Motosikletlere de sıra gelmeli

GÜMRÜK örgütünün içyüzünü iyi bilen adı saklı bir okurumuz, "Gümrüklerdeki sistem tıkır tıkır işlemektedir. Bazen toplumun biriken gazı alınır" diyerek, yaşananları ayrıntılı bir yazı ile anlatıyor. Bir ölçüde kısaltarak aktarıyoruz:

Haberin Devamı

"Sayın Bayer, cep telefonu üzerindeki ithalat oyunları üzerine bu yazıyı iletmek ihtiyacı duydum.

Gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve ilgili gümrük bürokratlarının kendilerini rahatlatmak ve konudan muaf kılmak adına yaptıkları açıklamalarını hayretle ve ibretle okudum.

Sözde kesilen 1 milyar dolar ceza ve bu işlere bulaşmış firmalardan ve yetkililerden bahsederken tabii olarak müspet ve somut hiç bir bilgi kamuoyu ile haberin yapıldığı ana kadar paylaşılmış değildi."

Kimler tutuklandı, hangi firmalara ceza kesildi?

 

GÜMRÜKÇÜLERİN HİÇ Mİ SUÇU YOK

 

Daha da önemlisi fiili ithal esnasında 10 dolar kıymetler içeren telefon beyannamelerine imza atan gümrük yetkililerinde hiç mi suç yoktu? Yeri geldiğinde çok küçük kıymetli ticari eşyalara bile zorluk çıkarmak adına kıymet araştırma yoluna giden gümrük memurları nasıl oldu da böylesine büyük rakamları kapsayan telefon beyannamelerini bu tür kıymet araştırmalardan muaf tuttular; anlaşılır gibi değil.

Haberin Devamı

Hadi alt kademe bu durumu atladı ya bu açıklamaları yapan işin bürokrat kısmı bu konuyu nasıl gözden kaçırdı o da anlaşılır gibi değil..

 

ATATÜRK HAVAALANINDA TELEFONLAR NE OLDU

 

Cep telefonunun gündeme böylesine oturduğu bu günlerde neden kendilerini aklamak adına açıklama yapan üst düzey gümrük bürokratları geçtiğimiz günlerde Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğüne bağlı THY ambarlarına girişi olan ancak sırra kadem basan çok büyük parti cep telefonuyla ilgili açıklamalarda bulunmuyorlar hiç.

Yine atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra mı kamuoyuna açıklama yapmayı düşünüyorlar yoksa?

 

KİM BU GÜMRÜKÇÜLER

 

Sayın gümrük müsteşar vekili Mehmet Şahin, AB müktesebatından ve uyum yasalarından bahsederken, neden hiç gümrüklerin orada bulunmasına kanuni hiç bir vasfı bulunmayanlar tarafından istila edildiğinden bahsetmiyor?

Haberin Devamı

Gümrüklerde ithalat-ihracat işlemlerini idame ve ikame ettirmenin 4458 sayılı kanunla izah edildiği halde neden bu kanundaki şartları taşıyan dolaylı ve doğrudan temsilciler dışında gayr-i kanuni insanların iş takiplerine müsaade ediliyor, neden bundan bahsetmiyor?

 

ESKİ MEMUR OLAN GÜMRÜK

MÜŞAVİRLERİNİ UNUTMAYIN

 

Gümrük müşavirliği meslek erbaplarının çoğunluğunu neden gümrüklerden istifa ederek bu işe yönelmiş eski gümrük bürokratları, müdürleri, müdür muavinleri, gümrük memurlarının yaptığı kamuoyuna açıklanmıyor.(Belki de bu anlamda kamu hizmetinden istifa yada emekli olmak suretiyle ayrılarak kamuyla ilişkin masanın öbür tarafında iş yapılması sadece ülkemize has bir durum olsa gerek. Düşünün emekli bir gümrük müdürü emekliliğinden sonra gümrük müşaviri olarak yıllarca emrinde çalışmış memurlarla özel sektör olarak iş yapıyor. Gerisini hayal gücünüze bırakıyorum.)

