Bunlar neler mi?
Yönlendirme adı altında 8 yıllık kesintisiz eğitimin, kesintisizliğine darbe indirilecek. Yani, ilköğretim 6. sınıftan itibaren seçmeli
din dersi de koyarak, imam hatiplerin (İHL) orta kısımlarını yeniden canlandıracak.
'Hantallaştılar' gerekçesiyle başına bela olan başta
İstanbul Üniversitesi gelmek üzere birçok üniversiteyi ikiye, hatta üçe bölecek. Bölerken de görevdeki rektörleri yerinden edecek bir planla tüm üniversitelerin başına kendi görüşünde -malum ki, türbanı serbest bırakacak- rektörleri atayacak...
(Mumcu'nun ne kadar türban sevdalısı olduğu iki yıl önce İstanbul Üniversitesi'nin açılışındaki konuşmasından belliydi.)
'Meslek lisesi mezunlarının önü kapanıyor. İstedikleri üniversitelere gidemiyorlar' gerekçesiyle başta
İHL mezunları olmak üzere tüm meslek liselerine üniversitenin her alanını açacaklar. Böylece hasretle (!) beklenen
'imam kaymakam', 'imam doktor', 'imam vali', 'imam polis' dönemine yeniden dönülmesini sağlayacaklar.
Halen
Türkiye'nin en güvenilir kurumlarından biri olan ve her yıl yüz binlerce genci üniversiteye yerleştirilmek için çalışan
ÖSYM'yi
'özerk kurum' yapacağız gerekçesiyle
YÖK'ten ayırıp tamamen siyasilerin güdümüne girecek şekilde Başbakanlığa bağlayacaklar. Böylece kadrolaşma için kendilerince önemli bir gelişme sağlayacaklar. Ancak her yıl hiç şüphe duyulmadan yapılan üniversite sınavına da büyük gölge düşürecekler.
Acil eylem planında hedeflenenler saymakla bitmez.
Erkan Mumcu işte tüm bunların olmayacağını, yapılacak reform için kamuoyundan destek alınacağını tekrarlayıp geziyor.
Kalkıp,
‘‘En geniş mutabakatı sağlayacağız’’ diyor ama planda öngörülen modeller ve hedefler dışı görüş ortaya koyanları paranoya ve statükoculukla suçluyor.
Gerçekten
'reform' için mi çabalıyor, yoksa
AKP'nin bu hedeflerine sanki destek sağlamış gibi uygulamaya koymak için mi?
Bir de öğretim üyelerine birkaç söz etmek gerekiyor:
Sırf
YÖK'ten nefret ettikleri, bağlı bulundukları üniversitenin rektörüyle çatışmaları olduğu için
Türkiye'nin geleceğine ambargo koyacak bazı kararlara destek olmamaları gerekiyor.
Kişi biraz şapkayı önüne koyar, düşünür.
Elektrik pahalı diye arıtmayı çalıştırmıyorlar
TRAKYA toprakları için büyük tehlike taşıyan
Çerkezköy-Çorlu dereleri ile
Ergene nehri simsiyah zehirli sularını akıtmaya devam ediyor. Ne tarım toprakları sulanabiliyor. Ne de buradan hayvanların su içmeleri mümkün.
Çorlu-Çerkezköy-Ergene'nin zehirli konumu
Uzunköprü bölgesinde büyük sıkıntı yaratıyor. İlgililer yani vali, kaymakam, belediye başkanları, çevre müdürleri konuyu ve yarattığı sıkıntıyı bildikleri halde durumu çaresizlik içinde seyretmekle meşguller. Sanayi kuruluşlarının büyük bölümü elektrik pahalı diye arıtmalarını çalıştırmamakta ve geceleri sanayi akıtlarını gelişigüzel
Çorlu-Çerkezköy ve
Ergene nehrine deşarj etmekteler.
Bazı sanayi kuruluşları da
‘‘Kriz var ne yapalım, durumumuz iyi değil’’ demekle yetinmekteler.
Çevre Bakanlığı'nın derhal
Trakya Üniversitesi'nin hazırladığı
'Trakya Toprakları ve Ergene' raporunu yürürlüğe koyması gerekiyor. Bu nedenle yeni Bakan
İmdat Sütlüoğlu'nun başını biraz
Karadeniz'den kaldırıp
Trakya'ya çevirerek yaşanan rezilliği görmesi gerekiyor.
Erdal ÖZCAN-TEKİRDAĞ Okuyan’a soru
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan bir üst düzey bürokrat telefonla şöyle diyor:
Ankara DGM Başsavcılığı'nca yürütülen,
'Neşter Operasyonu'nda
SKK'da tıbbi malzeme alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla yürütülen soruşturma için
‘‘ölümü pahasına gerçekleri ortaya çıkartacağını’’ söyleyen eski Bakan
Yaşar Okuyan'a sormak gerekiyor:
SSK'ya tıbbi malzeme satan firmalarla neden fiyat protokolü imzalamadınız?
Kesire’ye dikkat
BODRUM'un nefes aldığı ender köşelerden birinin daha konut yapımına açılma tehlikesi yaşadığını duyurmak istiyoruz.
Muğla Anıtlar Kurulu, 16 Ocak 2003 günü söz konusu tehlikeyi yaşayan
Türkbükü'ndeki
Kesire Burnu hakkında karar verecek:
Kesire Burnu SİT alanı uygulamasından çıkarılıp taş yığını haline mi getirilmeli yoksa
SİT alanı olarak doğal yapısı mı korunmalı?
AB'ye kabul edilmemiz için çırpındığımız bir sırada
Muğla Anıtlar Kurulu Kesire Burnu ile ilgili karar alırken dileriz duyarlı davranır.
T.D.-İSTANBUL Zam, zammı götürüyor
AKP seçim vaatlerinde mazot fiyatlarını indireceklerini söyledi. 3 Kasım seçimlerinden bu yana 2 ay geçti; mazot fiyatlarını indirmeyi bırakın benzine 7 kere zam yaptılar. Anlaşılan emeklilere yapılan zammı tekel, benzin vb. gibi şeylerden çıkaracaklar. Yakında
çaya ve
şekere de zam yaparlar; emeklilere verdikleri zam da 15 gün içinde eriyip gider.
Hükümet kurulduğundan bu yana, asker ve cumhurbaşkanına ters düşmekten başka hiçbir reel (!) icraatları olmadı.
Kısacası, şarkıdaki gibi;
AKP balonu söndü.
Emre MERİÇ En muhalif ses
Sayın Prof. Yalçın Küçük, Tayyip Erdoğan niçin idamla yargılanmalıdır?
- Çok basit.
Tayyip Bey'in şu anda hiçbir resmi sıfatı yok, seçme ve seçilme hakkı da yok.
Türkiye bakanları hiçbir sıfatı olmayan bir adama bilgi veremezler.
Türkiye devletinden bir bakan, hiçbir sıfatı olmayan bir adamın arkasında, tercüman gibi duramaz. Nerde olur bu? Bu rejimin liderlerinin kınadıkları, komünist partiler ve hükümetlerde olur. Hiç görülmemiş bir şeydir. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan gelen Cumhurbaşkanı
Sezer nerede? Görmüyor mu bunu? O zaman siz bu
Cumhuriyet'in, bu rejimin, bu hukukun kaldığını nasıl iddia edebilirsiniz.!
(Yeni Harman Gazetesi-yeniHarman@leman.com.tr)