Paylaş
“TOKİ Kayaşehir İlköğretim Okulu’nda 4.7.2012 tarihinde yapılan ihale komisyonunda usulsüzlük olmuştur. Okul müdürü Tacettin Yiğit ihale zarflarını ihaleden bir gün önce referansları almak maksadıyla açmış, firmalarla ilgili bilgileri öğrenmiş, usulsüzlük yapmıştır. Hiçbir şekilde ihale gününe kadar Okul Aile Birliği’ne zarfları göstermemiş ve elletmemiştir. Fakat kendisi yetkisi olmadığı halde dosyayı açmıştır. Bu hareket Okul Aile Birliği Başkanı ve bende şüphe uyandırmıştır...”
Gerisini okumaya gerek yok. Tablo ortada.
Okul müdürü Tacettin Yiğit, Milli Eğitim camiasında bilinen bir isim, ‘vakası’ çoktur. Şişli Seyrantepe Polis Lojmanı içindeki Süleyman Çelebi İlköğretim Okulu Müdürü iken de hakkında velilerin yoğun şikâyetleri ile karşılaşmıştık.
Arvişimize baktık, 7 yıl önce “Ben dini bütün bir müdürüm” dediğine göre güçlü birisi sayılabilir. Ama yeni yaptıkları hiç affedilecek türden değil... Hakkında açılan adli ve idari soruşturmaların bir türlü sonuçlanmadığını biliyoruz o zaman. Ama bu kişiler birileri tarafından korunuyor ki, bu tür usulsüzlüklere cesaret edebiliyorlar. Okul müdürleri ne yazık ki, kantin ve servislerinden elini çekemiyorlar.
Geçenlerde Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü Şeref Çalışır da tacizden savcı tarafından tutuklanmış, iki gün sonra salıverilmişti. Yakın akrabası bir bakanın da bu olaydan sonra Çalışır’ın kendisinden uzak durmasını istediğini biliyoruz. Şimdi Ağır Ceza’da 21 yıl hapis istemiyle yargılanacak ama hâlâ görevde tutulabiliyor.
Bunun gibi çok personel var Milli Eğitim camiasında. Veliler isteklerini gayet kısa ifade ediyorlar: “Böyle okul müdürlerinin yönetimi altında çocuklarımızı okutmak istemiyoruz.” İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’ın işi bu bakımdan zor, ‘vakalı’ okul müdürlerini kulağından tutup kapı önüne koymak için siyasetten korkmaması gerekiyor. Bunu da hangi müdür yapabiliyor?
Deniz Gezmiş ile NATO bir arada olmaz!
ANKARA’dan Engin Balım, mıhı tam nalına saptamış:
CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Baran Güneş, Uluslararası Atlantik Anlaşması Derneği ve Atlantik Konseyi’nin düzenlediği ‘NATO’nun Dönüşümü ve Geleceğin Tehditleri’ konulu seminere katılmış. 21-28 Temmuz arasında gerçekleşen seminerde bir konuşma ve sunum yapmış. ‘Türkiye’de Kürt Sorunu ve Çözüm Önerileri’ konulu konuşmasında Güneş, CHP’nin 10 adımda çözüm önerisinden de ayrıntılı bir şekilde söz etmiş.
Baran kardeşimi tanırım, neden ve nasıl böyle bir toplantıya gitmiş anlamış değilim... NATO’nun dönüşümü ile CHP gençliğinin ne ilgisi alakası olabilir?
CHP gençliği, 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş’lerin asılmalarının yıldönümünde Ulucanlar Cezaevi (şimdiki müze) önünde, slogan atarlarken Baran ve yol arkadaşları da yer alıyorlardı. İyi de yapıyorlardı.
Değerli genç arkadaşlar, bir yandan Deniz Gezmiş’lerin posterlerini açıp, öte yandan NATO ile alakalı ortamlarda boy göstermek olmaz. Adama sorarlar, tutarlılık nerede diye?
Hem solcu, hem Amerikancı olunmaz! Hem antiemperyelist hem NATO’cu olunmaz... Bir yandan ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye haykırıp öte yandan böyle yapılmaz! Engin BALIM
Tozlu üzüm yer misiniz?
