Paylaş
‘İSLAMİ holdingler’ olarak adlandırılan halktan izinsiz para toplayan şirketlerle ilgili olarak 2005 yılında yapılan ve CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın da üyesi olduğu Meclis Araştırma Komisyonu’nun araştırmaları sonucunda belirli saptamalar ve öneriler yapılmıştı. Yapılan saptamalarda bu holdinglerin hukuk dışı yollarla vatandaşlardan 5 milyar Euro (ana muhalefetin muhalefet şerhine göre 10 milyar Euro) tutarında bir parayı karşılıksız olarak hesaplarına geçirdiği, yurtdışındaki on binlerce emekçi yurttaşımızın alın terlerinin birikimlerini dolandırdığı ortaya konulmuş ve iktidardan bu soruna acilen el atması önerilmişti.
Bu ‘ince’ soygun nedeniyle Almanya’daki Türkler haklarının belki de az bir bölümünü geri aldılar.
Gerisi ne mi oldu?
Bazı bakanlar kendilerine ‘hukuk yolu’ ile haklarınızı alın diye öneride bulundular.
Mağdurlar oyalanırken, zaman süratle geçti, bir çok mağdur 10 yıllık zamanaşımı ile karşı karşıya kaldı.
Son iki yıldan beri de nasıl aldatıldıklarını anladılar.
Yozgat, Konya ve İstanbul’daki davalar patır patır düştü.
Hiç bir şey söyleyemediler.
Belki de içlerinden ‘intizar’ ettiler.
CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan, Başbakan Erdoğan’a bu konuda haklı olarak günümüze bağlı olarak ilginç sorular yöneltti.
Dedi ki: “Şimdiye kadar bu konuda hangi idari önlemler geliştirilmiştir? Şimdiye kadar bu konuda hangi yasal önlemler getirilmiştir? Şimdiye kadar bu konuda SPK hangi düzenleme ve önlemlere başvurmuştur ve sonuçları nelerdir?”
DENİZ FENERİ
“Deniz Feneri gibi dernek statülü yapılarla İslami holdinglerle benzer mekanizmalarla yurtdışı ve yurtiçinde mütedeyyin vatandaşlarımızdan para toplamaya dönük girişimlerin ne kadar ‘bağış’ topladıkları ve bunları hangi amaçlarla kullandıklarına dair bilgiler nelerdir?
Deniz Feneri davası halen aktif olarak sürdürülmekte midir yoksa rafa mı kaldırılmıştır? Bu davada tutuklanıp serbest bırakılanlarla ilgili takibat sürmekte midir yoksa davadan vareste mi tutulmuşlardır?
Benzer mekanizmaları kullandığı ancak içeride nüfuz ticareti üzerinden ihale takipçiliği ve imar değişiklikleri kolaylaştırıcısı rolünü oynayarak önemli nakdi ve ayni kaynaklar biriktiren TÜRGEV’e 2011 yılında vergi muafiyeti ve diğer ayrıcalıklar hangi gerekçeyle verilmiştir? Bu muafiyetin tanınmasında, söz konusu vakıf yönetiminde Başbakan’ın oğlunun ve iş ortaklarının yer almasının kolaylaştırıcı etkisi olmuş mudur?
AKP ‘Yolsuzluklara karşı mücadele etme’ sözünü vererek iktidar olduğuna göre, TÜRGEV’in ihale ve imar yolsuzluklarında rüşvet ve komisyonların aracı mekanizması olarak kullanılıp kullanılmadığına ilişkin olarak yargının önünü açıcı ne gibi adımlar atılmasını düşünmektesiniz?”
Bu soruların içeriği daha da açılabilir.
Alman makamları bu konuda Almanya’ya gittiğinde Başbakan Erdoğan’a neler söylediler, henüz bilinmiyor.
2011’deki Erzurum Üniversite Kış Oyunları için 700 milyon TL harcadık, sporcu yetiştiremedik.
Soçi’de utandık...
