Kopenhag’da umut yok

SEVİLLA Zirvesi'nden beri Türkiye'nin Kopenhag'da tam üyelik görüşmelerine başlaması için bir tarih almasının şart olduğunu dile getirmiş ve bu tarihin de verilebileceği konusunda umut içinde olmuştum.

Özellikle Türkiye'de ağustos ayı başında yapılan kanun değişiklikleri ve Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesinden sonra, AB'nin 13 Aralık 2002 tarihli Kopenhag zirvesinde, en geç Kasım 2003 tarihinde başlamak üzere Türkiye'ye bir tarih verileceği görüşünü savunmuştum.

Türkiye'nin, AB'nin 1 Ocak 2004 tarihindeki genişleme sürecinden önce yani 10 Doğu Avrupa ülkesinin Birliğe üye olmasından evvel, görüşmelere başlayarak, tam üyelik persfektifini 2008-2010 yılları arasında gerçekleştireceği görüşü bende hákimdi. Birliğin yetkilileri ile yapılan görüşmelerde bu konunun gerçekleşebileceği izlenimi ciddi bir şekilde uyanmıştı.

KARAR: HAYIR!

Bu hafta başında Almanya'daki seçimlerden sonra da Türkiye için hazırlanan AB persfektifi ortaya çıkmış bulunuyor. Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye hiçbir şekilde gürüşmelere başlamak için bir tarih verilmeyecek. Her ne kadar AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu Türkiye için olumlu sinyaller getirecek ve 13 Aralık'ta Türkiye'nin Kopenhag'da sırtı sıvazlanacak olsa da görüşmelere başlanması; ancak 1 Ocak 2004 tarihinde AB'nin 10 yeni ülkeyle genişlemesi ve 25'lerin Avrupa'sının kurulmasından sonra ele alınacak. Böylece Türkiye ile AB arasındaki görüşmelere başlanması 2004 yılı haziran ayında gerçekleşirilecek olan zirvede kararlaştırılacak. Bu, Türkiye için çok olumsuz bir gelişme olacak.

Şimdi Türkiye'nin AB üyeliğine çekinceli bakan ülkelere 1 Ocak 2004'ten sonra 10 ülke daha eklenecek. Bu 10 ülkenin en büyük beklentisi, AB'nin yardım fonlarından pay almak olacak. Bu ülkeler, pay almak için birbiriyle yarıştıkları için AB'de Türkiye'nin tam üyeliğine de kolay kolay sıcak bakmayacaklar. Polonya, Baltık Ülkeleri, Slovenya zaten AB bütçesinden kendilerine düşen paylara şüpheyle bakarken, bu ülkelerden 68 milyonluk bir Türkiye'ye görüşmeler için tarih vermelerini beklememiz güç.

Kopenhag zirvesi Türkiye için bir dönüm noktası olacak. Bu dönüm noktasında hiçbir ülke Türkiye için ağırlığını koyma yaklaşımında değil. Böylece Türkiye'nin tam üyeliği galiba yavaş yavaş yerine getirilmesi güç olan bir rüya haline gelecek. 'Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine' ve 'AB'nin Türkiye'yi yarı yolda bırakmayacağına inanmış bir kişi olarak' bu hafta Brüksel'den ve Berlin'den aldığım sinyaller bu ümitlerimi oldukça azalttı. AB ülkeleri Türkiye'yi uzaktan sevme yaklaşımı içindeler. Son 'Eurobarometer' araştırmasında Türkiye'nin tam üyeliğini isteyen AB vatandaşlarının oranı yüzde 30'dan 34'e çıkmasına rağmen, liderler ve Komisyon Türkiye ile görüşmelere başlama konusunda daha en azından 1.5 yıl geçmesini istiyorlar.''

Prof. Dr. Faruk Şen-Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü

Maçka kanunsuz yıkılıyor


MAÇKA otelinde Bis Heykel ve Takı Galerisi adı altında faaliyette bulunan Sanat Galerisi'nin sahibiyim. Emekli Sandığı'nın mülkü olan otel yıkılarak yeniden inşa edilecektir. Sandıkça 6750 sayılı kanuna göre tahliye davası açılmış, ancak henüz mahkemeye proje sunulmadığı için dava devam ederken Emekli Sandığı kanunsuz bir şekilde oteli yıkma faaliyetine başlamıştır.

Kanundan doğan haklarımı tahliye kararından sonra kullanabilmem için mahkemenin tahliye kararını beklemek mecburiyetindeyim. Kaldı ki Emekli Sandığı da mahkemenin vereceği tahliye kararından sonra, ilgili belediyeden gerekli izinler ve yıkım ruhsatı sonrasında binanın yıkımına başlamak zorundadır. Can ve mal güvenliğimi tehlikeye düşürecek ve en önemlisi inşaat işleriyle uğraşan vatandaşlara kötü emsal olacak bu kanunsuz fiili maalesef ne Emekli Sandığı nezdinde ne de yazılı ve sözlü olarak başvurduğum Şişli Belediyesi nezdinde durduramadım.

