GÜNLERDİR Ankara Eki’nde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin su kullanıcılarına oynadığını oyunu duyurmaya çalışıyorsunuz. Duyarlı bir gazetecilik yapıyorsunuz. Su kullanıcılarına daha başka oynadıkları bir oyunuda ben bildireyim size, lütfen yayınlayın!
Kızılırmak suyunun bağlanması ile sularımız harbiden kırmızı akmaya ve borularımız patlamaya başladı. Bunun üstüne apartman yönetimi karar aldık boruları değiştirdik. Bu arada zarar gören su saatleri oldu. ASKİ’den görevliler geldiler aralık ayında 5-6 su saati değiştirdiler.
Ocak ayının (yani bu ay) 7’sinde su faturamız geldi.
90.43 TL ödemem var. Şok oldum. Emekli bir öğretmenim ve iki çocuğumla yaşıyorum.
Bu faturayı görünce dilim tutuldu. Faturada yazan bilgiler şöyle:
KONUT
Son okuma tarihi: 7.1.2009
İlk okuma tarihi: 12.11.2008
Son gösterge: 7
İlk gösterge: 0
Tüketim m3: 7
Kıyas m3: 20
Su bedeli: 52.23
Atıksu bedeli: 26.12
Şube yolu: 0.75
KDV tutarı: 6.40
Çevre temizlik: 4.93
TOPLAM: 90.43 TL.
Benim tükettiğim su 7 m3.
Kıyas diye bildirilen 20 m3 suyu benim faturama kullanmadığım suyun (halde) niçin, neden, niye yazıp parasını alıyorlar?
Bu işlem daha pek çok vatandaşa yapılıyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi her birimi ile 15 yıldır soydu bizleri!
Artık yeter!
Senem DURAY
Başkent Elektrik’e teşekkür ederim
ELİMDE son bir ay içinde tebliğ edilmiş üç ayrı kurumun faturası var.
1- Başkent Elektrik Dağıtım: Bu fatura 30 günlük tüketimi kapsıyor, 27.12.2008 tarihinde tebliğ edilmiş; son ödeme tarihi ise 27.01.2009.
Yani BEDAŞ bir aylık tüketim için bir aylık ödeme süresi tanıyor.
2- EGO Doğalgaz: Bu fatura 34 günlük tüketimi kapsıyor, 24.12.2008 tarihinde tebliğ edilmiş; son ödeme tarihi ise 13.01.2009...
Yani EGO 34 günlük tüketim için 21 günlük ödeme süresi tanıyor.
3- ASKİ: Bu fatura 60 günlük tüketimi kapsıyor; 13.01.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, son ödeme tarihi ise 23.01.2009...
Yani ASKİ 60 günlük tüketim için 10 gün süre veriyor.
İlginç bir durum, vatandaşa tanıdığı kolaylıktan dolayı Başkent Elektrik’e teşekkür borcumuz olmalıdır, diye düşünüyorum.
Reşat Sinan AKKAYNAK-Elektrik Y.Mühendisi (ODTÜ 1969)
Yemekte(yiz’de) kaybolan değerler
KÜLTÜRÜMÜZDE ’Misafire hürmet’, ’Misafir umduğunu değil bulduğunu yer’, ’Yaşlıya saygı’, ’Yemeğin nimet olduğu’ ve ’Hoşgörünün erdem olduğu’ gibi birçok söz vardır. Ama son zamanlarda TV’lerde yayınlanan bir yarışma programında özenle hazırlanmasına rağmen hatta kimi evlerde daha önce hiç pişirilememiş yemekler yarışmacılar tarafından saygısızca, çok ağır hatta kimi zaman yaş hürmetine bakılmaksızın eleştirilmektedir.
Yapıcı olmaktan çok uzak, karşılıklı öneri alışverişinde bulunmakla ilişkisiz buradaki konuşmalar iletişimdeki geri kalmışlığımızı göstermektedir.
Her geçen gün kibarlıktan uzak ’kabadayı’ ağzı ile yıkıcı, saygısız, düzeysiz konuşmalar evlerimize girip bunlar sanki normalmiş gibi sunuluyor.
O yemeklerin hiç yapılamadığı evleri düşününce yarışmacıların yemeği ağızlarından çıkarması düşündürücüdür. Her şeyden önce emeğe saygı erdemdir. İnsanın karnının doyurulması hala yaşam mücadelesidir ve Türk kültüründe ve dinimizde kutsaldır. Mevlana’nın yetiştiği topraklarda hoşgörü hiçbir yarışma kuralı ile zedelenmemelidir.
Bu gibi Türk toplumunun hoşgörü, saygı, misafirperverlik, emeğe saygı, ekmeğin kutsallığı özellikleri ile uyuşmayan programın izlenmeyerek tepki verilmesini öneriyorum.