SAYIN Derviş bir TV programında öğrenci ve memure hanımların giyim kuşamlarının serbest olması, kişisel tercihe bırakılması taraftarı olduğunu açıkladı.
Hanımların 'kişisel kararları doğrultusunda hareket edebilecekleri'ni, hastanelerde istedikleri kıyafeti giymelerinin serbest olması'ndan yana olduğunu ifade eden Sayın Derviş, istisna olarak bu kişisel özgürlüğü yaşayanların farklı giyim içinde bulunanların özgürlüklerine saygılı davranmaları şartını getirmektedir.
Bu görüşleri Sayın Derviş'in çağdaşlığı ve Atatürkçülüğü ile bağdaştıramıyorum. Zira:
- Kızlarımızın üniversiteye çarşaflı, peçeli ya da göbeği açık, mayolu kıyafetlerle gelmeleri nasıl hoş ve makul karşılanabilir?
- Hastanelerde çarşaflı, peçeli doktor ve hastabakıcılar ile nasıl AB'ye girmeyi talep edebilir?
Bu tavizler verildiği takdirde talepler, sadece başörtüsünde kalmayacak (karma eğitim, erkek öğretim üyesi istememe, erkeklerle konuşmama, tokalaşmama, erkek hastaları muayene etmeme tercihleri gibi) yeni istekler demokratlık adına gündeme gelecektir. Sayın Kemal Derviş, lütfen şu soruları cevaplasın:
- Üniversiteler, resmi daireler ve TBMM, Taliban yönetimi görüntüleriyle mi süslenmeli? (Nezaketim elverseydi bu soruyu 'üniversiteler ve Meclis dingonun ahırı mıdır' diye sorardım.)
Bu başıboşluğu ve disiplinsizliği Anayasamızın yanında Atatürk ilke ve inkılapları ile nasıl bağdaştırabiliyor?
E.Ü.-Emekli öğretim üyesi
Noter taahhüdü
PARTİ genel başkanları, böyle bir taahhütnameyi, adaylarından noter tasdikli -CHP alıyor- alabilir mi?‘‘Milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını; siyasi ahlak yasasının çıkarılması için çalışacağımı; TBMM'nin soruşturma yetkisinin bağımsız yargıya devrinin sağlanması için gayret göstereceğimi; yolsuzlukları birinci öncelikli tehdit olarak sayacağımı ve bu konudaki mücadeleyi destekleyeceğimi taahhüt ederim.’’
Eski milletvekili Tevfik Diker böyle söylüyor.
Kendimi kandırılmış hissediyorum
OKURUMUZ, AKP'nin İstanbul 3. bölge milletvekili adayı olarak 1 milyarı yatırmış. Önseçimde aday adaylığı hakkını kaybetmiş. Daha sonra aday adayı listesini görmüş... ‘‘Gördüm ki önceden il ve ilçe yöneticisi olup da milletvekilliği için başvuran bütün eski yöneticiler ve kendilerini destekleyen gazetenin müdürü, aday adaylığı listesinde’’ diyerek şunları söylüyor:
‘‘Demokrat olduğunu iddia edip halkı partisine davet eden Erdoğan anladım ki, papaz elbisesi bulamadığı için demokrat elbisesiyle dolaşıyor.
3. bölgeden 630 kişi başvuruda bulunmuştu; bunların 540'ı önseçim sebebiyle elendi ve ödedikleri toplam 540 milyar AKP'ye kaldı. Görünen o ki, toplanan bu paralar, teşkilat yöneticilerinin seçim kampanyasını finanse etmekte kullanılacak.
Soruyorum; halkın değil teşkilat yöneticilerinin milletvekili yapılacağını bile bile bu kadar insanın mağdur edilmesi adalet midir? Halkın değil, teşkilat yöneticilerinin milletvekili yapılması demokrasi midir?
Daha iktidara gelmeden kendisine yönelen insanları aldatan bir parti, eğer 276 milletvekili çıkararak tek başına iktidara gelirse ülkeyi mahvetmez mi?’’
3. bölgedeki aday listesini merak ediyor musunuz?
