Paylaş
CHP Uşak Milletvekili Prof. Osman Coşkunoğlu, 'Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi ile 2559 ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'yla sansürün önünün açıldığını belirtiyor.
Coşkunoğlu'nun saptamaları şöyle:
"Bu yasa tasarısı, internet suçlarını (pornografi gibi) önlemeye yönelik olma gerekçesini taşıyor. İnternet suçlarının önlenebilirliğini değerlendirmek için, önce internet teknolojisini iyi anlayıp değerlendirmek gerekir. Böyle bir teknoloji üzerinde yasakçı bir anlayışla, kolluk güçlerine dayanan cezalandırma anlayışıyla zararlı yayınları önlemek imkânsıza yakın zordur. Nitekim en güçlü antivirüs programları bile yeni çıkan virüsler karşısında etkisiz kalabiliyor. Böylece virüs programı yazanlar arasında süregiden, muhtemelen bitmeyecek bir yarış, bir tırmanma vardır.
Tasarının 3. maddesi, Telekom Kurumu bünyesi içinde bulunan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na güçlü, hatta belki aşırı yasaklama yetkileri veriyor. Bu yasaklamaları internet ortamında aşmak isteyenler ile yasaklamaları uygulamak isteyenler arasında bir yarış ve tırmanma olması kaçınılmaz. İnternet teknolojisi ile cep telefonunun ve hatta televizyonun beraber çalışabileceği teknolojik gelişmeleri düşünürsek, yasaklamaların zorluğu daha iyi anlaşılır."
Georgia Üniversitesi Teknoloji Enstitüsü'nde sistem mühendisliği üzerinde doktora yapan ve ODTÜ'de Endüstri Mühendisliği dersleri veren Coşkunoğlu, tasarı üzerindeki endişelerini şöyle sıralıyor:
NE OLMASI GEREK
"Yasaklayıcı ile bu yasakları aşmak isteyenler arasındaki yarış, bir tırmanmaya ve yavaş yavaş bir sansüre doğru ilerlemeye yol açar. Nitekim böyle bir tehlikeden kaçınmak ve sansüre giden bir yol açmamak için AB böylesine bir yasaklama mevzuatından kaçınmaktadır.
Bu yasa yerine yapılması gereken, ilgili sivil toplum örgütleriyle beraber, toplumsal bir eğitim, uyarı ve otokontrol sistemi geliştirmektir. AB'de yapılan budur, doğrusu da budur. Bunu yapmak zordur ama etkili ve anlamlı olan da budur. Yasayla yasaklayıcı önlemler getirmek kolaydır ama hem etkisiz kalmaya mahkûmdur hem de sansüre yol açabilir."
GÜNÜN SÖZÜ
"SP ile AKP arasındaki buzlar erimez; çünkü bizim görüşümüz, çizgimiz ayrı, onların çizgisi ayrı."
(Şevket Kazan)
Tavukçu Deresi'nin müteahhitleri kim
BAHÇELİEVLER sınırındaki Tavukçu Deresi'nin (Yenibosna'dan başlayıp Ataköy 9. Kısım'dan Ayamama ile birleşir) ıslahı çalışmaları için Büyükşehir Belediyesi milyon dolarlar harcıyor.
Dün inşaat çalışmaları sırasında ağzı kontrplakla kapatılan rögardan içeri düşen 5 yaşındaki Dilara'nın kanalizasyon sularına kapılıp cesedinin Ataköy'den çıktığını anlatan faciayı okudunuz.
Derenin ıslahının 2. etap çalışmalarını üstlenen ve sorumsuzluğu ortaya çıkan şirketin MVM olduğu anlaşıldı. Yani Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti.; sahibi ise Bilal Şahin.
Bilal Şahin kim?
Genellikle eski MTTB'nin bünyesinde yer alan ve tarikat mensuplarının oluşturduğu Birlik Vakfı'nın kurucularından...
Dinci muhafazakâr siyasetin önemli isimleri ile bürokratlar ve işadamlarının oluşturduğu 'ağır' ve 'etkili' vakfın kurucuları arasında ilginç isimler var:
Recep Tayyip Erdoğan, Kadir Topbaş, Ömer Dinçer, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Zeki Ergezen, İsmail Kahraman, Recai Kutan, Azmi Ateş, Kadri Keskin (Erbakan'ın müsteşar vekili).
Vakfın merkezi, Turgut Özal'ın kendilerine tahsis ettiği Çemberlitaş'taki bir medresede bulunuyor.
Bu medresede her Ramazan'da iftarlar düzenlenir.
Tavukçu Deresi'nin 3. etap inşaatını yapan Hasan Kalyoncu (Kalyon İnşaat). Kalyoncu da vakfın kurucuları arasında.
Bilal Şahin, Ankara'da Melih Gökçek'in de çok güvendiği bir müteahhit.
Şahin ailesinin Termikel adlı beyaz eşya üreten bir fabrikası ile Kanal A televizyonunun sahibi oldukları biliniyor.
Bu ilişkileri nasıl biliyorsanız öyle değerlendirin.
Mirşan 'devlet nişanı'nı hak etmiştir
"KÂZIM Mirşan'ı niye unuttuk" başlıklı yazıyı heyecanla okudum.
Ben kamu üzerinde etkisi olmayan bir sade vatandaşım.
Ama siz bir köşe yazarısınız ve hiç şüphem yok ki, binlerce okuyucunuz var.