Haberin Devamı

Sayın Bayer, konuyu anlatabilmek adına verilecek o kadar çok ayrıntılar var ki, bunlar daha sonraki konular.

 

MOTOSİKLET İTHALATINDA DA

AYNI OYUNLAR OYNANIYOR

 

Cep telefonlarındaki bu atı alan Üsküdar'ı geçti durumundan sonra şimdi de güncel bir ticari eşya olan motosikletlerde de durum farklı değildir. Ancak yine bir dönem konuya ilişkin sessiz kalmak ya da bazılarının önünü kesmemek adına her hangi bir çaba yada çalışma şu ana kadar mevcut değildir.

Hele hele mevcut iktidara yakın bazı özel sektör firmalarında bu dalda faaliyet gösteriyor olmaları durumu daha da hassas hale getirmektedir.

İşini doğru ve dürüst yapan ithalatçılar mahreçten motosikletleri aldıkları fiyatlardan beyan ederlerken yine cep telefonundaki oynanan oyunların benzeriyle çok büyük paralar kazanan ithalatçılarda mevcuttur. Ancak bu durumları engelleyici bir çalışma söz konusu da olmamaktadır.

Haberin Devamı

Aradan üç yıl geçmesini beklenmektedir; yine anlaşılır gibi değil. Değişen her hangi bir şey yoktur.

 

OYUN BELLİ

 

Oyun bellidir, rollerde... Sadece oyuncular değişmektedir. Parayı bulan köşeye çekilmekte, yerini yenilerine bırakmaktadır. Bedelini de zavallı Türk milleti ödemektedir."

 

 

Yıllanmış değil başarılı öğrenci

 

MECLİS Başkanı Bülent Arınç, malum sözleriyle 23 Nisan ile 19 Mayıs'ı karıştırıyor galiba.

ABD'nin Türkiye'yi kullanması gibi AKP de bu genci kullanmak istemesin.

'Yıllanmış' böyle bir öğrenci yerine çalışkan ve başarılı bir başka öğrenciyi getirselerdi bu kadar olay olmazdı diye düşünüyorum.

O toplantıdaki muhalefet partileri niye bunu protesto etmediler?

Haberin Devamı

Halk ve muhalefet bu kadar sindirildi mi?

21 yaşında bir genci 'çocuk' diye kürsüye çıkartıp, bizimle alay eden bir zihniyete layık mıyız?

Özcan MUSOĞLU-Elektrik Y. Mühendisi

 

 

19 Mayıs'ta kız-erkek ayrımı yok

 

İSTANBUL Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, "Kurbağa yavaş yavaş pişiyor" (25.4.2006) başlıklı yazıda bir okurumuzun, 19 Mayıs törenlerinde kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı gösteri yapmalarının isteneceği endişesine katılmadığını bildirdi.

Balıbey, gönderdiği açıklamada şöyle diyor:

"İlimizde (İstanbul) yapılacak olan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'na katılan öğrencilerimizin yapacakları saha içi gösterileri karma (kız-erkek) olarak hazırlanmıştır. Çeşitli okullardan seçilen 30 kız, 30 erkek toplam 60 öğrenci birlikte dans sunumu yapacaktır. Müdürlüğümüz tarafından kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı dans yapmaları hususunda herhangi bir yazı gönderilmediği gibi böyle bir durum da söz konusu değildir."

Bakalım, diğer illerdeki törenlerde ne gibi 'manzaralar'la karşılaşılacak?

 

  Yunanlı armatörün gemisi Tuzla'dan

 

BUGÜN saat 11.00'de Tuzla'daki Selah Tersanesi'nde M/V Naftocement XI adlı 12.500 DWT'lik çimento gemisi denize indirilecek.

Geminin sahibi Nicholas Varvates... Yunanistan Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı olan Varvates, kendisine "Neden Türkiye'de gemi yaptırıyorsunuz" sorusuna "Selah Tersanesi'nin en iyi ticari gemileri yaptığının istihbaratını aldım ve iki ülke arasındaki dostluğun pekişmesi için örnek bir adım teşkil edeceğini düşünerek burayı seçtim" diye cevap veriyor.

