Paylaş
Türkçe, Hititoloji Kongresi’nde şimdiye kadar uluslararası değerde kabul edilmiş olan yabancı dillerin paralelinde bir kongre dili olarak kabullenilmiş bulunuyor. Bu kararla, dillerin doğuşunda ilk dil olan ön-ata dili Türkçe, nihayet evrensel kültürlerdeki yerini çileler çekerek, çileler çektirilerek sağlam temelinden hiçbir zaman kopmadan almış bulunmaktadır. Tarih boyunca yaşanmış menfi, talihsiz, elde olmayan nedenlerle, çok yönlü türlü bahaneler, inkârlarla Batı uygarlıkları tarafından silinmek, yok edilmek istenmişti.
Fakat Orta ve Üst Asya kişilerinin binlerce ve binlerce yıl çektikleri çileler sonucu doğmuş olan ön-Türk kültürü ve onu içeren ön-Türk dili ve ön-Türk yazısı, zamanın aşımını göğüsleyerek gelişimine devam etmiş, zaman ve mekân’da dev adımlar atarak, tüm engelleri aşarak kıtalara yayılmış, dip kültürü oluşturmuş çok sayıda binlerce yılı geride bırakarak kopmadan günümüze kadar gelen ilk dil ve onun taşıdığı ön-ata kültürü olduğu ortaya çıkmıştır... Kısacası,
bilinmeyen ya da bilinmek istenmeyen mutlak bir değer olarak tarihleri aşmasını bilmiştir.
Uygur Türkü Kâzım Mirşan’ın ortaya çıkardığı ön-Türk kültürü ile tüm dünya kültürünün yeniden yazılması mutlak gereği ufukta belirmiştir.
Bu ilk bulgularla, kökeninde ön-Türkçe bulunan fakat bu bilgiden mahrum olan dilcilerin yapay temele oturttukları Hint Avrupa Diller Teorisi çökmüş bulunmaktadır. (CNRS, Eylül 2000, bülten No: 386 s. 8)
Bu teoriye dayanarak yapay kültürler yarattığını bilmeyen Batı, bundan sonra ön-Türkçe ve Orta Asya Türkçelerini öğrenerek Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek bilimsel gerçeği karşısındadır. Ve zamanla verecek. Tarihi yeniden yazacaklardır...
Bugün (dün) 30 Ağustos Türk’ün yok edilmek istenen varlığını tüm dünyaya bildirdiği büyük zafer günüdür. Bizler, bu mutlu günde bu kere varlığımızın değerinin kabul edilmiş olduğunu halkımıza bildirmek mutluluğunu yaşıyoruz. Hititoloji Kongresi münasebetiyle bu tarihi kararı almış olan sayın profesörlerimizin milat yaratmış olduklarını tekrarlamak isteriz. Her iki bayramımız da kutlu olsun!
Haluk TARCAN-CNRS-Paris
40’tan fazla yayını var
-ÇORUH Hititoloji Kongresi’ni saygıyla selamlayan Haluk Tarcan, Bodrum’da yaşayan Kâzım Mirşan’ın çalışmalarını şöyle değerlendiriyor:
Tarihin derinliklerinde oluşmuş ön-Türk dili ve uygarlığı bilinmemekte, özelde bu dilin içerdiği bilgilere, genelde ön-Türk kültürüne cahil kalınmaktadır. 1918 doğumlu Uygur Türkü Kâzım Mirşan, kendi araştırmalarıyla bulmuş olduğu petroglif, damga ve yazıtları çözerek büyük bir ön-Türk kültür ve tarihinin varlığını ortaya koymuştur, devam etmektedir. K. Mirşan 41 lehçe ya da Türkçeden oluşan Türkçeyi, Orta ve Üst Asya’da konuşulan 39 Türkçeden 7’sinden başka buna ilave olarak Almanca, kavram halinde İngilizce ve Fransızca, çalışmalarını genişletecek seviyede Rusça, Çince, Sankristçe, Latince vb. bilmektedir. Mirşan’ın ön-Türkler konusunda 40’tan fazla Almanca ve Türkçe yayını vardır. Araştırmacı Servet Somuncuoğlu’nun Çin’in Pasifik Okyanusu kıyılarından Türkiye’de Ege Denizi’ne, İzmir’e kadar çizilen bir hat üzerinde 4 yıl çalışıp 150 bin kilometre kat ederek milyona yakın, kayaüstü resimleri, petroglifler, damgalar ve her şeyin üstünde bulduğu yazıtlarla, ön-Türk kültürü bir kere daha gözle görülür, elle tutulur hale gelmiştir. Somuncuoğlu’nun ‘Taştaki Türkler... Saymalıtaş... Damgaların Göcü (AC Kültür Y. İstanbul 2010, 2011) kitapları bulunuyor.