1- Abdülkadir Aksu (mv., gen. başk. yard.) 2- Ali Coşkun (mv), 3- Azmi Ateş (mv), 4- Ünal Kaçır (Bağcılar İlçe Başkanı), 5- Mehmet D. Kubat (il başk. yard.), 6- Erkan Topal (il başk. yard.), 6- İnci Özdemir (il yön. kur. üyesi), 8- Mukaddes Çak (il yön. kur. üyesi) 9- Yahya Baş (Güngören belediye başk), 10- Mehmet Atalay (Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Müdürü)...
İlhan Cavcav'a turnike sitemi
ANKARALI futbolseverlere 'turnike' işkencesi yapanlara sesleniyorum.19 Mayıs Stadı'nda turnike sistemi sayesinde maçlara hep 2. devrenin ortalarında girebiliyoruz. Turnike önünde sıra bitmek bilmiyor. Bu uygulama bizleri statlardan soğuttu. Bu yıl düzelir dedik ama maalesef değişen bir şey yok.
Stat bomboş ama turnike önünde stada girmek için maça 1-2 saat önce gelenler sırada... Sayın İlhan Cavcav, siz futbola fedakárca katkıları olan bir işadamısınız. Bu duruma neden müdahale etmiyorsunuz? Bu durum düzelirse, Gençlerbirliği taraftarı 19 Mayıs Stadı'nı dolduracak.
Mustafa ÇETİN ANKARA
Hatay Tıp'a veteriner dekan
HATAY Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne Veteriner kökenli bir dekan atandı. Henüz fakültenin öğretim binası bile bulunmazken, hastane binası inşaatının daha sadece bir blokunun kabası bitmişken, alelacele fakülteyi öğretime açmak ve hatta uzmanlık eğitimi vermek iddiasıyla Tıp Fakültesi açılması komediye dönüştü. Çünkü fakültenin kuruluşunu gerçekleştirmek için görevlendirilen dekan bir veteriner.
Daha önce görev yaptığı Harran Üniversitesi'nde irticai odaklara yakınlığı olduğu suçlamalarına muhatap olan Prof. Fatih Köksal, rektör seçiminde en çok oyu aldığı halde Cumhurbaşkanı Sezer'den veto yemişti.
Harran'a rektör olamayan Köksal, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne dekan olmayı başardı. Şimdi hızla bu üniversitenin rektörlüğüne ulaşmayı amaçlıyor. Kendisini Tıp Fakültesi'ne dekan yapan rektör yakında emekli olacak.
Emekli olacak rektörün yerine adaylığını açıklayan Köksal'ın Hatay'daki doktorlara yeni Tıp Fakültesi'nin doçent kadrolarını verdiği ve fakültede gerici kadrolaşma yaptığı savunuluyor.
Seçim ihalesi
İSTANBUL Valiliği'nin deprem takviye ihalesi öyle mesaj panosunda verileecek kadar önemsiz değildir.
Yüzde 40-50 hatta daha fazla tenzilatla verilen işlerin bir bölümü okul onarım-güçlendirme işleridir. Bu tenzilatlar ile ne onarım ne de güçlendirme yapılabilinir! İş sıva-boya-badana, dayan gitsin hesabına dönüşecek... Konunun asıl işlenmesi gereken vahim tarafı budur.
Kamu binaları tenzilat yüksekliği dolayısı ile işin yapılabilirliği bir yana yine de ihale gibi bir yasal işlem ile yapılıyor. Herhalde ihale edenler denetimini de yapacaklardır... Ya özel okul, hastane, dershane ve vatandaşın kendi binaları nasıl yapılıyor acaba? Dekorasyon-tadilat ruhsatları ile onarım ve güçlendirme yapılıyor. Ne mahsuru var; ne de olsa seçim sathı mailindeyiz. Alan da, satan da memnun bu durumdan.
H. Mutlu ÖZTÜRK İnşaat mühendisi
MESAJ PANOSU
NE olur Rahşan Hanım, 'Kral Hasta'; bunu anlayın artık. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki törende yaşananları görünce ağladım. Sizden ricam, artık o büyük insanı dinlendirmenizdir. Bırakın da ülkeyi 65 milyonluk bizler düşünelim.