Tersane sahibi Erkan Selah ise "Bu gemi Türk tersaneciliğinin dünya denizlerindeki en önemli referanslarından biri olacaktır. Ülkemizin gururu, Türk işçi ve girişimcisinin dünya ile rekabetinin örneği olacaktır" diyor.

 

 

Kaçırılan kız 'devamsızlıktan' okuldan atıldı

 

BAĞCILAR, Orhangazi Lisesi'nde okuyan bir kız bundan bir süre önce kaçırılıyor. Daha sonra geri dönüp okumak istiyor. Karakoldaki ifadesinde yer alan iradesinin dışında kaçırıldığına ilişkin belgeler, önceki okul yönetimi tarafından geçerli sayılıyor. Ama Bakırköy İmam Hatip'den gelen yeni müdür bunlara itibar etmiyor ve 'devamsızlıktan' ötürü öğrencinin okulla ilişkisini kesiyor.

CHP İstanbul Milletvekili M. Ali Özpolat, "Kaçırılmasının faturası kendisine çıkarılan kız öğrenciye, özel hayatıyla ilgili mahrem sorular sorulmuş mudur? Bu müdür yeterli pedagojik formasyona sahip midir? Bu kız öğrenci, eğitim hakkına nasıl kavuşacaktır? Bu, eğitimdeki gerici kadrolaşmaya bir örnek değil midir?" diye soruyor.

 

 

Biliyor musunuz

¨ SİNOP Nükleer Karşıtı Platformu'nun düzenlendiği, Yeşiller ve Greenpeace temsilcilerinin de katılacağı 'Nükleer Santrala Hayır' mitinginin bugün yapılacağını...

¨ 21. Dönem DSP Edirne Milletvekili Dr. A. Ahmet Ertürk'ün, İP'e katılmak için partisinden istifa ettiğini...

 

  

GÜNÜN SÖZÜ

"Ülkeler gördüm vergileri yüksek, halkı fakir ve devletin kasaları boştu. Ülkeler gördüm vergileri düşük, halkı zengin ve devletin kasaları doluydu."

(Filozof ve sosyolog İbn-i Haldun'un Mukaddimesi’nden)

 

 

KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞIDIĞIMIZ YAZILAR

 

 Bülent Arınç, Afife'yi tanır mıydı

 

ORTA halli bir ailenin kızıydı Afife...

Bilmem Afife'yi tanır mıydı Bülent (Arınç) Bey.

Geçen gün, laikliğin yanlış anlaşıldığını söyledi.

'Devlet kamusal alanda bazı inançların ifade hürriyetini kısıtlamaktadır..." dedi Meclis Başkanı olarak...

Herhalde türbanlı kadınların devlet dairelerinde çalışma hakkının olmadığını söylemeye çalıştı.

Afife de tiyatrocu olmak istedi gençliğinde.

5 kızla birlikte girdiler Darülbedayi'ye.

Kızların 3'ü dayanamadı baskılara.

Anladılar kadınları sahneye çıkartmayacaklar.

Pes ettiler, okuldan ayrıldılar. Afife pes etmedi... 

"Ben tiyatroda oynayacağım" dedi. Bir yıl bütün provalara girdi.

Ama kimse onu sahneye çıkarmadı.

Onunla beraber tiyatroda kalma mücadelesi veren arkadaşı Refika,

sahneye çıkarmayacaklarını anlayınca, sahne arkasında görev aldı.

 

İLKİ REFİKA

 

Tiyatro sahnesinin arkasında görev yapan ilk Müslüman kadındı Refika...

Bilmem tanır mıydı Refika'Bülent Bey?

İrticayı tehdit olarak gören MGK'nın işlevini yitirdiğini söylüyor Bülent Bey.

Acaba tanır mıydı ki Afife'yi Bülent Bey? 

13 Nisan 1919 gecesi Hüseyin Suat'ın 'Yamalar' oyunun prömiyeri vardı.

Emel rolünü Ermeni kökenli sanatçı Eliza Binemeciyan oynayacaktı.

