Kuşdili'nin dili olsa

Ne yazık ki 'rant kafası' "Evet doğru burası park olmalı" diye düşünemiyor.

Göztepe Parkı'na cami yapılacağı açıklandığında ayaklanan halk neden aynı tepkiyi göstermiyor? "Yeşşiilll istiyoruz" diye bağırmıyor?

Aynı şekilde Çobançeşme Fidanlığı diye anılan Hazine arazisi de (Sefaköy) Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar ve Küçükçekmece ilçelerinin parkı olarak düşünülmüyor?

Londra'daki Hyde Park ve New York'taki Central Park gibi...

Oraları görenler hep böyle yerlere imrenir de, hadi bir benzerini de biz yapalım diye neden düşünmezler?

İstanbul'a ihanetin sonu gelmiyor.

Her yer 'beton'la kaplanana kadar yağma zihniyeti sürüyor, sürecek de...

Artık AKP, yeşil ve boş alanları rant pazarına açan 'iktidar ve belediye' olarak anılacaktır.

Kadir Topbaş, ünlü mimar Hakan Kıran'a bu projeyi hazırlatırken, 'park yapsak keşke' diye hiç aklından geçirmiş midir?

Büyükşehir, SİT olan 80 dönümlük Kuşdili Çayırı'na böyle bir proje hazırladığını, 30 yıllığına da yap-işlet-devret modeliyle müteahhit Emrullah Turanlı'ya verdiğini Kadıköylülerden neden saklıyor. Hani şeffaflık?

Peki Büyükşehir, burasını Koruma Kurulu'ndan nasıl geçirecektir?

Kemal Unakıtan'ın, villarını yapabilmesi için üyeleri değiştirilen Koruma Kurulu buna da mı izin verecek?

Kadıköy Belediyesi'nin, park içinde cami yapılmasına nasıl karşı çıktıysa,

kendi sınırları içindeki tarihi 'son alan'ın park yapılması için mücadele etmesi gerekmiyor mu?

Park deyince öyle TEM'in veya E5'in kenarlarına yapılan 'yeşillendirme' olarak düşünmeyin.

Bazılarının çok eleştirdikleri eski Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Nurettin Sözen'in, rantçıların elinden kurtararak yarattığı (Etiler) Ulus Parkı'ı gibi büyük bir projenin benzerlerine neden imza atmıyor Büyükşehir?

Gidin bir bakın, hangi başkan boğaza karşı böyle bir park yarattı acaba?

Bilmeyenler gitsinler bu parka, boğazın muhteşem görüntüsünü doyasıya izlesinler... Bugün boğazın keyfini çıkaranlar arasında Başbakan'ın kardeşi Mustafa Erdoğan da bulunuyor. Erdoğan hiç olmazsa abisi kanalıyla bu gibi yerlerin İstanbul'a kazandırılması için öneride bulunamaz mı?

İstanbul'da Gülhane ve Yıldız Parkı'ndan başka bir kaç tane park var, söyler misiniz?

BU DA AĞA HAN'LIK

Aklımıza geldi... İstanbul'da parkların çevresi kalın ve yüksek duvarlarla çevrilidir. Bunların üzerine de iki metrelik demir parmaklık konulur.

Böylece de 'yandaş' müteahhitler beslenir.

Esenyurt Belediye Başkanı AKP'li Necmi Kadıoğlu'nun beldesinin ortasındaki parkın çevresini bugün nasıl bir beton-demir yığınına dönüştüğü ibretle

izlenmelidir. Seçim çalışmalarında tek ziyaretini buraya yapan Emine Erdoğan, bu beldeyi tekrar ziyaret etmelidir. Bir kışlaya döndürülen parkı ve öteki yeşil alanların nasıl imara açıldığını gördüğünde mutlaka kulağını çekecektir Kadıoğlu'nun...

Eğer çekmeye kıyamıyorsa o zaman Kadıoğlu'nu Ağa Han Ödülü'ne aday gösterebilir.

Bir alan doğal örtüsüyle neden kalmaz?

Neden ille de beton?

"Biz yabancılara çok iyi muamele ettik. Bütün felaketlerimizin sebebi budur."

