Yalçın Bayer: Muz kaçakçılığı nihayet Meclis'te

Yalçın BAYER

Günlerdir gündeme getirdiğimiz ‘‘Suriye'nin Lazkiye limanından Kuzey Irak'a gidiyor görünümü altında Türkiye'ye sokularak pazarlanan 'Kaçak Muz' olayı’’ nihayet Meclis gündemine geldi. Dün Meclis Genel Kurulu'nda söz alan ANAP Antalya Milletvekili Cengiz Aydoğan, ithal muz nedeniyle yerli üreticinin perişan olduğunu belirterek, konunun üzerine cesaretle giden Hürriyet'e ve bize teşekkür etti. Aydoğan, yerli muzun daha kaliteli ve ucuz olduğunu, ilgili bakanlıkların derhal olaya el koymaları gerektiğini söyledi.

Daha sonra söz alarak konu hakkında görüşlerini açıklayan Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler; kaçak muz ithalatının Tarım Bakanlığı'nı da rahatsız ettiğini ve bunun önlenmesi için iki bakanlığın birlikte çalışmalar yaptıklarını açıkladı.

Bu konuda gümrük müfettişlerinin Suriye sınırındaki gümrüklerde incelemeye başladıkları biliniyor ama sonucu nereye kadar götürebilecekleri merak ediliyor.

Getirilip-götürülen, çay, mercimek, şeker, mazot, benzin gibi malların gerçek tonları araştırılıyor mu?

Lazkiye Limanı'ndan Türkiye'ye sokulan başka mallar yok mu? Hazineden giden paraların hesabını soran olmayacak mı?

Bu büyük bir susurluktur.

Sporda sponsorluk

Ertuğrul Özkök'ün, 'Kolejin başına maydanoz konur mu?' başlıklı, 27.2.2000 tarihindeki yazısında, artık bütün dünyada spor kulüplerinin sponsorlarla finanse edildiği belirtilmiş ve camiaların bundan rahatsızlık duymaması gerektiği anlatılmıştır. Kendisine bu fikirlerinden dolayı teşekkür ederim. Türk basketbolunda ekol olmuş TED Ankara Koleji'nin adı her zaman 1'inci ligde anılmalıdır, hatta önümüzdeki senelerde üst sıraları zorlayan bir ekip haline gelmelidir.

Yönetim kurulumuz bu hedef doğrultusunda 2 sene önce A basketbol erkek takımımıza bir sponsor bulmuş ve finansman problemini bu şekilde çözmüştür. Bir yanlışlığı özellikle altını çizerek belirtmek istiyorum. Ertuğrul Özkök'ün yazısının altındaki röportajlarda sanki okul adının bir sponsor adıyla anıldığı belirtilmektedir. Halbuki TED Ankara Koleji okullarının bu konu ile hiçbir ilgisi yoktur. Aslında kulübümüzün adının da Mydonose Kolejliler olmadığı, yalnızca basketbol A erkek takımının adının bu şekilde anıldığını sizlere ve tüm kolej camiasına bildirmek istiyorum. Çünkü şu anda kulübümüzün A bayan basketbol, A bayan voleybol, buz hokeyi ve masa tenisi takımları birinci liglerde TED Ankara kolejliler spor kulübü adı altında mücadele etmektedirler.

25-30 bin mezunu olan bir okulun isminin bir sponsor firma ismiyle anılmasının haber olarak çıkması takdir edersiniz ki camiamız açısından çok rahatsızlık verici olmuştur.

Aytek GÜRKAN

‘Ortanın Solu’

BANA, 11.2.1967 tarihinde imzalayıp lütfettiğiniz ‘‘Ortanın Solu’’ adlı yapıtınızı iki gündür tekrar tekrar okuyorum. Hele, 51'nci sayfadaki 'Ağaçsız Meyva', 53'üncü sayfadaki 'Baskıyı Kışkırtanlar' ve özellikle 'Uygulamalar' bölümünün 98 ve 99'uncu sayfalarındaki din ve vicdan özgürlükleri hakkındaki düşüncelerinizi...

Neden değişiminiz o güzel görüşler yönünde değil de, Fethullah Gülen yönünde?