Hacettepe Tıp’a yazık!
10 yıl öncesine kadar üniversite sınavında ilk 100’e giren gençlerin 40-45’i fakültemizi (Hacettepe Tıp) tercih ederdi. Öğrenciler, 220 kişilik amfilerde ders görürdü. Nitelikli doktorlar yetiştirirdik. Şu anda ilk 100’den ancak 20 öğrenci başvuruyor. Bu çocuklar 220 kişilik amfilerde 600 kişi ders görüyor. Yine kaliteli öğretim görevlileri tamamen ayrıldı. Dekanlık ne yaptığını bilmiyor. Rektörlük kafasına göre döner sermaye paralarını kesiyor. Her ay 200 ile 500 TL kesiliyor. Nereye gidiyor bu paralar? Kimse bilmiyor. Kısacası dünyanın saygın tıp fakültelerinden birisi olan fakültemiz çökmek üzere. Metin ÇİFTÇİOĞLU
BİLİYOR MUSUNUZ?
-SDD İstanbul Şubesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi’nde bugün düzenlenen ‘Gerçekleri Okumak, Geleceği Kurmak’ için arama konferansında Yaşar Morpınar, Süleyman Solmaz, Cihan Baysal gibi sivil toplum ve Gezi dünyamızın sözcüleri, siyaset dünyasından CHP PM üyesi Perihan Sarı, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, milletvekilleri Melda Onur, Birgül A. Güler gibi çağrılı konuşmacılarla birlikte, forum bölümünde, sayısız toplum öncüsünün söz alacağını, bu arada engellilerden oluşan ‘Bremen Mızıkacıları’ perküsyon grubunun çok özel bir konser vereceğini...
-BİRLİK Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Av. Mehmet Alacacı’nın, vakfın daha önceden kurucuları arasında bulunan Ahmet Rüştü Çelebi’nin, vakıfla bir bağının kalmadığını açıkladığını...
CHP Kurultayı’nda çarşaf liste ve blok liste ikilemi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, kurultay öncesinde çarşaf liste ve blok liste ikilimi arasında sıkışıyor. Muharrem İnce, Trakya ve Marmara’da delegelerden beklentilerin üzerinde oy sağlayacağı konuşulurken, Kılıçdaroğlu ‘ipler’ ellerinde olduğundan rahat gözüküyor.
CHP kulislerindeki gelişmeleri soru cevap şeklinde özetlersek sorunun daha iyi anlaşılacağını umuyoruz.
Biz de soruyor ve yanıtlıyoruz:
- Çarşaf liste mi, blok liste mi uygulanacak; galiba ciddi bir kavga çıkacak bu konuda?
- Her ne kadar tüzük çarşaf listeyi öngörse de bugünkü kurultay dinamiği içinde değiştirilerek genel merkez’in blok listeye yöneleceği kendileri açısından daha ‘gerçekçi’ gözüküyor. Çarşaf liste sözü Kılıçdaroğlu’nun namusu değil miydi? Unutulmasın, CHP delegesi ise başı dik yürümek istiyor; ‘koyun’ olmadığını göstermek istiyor.
