Nereden nereye...

İKTİDAR ve destekçileri, TSK İç Hizmet Kanunu’nun madde 35 ve Emasya Protokolü üzerinden askere sürekli yüklendi.

Haberin Devamı

Madde 35, askere anayasal düzeni koruma kollama görevi veriyordu, darbelerin gerekçesi olarak gösterildi, kaldırıldı. Mevcut durumda Anayasa askıda, bu maddeye de gerek duyulmuyor.

 

Emasya Protokolü askere, Güneydoğu’da operasyon inisiyatifi veriyor, acil müdahale avantajı sağlıyordu, bazıları rahatsız oldu.

 

Asker, valilerin keyfine bırakıldı. Valiler, bölgenin kanalizasyon ağı gibi patlayıcı şebekesi ile döşenmesine seyirci kaldı. Askerin ikazlarını, operasyon taleplerini sümen altı ettiler. Sonuçta asker sokak aralarında, hendek savaşlarında bu ihmalin kalıntılarını temizliyor... (Diğer güvenlik unsurları ile beraber, fedakârca, kahramanca...)

 

Haberin Devamı

Askerin sokak aralarında çatışmaya sürülmesinin yasal dayanağı yok...

 

Asayişi sağlama ve terörle mücadele farklı kavramlar. Hendek çatışmalarında, İller İdaresi Kanunu’na dayanmaya çalışıyorlardı, yetersiz ve güvencesiz olduğuna dair askerin itirazları nazara alındı.

 

Askerin de güvenceye alınması için aynı kanunda değişiklik yapılıyor. Taslağa göre, terör ile mücadele ve asayişi sağlama; askeri operasyon kavramı içine alınıyor, Askeri Ceza Kanunu ve askeri yargıya tabi olacak...

 

Soruşturma için yürütmenin izni gerekecek; izin verilene kadar herhangi bir adli işlem yapılamayacak... Terör operasyonları için mülki amirlerin iznine ihtiyaç olmayacak; asker gerekli gördüğü hallerde, resen ev/işyeri aramaları dahi yapabilecek.

 

Anayasa ile düzenlenen, sıkıyönetim ve olağanüstü hal rejimlerine benzer uygulamalara İller İdaresi Kanunu ile koruma zırhı sağlanıyor. Olağanüstü hal kamufle ediliyor. (Terör İle Mücadele Kanunu da duruma uyduruluyor.)

 

Asker ile ilgili olarak, terör ile mücadelede fiili ‘askıda sorumsuzluk’ halinden yasal dokunulmazlık haline geçiliyor.

 

Haberin Devamı

Ortadoğu ve bölgenin içinde olduğu şartlar bu tedbirleri zorunlu kılınıyor. Gecikme vardır ama zararın neresinden dönülse kârdır.

 

İktidar doruklarında bir dönem hâkim olan ve ‘yancılar’ tarafından keramet atfedilen, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir”, “İyi ki bu orduyla savaşa girmemiş” kanaatlerindeki değişim önemlidir ve gerçekçidir.

 

İç Hizmet Kanunu, Emasya, Ergenekon ve diğer kumpaslar sonucu gelinen nokta budur. Ağa ve marabalar arasındaki tezek hikâyesi gibidir.

 

S. ÖZKAN - Hukukçu

 

AKILSIZ İŞLERİN ZARARINI SONRA BİRİLERİ ÖDEYECEK

 

KEMAL Kılıçdaroğlu’nu pek çok konuda eleştiren birisi olarak, şehit cenazelerindeki ona yönelik ve tamamen provokasyon amaçlı bu organize eylemlerin son örneği olarak dün Fatih Camisi’nde yaşanan protestoyu herkesin kınamasını diliyorum.

 

Haberin Devamı

Çünkü, şehitlere ve onların acılı yakınlarına saygısı olmayanların yapabileceği bu tür protestoların yeri o kutsal mekân olamaz!
Aslında bu tür provokasyonlarla amaçlanan; sorumluluğun bu acılı haberlerin gelmesine neden olan açılım siyasetinde ve onu yürüten politikacılarda olduğu gerçeğini perdelemektir.

 

Kutsal mekânları siyasal amaçlar uğruna istismar edenleri görmeyip de şehidi son yolculuğuna uğurlamak için camiye gelen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırmak ne dine sığar ne de imana... Hele hele insanlığa hiç sığmaz!

 

Bu duygularla, bu güzel ülkemize kalıcı barışın ve huzurun daha fazla acılar yaşanmadan gelmesini diliyorum.

