılmaz adlı hayırsever işadamının katkılarıyla yeniden inşa edildi. 67 yıl sonra kabri Oral tarafından tespit edilen Killigil için Edirnekapı Mezarlığı’ndaki bu şehitlikte bugün 15.00’te cenaze namazı kılınacak. Enver Paşa’nın torunu Arzu Enver bu girişime öncülük yapacak. Azerbaycan parlamento üyesi Ganire Paşayeya da Azerbaycan’dan bir grupla törende olacak.
BİLİYOR MUSUNUZ?
47 ülkeden 800 milyon Avrupalının temsil edildiği Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Diller Günü’nde (26 Eylül) tüm Avrupalıları her yaşta, okulda veya okul dışında daha fazla dil öğrenmeye çağırdığını, dilsel çeşitliliğin kültürler arası anlayışın kazanılmasında bir araç olduğuna inanan Avrupa Konseyi’nin, tüm Avrupa’da çok dilliliği teşvik ettiğini...
Müdürüm beni ‘sendika’ ile kandırdı
ŞUBAT 2014’te Adıyaman Tut ilçesi Fatih İlkokulu’na okul öncesi öğretmeni olarak atandım. Göreve başladıktan sonraki hafta yine 2014 Şubatında henüz stajyer öğretmenken müdürüm tarafından Aktif Eğitimciler Sendikası’na üye yapıldım. 11,5 ay sonra okuluma atanan yeni müdürümün uyarısıyla 16.2.2015 tarihinde istifa etmeme rağmen, önce Valilik tarafından görevden uzaklaştırıldım ve sonra istifa sürecimin üzerinden 19 ay geçtiği 01.9.2016 tarihinde meslekten ihraç edildim.Stajyer öğretmenken neyin ne olduğunun farkında olmadığım, büyüklerimin oraya müdür olarak atadığı adamdan nasıl şüphelenebilirdim? İhraç edildikten sonra öğrendim ki bu alçak beni üye yaparken kendisi üye dahi değilmiş. O adam, şuan yeni atandığı okulunda müdür başyardımcısıyken, bense, 16 yıl okuyup 2 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra mesleğimden ihraç ediliyorum. Bu adam bütün büyüklerimizi, eski görev yaptığı ilçenin milli eğitim müdürünü, şuan ki görev yaptığı ilçenin okul müdürünü ve milli eğitim müdürünü kandırıp idareci olabiliyorken nacizane benim kandırılabilmem ne kadar kolaydır, benim kandırılma payım, daha mı ağır kalır takdirlerinize arz ediyorum.Ben 11,5 aylık yanılma payımı çok görüp, çarşaf çarşaf ‘hain’ listesinde yayınlanmayı hak ettim mi sizce de? Adil Öksüz gibilerle; yeni atanan stajyer bir öğretmenin bilmeden yaptığı bu hususu umuyorum ki aynı kefeye koymazsınız. Lütfen KHK ile hain ilan edilsem de, bir de vicdanınızla yargılayın bu sözde haini.
Zeynep AĞLAMAZ
Eşimin altınlarını Bank Asya’ya yatırdım FETÖ’cü ilan edildim
BEN Sakarya Defterdarlığında VHKİ kadrosunda 6 yıldır görev yapan bir vatandaşım. Ufuk Büro Sen adlı sendikaya üye olmam ve Bank Asya’ya para yatırmam sebebiyle 672 nolu KHK ile ihraç edildim. Darbe girişimi ile bize yaşatılan mağduriyete sebep olanları Allah’a havale ediyorum.Benim cemaat ya da FETÖ örgütü ile hiç bir zaman ilişkim olmadı. Bir arkadaşım ricası üzerine sendikaya üye oldum. Hiç bir faaliyetlerine katılmadım. 11.7.2016’de istifa ettim.Banka Asya’ya para yatırmam ise evlendikten sonra takılan hediyeleri paraya çevirerek ilerde bir ev alma umuduyla bankada tutmaktayım. Dolar, altın ve katılım bankalarında kar payı alarak paramı değerlendirmeye çalışıyorum. Eriyip gitmemesi için. FETÖ liderinin çağrısı ile alakası olmayan bir zamanda o ay yüksek kar payı vermesi sebebiyle paramı bir aylığına bu bankaya yatırdım. Ancak beklediğim miktarda kar payı alamayınca paramı geri çektim. Yaptığım bu 2 hareket nedeniyle, beni, FETÖ/ PDY terör örgütü üyesi olarak memurluktan ihraç ettiler. Anayasa ve kanunlarımızda olmayan bir suçtan terör örgütü üyeliği ile itham ediliyorum. Toplum arasına katılamaz oldum. Psikolojim bozuldu. Eşim ve çocuğumla birlikte zor şartlarda yaşamaktayım. Ne olur bizim ki FETÖ mağdurları ile ilgili bir çözüm yolu üretin ve bizi bu sıkıntılardan kurtarın. Allah rızası için...
Talha KARA
Paylaş