Paylaş
1957’de ölümüne kadar Ulus ve Yeni Ulus’ta (Eski Başbakan Nihat Erim’in) gazetelerinin başyazarlığında bulundu.
Her zaman ’sert kalemiyle’ yazdığı polemik ve eleştirileriyle gündem oluşturdu.
İttihat ve Terakki’yi de eleştirdi, Demokrat Parti’yi de...
Anlatacağımız siyaset anısı; 2 Mayıs 1954’te, yani DP’nin % 54.6 oyla ikinci kez iktidar olmasından hemen sonraya rastlıyor.
Hüseyin Cahit Yalçın 80 yaşında...
DP’nin uygulamalarına karşı ’Yeni Ulus’ta ağır eleştiriler yapıyor. İktidar bunalıyor.
İstanbul Başsavcısı’nın emri üzerine Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü ve Devlet Bakanı Celal Yardımcı’yla ilgili yazılarına yönelik ’neşriyat suçu’ndan dava açılıyor. İlgili yazılarda Yardımcı’nın Ağrı’da dini siyasete alet eden konuşmalar yaptığını; Köprülü’nün Mısır Sefiri Hulusi Fuat Tugay’a karşı önyargılı davranarak kendisini rencide ettiğini yazıyor. Bunlar iddianamede yer alan konular.
60 YILLIK YAZAR
1954 Eylül’ünde ’hükümetin manevi şahsiyetini tahkir’den 26 ay, 20 gün hapse mahkûm oluyor İstanbul’da... Yalçın savunmalarında, "Gazetecilik göreviyle hükümeti ikaz ediyorum. Başkalarına hakaret ettiğim varit değildir. Onlar (DP) bizim partimizin başkanına uluorta hücum isnatlarda bulunmuştur. Ben sadece bunlara cevap verdim ve Başbakan’ın bu hadiseler karşısındaki durumuna işaret ettim. 60 yıldan beri yazı yazan, kalemi elinden düşürmeyen bir insanım. Yazılarımdaki hakaret unsurunun ne şekilde teşekkül edeceğini çok iyi bilirim. Bu yazılarımın hepsi de memleketini seven bir insanın milli ve vicdani sesidir."
H.Cahit Yalçın’ın yargılanması, siyasetin gündemine oturuyor; DP ve CHP ilişkileri iyice geriliyor.
Karardan sonra savcının emri üzerine hemen cezaevine yollanıyor. Evine gelenlere, çamaşırlarını ve kitaplarını alarak "Hay hay cezaevine gidelim" diyor. Aralık ayında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Üsküdar Cezaevi’nde Yalçın’ı ziyaret ediyor.
Daha sonra Genel Sekreter Kasım Gülek’in başkanlığındaki heyetin Yalçın’ı ziyareti sırasında ’nümayiş’ yapan CHP’lileri, atlı polisler dağıtıyor. Meclis Başkan Yardımcısı Sırrı Atalay’ın karşı caddeye geçme isteği dahi polis tarafında engelleniyor.
1955 yılına girilirken Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Hüseyin Cahit Yalçın’ı sağlık durumundan ötürü affediyor.
Kıssadan hisse...
’Kalkın ey ehl-i vatan’ dediler
Hep ayağa kalktık
Bir de baktık yerimize oturmuşlar
Biz ayakta kaldık.
Sakallı CELAL
’Baskı altındayım’
CUMHURİYET’ten Ali Sirmen köşesinde yazıyor: 12 Mart 1971 döneminde, İlhan Selçuk, Ziverbey Köşkü’nde işkence altında alınmış ifadesinin Selimiye’deki askeri mahkemede olduğu gibi zapta geçirilmesini istiyor. Daha sonra, yazılı olan bu ifadesinin okunmasını istiyor. Selçuk, "Şimdi lütfen her cümlenin sondan ikinci kelimesinin ilk harflerini alt alta okutur musunuz?" diyor. Duruşma yargıcı bu talebi yerine getiriyor.
Her cümlenin sondan ikinci kelimesinin ilk harfleri alt alta okunduğunda ortaya şu ifadeler çıkıyordu:
- İşkence altındayım.
- Zincire vuruluyorum.
- Ölüm tehdidi var.
- Bu yazı zorla yazdır...
- İşkence, zulüm var
- Ölüm var.
- Baskı altındayım.
Türk dilinin ustası, işkence altındayken akrostiş yapmıştı.
İlhan Selçuk, birkaç ay sonra ’Madanoğlu Davası’ olarak bilinen davadan, ’Mahkemenin tam bir vicdani hukuki kanaatiyle ve oybirliğiyle’ beraat edecekti.
Hayat devam ediyor.
Gözaltı değil göz hapsi
ALMANYA’dan bir okurumuz, 83 yaşındaki İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasına tepki göstererek "AB ülkelerinde 75 yaşın üzerindeki hiç kimsenin. ne gözaltına alındığını, ne de tutuklandığı" hatırlatıyor.
AB uyum yasaları çerçevesinde bu uygulamanın Türkiye’de geçerli olması gerektiğini söylüyor.
Peki ’zanlı’ da olsa ’katil’ de olsa bu kişi hakkında ne yapılıyor?
"Evinde göz hapsine alınıyor" diyor. Uluslararası bir hukuk kuralı bu.
Tayyip Erdoğan, AB’yi sözde seviyor, özde sevmiyor.
Biliyor musunuz
CUMHURİYET Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız’ın, gazetenin dünkü sayısının 200 bin, bugünkü sayısının da 250 bin adet basıldığını söylediğini... ORMAN Mühendisleri Odası Marmara Şubesi’nden yapılan açıklamada "Kesin güzergahı ne olursa olsun, İstanbul Boğazı’na yapılması düşünülen 3. köprünün, kuzeye çekilmiş İstanbul ormanlarını yokedeceği açıktır. Köprünün yapımı halinde, çevre ve bağlantı yolları ile Belgrad Ormanı büyüklüğünde ormanlık alan ve bir o kadar da tarım ve/veya yabanıl alan yokolma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır" denildiğini... YURTDIŞINDA yaşayan Türk vatandaşlarının oy kullanabilmesine ilişkin ilgili değişiklik yasasının dünkü Resmi Gazete’nin mükkerer sayısında yayınlandığını...
Mesaj Panosu
ABD patentli şeriat darbesinin üstü kravat altı takunya olan özel hizmetlilerinin hukuk dışı uygulamalarının arkasındaki rejim değiştirme çabalarına karşı sessiz, tepkisiz ve suskun kalma!
Uğur SETEN
Paylaş