(II. Abdülhamid)

Biliyor musunuz

- 1968-1996 yılları arasında Kulis adlı tiyatro dergisini yayınlayan, 1997'de Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne, 2005'de Tiyatro Eleştirmenler Birliği Onur Ödülü'ne layık görülen Hagop Ayvaz'ın cumartesi günü 96 yaşında vefat ettiğini, cenaze töreninin bugün saat 15.00'te Feriköy Surp Vartanas Ermeni Kilisesi'nde yapılacağını...

- AKP Mersin il örgütünde milletvekili aday adayı, belediye başkan aday adayı ve en son il başkan adayı olarak bilinen Abdi Kurt'un, Martaş adlı firmasının Kamu İhale Kurumu tarafından Ağustos 2007’ye kadar ihalelerden men edildiğini...

Uyan ey halkım

CUMHURİYET tarihimizin bu en karanlık günlerinde, seni insan olmanın doruklarına taşıyan ve yüz binlerce şehidin daha kurumamış kanları pahasına kazanılan son Türk devletinin, ne türlü bir açmazın içerisinde olduğunun bilincinde misin?

Bu gün, sadece söylemlerde kalan Atatürk Cumhuriyeti'nin kalelerinin teker teker nasıl yıkıldıklarının farkında değil misin?

Bu umursamazlığınla kimlere hizmet ettiğini, cesaretlendirdiğini görmüyor musun?

Rejimlerin gerçek sahibinin halk olduğu gerçeğini başkalarına havale etmeyi sana kim öğretti?

Vatanın bölünmez bütünlüğü ve Atatürk devrim ve inkılaplarına sadık kalacağına dair şeref sözü veren vekillerin bile, açıkça devlet karşıtı beyanlarına daha ne kadar tahammül göstereceksin, bu şerefsizliğe tepki göstermeyecek misin?

Lozan’ı Sevr’e dönüştürmenin telaşı içerisinde olanları; ‘Serçe’nin telaşı içinde’, ‘Midye gibi kapalı ve rahat’ seyretmek midir andın?

Vatanın, nazarında bir dansöz yarışması, pop yarışması, lig maçı kadar hükmü yok mu?

Atatürk Türkiyesi'nin eriştiği muasır medeniyet yolundaki kazanımların gözlerinizin önünde müstevlilerin emellerine peşkeş çekilmesine daha ne kadar sabır göstereceksin?

Yüce dinimizi, şahsi emelleri ve iktidarlarının temel dayanağı olarak istismar edenler seni ilgilendirmiyor mu?

Gelecek kuşaklarınızdan ödünç aldığınız bu cennet vatanı kimlere teslim etmek üzere olduğunuzu görmüyor musunuz?

Son seçimde 41 milyon seçmenden 11 milyonun sandık başına gitmediğini ve bunlar arasında sen ve senin gibilerinin çoğunlukta olduğunu bilmiyor musun?

Bütün bu ahval ve şerait içerisinde, hâlâ ‘Üzüm gibi ezilmeyi’ içine sindiriyorsan bu yazıyı unut gitsin, ne olacak memleketin hali de ve hatıralarınla yaşa.

Zübeyir BATUR

Yobazlar yaylada

9 EYLÜL'de (ramazan değil) büyük bir heyecanla hem yöreyi gezmek hem de Ayder Yaylası'nda ilk kez gerçekleştirilecek Devlet Senfoni Orkestrası'nın klasik müzik konserini izlemek için Ayder'e gittik. Konser, doğa her şey çok güzeldi, yöre büyüleyiciydi... Oldukça fazla yabancı turist vardı.

Bu turistik yöredeki müthiş güzellikteki konser dışında; bizleri dehşete ve endişeye sürükleyen, gezimize gölge düşüren çok çarpıcı bir gerçekle karşılaştık. Yöre ve çevresindeki oteller, tesisler ve her yerde (gözünüze sokulurcasına kocaman tabelalarda) 'İçki içmek yasaktır' yazıyordu.

Bir an başka bir ülkede olduğumuz duygusuna kapıldık. Akşam Haşimoğlu Otel'de verilen 'çay kahve kokteyli' ile gezimiz sonlandı.

Böylesine yabancı turistin çok geldiği bölgede hangi zihniyet bunun mantıklı bir açıklamasını yapabilir...

Ankara'ya çok uzakta doğa harikası bu yöredeki uygulamayı dayatmaya hangi yetkin yönetim nasıl bir açıklama yapacak merak ediyorum.

Cevap: Gözden ırak yerlerde 'Türkiye nereye gidiyor'.