 

Yaşar ALTINTARTI

 

Haberin Devamı

ÖLÜMCÜL YAYA GEÇİDİ

 

BOSTANCI sahilinde, Turgut Özal Bulvarı üstünde, İETT otobüs durakları ile deniz kıyısındaki Tohum Parkı’nı bağlayan yaya geçidi adeta bir ölüm tuzağı. İDO ve şehir hatları iskeleleri civarındaki trafik sıkışıklığından kurtulan araçlar, Maltepe yönündeki sahil yoluna tam gaz giriyor. Girişten 50 metre sonraki yaya geçidi sürücüler tarafından hiç umursanmıyor. Özellikle akşamları, aydınlatılmayan, sarı uyarı ışığı konulmamış bu geçit yayalar açısından ciddi bir tehlike oluşturuyor. Oysa durakların diğer tarafında, Bağdat Caddesi’ndeki iki yaya geçidinde trafik ışıkları bulunuyor.

 

Nitekim 8 Mayıs Anneler Günü’nde, saat 20.30 civarında annem sahildeki geçitte dikkatsiz bir sürücü tarafından yaralandı. 5 kaburga, 5 kalça, bacak ve diz kırığına sebep olan sürücü karşıya geçen kişiyi fark etmediğini, son anda gördüğünü söylüyor, hatta kazanın yaya geçidi dışında olduğunu iddia ediyor. Durumu aydınlatmak için, o sırada tesadüfen olay yerinden geçen, ambulans gelinceye kadar yaralının başında bekleyen doktora ulaşmak istiyorum. İlgili kişiden ya da olaya tanık olanlardan yardım rica ediyorum.

Haberin Devamı

Serhan YEDİĞ - 0539 360 17 92

 

19 HAZİRAN KONGRESİNE BİRLİKTE SAYGI DUYALIM

 

-MHP’de üç dönemdir MYK üyeliği yapan avukat Özcan Pehlivanoğlu bir açıklama yaparak, mahkemece görevlendirilen Çağrı Heyeti’nin 19 Haziran için yaptığı olağanüstü kurultay çağrısının ‘meşru ve hukuki’ oluğunu belirtti ve “Tüzük gereği, toplantı yeter sayısı bulunduğunda kongre çalışmalarını yapacak ve milliyetçi–ülkücü iradenin vücut bulacağı yeterli delegenin kararı ile MHP’nin ve dolayısıyla Türk milletinin geleceği hakkında karar verilecektir” dedi. Pehlivanoğlu, Devlet Bahçeli ve yönetiminin kongreye saygı duyması gerektiğini ve kaos ortamının bir an önce sona ermesini sağlamasını istediğini söyledi.

 

-Devlet Bahçeli, MYK üyesi Sinan Ogan’ın adaylığı konusunda “Aday olamayacağı tartışma değil, gerçektir. Ogan MHP’den ihraç edilmiştir. Yargıtay’dan herhangi bir cevap alınmadığına göre partimizin üyesi sayılamaz” dedi.

 

AYRILIK ÇEŞMESİ VE İMROZ

 

- NTV-Tarih dergisi Gezi sayısı nedeniyle kapatıldıktan sonra, yönetmen-gazeteci Gürsel Göncü dergiyi yeni ataklarla yaşatmayı başardı. Halen #Tarih (Hashtag Tarih) adıyla yayınlanan derginin Haziran sayısında metro durağı ‘Ayrılık Çeşmesi’ hakkında 100 yıllık kayıp bir şiir yayınlandı. Alman gazeteci Friedrich Schrader’in 1918’de İngiliz işgali üzerine İstanbul’u terk ederken kaleme aldığı şiirin Kerem Çalışkan tarafından yapılan tercümesi dergide yer alıyor. Çalışkan, Frierich Schrader’in ‘İstanbul’ eserini (Remzi Kitabevi) 100 yıl sonra Türkçeye kazandırmıştı.

 

- DÜNYANIN bütün nimetlerini doğasında var eden, antik çağdan günümüze kadar yaşamı kesintisiz taşıyan bir adanın 5000 yıllık öyküsünden günümüze artakalanlara, yitip gidenlere küçük görsel dokunuşlarla yer verilen, Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nun ev sahiplerinde Türk-Yunan Defne-Defni Derneği tarafından gerçekleştirilen İmroz/Gökçeada–Karşı Bellek sergisinin bugün 18.00’de Sismanogleon Megaron’da (İstiklal Cad. No: 60, Taksim) açılacağını...

 

Yazarın Tüm Yazıları