Paylaş
Kemerburgaz’da Hazine’den 230 dönüm arazi talebinde bulunan Kasımpaşaspor, henüz izin bile alınmadan arazide çalışma yapıyor. Üstelik orman ve ağaçlar dozerle yerle bir ediliyor. Kemerburgaz halkının yoğun tepkisi üzerine Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu, toplantı yapıp her şeyin yasal olduğunu belirterek burada eski spor tesisi yıkılıp yerine yenisinin yapılacağını anlatıyor. Eyüp Belediyesi izin alındığına ve kiralama yapıldığına yönelik hiçbir belge gösteremezken çalışmaların yasal olmadığı anlaşılıyor.”
Günlerdir bu yolda bilgiler geliyor Kemerburgazlılardan. Seslerini duyan yok. Medyada yeterince yer almadığından yakınıyorlar.
“İstanbul’un içinden çıkılmaz duruma geldiği şu günlerde, nerede el değmemiş topraklar ve araziler varsa kapış kapış gidiyor. 3 köprü güzergâhının da buradan geçeceği anlaşılınca bölgede adres ve arazi sorandan geçilmiyor. Yabancı ve yerli yatırımcılarının yanında asıl emlak simsarları da devletin üst kademesinde yer alanlar oluşturuyor.”
Bir yerel gazeteci de açık şekilde ifade ediyor: “Kemerburgaz Spor Kulübü Derneği’nin spor tesisleri Kasımpaşaspor tarafından işgal edilmiştir. Ne dernek başkanı, ne de yöneticiler, bu işgale sessiz kalmışlardır. Partilerin il ve belediye meclis üyeleri de tepkilerini ortaya koyamıyor. Milletvekilleri dahi sessizliklerini koruyorlar.”
BUGÜN MİTİNG VAR
İşin garip yanı da Eyüp Belediye Başkan Yardımcısı Adem Koçyiğit’in, Kemerburgaz Kulübü’nün başkanı olmasıdır. Tahsis adı altında ‘yağmalama’ sürerken nedense kendisi Amerika’da bulunmaktadır.
‘Kemerburgaz Halkı Platformu’ bugün bir miting düzenliyor.
Bu güzel coğrafyamızı yağmalamayın diye.
Kasımpaşaspor ihya oluyor
KEMERBURGAZ’da tartışma konusu olan alanın tümü 462 dekar... Milli Emlak bunun 232 dekarını Kasımpaşaspor’a tahsis ediyor. Geri kalan 100 dönüm alan Milli Savunma’ya tahsisli, içinde mayın depoları var, asker bu yerin verilmesine karşı çıkıyor.
100 dönümlük alanı İSKİ de vermiyor, çünkü “Benim orada memba sularım var” diyor. Hamidiye’nin görüşü de olumsuz. 17 dönüm ise bir mandıra sahibinin tapulu mülkü, idare mahkemesine dava açıp yürütmeyi durdurma kararı almış. “Ben tapulu yerimi verdirtmem” diyor. Eyüp Belediyesi’ne de dava açanlar varmış, bir vatandaş “1.5 dönüm yerim vardı, içeri girip ağaçlarımı kesmişler” diye şikâyet ediyor. Kemerburgaz Üniversitesi de kendisine tahsis edilen 200 dönümü elinden kaptırmamak istiyor. Vakıflar’ın da bir bölüm yeri var bölgede.
‘Güçlü’ isimlerin girişimiyle Kasımpaşaspor’a tahsis işleminden sonra bu yer kamu ağaçlandırma alanından çıkarılıp spor alanı ilan edildi, 5 bin planları da yapılmış... Bölge halkına, partilere, STK’lara sorulan bir şey yok. Sanki ‘tahsisçiler’ kendi mülklerini bağışlıyorlar! Kasımpaşaspor’a biri olmak üzere beş antrenman sahası, yüzme havuzu ve otel yapılıyor. Otelin inşaatı beşinci kata çıkmış. Hepsi şu anda kaçak durumunda. Vatandaşlar dedi ki: “Yerin hafriyat işleminde Büyükşehir Belediyesi’nin araçları çalışıyor, nasıl olur anlayamıyoruz. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdür Yardımcısı ve Kasımpaşa’nın asbaşkanı diye tanıtılan bir kişinin halini bir görseniz, herkesi haşlıyor, sanki bizler peşmergeyiz! Bizi bu bölgeye, mübadelede Atatürk yerleştirdi. Orayı yağmalayarak hınç mı almak istiyorlar?!”
