Paylaş
Ama ne var ki caddeler hemen işportacıların işgaline uğradı. Geçtiğimiz günlerde Konur Sokağı, Yüksel Caddesi’ni geçip Selanik Caddesi’ne geldiğimde korkunç bir kalabalıkla karşılaştım. Elinde sivri bir bıçak olan yirmili yaşlarında bir geç, Çankaya Belediyesi zabıtasına ait bir aracın yanında duran üç-dört kişiye doğru son derece kaba küfürlerle yürümeye çalışıyor, birkaç kişi de onu durdurmak için çabalıyordu. Bir an için ellerinden kurtulsa, korkulu gözlerle durumu izleyen Zabıta Memurlarından bir kaçını yaralaması an meselesiydi. Yarım saate yakın bu kargaşa devam etti. Sonunda gencin elinden bıçak alındı ve genç oradan uzaklaştırıldı.
Sorunun kaynağı, işportacıların Ankara’nın en yoğun Caddelerinden olan Konur, Karanfil, Yüksel Caddesi’nden sonra Selanik ve Meşrutiyet Caddeleri’nde de sergi açmaları ve zabıtaların da onlara engel olmaya çalışmasıydı. Bu süre içerisinde resmi ya da özel bir güvenlik görevlisi görülmedi. Oysa büyük bir kalabalık toplanmıştı.
Tedirgin bir şekilde olayı izleyen zabıta memurlarına polisten neden yardım istediklerini sorduğumda, acı acı şimdiye kadar polisin kendilerine hiç yardımcı olmadıklarını ifade ettiler. Ayrıca bu tür olayların sıklıkla yaşandığını, her an hayati tehlike içinde olduklarını söylediler.
Özellikle akşamları buralarda yürümek bile işkenceye dönüştü. Gürültü kirliliği de cabası.
T. K.
Yeni başkandan anlamlı öneri
ŞEHİTLERİMİZİN cenaze töreni haberlerini izleyince çok kötü hissettim kendimi. Bugün de kötü ve buruk hissediyorum. Yarını, diğer günü bilmiyorum. Ama bu acı arkalara doğru itilecek hafızamda, 27 yıldır böyle oldu.
Şunu da biliyorum ki o ateşin düştüğü ocaklardaki, anaların, babaların, eşlerin, çocukların, kardeşlerin hafızalarında diri diri yaşayacak bu olay... Ömürlerince...
Bu fotoğrafı okuyan bazı dantel, yazar çizerlerimiz “Terörle mücadeleninin, sebatla misli azim ve güç ile südürülmesi” düşüncesinin bizi bu güne getirdiğinin söylevi içindeler. Ben ileri demokrasi, demokratik çözüm gibi tarzların bu fotoğrafın okunmasına uymadığını, uyamayacağını zira demokrasinin ancak kanın akmadığı sulhun olduğu hallerde işleyeceği durumunu belirtmek istiyorum.
Olay sonrası her kanattan yapılan bilindik açıklamalar, beni vatandaş olarak çıldırtma hali dışında ayrıca aptalca geliyor.
Ve vatandaşın yürek dilini içinde taşıyan açıklama, Meclis Başkanından (Sn. C. Çiçek) geldi. Beni tatmin eden bu cümlesi için kendilerine teşekkür ediyorum:
“Artık herkes tarafını seçsin.”
Bu söylevin kaybedilmesini istemiyorum. Stratejik hatalar yapılıyor, bu hatalarda taktik tedbirlerle kapatılmaya çalışılıyor. İşte bu güne böyle gelindi.
Stratejik hataların ancak “stratejik tedbirler” ile düzeltilmesi mümkün olabilir.
Allah bu acıları bir daha yaşatmasın.
İ.Murat YILMAZDEMIR-Emekli- ETLİK
Yanan yüreklere biraz saygı...
“AYNUR Doğan’ın Kürtçe şarkısına tahammül edilmedi” denilerek günlerdir “sözde” sanat çevreleri ayakta.... Hergün gazetelerde haber, “önemli, değerli” yazarlarin yorumları.
“Sözde” sanata, sanatçıya, insan haklarına saygısızlık, tahammülsüzlük yapılmış, çok büyük suç işlenmiş, ayıp yapılmış.
Biraz da yanan yüreklere saygi ve tahammül gösterilse.
Bazı şeylerin nerede, ne zaman, nasıl söylenmesi gerektiği konusunda duyarlı, dikkatli olunsa. Bir de bütün bunları, terör, demokrasi, insan hakları, hukuksuz tutuklamalar, cezaya - infaza dönüşen tutukluluk süreleri ve şehit olan askerler için bile hiç duyarli olmayanlar söylüyor ve yapıyorsa, onlara ne demeli?
Çok şey söylenebilir ama biz aslında hoşgörülü ve tahammüllü insanlarız.
İbrahim BAYTAK
PKK teröründe Irak’ın sorumluluğu
PKK’nın karargahının Kuzey Irak’ta bulunduğunu bilmeyen yok. Bu karargah tasfiye edilmeden Türkiye topraklarında PKK’nın saldırılarının sona erdirilmesinin güçlüğü ortada. Kuzey Irak’taki PKK mevcudiyetini sona erdirmek Irak Anayasasına ve BM Güvenllik Konseyi kararlarına göre Irak Hükümetinin sorumluluğunda. Bu karargahın tasfiyesi için Irak Hükümetine çağrıda bulunan, Irak’ın sorumluluğunu hatırlatan bir ülke var mı? Kuzey Irak’taki yerel yönetime çağrıda bulunan var mı? Türkiye’de buna dikkat çeken var mı? Eğer bunun aksi olsaydı, Türkiye’de konuşlanan bir terör örgütü komşu ülkelere saldırsaydı ve Türkiye bu örgüte karşı hiçbir önlem almasaydı dünyayı Türkiye’nin başına yıkmaya çalışmazlar mıydı? Şimdi ne kendileri bu örgütü engelliyorlar, ne de Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesine izin veriyorlar. Bu nedenle Meclis’in verdiği yetkiye rağmen Türkiye gerekli müdahaleyi yapamıyor. Teröre bu kadar çok şehit vermemizin gerisindeki en önemli nedenlerınden biri budur. Diplomasinin etkili biçimde uygulanmasıyla Irak hükümeti görevini yapmaya zorlanabilir. Bence Türk diplomasisinin en önemli görevi budur.
Onur ÖYMEN
Paylaş