Ne olduysa oldu, Eliza Benimeciyan ani olarak Paris'e gitmek zorundakaldı...

 

AFİFE'NİN İLK ROLÜ

 

Yapacak hiçbir şey yoktu... Tek çıkış yolu, bir yıldır bütün provalaragiren, ama alttan alta sahneye çıkarılmamasına karar verilen Türk kızıAfife'nin o rolü oynamasıydı. 22 Nisan gecesi Kadıköy Apollon Sineması'nda

Emel rolü zorunluluktan Afife'ye verildi.

Böylece 1919'un 22 Nisan'ının gecesinde, bir tarih yazıldı ve ilk Müslüman Türk kadını sahneye çıktı.

O kadının adı Afife'ydi.

O gece zaptiyeler tiyatroya geldiler.

Afife'nin yani Müslüman bir Türk kadınının bir daha sahneye çıkmaması içinuyarıda bulundular.

Afife takmadı, bir hafta sonra 'Tatlı Sır' oyununda yeniden sahneye çıktı. Bu sefer polis Afife'yi tutuklamak istedi. Kınar Hanım tarafından tiyatronun arka bahçesinden kaçırıldı. Ama, pes etmedi... 

'Odalık' isimli oyunu da oynadı.

 

'AFİFE SAHNEYE ÇIKMASIN'

 

Polis bu sefer tiyatroyu bastı... 

Afife bu kez makine dairesinden kaçırıldı.

Daha Cumhuriyet kurulmamıştı... 

Zamanın İçişleri Bakanlığı 27 Şubat günü Darübedayi'nin Yönetim Kurulu'nabir talimat gönderir:

"Müslüman kadınlar kesinlikle sahneye çıkmayacaklardır."

"Günün şartlarına uygun yorum farklılıklarını ortadan

kaldırmak gerekir laiklikte" diyor Bülent Bey.

Bilmem ki Afife'yi tanır mıydı acaba Bülent Bey?.

Tanısa ona ne söylerdi?

İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla tiyatro kadrosundan çıkarıldı Afife.

 

İLK MÜSLÜMAN SANATÇI

 

Müthiş bir boşluğa düştü...

Doktorun verdiği antidepresan ilaçlar onda bağımlılık yarattı.

Dipsiz kuyulara sürüklendi. Bu girdaptan bir daha kurtulamadı.

İlk Müslüman Türk kadını olarak sahneye çıkmak Afife'yi tarihe geçirdi,amabaskılar, kopartıldığı tiyatro, içine düştüğü boşluk onun bütün kimyasını altüst etti.

Ünlü besteci Selahattin Pınar'la evliliği de fayda etmedi.

Morfin iğnesinden medet umar halde, dipsiz kuyularda, uzun süre dolaştı.

Genç yaşında, hayatını verdiği tiyatrodan ağır baskılarla kaçırılarakuzaklaştırılmak, bir daha onu kendine getiremedi. Dostlarının yardımıyla Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yatırıldı.

24 Temmuz1941 günü orada kimsesiz bir halde hayata veda etti... 

İlk fedai, tiyatrocu Müslüman Türk kadını Afife'nin hayat öyküsü

böyleydi.

 

VE ATATÜRK

 

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'den sonra verdiği emirle Türk kadını tiyatrodaoynama hakkına kavuştu.

Afife'nin çektiği acıları çekmez oldu.

Meclis Başkanı Bülent Bey, "Fransa'da bile özgürlükler bizdeki kadar

kısıtlanmamıştır" diyor.

Bilmem ki acaba Bülent Bey, hak ve özgürlükleri elinden alınan insanlardanbahsederken Afife'yi de aklına getirdi mi?

Günahını almayayım ama Afife'yle ilgilendiğini de pek sanmıyorum.

Afife'nin ödülleri, tam da Bülent Bey'in o konuşmayı yaptığı zamanlardadağıtıldı.

Afife 65 yıl sonra avuçların patladığı alkışlar aldı. 

Bilmem ki Bülent Bey, o konuşmayı yaparken Afife'yi hiç anmış mıydı?  