“2014 Kış Olimpiyat Oyunları, Rusya’nın Soçi kentinde başladı. Türkiye sadece 6 sporcusu ile katılabildi. 76 milyonluk ülkede, üstelik ülkesinin büyük bir bölümü aylarca karlar altında kalan bir ülkenin olimpiyatlara gönderebildiği yarışmacı sayısı ALTI!..
Dünya sporcuları ile yarışabilecek düzeyde kayakçı yok, buz hokeyci yok, buz patenci yok. Tıpkı üç tarafı denizlerle çevrili ve kendi içdenizi olan ülkemin yüzmede dünya çapında sporcu bulamadığı gibi... Tıpkı atletizmde kendi yetiştirdiği değil de devşirme sporcularla başarı arandığı gibi...
Halbuki sporun okullaşması gerekir. Okullarda beden eğitimi derslerinin ağırlığının arttırılması gerekir. Spor tesislerine önem verilmesi gerekir. Dini eğitimin değil spor eğitiminin küçük yaşlarda başlaması gerekir.
Ancak bugün olduğu gibi eğitimde bilim, spor, sanat okulları yerine imam hatip lise ve ortaokullarını çoğaltırsan ancak gereğinden fazla imam yetiştirirsin kayakçı yerine, atlet yerine, yüzücü yerine...”
Okur Namık Özgür acı tabloyu sergilerken, 2011’de yapılan 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları için yaklaşık 700 milyon TL harcadık. Bunun 550 milyon TL’lik kısmı tesis yatırımlarını kapsıyordu. Yapılan bu yatırımın Cumhuriyet tarihinde bir kente yapılan en büyük spor yatırımı olduğunu da söylememiz gerekiyor. Soçi oyunlarına yüzlerce sporcu yetiştirecektik. Peki ne oldu? Değil 50 sporcu, 10 sporcuyu zor gönderdik Soçi’ye... Turizm açısından da kış turizmi için en çok tercih edilen merkez haline gelecekti Erzurum...
Biz o paraları sadece buz pateni yapılması daha doğrusu sonuncu olmak için mi harcadık!
Oyuna bilet bulunamıyor
‘Macbeth’ iktidarı
BUGÜNLERDE, Ankaralı sanatseverler Devlet Tiyatroları oyunları için bilet bulamamaktan şikâyetçi!
Geçtiğimiz ay, 21–26 Ocak tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşen, Devlet Tiyatroları’nda ilk kez düzenlenen Shakespeare Haftası, Ankaralı seyirciler tarafından yoğun ilgi gördü. Dünyaca ünlü İngiliz yazar W. Shakespeare’in yazdığı oyunların sahnelendiği haftaya, Ankara Devlet Tiyatrosu’ndaki ‘Macbeth’ adlı oyun damgasını vurdu. Shakespeare’in en karanlık tragedyalarından biri olan oyunda “iktidar” olgusu belirgin biçimde ele alınmaktadır. Güçlü bir komutan olan Macbeth, karısı Leydi Macbeth’in de katalizörlüğüyle yerine geçebilmek için kralı öldürür. Leydi Macbeth, kraliçelik ereğini gerçekleştirebilmek için bu amansız cinayete kocasını ikna etmek adına elinden geleni yapar. İşlenilen ilk günahın ardından adeta birbirlerinin mütemmim cüzü olan Macbeth çifti iktidar basamaklarını hızla çıkar...
Devlet sanatçısı, Türk tiyatrosunun duayeni, Prof. Dr. Bozkurt Kuruç’un ustalığını ilmik ilmik işleyerek yönettiği oyunda, başrollerini, erk hırsı zorbalığa dek varan Macbeth’i Sinan Pekinton, patriarkal düzene adeta bir manifesto niteliğinde yazılmış olan Leydi Macbeth’in iktidar tutkusunu çarpıcı biçimde yansıtan İpek Çeken canlandırmaktadır. Filozoflar ve sosyal bilimciler tarafından siyaset tarihinde azımsanmayacak önemi olduğu düşünülen oyunda “muktedirliğin nereye kadar uzanabileceği” sorusuna yanıtlar bulunmaktadır. Sezon boyunca devam edecek olan ‘Macbeth’ adlı oyunu Ankaralıların kaçırmamasını öneririm. Pınar MERTERKEK
OKUYUNUZ
CHP’DE SİYASET KULİSLERİNDE NELER KONUŞULUYOR
Tarabya’dan Ankara’ya giden güzergahta adayların çoğu belirlendi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Tarabya Oteli’nde kurmayları ile adayların büyük çoğunluğunu belirledi.