MUSTAFA Kayışoğlu, esas Zonguldaklı, birikimleriyle tarımcılık yapmak istemiş. Şarköy’ün Yeniköy’ünde bir yamaçta 76.5 dönüm arazi almış. Dört yıl önce 12 bin asma ile meyve ağaç dikmiş. Yani bağcı olmuş; domates, biberini de ekiyor; emeklilik günlerini değerlendiriyor. Ama bir sorunu var, arazisinin biraz yukarısında bir taşocağı açılınca bütün keyfi kaçmış. Taş, toprak ve toz nedeniyle bağı ve ağaçları zarar görmüş; Tekirdağ’dan Mehmet Çebi’nin (Ruhsat Berk Cem Yapı, Beton ve Mıcır Sanayii) kurduğu taşocağına köylüler baştan karşı imişler, ama sonradan muhtar buradan köy için malzeme almaya başlayınca eski direnci kaybolmuş. Kayışoğlu, bağı toz bulutu altında kalınca Tekirdağ ve Şarköy’ün Çevre Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü ve Tekirdağ Özel İdaresi’ne kadar başvurmadık kapı bırakmamış. Jandarma ise ocağa olumsuz bakıyormuş. Daha sonra mühendisler gidip ölçüm yapmışlar, emisyon miktarları yüksek çıkmış, ceza yazıldı mı bilinmiyor? ÇED raporları tam mıdır? O sit alanından o kocaman kamyonları nasıl geçer? Çevreye karşı güçlü bir tavrı olmadığı bilinen Vali Zübeyir Kemelek de her zamanki sessizliğini korumuş. Üzümlerin nasıl toz içinde kaldığını üzülerek gördük. Çebi’nin vicdanı rahat mıdır?
‘Sorma, öde’ faturaları
900 mağdur adına yazıyorum diyor Şenel Arslan:
“SEDAŞ Elektrik’in adımıza düzenlenen faturalarla Kocaeli/Çayırova/Şekerpınar TOKİ sakinleri olarak şok yaşamaktayız. 560.60 TL fatura bana, bu turanın biraz altında ve çok çok üstünde 2000 civarında ise komşularımıza kesilmiş. SEDAŞ’çılar bu faturaları tarihinde ödememiz gerektiğini, herhangi bir düzeltme yapılmayacağını söylüyorlar. Bu ayki tüketimim 153 KW bedel=560.60 TL. “Sorma, öde” diyorlar! Neden olarak da TOKİ’den aldığımız dairelerin saatleri bozukmuş, değişmiş; bozukken ödediğimiz faturalar düşük gelmiş bunun da farkı olduğunu söylüyorlar. Biz fabrikatör değiliz ki, nasıl ödeyeceğiz, söyleyiniz.”
TBMM içindeki yeşil aşı boyalı evler...
“MİLLETVEKİLLERİ hep lojman avantajı ve ucuz yemek haberlerinden yakınmışlardır. Kendilerince de haklıydılar. Bu haberlerin bir başka anlamı şuydu: ‘Siz seçilenler, üstün irade halk iradesidir ve medya gücü de bunu denetleyendir’
Bir milletvekilinin sofrasında kaç kişi var? Bir sofra kaça kuruluyor? Bunu pek göz önünde tutan yoktu. Belki de gerekmiyordu. Mardin eski milletvekili Muzaffer Arıkan gibi isimlerin Or-An lojmanlarındaki evin çatı katını, ‘yatılı misafirlere ayırdığını’ da gördü Ankara. Şimdi o lojmanların yerinde milyon dolarlık kuleler var. Tamam bunlar oldu. Doğru yanlış, lojmanlar vara yoğa satıldı. TBMM içinden de ‘demokrasi adına’ TSK bünyesindeki askeri birlik de çıkarıldı. TBMM’nin içi polisle sivilleşti. Seçilmişlerin kişisel avantajları tırpanlandı. Ya atanmışlar? Milletvekili emeklisi kadar maaş alan çifter danışmanlar. Milletvekili maaşı kadar ücret alan üst düzey bürokratlar. Bunlar da yetmedi. TBMM içinde bürokrat lojmanları aynen duruyor. Hem de yeşil aşı boyası ile dış cephesi boyanıyor. Tamirat var. Hem de büyük bakım. TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek bu işe ne diyor acaba?”
Bunu bize eski bir milletvekili anlattı; biz de aktarıyoruz.
Paylaş