İstanbul’un en başarılı belediye başkanı olurum

İstanbul’un en başarılı belediye başkanı olurumGAZETECİ Can Ataklı, Vatan’da işine son verilmeden önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adaylığına soyunduğunu açıkladı; bunu da yaparken Kılıçdaroğlu ile görüştü... Uzun bir süre kendisini dışarıdan izledik, TV konuşmalarındaki tanınırlığı ve güvenilirliği nedeniyle Twitter’daki takipçisi 155 bini bulmuş; çünkü bu herkesi kıskandıracak bir sayı...

Haberin Devamı

Gazetecilikten başka siyasetçi gözüyle de toplumun içine girmiş; aday adaylığına soyunduğunda gösterilen ilgi ve desteğe kendisi de şaşırmış...
Bayramlaşırken kendisini sorguladık.
- Neden siyaset?
Gazetecilik yapmam her alanda engelleniyor. Bütün birikimimi siyasette değerlendirmekten başka çarem kalmadı.
- Peki neden belediye?
37 yıllık meslek yaşamım var. Hep halkın ve siyasetin içinde oldum. Hizmet nedir biliyorum, çünkü bugüne kadar hizmetlerle ilgili pek çok eleştiri yaptım, öneri getirdim. Şimdi bunları yaşama geçirmem gerektiğine inanıyorum.
- Nasıl bir belediye başkanı olursun?
İnanın İstanbul’un gördüğü en iyi belediye başkanı olurum.
- Bu özgüven nereden geliyor?
Aday olur ve seçilirsem benimle birlikte belediyeye dürüstlük, namus, ahlak, vicdan, açıklık ve en önemlisi adalet gelecek. Bütün İstanbul halkı başkanına ulaşabilir, dokunabilir konumda olacak. Siyaseti bir hırs, hesaplaşma ve intikam aracı olarak görmediğim ve hiçbir komplekse sahip olmadığım için herkese dürüst, namuslu, ahlaklı, samimi ve adaletli olarak yaklaşabileceğim.
- Can Ataklı’nın projesi var mı?
Olmaz mı? Ama henüz aday bile değilim, ne anlatayım. Sadece şunu söyleyeyim, başta trafik olmak üzere çarpık kentleşme, İstanbul’un doğası ve estetiği üzerine hiç akla gelmemiş projelerim var. Şu projemi söyleyeyim; ben kendini ‘Superman’ zannedenler gibi değilim. İstanbul için en iyi fikir kimde varsa, aklına, zekâsına, samimiyetine, ahlakına güvendiğim herkesle işbirliği yaparım. Her işin en iyisini bulur hiçbir komplekse kapılmadan çalışırım. Şu projemi de söyleyeyim; İstanbul bir tarih kenti. 8 bin yıllık tarihi ve kültürü var. Ama bu hak ettiği ölçüde değerlendirilmemiş. Eğer başkan seçilirsem İstanbul’un tüm tarihi tertemiz biçimde önümüzde olacak. İstanbul gerçek anlamda dünyanın bir tarih ve kültür başkentine dönüşecek.
- Diğer aday adayları?
Şu ana kadar sadece Celal Doğan adaylığını açıkladı. Celal Bey Gaziantep’te çok başarılı hizmetler verdi. Ama şimdi keşke İstanbul’a soyunmasa da deneyimleri ile örneğin bana destek olsa.
- Sarıgül?
Mustafa Bey birkaç yıldır İstanbul Belediye Başkanlığı üzerinden CHP Genel Başkanlığı’na ciddi şekilde hazırlanıyor. Kendisine başarılar dilemekten başka ne şu anda ne söyleyebilirim ki...

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

Haberin Devamı

TC’yi bölmeye kararlı mısınız

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın Başbakan Erdoğan’a, “Hükümetiniz tarafından yürütülen sözde ‘Barış Süreci’ kapsamında, ABD, BDP ve PKK ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölmeye kararlı mısınız?” diye sorduğunu ...

Türkünün günahı ne?

BAŞBAKAN Yardımcısı Bay Bülent Arınç, Balkan Göçmenleri Federasyonu’nda ‘Vardar Ovası’ türküsünü okumak isteyen sanatçıyı, “Onda rakı falan geçiyor. Başka bir şey söylesin. Ben yokken söyle onu!” diyerek durdurmuş. (8.8.2013)
Politikacıların sanatçıya karışmaları da yeni moda mıdır, nedir?
Anlayamadık gitti...
Biz ezbere konuşmayacağız, belge göstereceğiz.
TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’nın 2000 yılında yayınladığı ‘Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisi-1-’in 587’nci sayfasında şunlar yazılı:
“Vardar Ovası/Vardar Ovası/Kazanamadım sıla parası”...
Birtakım kendini bilmezler sözlerini değiştirerek, daha doğrusu bozarak okuyorlarsa bunda türkünün ne günahı var?..
(Arınç, 2011’de yazdığı bir Twitter mesajında, ‘Eşimle birlikte o muhteşem parçayı, Vardar Ovası’nı büyük bir keyifle dinliyorum’ diye yazdığına göre, bir de Gürsel Tekin’in eleştirisine bakalım:
“Arınç, yasakcı ve sansürcüdür. Ne yazık ki, bu zihniyet TRT’yi yönetiyor.”