560 yerde siyanürle  altın üretimi yapılacak

TÜRKİYE Çevre Platformu (TÜRÇEP) 5. Yönetim Grubu ve 2. Temsilciler Meclisi'nin, 22-24 Eylül tarihlerinde Samsun'da gerçekleştirilen; Doğu ve Batı Karadeniz, Doğu ve Batı Akdeniz, Marmara, Ege ve İç Anadolu Çevre Platformlarından temsilcilerinin katıldığı toplantıda şu tespitler yapılıyor:

TÜRÇEP; ülke düzeyinde çevre duyarlılığının arttırılması, çevre sorunlarının çözümüne yönelik somut adımların atılabilmesi için Cargill ve Bergama örneklerinde olduğu gibi kesinleşmiş olmasına karşın uygulanmayan mahkeme kararlarının geciktirilmeden uygulanmasını talep eder. Bu konuda etkin kampanyaların düzenlenmesini, çevre sorunlarına yönelik sürdürülen hukuki mücadelenin ulusal ve uluslararası boyutta yoğunlaştırılıp yaygınlaştırılmasını ve açılan çevre davalarına ülke düzeyinde müdahil olunmasını benimsemiştir.

TÜRÇEP, Bergama'da ve Eşme'de sürdürülen siyanürle altın üretimi konusunda yürütülen mücadeleyi destekler ve sahiplenir. Gümüşhane, Artvin, Havran, Efem Çukuru başta olmak üzere ülkemizin 560 farklı yöresinde yapılması planlanan siyanürle altın üretimini, topraklarımızın talan edilmesi, giderilmesi olanaksız maden atığı çöplükler haline dönüştürülmesi ve giderek yaşamın topyekün zehirlenmesi süreci olarak tanımlar.

Bu konuda kentler ve ülke yönetiminde sorumluluk sahiplerini uyarır, siyanürle altın üretimini yasaklayan kesinleşmiş mahkeme kararlarının derhal uygulanmasını talep eder. Ülke topraklarımızın doğal sahibi yurttaşlarımızı bu ve benzer konularda daha duyarlı olmaya, bu girişimleri durdurmaya ve eylemliliklerini yükseltmeye çağırır.

Bafralı çevre dostlarının yıllardır yürüttüğü mücadele ve uyarılarına karşın, Kızılırmak suyunu hiçbir şekilde kullanılamaz hale getiren ve Kızılırmak Havzasının sanayi atıkları ile tümüyle kirlenmesi sonucu susuzluk sorunu ile karşı karşıya kalınan Bafra ve çevresinde yaşanan sorunların, Trakya'da Ergene Ovasında ve ülkenin birçok bölgesinde de hızla artmakta olduğu, su sorununun ülkemizin geleceğini tehdit etmekte olduğunu, bu konuda acil önlemler alınması gerektiğini tespit eder ve bu konuda sürdürülen mücadeleyi destekler. İç Anadolu bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin hemen her bölgesinde sulak alanlarının, göllerin hızla kurumakta olması su sorununun günümüzde aldığı düzeyi ve geleceğe yönelik tehdidin boyutlarını açıkça göstermektedir. Su ve sulak alanlara ilişkin ulusal düzeyde politikalar geliştirmek ve acil önlemler almak ertelenemez bir görev ve sorumluluktur.

Ülkemiz topraklarında nükleer santrallerin kurulmasına açıkça ve doğrudan karşı çıkan TÜRÇEP, nükleer santrallerin kurulması öngörülen ve hükümet kararına dönüştürülen bölgelerin nükleer atık depoları, nükleer çöplükler haline dönüştürülmesi tehdidi ile karşı karşıya olduğunun altını çizer. Bu konuda ülkeyi yönetenleri, sorumluları uyarır. Bu bölgelerde ve ülkenin tamamında yaşayan yurttaşları, dikkatli ve duyarlı olmaya, bu tür girişimler karşısında eylemliliklerini yükseltmeye çağırır.

TÜRÇEP enerji konusunda enerjinin etkin kullanımı, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıma sunulmasını önemser. Enerjinin Etkin Kullanım Yasası'nın ülkemiz gerçeklikleri ve çağdaş standartlar ölçeğinde geciktirilmeden çıkartılmasını TBMM den talep eder.