İşçiler cömert iktidar cimri
ESKİ sendikacı, iş hukuku uzmanı ve Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Engin Ünsal, önümüzdeki hafta gündeme gelecek Sendikalar Yasası ile ilgili olarak bazı uyarılarda bulunuyor:
TBMM’de görüşülmekte olan Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı işçiler için önemli hiçbir yenilik getirmiyor. İşçiler AKP’ye oy veriyor ama AKP bu oyların karşılığını işçiye vermekte çok cimri! Ülkemizde endüstriyel ilişkiler sistemini düzenleyen yasaların Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) ve AB normları ile örtüşmesi gerekirken sendika ve toplusözleşme yasaları bu normların çok uzağında.
İşverenlerin işçi sendikası üyeliğine yaygın karşıtlığı yanında yasalarda sendika üyelerine ve temsicilerine yeterli koruma getirilmediğinden ülkemizde sendika üyeliği toplam işçinin ancak % 5’i oranındadır. Sendikalar bu yüzden güçsüz ve etkisizdir. Bu nedenle demokratik işlevlerini yerine getirememektedirler.
Evrensel ilkelere göre sendikalar, hükümetler, siyasi partiler, dini merkezler ve akımlar karşısında bağımsız olmalıdır. Çalışanlar hiçbir engel olmadan özgürce sendika üyesi olabilmeli, sendika üyelerinin temsilcilerinin ve amatör sendika yöneticilerinin iş güvenliği mutlaka sağlanmalıdır. Toplusözleşme yapma hakkı hiçbir baraj sınırlaması olmadan kabul edilmelidir. Çalışma Bakanlığı’nın siyasi kayırmacılığı bulanmış (Çaykur’da Tekgıda-İş Sendikası’na yapıldığı gibi) yetki belgesi saçmalığı kaldırılmalıdır. Toplusözleşme yapma gücü ve çoğunluğu olduğunu var sayan sendika işverene çağrıda bulunduğunda işveren o sendikanın yeterli çoğunluğa ve güce sahip olduğuna inandığında toplusözleşme masasına oturmalıdır. Ulusal güvenlik hariç hiçbir alanda grev yasağı olmamalıdır. Var olan grev ertelemeleri ve sonunda yaşanan mecburi tahkim sendika özgürlüğüne büyük darbedir. Bunun gibi AKP hükümetinin besleme konfederasyon ve sendika yaratmak için işçilere baskı yapması, sendika değiştirmeye zorlaması sendika özgürlüğünün kurdudur.
Meclis’teki tasarı bu ilkelerin tümünü dışlamış sadece bir iki makyaj maddesi içeren bir tasarıdır. Sendika özgürlüğüne darbe vuran, işçi sendikalarını kâğıttan kaplan yapmaya devam eden bu tasarı karşısında Türk-İş, Hak-İş’in doğal ve beklenen sessizliği karşısında işçi sendikalarının suskunluğu anlaşılır gibi değildir. İşçilerimiz ve sendikalarımız ne zaman İspanya, Fransa ve Yunanistan’daki kardeşlerinden ders alacaklar acaba?
(Sendikal Güçbirliği Platformu salı günü Ankara’da Türk-İş’ten Meclis’e yürüyecek.)
Sarıgül Harvard’da
ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün, davetli olarak gideceği Harvard Üniversitesi’nin Boston kampusundaki Kresge Building binasında 12 Ekim tarihinde ‘Kültürlerarası Diyalog, Ortadoğu Barışı ve Yerel Yönetimler’ konulu bir konferans vereceğini açıkladığını... ? ALEVİ örgütlerinin ‘eşit yurttaşlık için’ bugün Ankara Sıhhıye Meydanı’nda buluşacaklarını...
Sarnıça nargile kafe
PİYER Loti Caddesi’nin üzerinde eski Eminönü Belediyesi’nin bulunduğu bina ile tarihi belediye konservatuarı (şimdi İTÜ’ye bağlı) arasındaki alanın hemen altında sarnıçlar vardır; bunlardan birinin adı Teodosyus Sarnıçı’dır (Şerefiye). Buranın ‘keşfi’ 1990’ların başında tesadüfen oldu; Eminönü Belediyesi burasını temizledi, içini aydınlattı. Yerebatan ve Binbirdirek sarnıçlarından daha küçük bu sarnıç. (45x25 m) Değerini ne yazık ki bilmiyoruz bu Bizans yapısının; Laleli’deki Osmanlı yapısı Acemoğlu Hamamı’nın üzerine otel yapılması gibi... Sarnıcın üzerindeki boş alan ‘nargile cafe’ olarak kiralanmış. CHP Fatih Meclis grubu da Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’e bir önerge vermiş "Burası kime, kaç yıllığına, kaç liradan verildi" diye soruyor. Kiracı bir siyasetçi yakını olabilir mi?
Günün sözü
“(Başbakan’a) Irak parlamentosu tarafından (TBMM’den çıkan tezkere gibi) bu tarz bir karar alınması durumunda hükümet olarak ne yapmayı düşünmektesiniz? Mesut Barzani ile bu konuyu görüştünüz mü?” (CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar)
Paylaş