CHP TABANI KURNAZLIĞI YEMEZ
- Bu ne anlama geliyor?
- Parti tabanında karşılığı olmayan, yıpranmış, itibarını yitirmiş, bazı yöneticilerin ‘çalışmalarından’ yararlanmak için ama esas olarak kendilerini ‘kurtarmak’ amacıyla blok listenin dayatılması partiyi daha da sıkıntıya, Kılıçdaroğlu’nu verdiği sözlerden uzak duran bir lider konumuna sürükleyecektir. Tayyip Bey, bu kurnazlıkları ‘sincise’ yapıyor ama CHP’de bu işler göz göre göre yapılıyorsa, CHP tabanı bu kurnazlıkları yemez. Bu kurultay delegeleri nezdinde hiç iyi karşılanmaz. Parti işleyişinde süreklilik ve uyum gibi bir ikilemi aşmak her iki taraf için zordur.
- Dayatma olursa…
- Kurultay gününde, delegasyonun bu sıkıntılı durumu istismar etmeye kalkışması halinde bunun ters tepeceği ortadadır. Blok liste dayatması olursa, gelecek üç ay içinde yeni bir olağanüstü kurultay durumu ortaya çıkarsa kimse şaşırmamalıdır.
MEDYATİK OLMAK YETMEZ
-Yeni isimleri partiye getirilmesi…
- Doğrudur, partiye yeni bir çehre getirileceği doğrudur. Ancak bu isimlerin Türk siyasetinde kimsenin aklına gelmeyen isimler olacağı ve bu isimlerin partiyi katılımı ile partinin yaşadığı kimlik kavgasını ve bunalımını hızlandıracaktır. Ancak unutmamak gerekiyor ki, medyatik olmak hiçbir zaman sandığa olumlu yansımıyor.
- Genel Başkanlık ne olur?
- Bu delege yapısıyla Genel Başkanlık değişikliğini beklemek hayal olur… Ama İnce, 250 delegenin imzası ile aday olabilir. Kurultay’da da en aşağı da 500 dolayında oy alabilir. Yani Kemal Beyi zorlar. Bu arada Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale’de delegelere dikkat etmek lazım… Delegelerin çoğu, arkalarında durdukları Kemal Bey’den uzaklaşıp İnce’ye yönelecekleri dikkat çekici şekilde kulislere yayılıyor. Bir partili ile konuşurken örneğin Tekirdağ’da, ‘Faik Öztrak 12 delegeden imza aldı ama bunlardan 8’i Muharrem’e oy verirse şaşırtıcı olmayacak’ iddiasında bulundu. dedi. Bu arada, Diyarbakır’da %0.8 oy alan CHP’nin 12 delegesi varken, %65 oyun çıktığı Edirne’de 6 delegeden 4’ü (6 delegeden Hamdi Sedefçi CHP’den istifa etti, bir kadın da memur oldu) oy kullanabilecek.
500 OY HESABI
- Oy dengesi..
- İnce’nin yaklaşık 500 oy alması beklenebilir. Bu rakam İnce’ye güç verir ve üç dört ay içinde ikinci bir kurultay için Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkılabilir; bu hiç uzak bir ihtimal sayılmamalı.
Sol Kanat, PM listesi çıkarıyor
İSTANBUL’un bütün ilçelerinden katılımla gerçekleşen Koordinasyon Kurulu toplantısında İstanbul’da yapılan çalışmalarla, Türkiye’de yapılan benzer çalışmalar hakkında bilgi verildi. Toplantıda bu tür çalışmaların birleştirilmesi ve Olağanüstü Kurultay’a Sol Kanat adına temsil kabiliyeti güçlü bir Parti Meclisi listesi ile girilmesi kararlaştırıldı.
CHP’nin demokratikleşmesi ve katılımcılığın sağlanması için bütün kademlerde önseçimin ve çarşaf liste uygulamasının zorunlu olması gerektiği belirtilen toplantıda bu konudaki somut önerilerin kurultay öncesi kamuoyu ile paylaşılması gerektiği kararlaştırıldı.