Kanunsuz eylem devam etmektedir. İlgili kurumlar ve yetkili şahıslar hakkında gerekli davalar açılmış ve ihtiyati tedbir için mahkemeye başvurulmuştur.

Bu tecavüzü aynı zamanda sanata ve sanatçıya hoyratça bir saldırı olarak kabul ediyor ve şiddetle kınıyorum.

Banu HAZNEDAR-Heykeltraş ve Takı Tasarımcısı

Dergi ve reklam


KOZMİK Reklam Ajansı'ndan 'Seçim-Dergi' (21.9.2002) yazısına yanıt geldi. Ajans Başkanı Ebru Gönül, ‘‘Petrogas Dergisi, BOTAŞ Vakfı'na (BOVAK) en uygun teklif verilerek alınmıştır. Reklam gelirleri BOVAK tarafından alınmaktadır. Kozmik Tasarım, sadece kendi kanalıyla sağladığı reklamlardan ajans komisyonu alır. Ulak Dergisi'nin Oktay Vural'ın sahipliğinde gözükmesi sadece ilgili süre içerisinde Ulaştırma Bakanı sıfatı taşıdığı içindir. Dergi, bakanlık yayın organı olup, Bakan, dergi künyesinde 'Ulaştırma Bakanlığı adına sahibi' olarak yazılır.

'Telekomünikasyon Ekseni' Dergisi, duyuru sonucu 7 şirketin teklif vermesiyle ihale edilmiştir. Kozmik, en ucuz teklifi vererek ihaleyi almıştır. Ucuz teklif verebilmesinin nedeni benzer işlerdeki piyasa deneyimi ve ek kadro ihtiyacı olmaksızın dergiyi yayınlayabilecek güçte olmasıdır. Bu dergiye reklam alınmamaktadır.

Petrogas: BOVAK tarafından finanse edilir. Reklam gelirleri, derginin yayın masraflarının tamamını karşılamaktadır.

Ulak: Tamamen reklam gelirleri karşılığı olarak 10 bin adet basılmaktadır. Bakanlık hiçbir ödeme yapmaz.

Tekekominikasyon Ekseni: İşveren tarafından finanse edilir’’ diyor.

Burada sorulacak çok soru vardır: Ulak'ın reklam gelirleri kime nasıl dağıtılıyor? Bakanlık bürokratları şirketlere baskı uygulayarak reklam alıyor mu? Reklam çalışması yapanlara bir komisyon veriliyor mu? Bakanlık personelinden kim daha önce bu ajansta çalıştı?

En önemlisi 'Seçim-dergi' başlıklı yazımız yeni Ulaştırma Bakanı Naci Kınacıoğlu'na sunulan basın kupür dosyasına niçin konmadı?

Bu adayı tanıyor musunuz?


- AKP'nin Ankara 2. bölge 4. sıradaki adayı kimdir?

- Prof. Beşir Atalay'dır. Kırıkkale Üniversitesi Rektörü iken dinci kadrolaşma yaptığı gerekçesiyle 1997'de dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından görevden alınmıştır. Bu olay Türkiye'de ilk kez olmuştur. Prof. Atalay suçunu bildiği için itiraz etmeden sonucu kabul etmiştir.

- Rektörlük görevi sırasında neler yapmıştır?

- Tüm kadrolaşmasını dinci kesimden gelen listelerle yaptı. Üniversitede pek çok bayan öğretim üyesi türban ile derslere girdi. Yurtdışına giden tüm burslu öğrenciler dinci kesimden seçildi. Asistan, öğretim üyesi, memur alımlarında tarikatlardan gelen listeler dikkate alındı. Üniversitede İran ve Arap Dili ve Edebiyatı bölümleri kuruldu, buna karşın hiçbir Batı Dili bölümü yoktu.

- Başka...

- Neleri anlatalım ki... YÖK'ün dosyalarına bakmak yeter. Veteriner Fakültesi olmadığı halde dinci yandaşlarını koruyabilmek için öğretim üyesi kadrolarına veterinerler aldı. Doktora tezinin kapağına Humeyni resmi koyan yardımcı doçenti sağ kolu yaptı.

- Üniversiteden ayrıldıktan sonra ne yaptı?

- Önce YİMPAŞ'a danışman oldu, daha sonra ANAR araştırma merkezi yöneticisi oldu ve AKP'yi önde gösteren araştırmalar yayınladı.

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Politikacıya soru sorma, çünkü sana yalan söyler.’’

(Baruch Spinoza)

MESAJ


BEYLİKDÜZÜ Platformu, siyasi partilerin ilçe başkanları ve milletvekili adayları ile birlikte bölge sorunlarının çözümü için bugün Beylikdüzü Migros'un arkasında Ada 90 lokalinde toplanıyor.

ÖĞRENCİLERİMİZ okula gidip gelirken büyük tehlikeler atlatmaktadır. Neden minibüsler eskiden olduğu gibi yan yoldan işlemiyor ve E-5 üzerine bir durak konulmuyor? Neden yan yola geçiş için bir yaya geçidi yapılmaz?

Bahar ARAL-Köy Hizmetleri Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı
Yazarın Tüm Yazıları