Mustafa Kemal’ce düşünmek

Mustafa Kemal’in Söylev’indeki şu sözlerini ulusumuza bir kez daha anımsatmayı görev biliriz: “Baylar, bizim yüzümüz her zaman ak ve temizdi, her zaman da ak ve temiz kalacaktır. Yüzü çirkin ve gönlü çirkinliklerle dolu olanlar, bizim yurtseverce, insanca ve namusluca davranışlarımızı, bayağı ve çirkin tutkuları yüzünden, çirkin göstermeye kalkışanlardır.
Siyasa alanında birçok oyunlar görülüyor. Ama kutsal bir ülkünün belirtisi olan cumhuriyet yönetimine karşı, çağdaşlaşmaya karşı, bilgisizlik, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı zaman, özellikle ilerici ve cumhuriyetçi olanların yeri, gerçek ilerici ve cumhuriyetçi olanların yanıdır; yoksa gericilerin umut ve çalışma kaynağı olan yer değil.”
O, ulusal direniş öncesi ve sonrasında en yakınlarının açık ve gizli tepkileriyle saldırılarına karşın yılgınlığa düşmedi; korkmadı. Korkusuzca attığı her adım, yüzyıllarca unutulan bir halkın geleceğini kurmak ve sağlamlaştırmak içindi. Onun işaret ettiği çağdaş uygarlık yolunda, kadın erkek bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları yan yana, omuz omuza yürüyecekti. Bu yürüyüşü engelleme çabaları dün olduğu gibi bugün de sürmekte, şu ya da bu biçimde Mustafa Kemal’in yaptıkları ve yaşadıkları, sıradan ve önemsiz kılınmaya çalışılmaktadır. Ne yapılsa boşunadır. Tarih, Atatürk’ü yaptıkları ve yaşadıklarıyla sürekli doğrulamaktadır.
Biz, onun yaptığı Harf ve Dil Devrimleriyle geçmişimize sahip çıkma, ulusal değerlerimizi öğrenme ve doğru anlama olanağı bulduk; akıl ve bilimden başka doğru tanımamayı Türk Devrimiyle öğrendik. Her zorluğu yenme, akıl ve bilimdışı olana karşı savaşım verme gücünü de yine Türk Devriminden alıyor, yerimizi biliyoruz.
Bu duygularla önderimiz, öncümüz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyoruz.                         �
Sevgi ÖZEL - Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