(Oral Dünyaoğulları'ndan)

 

 

Dilovası'nda vicdanlar sızlıyor

 

Doğa katliamları Çevre Yasası'nın güvencine girdi

 

TUZLA'da zehirli atık varillerinin ortaya çıkmasının ardından Çevre Yasası'nı çıkartmak hükümet için bir fırsat oldu; hele AB'de Çevre ile müzakerelerin başladığı bir dönemde... Ancak muhalefet, kanunun gerek tekniği açısından gereksi içeriği açısından lobilerin amacına uygun, çevre hakkını hiçe sayan ölü doğmuş bir düzenleme olduğunu savunuyor. CHP İzmir Milletvekili Türkan Miçoğulları "Kanunun 7. maddesinin 3. fıkrasıyla petrol jeotermal kaynaklar ve maden arama-çıkarma faaliyetleri, ÇED kapsamı dışına çıkarılmış ve adeta bu kisve altında doğa katliamlarına yasal güvence sağlanmıştır" diyor.

Bu yasa görüşülürken, ne muhalefetin ne de STK'larının karşı görüşleri dikkate alındı. AKP'lilerin parmakları kalktı-indi ve böylece çok önemli bir yasa çıkarılırken 'demokrasi' ayıbı da işlendi.

Bu durumda başta çeşitli madenler ile kum-çakıl çıkartmak üzere 'imtiyaz' alanların ormanlık, zeytin ve tarım alanlarının katliamına göz yumulmuş olmuyor mu?

Ne yazık ki, böyle.

  

DİLOVASI'NDA ÇEVRE VAHŞETİ

 

Gebze'den sonra en önemlisi Dilovası'nın gündeme gelmesi... İstanbul'un dibindeki bu beldedeki haddane ve boya fabrikalarının yarattığı hava kirliliği ve atıklar, esas vahşeti oluşturuyor.

Bu konuyu bir 1.5 önce bir çok yazı ile gündeme getirdik. Çevre-Orman Bakanı Pepe'nin, kendi seçim bölgesindeki sanayi kuruluşların 'çevre' kirliliğini,

görmezlikten geldiğini gündeme getirdik. Dilovası'nda yılda 45 kişinin kanserden öldüğünü resmi raporlarla aktardık. Nihayet bundan bir süre önce çevre ile ilgili olarak TBMM'de Dilovası Araştırma Komisyonu oluşturularak bir tespit yapılmak zorunda kaldı. Komisyonun başına da AKP Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar getirildi. Ayar, Pepe tarafından DYP Gebze İlçe Başkanlığı'ndan AKP'ye transfer edilen Trabzonlu hemşehrisi. Dilovası da Gebze'ye bağlı bir belde.

 

KOMİSYONA SORULAR

 

Komisyon Başkanı ve üyelerine soruyoruz:

- Dilovası, dünyanın en büyük 'atık bertaraf edici' tesislerin bulunduğu bir bölge haline geldi. Çevredeki limanlara günde altı gemi atık ve hurda gemisi geldiğine göre, bunların içindeki ne tür 'atık' maddelerinin olduğu tespit ediliyor mu? Kimyasal atıkların arasında radyasyonlu malzeme var mıdır? Bunlardan hangi geri kazanım ürünü elde edilmektedir? İşlenen paslı sular Marmara'ya arıtmasız verildiğine göre, balıklarda ağır metal olup olmadığı araştırılmakta mıdır? Bölgedeki sanayiciler, belediyeye neden otobüs hediye etmekte, okul ve karakol binası yapmaktadır? Nefes almakta zorlanan insanların, havaya salınan hangi kirli havadan etkilendiklerini biliyor musunuz? "Çevre kirliliğini inkar etmiyoruz" diyen Çolakoğlu Metalurji'nin

Genel Müdürü olup aynı zamanda Dilovası Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığını yürüten Mustafa Türker'in, komisyon olarak görüştüğünüzde söylediklerinden ikna oldunuz mu? Çevre kirliliğinden etkilenip kanser, kalp ve astım hastası olan bölge insanına ne gibi önleyici tedbirler getirmeyi düşünüyorsunuz.