Sarıgül’ün de bir arakatıldığı toplantıdan sonra Kılıçdaroğlu’nun dün Ankara’ya gittiği ve bu arada rahat bir ortamda başkente gelen Sarıgül’le bir süre görüştüğü öğrenildi.
Son ataklar CHP’de siyasi kulisleri epeyce hareketlendirdi. “Bu akşama kadar Çankaya ve Kadıköy dışında bütün adayların netleceğini” belirten CHP’nin ‘ağır’ bir ismi, “Gerektiğinde belirlenen bazı isimler son anda değişebilir” dedi. Çankaya ve Kadıköy’de isimlerin daha sonraya kalabileceği söylendi.
Sarıgül’ün, son 24 saatte Kılıçdaroğlu ile iki kez görüştüğü Kılıçdaroğlu’ndan şu isteklerde bulunduğu belirtiliyor.
1- Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen aday yapılmamalı; bu isim benim ‘kırmızı çizgimdir’ dediği ortaya çıktı... Daha önce Esenyurt’ta Dr. Gürbüz Çapan’a karşı aday olan Dr. Bülent Kerimoğlu’nun bu kez Bakırköy için düşünüldüğü, eğer bu gerçekleşmezse, Yargıtay’ın kararına karşı Çapan aday olmazsa, Esenyurt’un için düşünüldüğü Gürsel Tekin’in yakınlarınca ifade edildi. Bu arada Sarıgül’e en yakın bir isim olan avukatı Murat Hazinedaroğlu’nun Bakırköy için ismi öne çıktı.
CHP’de il genel meclisi olan Gökhan Gümüşdağ’ın, Küçükçekmece’den aday gösterilmesine kesin gözü ile bakılıyor. Avcılar’da başkan Mustafa Değirmenci’nin bu kez ‘önünün’ kesileceği, buraya iki kadından birinin gösterilebileceği, ancak bu ismin ‘saklandığı’ ortaya atıldı.
Eski büyükelçi ve İstanbul Milletvekili Faruk Loğoğlu’nun “Kırmızı çizgiler varsa, benim de kırmızı çizgim Çatalca’da Engin Akman’ın seçilmesidir” diyerek Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, Adnan Keskin ve Umut Oran’ı tavır koyduğu öğrenildi.
İNÖNÜ ŞİŞLİ’YE
SARIGÜL’ün oluşturduğu Türkiye Değişim Hareketi’nin Sabri Erbakan ve Hakan Dalokay’la birlikte önde gelen isimlerinden İsmet İnönü’nün torunu, Hasan Hayri İnönü’nün sürpriz bir şekilde Şişli’den aday olduğu
ortaya çıktı. Bu durumda İnönü ailesinden ilk kez bir siyasetçinin Belediye Başkanlığı için mücadele edeceği kulisleri salladı.
Bu arada CHP Belediye Meclis üyesi, son dönem CHP’nin ilçe başkanı Dursun Çaltı’nın yıllardır arasının açık olduğu Sarıgül’le son dönemde ‘canciğer kuzu sarması’ olması gözlerden kaçmadı. Sarıgül’e karşı ilçe başkanlığı için aday olan Çaltı’nın, bu durumda meclis üyeliğini garantilediği ileri sürüldü.
BEŞİKTAŞ’A YENİ İSİM
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın yerine spor camiasından GS Yönetim Kurulu’ndan bir ismin ortaya çıkması Beşiktaş’ı dalgalandırdı; Çarşı Grubu tepki gösterdi. Bunun üzerine Sarıgül’ün yakın çalışma arkadaşı Tonguç Çoban’ın ismi öne çıktı.