10 Kasım’lar, bizim için Mustafa Kemal Atatürk’e hesap verme günüdür.
Dursun ATILGAN

Atatürk’ün Diyarbakır’da gördüğü rüya

YIL 1917... Mustafa Kemal, Diyarbakır’da daha çok bilgili şahsiyetlerle diyalog kuruyor ve onlardan fikir alışverişinde bulunuyordu. Bundan dolayı geniş bir çevresi bulunmaktaydı. Mustafa Kemal bir gece rüya görür, rüyasını yorumlamak için yörenin tanınmış alimlerinden Selim Efendi ile görüşür. Mustafa Kemal gördüğü rüyayı şöyle anlatır: “Ay sol kolumdan geldi, kalbimin üstünde durdu. Ondan sonra da güneş de sağ kolumdan girdi, ikisi göğsümde birleştiler. Ondan sonra da ay sol kolumdan güneş sağ kolumdan çıktı gitti.”
Selim Efendi: “Sen Türkiye’de çok büyük adam olacaksın ve Türkiye’yi kurtaracaksın” diyerek rüyayı yorumlar.
Mustafa Kemal Paşa, Diyarbakır’da bulunduğu sıralarda askerin bir kısmı Deliller Hanı’nda kalıyordu. Dünya Savaşı nedeniyle şehir, işgal altındaki bölgelerden, civar köylerden buraya göç etmiş fakir kimselerle dolmuş vaziyetteydi. Memleketin zenginleri, çeşitli semtlerdeki camilerde kazanlarla yemek pişirterek fakir halka ve göçmenlere dağıtırlardı. Bu arada Mustafa Kemal Paşa’nın emirleriyle askerin karavanası dökülmez, fakirlere verilirdi.
Bir gün akşamüstü Paşa, atına binmiş Seman Köşkü’ne gitmekte iken Deliller Hanı karşısındaki Hacılar Harabesi’nde, bir asker karavanası etrafında kümelenmiş sekiz çocuk görür. Çocuklar sekiz fakat kaşıkları bir tane. Bu çocuklardan bir tanesi “ye” deyince, elinde kaşık bulunan çocuk karavanadan bir kaşık yemek alıp ağzına götürür. “Ver” deyince, elindeki kaşığı yanındakine verir. Böylece, sıra ile ve komutla yemek yiyen bu çocuklardan komut vereni Paşa’nın dikkatini çeker, ilgilenir. Kimsesiz fakat gayet zeki ve cevval olan bu çocuğu yanına alır. Diyarbakır’dan ayrılırken beraberinde götürür.
Diyarbakırlıların fahri hemşerisi Mustafa Kemal, Celal Güzelses’e sahip çıkar.
Atatürk, Diyarbakır’da II. Ordu Komutanı iken henüz 17 yaşlarında bir genç olan Celal Güzelses’i birkaç defa konserinde dinlemiş ve kendilerine iltifat etmişlerdi. Diyarbakır’ın tanınmış ses sanatçısı Celal Güzelses, Diyarbakır türkülerinden oluşan bir dizi plak doldurmak üzere İstanbul’a gelir. Bu sıralarda Dolmabahçe Sarayı’nda bulunan Atatürk, tarafından kabul edilir. Atatürk, Celal Güzelses’ten iki güzel türkü dinler ve çok beğenir. Daha sonra Atatürk Celal Güzelses’e ‘Şark Bülbülü’ unvanını vererek meşhurlaştırır.
Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR - Adıyaman Üniversitesi Öğretim Üyesi

GÜNÜN SÖZÜ

“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, biçim ve kılıkta başarılı olmaktan çok, ışık ile, gerçek erdem ile süslenmek ve donanmaktır. Ben, saygıdeğer kadınlarımızın, Avrupa kadınlarının gerisinde kalmayacak, aksine pek çok yönden onları geçecek ışık ve kültürle donanmak isteyeceklerine kesinlikle inanıyorum.”
(Mustafa KEMAL, 21.3.1923’te Konya Kızılay Şubesi’nde
kadınlarla konuşmasından)

Ali Rıza Efendi’nin evini onaramadık

ÜSKÜP’teki ‘Ufuk Derneği Genel Başkanı Enes İbrahim, bize gönderdiği mesajda, ülkenin yöneticilerine sesleniyor:
“Jupa’ya bağlı Kocacık köyünde Mustafa Kemal Atatürk’ün babası, Ali Rıza Efendi’nin evinin restore edilmesi için 24.08.2009 tarihinde Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski’nin de katıldığı temel atma töreni düzenlendi. Projenin yapımını hükümet ile Jupa Belediyesi üstlendiği açıklandı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Müsteşarı Nihat Gül temel atma töreninde yaptığı konuşmada “Yardıma ihtiyaç duyulduğu takdirde Türkiye Cumhuriyeti projenin gerçekleşmesinde yardımcı olacaktır” dedi.
Fakat temel atıldığı günden bugüne kadar Ali Rıza Efendi’nin evinin restorasyon çalışmalarına başlamadığını görmekteyiz. Temel atılması için yıllardır bekledik, böyle giderse de restorasyonun ancak yıllar sonra başlandığını görebiliriz. Modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk gibi dünya liderine yapılmış bu saygısızlığı kabul etmiyoruz.
Makedonya Cumhuriyeti hükümeti Atatürk’ün baba evi için bütçe ayırmadığı takdirde, izin verilirse biz Ufuk Derneği olarak bu evin yapılmasını üstlenmek istiyoruz.”
(UFUK Derneği, Kemal Atatürk Caddesi 14/2 Üsküp, 1000 Makedonya, Tel: +38978323385, e-mail:ufukdernegi2008@gmail.com)