Yangınlar ve rant amaçlı talanlar sonrası hızla azalmakta olan orman alanlarımızın korunması ve geliştirilmesi, yaşamın sürdürülebilirliği açısından bir zorunluluktur. Çevre ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere bu ülkede yaşamını sürdüren her birey, var olan tüm kurum ve kuruluşlar sorumluluk taşımakta olup, bu sorumlulukların gereğinin ertelenmeden yerine getirilmesi bir zorunluluktur. Orman alanlarındaki talanın bir başka boyutu olarak gördüğümüz golf sahalarının yapımı da derhal durdurulmalıdır.

Atık sorunu yaşamı hızla tehdit eden boyutlara ulaşmıştır. Ülkenin hemen her yeri hızla sanayi ve evsel atık depolarına, çöplüklere dönüşmekte, toprak, hava, su hızla kirlenmektedir. Atıkların çağdaş standartlarla toplanması, geri kazanımı ve azaltılmasını öngören atık politikaları ve projelerinin uzmanların ve halkın katılımı ile geliştirilerek hızla hayata geçirilmesi ertelenemez bir zorunluluktur.

TÜRÇEP AB standartları ve BM kararlarını uygulayan sözde gelişmiş ülkelerin standart dışı ürün ve teknolojilerini ülkemize aktarma çabalarını reddeder. Mahkeme kararına karşın Samsun'da kurulan, bugün tekrar ÇED izni verilerek faaliyete geçirilmesi planlanan mobil fuel-oil santralleri ve kurulması planlanan rafineri benzeri yatırımları bu kapsamda niteler. Başta Samsunlular olmak üzere tüm yurttaşları bu tür girişimlere karşı sivil itaatsizlik eylemleri ile de desteklenmiş hukuki mücadeleye çağırır.

TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU (Nihat Çavdar BAÇEP Dönem Sözcüsü TÜRÇEP Y.K. üyesi, 0543-761 9915 yanarkoza@mynet.com)

Termale bayram zammı

İŞ, güç ve sağlık problemlerinden dolayı yaz tatiline çıkamadık. Bayram dolayısıyla fırsattır deyip termal tesislere bakmaya başladık. 10 günde fiyatlar 2, hatta bazı yerlerde 3 katına çıkmış. Bayrama kadar fiyatlar kişi başı 50 YTL iken şimdi bakıyorum 100-150 YTL'lerde.

Turizmciler yerli turistleri aldatmaktan ne zaman vazgeçecekler? Turlarla gelen yabancı turistler güzelim Akdeniz ve Ege'de her şey dahil gecede 5-10 dolara kalabiliyorken, tatil köyünde bir şişe suya 1 dolar verdiğimi bilirim.

Turizm Bakanlığı ve tesis sahiplerinin ellerini vicdanlarına koyarak fiyatlara müdahale etmelerini istiyoruz.

Mehmet DEĞİRMENCİ

Mesaj Panosu

- DÜNYANIN en büyük otogarı olduğu ileri sürülen (bana göre en pis ve kötüsü)

Bayrampaşa Otogarı'na araç giriş ücreti 3 YTL idi. 7 Eylül günü 4 YTL ödedim.

9 Eylül'de tekrar otogara girmek zorunda kaldım ve 5 YTL ödedim. Aldıkları parayla bir şey yapsalar bari...

- ALTUNİZADE'de çevreyoluna katılımda, Ümraniye yönünden gelen araçlara yeni uygulama ile sadece tek araçlık geçme izni verildiğinden, 1 kilometrelik yolu yaklaşık 50 dakikada gidebiliyoruz. Eğer (sadece sabahları) Libadiye'den Altunizade'ye, (Kadıköy ve Üsküdar yönüne gidecekler için) tercihli yol uygulaması yapılırsa bu eziyeti çekmek zorunda kalmayız.

- YÖK'e... Kemal Özenç Ege Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği bölümünü kazanmış; ÖSYM'den evine kazandığına dair bir posta gelmemiş. Kaydı silineceğinden paniklemiş durumda. Özgenç "Kazandığımı ÖSYM biliyor, Ege Üniversitesi biliyor, ben biliyorum. Hani e-devlet" diyor. (0536-662 44 44)

- AKDENİZ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 1. sınıf öğrencisiyim. Bu yıl kredi başvuruları İnternet ortamına alındı. Ancak sistem çalışmıyor. Öğrenim kredisinin son başvuru tarihi 4 Ekim'di. Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun sayfası sürekli hata veriyor. Mağduriyetimizi kim giderecek.