- Silivri’de Özcan Işıklar’ın ve Büyükçekmece’de Hasan Akgün’ü adaylıklarının kesinleştiği öne sürüldü.
- Beyoğlu Belediye Başkanlığı için iki günden ismi öne çıkan Aylin Kotil’in dün akşam saatlerinde durumunun değiştiği belirtildi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun ise CHP eski PM üyesi
Gülseren Onanç üzerinde baskısını sürdürdüğü kulislerde konuşuluyor.
ÇAPAN’A DESTEK MİTİNGİ
SEÇİMLERE yakın bir sürede hakkındaki ceza Yargıtay tarafından onanan CHP Esenyurt Belediye Başkan Adayı Dr. Gürbüz Çapan’a destek vermek üzere ‘Çapan Gönüllüleri’ bugün 13.00’de Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda bir miting düzenliyor. Gürbüz Çapan Halktır, Durduramazsınız Mitingi”ne büyük bir kitlenin katılması bekleniyor.
LEVENT KIRCA sahaya hızlı iniyor
BUGÜN Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek büyük buluşmada
İP İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı için seçim startını verecek. Levent Kırca “Yeditepe Projesi”nin ipuçlarını açıklayacak.
IP Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey ve İşçi Partisi İstanbul İlçe Belediye Başkan Adaylarının da katılacağı buluşma, bugün saat 14.00’de Harbiye Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Anadolu Salonu’nda gerçekleşecek.
Kırca, geçen seçimde aday olduğu Üsküdar’da ilginç kampanyası ile CHP’nin Üsküdar’ı kaybetmesine neden olmuştu.
SANCAKTEPE’DE 2 SEÇİM BÜROSU
SEÇİM çalışmalarını hızla sürdüren CHP Sancaktepe Belediye Başkan Adayı Özgen Nama, aynı gün içinde iki seçim irtibat bürosunun açılışını yaptı. Sancaktepe Meclis Mahallesi ve İnönü Mahallesi seçim irtibat bürolarının açılışına çok sayıda vatandaş katıldı.
Ellerinde CHP bayrakları ile coşkulu kalabalığa konuşan Özgen Nama, Türkiye’nin erdemli ve namuslu siyasetçilere ihtiyacı olduğunu vurgulayarak “Bizim belediyecilik anlayışımızda şeffaflık olacaktır. Kimsenin ulaşamadığı bir belediye başkanı olmayacağım. Herkesin başkanı olacağım. Makam odamın kapısını kaldıracağım. Bize oy veren vermeyen hiç kimse belediyemizde ayrıma maruz kalmayacak. Bizim belediyemiz sorun yaratan değil, sorunların çözüm merkezi olacaktır” dedi.
Mahallelerin eski muhtarları, kanaat önderleri ve ileri gelenlerinin oluşturacağı mahalle meclisleri ile birlikte çalışacağını belirten Özgen Nama “Sancaktepe’nin, şimdiye kadar çözülemeyen temel sorunları yerinde tespit edilecek. O mahallenin meclisi bunu, belediyeye çözüm önerisiyle birlikte getirecek ve hep birlikte çözeceğiz. Böyle olunca, o mahallede yapılan ve yapılacak olan her şeyden vatandaşın haberi olacak. İşte, katılımcı ve yerinden yönetim bu olacak” şeklinde konuştu.
Özgen Nama, Sancaktepe’yi kesin kazanacaklarını dile getirerek partililerin de buna inanmalarını istedi.
Cami önünde propaganda
Ümraniye'de bir cami, cuma namazı çıkışı. 3 kişi ellerinde AKP broşürü ile kapının önünde barikat gibi durup namazdan çıkanlara dağıtıyor. Broşürde Başbakan’ın Kartal’da yaptığı 20 kavşak ve yolun açılış töreniyle ilgili bilgi yazıyor. Bu arada Suriyeli olduğunu söyleyerek yardım isteyen bir kadın da kenarda bekliyor.
Paylaş