KÖŞENİZDE dünkü ’Zekát ve fitre vurgunu’ başlıklı Almanya’dan Sayın Fikri Emanet’in mektubuna yer vererek kamuoyunun dikkatine sunduğunuz hususlar 139 yıllık tarihiyle ülkemizde ve dünyada önemli hizmetler yapmış Türk Kızılayı’nı yakından ilgilendirmektedir.
Bu nedenle son derecede hassas olduğumuz bu konuda sizlerle ve kamuoyumuzla bazı hassasiyetlerimizi paylaşmak ihtiyacı duyduk. Bu vesile ile size ve Sayın Fikri Emanet’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Türk Kızılayı olarak ilk defa 2005 yılında Pakistan için 2006 yılında da Türkiye’de dağıtılmak üzere ’Kurban Kampanyası’ gerçekleştirdik Pakistan’daki başarılı çalışmalarımızı gören Türkiye Diyanet Vakfı, kendi kurbanlarının da kesim ve dağıtımını kurumumuza devretmiştir. Pakistan devleti, halkı ve konuyu izleyen dünya basını her vesile ile teşekkür ve takdirlerini bildirmişlerdir. Geçen yıl yürüttüğümüz kurban kampanyamız çerçevesinde bağışlanan kurbanlar; veteriner kontrolü, din görevlisi nezareti ve noter gözetiminde Et Balık Kurumu (EBK) kombinalarında kesilerek kavurma yapılmış ve yıl boyunca dağıtılmıştır. Bir bölümü de bu ramazan ayında gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacaktır.
KURBAN KAMPANYASI
Bu yıl yine EBK ile aynı şekilde gerçekleştirilecek ’Kurban Kampanyamızı’ bu defa Avrupa’daki vatandaşlarımızla da paylaşacağız. Ramazanın ilk günü olan 13.9.2007 tarihinde (bugün) Frankfurt’ta başlatacağımız kampanya ile zaman zaman görüntü ve çevre kirliliklerine sebep olan, İslami, insani ve hijyen koşullarına uymayan ve bu nedenlerle insanlarımızı söz konusu ibadeti yapmakta tereddütlere sevk eden uygulamalara da son vereceğimize inanıyoruz.
Öte yandan bütün şubelerimize yolladığımız ekteki genelgemizle de bu yıl toplamayı düşündüğümüz zekátların dağıtım şartlarını bilgilerinize sunuyoruz. Bu uygulamada en temel kriterimiz, "Kimsenin ulaşamadığı ve kimseye ulaşamayan durumdaki, 500 YTL aylık gelirin altındaki dul, yetim, hastalıklı, yaşlı, engelli, gazi ve şehit ailelerini arayıp bulmak" olacaktır. Bu tespitler il veya ilçelerdeki Kızılay Başkanımız, Müftü, Milli Eğitim Müdürü ile Muhtarlar Derneği Başkanı veya yetkilendirecekleri temsilcileri tarafından gerçekleştirilecektir.
’ZEKÁT BAĞIŞI’
Komisyonlarımızca tespit edilecek ihtiyaç sahipleri, kendilerine verilecek bir yazı ile ’Zekát bağışı’ havuzunda toplayacağımız miktardan adlarına tahakkuk ettirilen meblağı doğrudan kendilerine en yakın Ziraat Bankası şubesinden alabileceklerdir. Bu suretle zekát verenle alan arasında bir yüz yüze temas sağlanmayacak ve ihtiyaç sahibinin onurunun korunmasına özen gösterilecektir.
Cemiyetin varlıklısı ile yoksulu arasında önemli bir köprü olan bu zekát müessesesinin en doğru şekilde kullanılması ve korunmasına Türk Kızılayı’nın çok önemli bir katkı sağlayacağına inanıyoruz.
İstismar ve suiistimallere açık bu çok önemli konuya dikkatlerinizi çeken Sayın Fikri Emanet’e, kamuoyunun bilgilendirilmesinde her zaman hassas olan size ve hayırseverlere, gerçek ihtiyaç sahipleri ve Türk Kızılayı adına tekrar teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım. www.kizilay.org.tr
Tekin KÜÇÜKALİ
Kızılay Genel Başkanı
Biliyor musunuz
BOĞAZ sevgisi bilinen Hayrünnisa Gül’ün, kızı, kayınbiraderi Macit Gül ve eşi ile birlikte önceki akşam Baltalimanı’ndaki ’Angel’ adlı restoranda balık yediklerini; bu sırada yanlarında hiç koruma bulunmadığının görüldüğünü... FETHULLAH Gülen’in STV’deki konuşmasında "Kuran’ı Kerim’i doğru okumanın esas olduğunu; kuralsız ve hızlı teravih namazı kıldıranların vebalinin üzerlerinde olacağını" belirtirken, sesinden gayet ’sağlıklı’ olduğunun dikkat çektiğini... CHP Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, fitre ve zekát paralarını toplama amaçlı olarak milletvekillerine gönderilen ’Cansuyu’ Derneği’nin dergi ve broşürlerinin TBMM’ye girişine neden ve hangi gerekçeyle izin verildiğini TBMM Başkanı Köksal Toptan’a sorduğunu...
’Medine sözleşmesi’
’ANAYASA uzmanımız’ diyor ki:"Dünya klasik anayasal sistemlerinde, laiklik kavramı teknik nesnel (yeni anayasa sipariş edilen komisyon başkanının kullandığı ölçü) bir düzenleme olup zamana, siyasal şartlara göre yeniden yorumlanamaz ve değiştirilemez. Bunun nedeni, uhrevi álemin değerlerinin günlük siyasal hayatta istismar edilmesini önlemek, dinin ilahi kudretinin, siyasi kudreti ele geçirenlerce, siyasi amaçları için kullanılmasını önleyerek, demokrasinin temeli olan halk iradesini özgür kılmaktır.
Hükümete yakın kaynak olan Nazlı Ilıcak, yeni laiklik düzenlemesinin;
a) Laiklik, dini kuralların, yönetimde, gerek kanun koyarken, gerekse uygularken belirleyici olmaması anlamına gelir.
b) Laiklik, din ve vicdan hürriyetidir. Devlet herkesin dini inançlarına uygun biçimde yaşaması için gerekli ortamı sağlama yükümlülüğü taşır, biçiminde olduğunu ve böylece laiklik tanımına açıklık getirildiğini ileri sürmektedir.
Bu düzenleme gerçekleşecek olursa, laiklik kavramı parçalanacak ve devlete, iktidarda olanların ’meşrebine’ göre bir laiklik uygulaması yapma zorunluluğu, bir başka deyişle iktidara laikliği istediği gibi ’yorumlama’ imkánı tanımaktadır ki bu dinin siyasal amaçlar için kullanılması tehlikesini ortaya koymaktadır.
Bu düzenleme, modern laiklik tanımının dışında olup, dinci basın yazarlarınca bir dönem referans olarak kullanılan ’Medine sözleşmesi’ni hatırlatmaktadır."
’Laiklik’ kavramı parçalanırsa din toplumsal yaşamda kamunun önüne geçer; işte o zaman ’din devleti’nin yolu açılmış olur.