BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Kızılırmak suyunun vanalarını kapatarak şehre baraj suyu verileceğini açıkladı. Gökçek, Kızılırmak suyunun vanalarının kapatılmasının gerekçesi olarak da elektrik tasarrufunu ileri sürdü. Böylece Kızılırmak suyunun yüksek maliyetli olduğunu da itiraf etmiş oldu.
Tıp Kurumu başta Kızılırmak suyu olma üzere tüm Türkiye’de arsenik sorununu gündeme getirmeden önce ASKİ labarotauvar analiz sonuçlarında arsenik hep 1 mikrogram / litrenin altında gösterilmişti. Kamuoyunda oluşan duyarlılık nedeniyle Haziran-Temmuz aylarında Refik Saydam Hıfzıssıhha laboratuvarlarında yapılan ölçümlerde Kızılırmak suyunun da belirli oranlarda harmanlandığı Ankara şebeke suyunda 4 mikrogram /litre gibi arsenik değerleri saptandı.
Refik Saydam Laboratuvarında 4 Eylül 2008’de yapılan ölçümde arsenik şebeke suyunda 6.5 mikrogram /litreye yükseldi. http://www.rshm.gov.tr/images/asu04092008-3054.pdf
Yağışların bol olduğu Kasım ve Aralık aylarında da 4-5 mikrogram/litre düzeylerinde arsenik olması dikkat çekicidir. Refik Saydam Laboratuvarlarındaki ölçümlerde Ankara şebeke suyunda 19 Kasım 2008’de 4 mikrogram http://www.rshm.gov.tr/images/asu19112008.pdf 18 Aralık 2008’de de 4.8 mikrogram düzeyinde arsenik saptanmıştır. http://www.rshm.gov.tr/images/asu18122008(1).pdf
Oysa ki Eylül-Aralık döneminde yağışların başlaması nedeniyle kurak yaz aylarına göre gerek şebeke suyunda gerekse ham suda arsenik oranlarının düşmesi beklenir. Melih Gökçek, ASKİ’deki geleneksel arıtma yöntemiyle arseniğin yüzde 90’ına yakının arıtıldığını ileri sürüyordu. Oysa geleneksel arıtma yöntemiyle bu oranlarda bir arıtım olanaksızdır. Gökçek’in yüzde 90 arıtma savının bir an için doğru olduğunu varsayarsak şebeke suyunda 6.5 mikrogram arsenik olduğunda ham suda 65 mikrogram/litre arsenik olduğu ortaya çıkar. Arıtma yüzde 80 oranında sağlandığı takdirde şebeke suyunda 6.5 mikrogram arsenik olduğunda ham sudaki arsenik oranı 32.5 mikrogram olacaktır. Kızılırmak suyu paçallanarak verildiğinden muhtemelen Hirfanlı/Kesikköprü barajlarındaki ham suda arsenik değerleri daha da yüksektir. Milyonlarca insanın su tüketeceği bir baraj suyunda bu oranlarda arsenik olması kabul edilemez.
Bu veriler Çamlıdere ve Kurtboğazı baraj sularıyla belirli oranlarda harmanlanarak şebekeye verilen Kızılırmak suyunun toksikolojik yönden sorunlu olduğunun göstergesidir. Kızılırmak suyu yalnızca yüksek maliyetli değil aynı zamanda kimyasal kirlilikler açısından da yüksek risklidir. Ankara şebeke suyunda bu düzeylerde arsenik ölçümü yapılması Tıp Kurumu’nun içme sularında arsenik başta olmak üzere kimyasal kirliliklere dikkat çeken açıklamaları öncesinde ASKİ laboratuvarlarında yapılan ölçümlerde mütemadsiyen 1 mikrogram/litre altında gösterilen arsenik değerlerinin de kuşkulu olduğunun kanıtıdır Tıp Kurumu Su Raporunda vurguladığımız gibi Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi (National Academy of Sciences-NAS), içme suyunda arseniğin 3 ve 5 mikrogram/litre gibi yasal sınırın altındaki konsantrasyonlarında bile uzun süreli tüketim olduğu takdirde göz ardı edilemeyecek boyutlarda mesane ve akciğer kanseri riski olduğunu raporlamıştır Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütünün izin verdiği 10 mikrogram/litre arsenik sınırı geçici bir mahiyettedir (provisional). Yakın gelecekte bu sınırın daha da aşağı değerlere çekilmesi söz konusudur. http://www.tipkurumu.org/news.php?newsId=165
Açıkladığımız nedenlerle Ankara gibi milyonlarca kişiye su verilen bir kentte şebekedeki arsenik oranının Dünya Sağlık Örgütünün izin verdiği 10 mikrogram/litre altında olması yeterli değildir. Başkentlilere mümkün olan en düşük oranda arsenikli su verilmesi gerekmektedir. Melih Gökçek’in övünerek açıkladığı Kızılırmak suyu salt yüksek maliyetli olmayıp başta arsenik olmak üzere kimyasal kirlilikler açısından da güvensiz bir sudur.