Paylaş
“Zaman, genel olarak olay ve olguların geçtiği, geçmekte olduğu ve geçeceği süreye denir.
Takvim, zaman ölçü birimidir. Takvim, zamanı, Dünya ve Ay’ın hareketlerine göre gün, ay, hafta, yıl gibi belirli bölümlere ayırma sistemidir.
Takvimler, toplumlara göre fazla ve çeşitli olsa da temel olarak Güneş ve Ay yılını esas alan takvimler olarak iki gruptur.
Osmanlı’da önce Hicri takvim, sonra da 1 Mart’ı yılbaşı kabul eden Mali takvim kullanıldı.
Cumhuriyet sonrası 1 Ocak 1926’dan başlayarak Gregoryen takvim benimsendi. Roma’da Papa XIII. Gregorius’un 1582 yılında Jülyen takviminde görülen düzensizliğin giderilmesiyle kabul edilen takvime Gregoryen (miladi) takvim denir.
Bugün İslam dünyasında yaygın olarak Hicri ve Miladi takvim kullanılmaktadır
Çin ve Hint’in takvimi de farklıdır.
İbrani takvimi farklıdır. Mısır’dan çıkışla başlatmışlardır. Bu ise 5751 tarihidir.
Dünyadaki bütün takvimler dini bir temele oturur.
Ya aylar: Roma takviminde aylar, gündüz ve gecenin eşit olduğu, hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen martius’tan (mart) başlatılıyordu. Aprilis (nisan), maius (mayıs), junius (haziran), quintilis (temmuz), sextilis (ağustos), september (eylül), october (ekim), november (kasım) ve december (aralık) idi. 60 gün daha sonra janarius (ocak) ve februarius (şubat) adlı iki ay daha eklenerek takvim tamamlandı.
Miladi takvim ilk olarak Jülyen takvimi adıyla MÖ 46 yılında Roma İmparatoru Julius Sezar tarafından yapılmıştır. Bu tarihte yılbaşı marttan ocaka alınmıştır. Romalılar daha sonra quintilis (temmuz) ayının adı july, sextilis (ağustos) ayının adı august yaptı.
Yahudilerin ay isimleri ise şöyle: Nisan, ijar, sivan, tammuz, av, elul, tişri, kislev, heşvan, tevet, şebat, adar.
Türkiye’de aylar: 1 Ocak 1926’dan itibaren kullanılan ay isimleri, 3 Türkçe, 4 İbranice, 3 İngilizce, 1 Arapça, 1 Süryanice ve (ortak kelimeli) ay isimleri de değiştirilir.
Mart, mayıs, ağustos (Batı), şubat, nisan, eylül, temmuz (İbranice) kasım (Arapça), haziran (Süryanice). Türkçe ay ismi var mı, var. Ocak, ekim, aralık.
Günlerimiz mi? Onlar da nasılsa, Arapça ve Farsça kalmış.”
GÜNÜN SÖZÜ
Bilgi edinmek istersen oku ve gez.
Selçuklu, Osmanlı ve Türk bayraklarıyla sular altında kaldı
Aşağı Kümbet’e veda
ARTVİN’in Zeytinlik (Sirya) Köyü’ndeki Aşağı Kümbet iki ay önce Artvin Deriner Barajı altında kaldı, Yukarı Kümbet ise önceki gün... Karadeniz’de başka kümbet de yoktur. Burası Artvin’e 15 dakika mesafededir. Türbeye Selçuklu, Osmanlı ve Türk bayrakları astık. Karadeniz’e ilk giren bu Serdengeçtilerin kalan son mezarını ziyaret ettik; hazırladığımız bir sandukayı, ileride tarihe ışık tutması için Kümbete koyduk.
Artvin’de ata yadigarı dede mirası, özgün mimari yapı tekniği, malzeme özellikleri birer tarihsel miras olma ve bundan sonra da hiçbir şekilde yapılması mümkün olmayan Berta Köprüsü, Ferhatlı Köprüsü, Aşağı Kümbet baraj altında kaldı. Elimizle, dilimizle engel olamadık, Artvin Açıkhava Müzesi ile ekonomiye kazandıramadık.
Kümbet’i en son terk etmek çok zor oldu.
Aldığımız son habere göre, 23.10.2012’de diktiğimiz Türk bayrağı 30-31 Aralıkgecesine kadar dalgalanarak pazartesi gecesi su altında kaldı. Karadeniz’deki ilk
Saltuklu eseri tarihten kazındı. (www.bertakoprusu.com)
Zeki KURT
Çamlıca camisi
Halk karar versin
ÜNLÜ halkla ilişkilerci ve reklamcı Sibel Asna diyor ki:
Mimar Sinan, “Herkesin içinde doğru olana eğri bakan bir göz vardır” demiş yıllar önce. Usta bize, “mimari değerler ve doğru bakma”nın ne demek olduğunu gösteren sayısız şaheser inşa etti. Şimdi ise Başbakan Erdoğan, büyük ustanın eserlerini cüssesiyle gölgede bırakacak bir camiyi, mimari beceri ve tecrübesini bilmediğimiz kişilere inşa ettirmek istiyor. Peki, bu caminin yapılmasına kim karar verdi?
“İstanbul’un her yerinden görülecek cami nasıl olsun” diye sana soruldu mu?
Bana sorulmadı!
Kocatepe ve Şakirin camilerini yapan mimar Hüsrev Tayla “En çok öfkelendiğim nokta şu: Başbakan tek başına ‘Maraş’ta böyle bir cami gördüm bu aynen yapılsın’ diyor” dedikten sonra şöyle devam ediyor:
“Peki bizim söz hakkımız nerede? 75 milyonun söz hakkı nerede? Özellikle, cami gibi toplumun hassas olduğu bir konuda Sayın Başbakan’dan beklentimiz, en çok sayıdaki insanın tasvibini, olurunu, olmazını, eleştirilerini alması.”
(Bu konuda açılmış imza kampanyası var.)
Haramdan önce esas yurttaşlık görevi önemli
BAŞBAKAN, Şanlıurfa’da kalabalığa hitap ederken, “Sizden bir ricam var. Herhalde elektriği kaçak kullanmayacağız değil mi? Çünkü siz haramı helali çok iyi bilirsiniz. Ben inanıyorum ki, Viranşehirli kardeşimin gırtlağından haram geçmez” demiş. Yürütmenin referansına bakar mısınız; dini inançlar ve dini yasaklar...
Halk, kaçak elektrik kullanmaktan haram korkusuyla vazgeçirilmeye çalışılıyor; bizzat Başbakan tarafından...
Kaçak elektrik kullanmak ciddi suç. Yurttaşlık bağıyla bağlı, bu ülkede yaşayan herkes, yasalara uymak zorunda değil mi?
Zarar verenlerin “Allah’a havale edilmesi” yerine, yurttaşlık sorumluluklarının hatırlatılması ve yaptırımlar gerekmiyor mu?
MESAJ PANOSU
ANADOLU Sigorta’nın değerli yetkililerine: RTÜK tarafından yasaklanan Atatürk reklamınızı internet ortamında izledik, çok ama çok beğendik.
Tasarlayan, emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Yasaklamaların olmadığı, gerçek demokrasili yıllar dileğimizle... L.G.
Paylaş