TÜRKİYE’de teröristlerin isminde de kimliğinde de kargaşa yaşanıyor. Öylesine ki insanlık tarihinde pek çok ilginç davalar vardır. Ama sanıyorum böyleleri ne duyuldu ne de yazıldı.
Evet bahsettiğim konu terörle mücadele edenlerin de terörist diye yargı, iktidar ve medya tarafından kabul edilmesi. Düşünün terör örgütü ile mücadele ediliyor. Teröristler var. Ama aynı şekilde onlarla mücadelede edenler de terörist ve terör örgütü mensubu olarak görülüyor. Yani terör örgütüne karşı yine terör örgütü mücadele veriyor. Böyle bir garabet dünya tarihinde var mı? bana göre yok. Var diyebilecek olan da var mı sanmıyorum. Bakın; terörist, terör örgütü üyesi olarak savcılıkça iddianamede tanımlanan ve mahkemece yargılanmalarına karar verilen kişiler devletin terörle mücadele etmekle görevlendirdiği yetkili ve sorumlu kişiler. Terörist zanlısı sanıklar; Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Eskişehir ve ve Erzincan Jandarma Komutanları başta olmak üzere diğer komutanlar, istihbarat mensupları ve MİT Erzincan Şube Müdürü... Evet böyle bir tablo yanında sürmekte olan davalarla birlikte kim terörist kim değil tartışmasını yapmanın anlamı var mı?. Doğu Akdeniz’de bir tatbikat yapıldı... Tatbikatı kim yönetti; Güney Deniz Saha Komutanı Korgeneral Kadir Sağdıç... Dün komutandı, bugün terörist olarak iddianamede sanık. Yarın yine komutan olarak tatbikatı yönetmeye devam edebilir. Yani bazı günler terörist olacak, bazı günler komutan olacak.. Bir süre böyle.. Bu da ne demek mi? Şu; Kafes Eylem Planı davası da başladı. Davanın iki numaralı sanığı Korgeneral Sağdıç, ‘terör örgütüne emir ve komuta etmek’ suçundan hâkim karşısına çıkacak.. İsrail ile yaşanan gemi krizi daha da alevlenseydi. İsrail açıklarına iki fırkateyn gönderseydik kim komuta edecekti. Terörist komutan! Olmaz ya, İsrail terörist atak yapıyorlar diye bizi BM’ye şikâyet etseydi, kanıt olarak da Sağdıç’ın terör örgütü üyeliğinden yargılandığını gösterseydi ne cevap verirdik? Biz de böyle der. 3. Ordu Komutanı’nı örnek mi gösterirdik! Orgeneral Saldıray Berk de hem Ordu Komutanı, hem terör sanığı. Yani iddianamede bir numaralı terörist görülen tutuksuz yargılanan 3. Ordu Komutanı. Ya şu anda görevine Yargıtay kararı ile dönen Erzincan Başsavcısına ne diyeceğiz? Başsavcı Cihaner’in resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçların da cezalandırılması istenen iddianamede, sanıkların Terörle Mücadele Kanunu’nun ilgili maddelerince de cezalandırılması talep ediliyor. Şimdi kafalar karışık değil mi? PKK ile mücadele edecek devletin askeri istihbaratçısı terörist olarak tutuklu olarak yargılanıyor. Peki kim PKK ile mücadele edecek dersiniz? Veya bir koldan PKK, diğer koldan bir kısım medya, diğer koldan AKP ile yani PKK-AKP-medya karşısında Türk güvenlik kuvvetleri nasıl başarılı olacak dersiniz? Çünkü terörden, olağanüstü dönemlerde kimisi ticaret yapar, kimisi silah satar, kimisi uyuşturucu ticareti yapar, kimisi siyasi istismar konusu yapar. Herkes bir şekilde nemalanır. O nemalar kurudukça birileri de rahatsız olur. Ama Türkiye büyük bir ülke, güçlü bir ülke, yoluna emin adımlarla gidiyor. Yani özgüvenimiz de, moralimiz de çok yüksek olmalıdır. Türkiye’yi bu yolundan öyle kolay bir şeyler döndürmez. Bundan emin olun. Türk milleti özgüvenle büyük bir karalılıkla yolumuza devam edeceğiz Herkes durduğu yeri iyi bilmeli. Türkiye sağlıklı görüntü içinde değil. H. Prof. Dr. Nurullah AYDIN- Gazi Üniversitesi
Felsefe dersleri ilkokula kadar inmeli
30.000 atama öncesi bugüne dek 100 civarı ataması dahi çok nadir olan Felsefe grubu öğretmenleri olarak bir takım sıkıntılarımızı dile getirmek istedik. Okullarda felsefe derslerine farklı branştan bir çok meslektaşımızın girdiğine şahit olduk. Buna rağmen felsefe grubu öğretmenliğine verilen kadronun yıllardır 141’i geçmediğini gördük. Bu yıl 30.000 atamada hem gerekli açığı kapatacak hem de bizleri mağdur etmeyecek bir sayı olacağını umuyoruz. İlk okullardaki ‘Düşünce ve Sorgulama Eğitimi’ dersine de felsefe grubu öğretmenleri girmelidir. Zira sizin de bildiğiniz gibi bu ders Avrupa’da felsefeciler tarafndan verilen ve yeri büyük olan bir derstir. Rehber öğretmen açığı 23.000’leri bulmuşken, PDR mezun sayısı 2000 civarı iken ve YİBO’lar başta olmak üzere diğer okullarda da rehber öğretmen olmamasından bir çok vaka meydana gelmişken, 2004’e kadar olduğu gibi felsefe grubu öğretmenlerinin rehber öğretmen olarak atanmasıyla bu büyük açık kapanmış olacaktır. Bu konuda çıkan söylentiler bizleri de umutlandırmıştır.Fakat zaten bizim asıl istediğimiz kendi alanımıza atanıp mesleğimizi en İyi şekilde icra etmektir. Bunun için de gerekli kadro imkanı sağlanması halinde büyük mutluluk duyacağız. Bizler bu konuda gerekli olanı yapacağınıza inanıyoruz. İldeniz YILDIZ