 

KİRLETENİN PARASINI KİM ÖDÜYOR

 

Bu arada CHP Edirne Milletvekili Rasim Çakır, Çevre Kanunu'nda  kirlenmeyle ilgili suçlarda zamanaşımı süresinin uzatılmasıyla ilgili bir açıklama yaparak Mecliste yaptığı bir konuşmayı kamuoyunun dikkatine sunuyor:

"... variller bulunuyor, Edirne'nin Uzunköprü ilçesindekiler- o variller bakanlık tarafından alınıyor, İzmit'e İzaydaş'a götürülüyor, parası bakanlık tarafından ödeniyor, varilleri bırakanlar bulunsa bile önemli cezalar verilemiyor, o varilleri imha etmek için harcanın paralar kadar bile cezalar verilemiyor. Dolayısıyla bu hukuk boşluğundan yararlanarak çevre katliamı yapanların faturasını tüyü bitmemiş yetim ödüyor, bu fakir fukara halk ödüyor..."

 

KAPALIÇARŞI'NIN SİYANÜRÜ

 

GEBZE, Dilovası ve Trakya'daki atıklardan başka gözden kaçan bir başka 'zehir' var; siyanür.

Kapalıçarşı da bu kadar altın işleniyor; bu işlem sırasında atıklar kanalizasyona verilip Marmara'ya mı veriliyor?

İstanbul İl Çevre Müdürlüğü'nün bu konuda aldığı bir önlem var mı? Bu sorun İSKİ'yi ne ölçüde ilgilendiriyor?

 

 

Kuşadası limanı

 

Artık özür de kabul etmeyiz

 

AYDIN İdare Mahkemesi, 16 Şubat 2006 günlü kararıyla Kuşadası Limanındaki yapılaşma için Egeports'a verilen inşaat ruhsatını iptal etti.

Belediye Meclis üyeleri Nilgün Ögünçlü, Ahmet Altunsoy ve Yahşi Karamollaoğlu'nun başvurusuyla Aydın İdare Mahkemesi'nin 16.2.2006'deki kararıyla Kuşadası Belediye Başkanı F. Akdoğan'ın verdiği 27.12.2004'deki inşaat ruhsatını iptal etti.

Bayındırlık Bakanlığınca 29.6.2004'de onaylanan 1/1000 ölçekli 'Kuşadası Kruvaziyer Liman İlave ve Revizyon Uygulama İmar Planı ve Plan Notları' iptal edildi.

Kuşadası Belediye Meclis üyelerinin açtıkları davada Danıştay 6. Dairesi, 15.3.2006 tarihli kararıyla daha önce (5.4.2005 tarihinde) yürütmesini durdurduğu Kuşadası Limanı imar planını iptal etti.

İki ayrı mahkeme, Egeports ile ilgili kararlar vermiş bulunuyor.

Çok geç mi kalındı, bilmek zor. Ancak, bugüne değin, Egeports dükkanlarının 'işyeri açılış ruhsatı' ve 'iskan ruhsatı' eksikti; artık, 'inşaat ruhsatı' da, 'imar planı' da yoktur.

Özetle, Ofer-Kutman ortaklığının 56 dükkanı ve dolgu terminal binası, hem gayrimeşru hem de gayrikanuni pozisyona düşmüş oluyor. Kaçakoğlukaçak bir yapılaşmayla karşı karşıyayız.

Denizle kent arasına bir heyula misali dikilen inşaatların yıkılması yetmez; özelleştirme ihalesinin de iptalini istiyoruz. Kentimizin en önemli üretim aracının, Gemi Limanının kamuya iadesini bekliyoruz.

Elbette, bu belayı kentimize saran yerel yöneticiler, bir gecikmiş özür beyan edecek olurlarsa, yazık ki kabulümüz değildir!

Mustafa SARAÇ-KUŞADASI

 

 

Veterinerler buruk

 

DÜNYA Veteriner Hekimleri Birliği'nin (WVA) kararı doğrultusunda ilki 2001 yılında düzenlenen Dünya Veteriner Hekimler Günü’nün altıncısı 29 Nisan 2006 tarihinde tüm dünyada ve ülkemizde çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır.