Ben size teklif ediyorum, siz de uygun görürseniz yetkililere seslenin:
Kâzım Mirşan, devlet nişanını hak etmiştir. Türk diline hizmeti mutlaka bir şekilde ödüllendirilmelidir. Prof. Haluk Tarcan'ı da unutmayarak...
F. Bülent KOCAMEMİ
Biliyor musunuz
TÜM dünyada küresel ısınmaya karşı yerel saatlerin farklılığı gözetilmeksizin bugün saat 19.55'te tüm enerji kaynaklarının kesileceği, evde yaşa işyerlerinde şalterlerin ineceği, araçların yol kenarına çekileceği, beş dakikalık bir kesinti ile meydana gelecek enerji tasarrufuyla karar mercilerinin dikkatinin çekileceğini... KUŞADASI Belediyesi'nin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için üç gün sürecek etkinlikleri arasında "Latife ve Fikriye" adlı tiyatro eserinin de bulunduğunu...
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Nurettin Dönmez'in görevden alınarak, yerine AKP Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın kardeşi Cafer Uzunkaya'nın getirildiğini..
PANO
- ESKİ 'Galata Köprüsü' araç trafiğine kapalı? Bunun makul ve mantıklı bir cevabı var mı?
Ahmet AKOCAK
- TUZLA'daki koku had safhaya ulaştı. Çocuklarımız okula giderken mideleri bulanıyor. Şikayetlerimizden bir sonuç çıkmıyor.
Cem KIZIL
- VALİDEBAĞ Öğretmenler Hastanesi'nde öğretmenlere 30 yıldır hizmet veren diş polikliniliği
neden kapatılıyor. Başhekim yer yokluğunu bahane ederken, kütüphaneyi kapatın kendisine lüks bir makam odası yaptırmasını protesto ediyoruz.
Bir grup öğretmen
Suçlu Avrupa
GEÇTİĞİMİZ günlerde Lahey Adalet Divanı'nın Srebrenitsa Katiami sanigi Sirbistan'in suclu olmadigini ilan etmesini oncelikle esefle kiniyoruz.
Bu kararın, en az katliam kadar bir insanlik ayıbı olduğunu düşünüyoruz.
Bir taraftan insan haklarI dersi verirken, diğer taraftan katliam yapan Sırp askerlerini seyreden Hollandalı askerlere 'üstün hizmet nişanı' veren Hollanda ve nihayet bu katliamı yapanlarin suçu yoktur anlamında bir karar veren Avrupa gercek yüzünü bir kez daha göstermiştir.
İşte bizim girmek için can attığımız, uğrunda toprak bütünlüğümüzü tehlikeye atmak dahil sosyal, siyasal, ekonomik bir çok ödün verdiğimiz, bize emredildiği için Türk'uz demeyi bile ayıp sayan yasaları çıkartmaya, Türk olana küfür ve hakaret etmeyi serbest bırakan kanun maddesini değiştirmek için uygun zamanı beklediğimiz AB ve bu birliğe baglı ülkelerin gerçek yüzü.
Türk ve müslüman hiçbir unsura tahammülü olmayan cani ruhlu bu haçlı zihniyeti, üzülerek ifade ediyorum ki Türkiye'de de gerek siyasi gerekse sivil işbirlikçilere sahiptir.
Milletimizin Avrupa'nın bu çirkin yüzünü ve ülkemizdeki işbirlikçilerini iyi tespit ettiklerine olan inancımız tamdır. Bu inancımızı pekiştiren tepkilerin çığı gibi büyümesini bekliyoruz.
Üzüldüğümüz bir diğer konu da, insanlığı bu çifte standart sayesinde nasıl kötü bir noktaya gittiğini tüm dünyanın seyrediyor olmasıdır.
Dedeleri Hitler, Mussolini, Franko olan bu guruhun suçlu bulmadığı Sırplar, tarih önünde, insanlık önünde bu ayıpla birlikte yaşayacaklardır dünya durdukça.
Bu vesile ile vahŞete kurban giden müslüman Boşnak kardeşlerimize Allah'tan bir kez daha rahmet diliyorum.
Lütfü TÜRKKAN-Rumeli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
TBMM'ye düşen görev
KÖŞENİZİ ilgi ile takip ediyorum. Bizlere söz hakkı vermeniz çok çağdaş bir davranış.
Ben burada her yıl temcit pilavı gibi ısıtılıp, ısıtılıp önümüze konan bu Ermeni tehrici konusunda
TBMM'nin neden bu kadar basiretsiz olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Öncelikle, bazı ülkelerin bu tarihi olayı parlementolarında tanımalarından sonra biz, uluslararası ilişkilerdeki 'karşılık' konusunu neden gündeme almıyoruz? Bize bunu reva gören bu ülkelerin tarihlerinde hiç mi yüz kızartıcı hadiseleri yok? Fransa yaptığı soykırımları biz neden
tanımıyoruz? Polonya gibi ızırzıvır ülkelere neden bir yaptırım bizim Meclisimizden çıkmıyor. Bence
bunun adı onursuz dış politikadır. Böyle davrandığımız sürece, Diyarbakır'dan biri çıkıp,
sanki Diyarbakır bu ülkenin bir şehri değilmiş gibi hesap soruyor ve hükümet seyrediyor. Bu kadar
onursuzluk artık canımıza tak dedi, lütfen TBMM olarak ülkemizin onurunun daha fazla ayaklar
altında çiğnenmesine izin verilmesin ve ıvırzıvır ülkelere hadleri en azından parlemento aracılığı
ile verilmelidir
M. Nizam SAVAŞ
Paylaş