Lütfen değişikliğinizi durdurunuz ve eserlerinizi tekrar tekrar okuyunuz, bizi üzmeyiniz.

Remzi ERKÜREM-ALTINOLUK

‘‘Siz anayasanızı nasıl alırsınız?’’

‘‘Demirel'siz, sek olsun.’’

(Cüneyt E. Koryürek)

Yaşargil'i unutmak

TÜRKİYE'nin tanıtımına ilgililer, yetkisiz-yetkililer ilgisiz. Her bütçe döneminde Kültür, Turizm ya da Tanıtma Fonu'na ayrılan inanılmaz meblağlar söz konusu olunca ilgisiz yetkililerimiz iftar topu gibi kuru sıkı atar. Ama nereye kadar... Bir sonraki bütçe görüşmelerine kadar... Sonuç, ihaleler verilir, paralar cukka. Hesap? Kim kimden soracak ki... 'Verdimse ben verdim' anlayışının dayanılmaz ağırlığı, çekilmez pespayeliği... Ve Türkiye'yi tanıtma yerine tanıtmama/tanıtamama kampanyaları, sürgit devam eder.

Gazetelerde, CNN'de ve de CNN Türk'te evrensel insanlık ailesine bilim alanında katkı sunan bir bilim adamımız gerçekten göğsümü kabartır. Türkiye'yi tanıttığı veya Türk olduğu için değil. Bu topraklardan çıkıp bilimin evrenselliği ile insanlığa hizmetiyle. Adı, Prof. Gazi Yaşargil...

CNN Türk'te konuşuyor, 'Türkiye'nin fahri büyükelçisiyim, tanıtım elçisiyim' diye... Ne kadar güzel. Clinton mesaj çekiyor, adına bilim kürsüleri, fakülteler kuruluyor. Ameliyat ettiği insan sayısı 7 bin. Yakınıyor, 'Benim arşivlerim, hatıralarım adıma kurulan bu enstitüde sergileniyor. Türkiye'de olmasını isterdim' diye... Bizdeki üniversitelere bakıyorsunuz, bilimin evrenselliği ile arz yuvarlağına hizmet eden tek kişinin adı var mı, kürsülerde, fakültelerde... Pertev Boratav da öyle değil miydi? Bunları görünce insanın yüreği kanıyor...

Sayın Yaşargil adına verilen kürsünün açılışı nedeniyle bir Amerikalı konuşuyor; konuşurken gözleri doluyor: ‘‘Dünya'daki tüm Türkler hocamızla gurur duymalıdır’’ diyor...

Bizde ne Cumhurbaşkanı Demirel, ne Başbakan Ecevit bir telgraf çekme nezaketi bile duymuyorlar. (Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun mesajı hariç.)

Bizim Sayın Yaşargil'i görecek durumumuz yok ki, 5+5'lerden...

Sonra dönüp bakıyorsunuz, Türkiye'nin tanıtımı için Başbakanlık'a bağlı Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'ne... Türkiye'yi tanıtan bir kitap çıkarıyor. Kaç para veriyor bilmiyorum. İçinde ne Gazi Yaşargil var, ne Pertev Boratav, ne de Abidin Dino... Orhan Pamuk'a bile lütfedilip bir satır yer veriliyor... 98 kitapçığını alıyorsunuz aynı, 99 kitapçığını alıyorsunuz aynı. Sadece değişen bakanlar, siyasi parti başkanları ve de endeksler... Bu kitabı kim hazırlar? Ben merak ettim lütfen siz de merak edip bir bakın... Bunu hazırlayanların acaba Türkiye'yi tanıtacak birikimi var mı? Bu konuda ehliyetli mi? Kaç para harcanır bu kitaba? Lütfen bir bakın ve soruşturun, inanamayacaksınız. Lütfen bir bizim, bir de Almanya'nın aynı boydaki tanıtım kitabına bakın... Aradaki fark mutlaka görülecektir.

Bu coğrafyada yaşayan bizler, yaşayacak olan çocuklarımız bağırsakları temizlenmiş, sadece Hizbullah'tan değil, bu anlayış ile de bağırsakları temizlenmiş bir ülkede yaşayabilecek miyiz? Biz görmesek de, çocuklarımız görebilecek mi dersiniz.

Z. Mustafa KÖKSAL-ANKARA