Veteriner Hekimler hayvanların sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesinden, hayvansal gıda maddelerinin üretim ve işlenmesine ve insanların sağlıklı bir şekilde tüketmesine kadar her aşamada sorumlu olan meslek mensuplarıdır.Ülkemizin en ücra köşelerinden büyük metropollere kadar çok geniş bir kesimde, zorlu arazi şartları altında mesleklerini cefakarca icra etmektedirler.

 

UNUTULAN VETERİNER HEKİMLER

 

Son 20-25 yıldır içinde hayvancılık sektörünün gerilemesine bağlı olarak veteriner hekimlik mesleği ihmal edildi. Hayvan ve halk sağlığını tehdit eden ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı Türkiye... Son kuş gribi vakaları veteriner hekimlerin sadece hayvan sağlığı değil, insan sağlığı açısından da önemli görevler üstlendiklerini gösteriyor; çiftlikten sofraya kadar. Hele AB

müktesebatının %25’inin veteriner mevzuatından oluşması bu mesleği daha önemli hale getiriyor.

Bugün Dünya Veteriner Hekimler Günü... Tablo iken veteriner hekimlerin bu görev ve sorumluluklarını, mevcut yetersiz örgütlenme ve olumsuz teknik koşullar ile açlık sınırında olan düşük ücretle çalışıyorlar.

Bu görevlerin yerine getirilmesi mümkün mü?

 

TEŞKİLATLANMA YETERSİZ

 

Ancak Veteriner Hekimlerin bu görev ve sorumlulukları; halen mevcut olan yetersiz teşkilatlanma ve olumsuz teknik koşullar ile açlık sınırında olan düşük ücretle yerine getirmelerinin mümkün olmadığı da bir gerçektir.

 

Öncelikle Tarım Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında veteriner hizmetlerinin AB normlarında bağımsız ve güçlü bir yapıya kavuşturulması, Tarım, Sağlık, Çevre ve Orman Bakanlığı ile belediyelerdeki eksik veteriner hekim kadrolarının tamamlanması ve AB mevzuatında yer alan veteriner hekim yetki ve sorumluluklarının tam olarak sağlanması gerekmektedir. Son yıllarda ihtiyacın çok üzerinde açılan, akademik ve teknik imkanları yetersiz olan veteriner fakülteleri kapatılmalı yada birleştirilmelidir. Ayrıca kamuda çalışan Veteriner Hekimlerin ve yardımcı sağlık personelinin maaşları ve diğer özlük haklarının ivedi olarakiyileştirilmesi gerekmektedir.

 

2 binden fazla Veteriner Sağlık Çalışanının katılımıyla15 Nisan’da Ankara’da düzenlenen “Sabrımız Tükendi” mitinginde artık kronik hale gelmiş tüm bu sorunlar kamuoyuna bir kez daha duyurulmuş olup, çözülmediği takdirde AB uyum sürecinde ülkemizin karşısına çıkacak önemli engellerden biri olarak değerlendirilmektedir.

 

Hayvancılık ve gıda sektörümüzün gelişmiş ülkeler düzeyine ulaştığı,veteriner sağlık çalışanlarının hak ettiği sosyal statüye kavuştuğu,yetiştiricilerimizin gelir seviyesinin arttığı ve halkımızın gelişmiş ülkeler düzeyinde hayvansal protein tükettiği bir Türkiye’ye en kısa süre içerisinde ulaşmayı ümit ediyoruz.Bu duygular içinde ve içimiz buruk olarak ülkemizdeki tüm veteriner hekimlerin “Dünya Veteriner Hekimler Günü” nü kutluyoruz.

AB Veteriner Hekim Platformu

(Ankara-İstanbul-İzmir-Giresun-Mersin-Afyon-Gaziantep-Antalya Veteriner Hekim Odaları, Veteriner Gıda Hijyenistleri Derneği, Veteriner Hekimler Derneği,

Veteriner Dahiliyeciler Derneği)

Yazarın Tüm Yazıları