Toplantı, kurultaya yönelik ortak ve alternatif bir Parti Meclisi listesi için İstanbul ve İstanbul dışında temasların sürdürülmesi ve ortak bir liste ve açıklama ile kurultaya katılma kararı ile sona erdi.
“Ben eski Türkiye’deyim”
HERGÜN olduğu gibi bugün de “Eski Türkiye’deyim...”
Bugün beni, başında “yeni” hiçbir şey ilgilendirmiyor...
Ne “yeni Türkiye” tanımı, ne “yeni Cumhurbaşkanı” ne “yeni Başbakan”, ne “yeni Bakanlar”, ne “yeni AKP MYK “yönetimi, nede yeni seçilmiş ya da atanmışlar...
Ben eskilerdeyim...’Büyük Taarruz’un hemen ardından yudumlanan o muhteşem zafer coşkusunun yudumlandığı; davullar zurnalar eşliğinde halayların çekildiği; kız-kızan, yaşlı-genç, kenetlenmiş bir ulusun küllerinden yeniden doğduğu Anadolumdayım...
Ben eskilerdeyim; ne sağcı, ne solcu; ne alevi, ne sünni; ne Türk ne Kürt ayırımının yapılmadığı; bölenin de böldürenin de olmadığı Anadolumdayım...
Ben eskilerdeyim; din tacirliği yapmayan gerçek dindarların hangi dini inançta olursa olsun Tanrısı ile baş başa inancını yerine getirdiği Anadolumdayım...
Ben, Yüce Deha Mustafa Kemal’in liderliğinde kenetlenmiş Türk Ulusunun öbek öbek bu coşkuyu yudumladığı alanlardayım...
Kısacası ben; 92 yıl öncesindeyim ve onurunu yaşadığımız ve sonsuza dek yaşatacağımız “Eski Türkiye’deyim...”
Kutlu olsun...
Yılmaz ERGÜL
Sağlık sorunumuz iyi ki çözülmüş!
ŞİŞLİ Etfal Hastanesi’nin internet sayfasına yazdığım şikayet mektubunu, aynen size de gönderiyorum.
12.08.2014 günü Nişantaşı kompleksinizde kan tahlili yaptırdım.
Doktor randevusu 29.08.2014'te olduğundan, 45 kilometrelik yolu 4 kez yapmamak için,
aynı gün sabah erkenden sonucu alıp, oradan doktor randevusuna gitmek istedim.
Nişantaşı laboratuvarındaki görevliler, sonuçları vermeyeceklerini,
Kapıda adresi yazılı Şişli Etfal internet sitesinden almam gerektiğini söylediler.
Ancak bu sitede isim-soyadı ve vatandaşlı no yetmiyordu.
Hasta no ya da barkod no da isteniyordu.
Ne var ki ben bunlarla ilgili bir belge bulamadım.
Nişantaşı'nı saat 11.00-11.30 arasında yeniden aradım.
Danışmadaki hanım, laboratuvardakilerin yemeğe gittiğini (acaba kuşluk yemeği miydi?),
13.30'da bir daha aramamı söyledi.
Doktor randevusu yaklaşıyordu. Saat 14.00'e doğru bir daha aradığımda kimsenin geri dönmediğini, gelip gelmeyeceklerinin de şüpheli olduğunu bildirdi...
Bunun üzerine, aynı yerin Dahiliye Mütehassısı tarafından sevkedildiğim ve kan tahililinin
ertesi gününe (13 Ağustos) randevu aldığım merkez binadaki sintigrafi bölümünü aradım.
Müteaddit denemelerime rağmen, kimseyi bulamadım.
İstediğim sadece, tarih ve isim vererek, internette yazılması gereken bilgilerden birini rica etmekti
Demek sağlık sorunumuz çözüldü ha?
Aferin bize.
Mustafa SAĞLAMER-Gazeteci
Paylaş