Haberin Devamı

Bir koyundan üç post çıkmaz

ERGENEKON Tertibinin uygulamaya konulduğu ilk günlerdi, gerilim yükseliyordu.
Yükseliyordu, çünkü ordu komutanları, rektörler, gazeteciler ve parti başkanları dalga dalda gözaltına alınıyorlardı.
Bir yandan tutukluyorlar, öte yandan da şu propagandayı yapıyorlardı.
Yargı bir hukuk sürecidir. Haklı ile haksızı ayırır. Yargıya güvenelim.
Bunu, başta RTE olmak üzere, Devlet Bahçeli de tekrarlayıp durdu.
Biz ise bu Türk Ordusu’na Amerika’nın uyguladığı bir operasyon deyip durduk.
Halktaki gerilim düşüp de, kendileri bakımından güvenli bir düzlüğe çıktıklarına inandıkları anda, Erdoğan "Ergenekon’un savcısıyım" demeye başladı.
Aradan beş yıl geçti.
Ergenekon tutsaklarına haksız, hukuksuz, kanunsuz ve hatta insanlıktan yoksun kararlar verilince, halkta ki ve aydın kesimde ki gerilim tekrar yükseldi.
Tekrar aynı propagandaya başladılar. Yargıtay aşaması var. Orası da olmazsa, Avrupa İnsan Hakları var demeye...
Tabii bu yalanı yutan veya haksızlık karşısında mücadeleden kaçan aydın böyle düşünmeye başladı.
Hatta mücadeleden uzak ama vicdanı elvermeyen aydınların bazıları, "genel af çıkacak, Apo ile beraber bunları da, çıkaracaklar."
Bu mantığı yürütenlerin, gözleri önünde yaşanan, mahkeme safahatlarını bilmelerine karşın, böyle düşünemeye devam ediyorlar.
Bu süreçlerin bir intikam süreci olduğunu anlamadan, gerçekte ne olacağı konusunda akıl yürütenler hep yanılacaklardır.
Birinci mahkeme sürecinde, bir hukukun olmadığını göreceksin ama gene hukuk süreci var gibi düşüneceksin.
Böyle bir şey yok.
Hatta şunu şimdiden söyleyeyim.
Bir af süreci olsa bile, bu af Ergenekon’dan mahkum olanları kapsamayacaktır.
Zaten, Ergenekon’dan tutsak olanlar, başta Doğu Perinçek olmak üzere böyle bir affı kabul etmezler.
Kulağıma şu seslerin geldiğini işitir gibiyim.
"İyi de bu halka, Ordu üst yönetimini kapsamayan ve sadece PKK’ları kapsayan bir affı bu halk nasıl kabul eder?
Eğer güçleri yeterse, halka kabul ettirirler.
Neleri kabul ettirmediler ki…
Bu bir kuvvet meselesidir.
Mücadeledir, kanunsuzları kanun noktasına çeken.
Özetle; Tayyip şimdilerde zaman kazanmak için Yargı süreci var diyor. Anayasa Mahkemesi süreci var, Avrupa İnsan Hakları süreci var diyor.
Başlangıçta halkımızı kandırabilmişti.
Bu kez biraz zor görünüyor.
Mücadele yükseliyor.
Bülent ESİNOĞLU

‘Valilik, Giresun/Çavuşlu’yu çöplük yapmasın

YEŞİLİ ile mavisi kadar ekmeği ile de tanınan Giresun’un Çavuşlu beldesi halkı, beldelerine yapılan Katı Atık Bertaraf Tesisine şiddetle karşı çıkıyor.
Çavuşlu Belediyesi tesisin yapılmaması ve inşaatın durdurulması için yargıya başvurdu. Ordu Bölge İdare Mahkemesi, belediyenin başvuruları üzerine iki kez yürütmeyi durdurma kararı aldı.Yargınan kararına rağmen, Giresun Valiliği, Giresun Belediyesi ile İl Özel İdaresi tesisin yapımına devam etti.
Bilirkişi heyetleri ile Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı Çevresel Etki Değerlendirme ve Planlama Genel Müdürlüğü de tesisin yapımına ilşkin olumsuz görüş belirtti.
Çavuşlu esnafından Ali Gök, Hurşit Özarslan ve Abdullah Kalafat tüm bu kararlara rağmen beldelerine yapılan çöplüğün insan yaşamı ve denizi kirleteceğine dikkat çekerek, "Çöp depolama sistemi görüşümüz ve hukuk kararları dikkate alınmadan adeta dayatma ile yapılıyor. Denize 700 metre uzaklıkta ve beldenin içme suyunu sağlayan şebekenin kıyısına yapılan tesis faaliyete geçtiğinde içme suyumuzu zehirleyeceği gibi, denizi kirletecek, buradaki tüm canlıları da yok edecektir" diye konuştular.
Çernobil’in etkilerinin bölge halkında kanser hastalığını arttırdığına dikkatçeken Çavuşlulu esnaflar, Katı Atık Bertaraf Sistemi’nin faaliyeti ile birlikte insanların sağlığının yeniden tehdit altına gireceğini belirtiyor.
Sis Dağı’nın eteklerine kurulan çöp depolama tesisindeki atık suların ünlü Çavuşlu ekmeğinin yapıldığı içme suyunu sızarak kirleteceğini belirten Gök, Kalafat ve Özarslan sözlerinin sonunda şöyle diyorlar:
"Beldemizde çöplük istemiyoruz. Çavuşlu halkı çöplük yerine turizm yatırımları istiyor. Çöplük için neden beldemiz seçildi? Hükümete bir kez daha haykırıyoruz, ‘Çavuşlu Çöplük Değildir’. Çavuşlu’yu çöplük olarak görenlere seçimlerde oylarımız ile gereken yanıtı vereceğiz"

Yazarın Tüm Yazıları