Paylaş
Bazıları 1961 Anayasası başlangıç kısmına atıfta bulundu... Başlangıç kısmında, Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkından bahsediyor.
Korkunun boyutları hakikaten de komik seviyede, direnme hakkı lafını, 50 yıl önce yazılan eski bir anayasanın başlangıç bölümüne kadar götürüp, ‘eski Türkiye, darbeci/ittihatçı alışkanlık vs...’ gibi iri kelamlara bağlamak nasıl bir ruh haletidir. 1982 Anayasası’nın başlangıç bölümü ki, Anayasa metnine dahildir, son cümlesi; ”Anayasa, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur” demektedir.
Anayasalar, kurumlara değil aynı zamanda, bu toplumsal sözleşmenin tarafı olan millete emanet edilirler. Anayasal gelenek budur...
Bir başka deyişle, anayasal sorumluluk, sadece devlet kurumlarına ve iktidara düşmez, herkesi kapsar... İç güvenlik yasası gibi, anayasal bakımından tartışmalı yasama tasarrufları hakkında muhalefet yapmanın da darbecilikle, falan alakası yoktur. Bu telaş niye!...
Nâzım Hikmet’ten ‘Vatan Haini’
“NÂZIM Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
Bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un.
66 santimetrekarede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali.
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Nâzım HİKMET- 28.7.962
Ve Turgut Kazan ‘tehlikeli’ yasa konusunda uyarıyor
‘Korku imparatorluğu’
ESKİ İstanbul Barosu Başkanı Av. Turgut Kazan 132 maddeden oluşan İç Güvenlik Tasarısı ile Jandarma Teşkilat Yasası, Emniyet Teşkilatı Yasası, Polis Yüksek Öğretim Yasası, Sahil Güvenlik Yasası gibi 23 yasanın değiştirileceğini belirterek “Tam bir karanlık polis devleti ve korku imparatorluğu geliyor” uyarısında bulundu. Polis ve jandarma teşkilatları için öngörülen düzenlemelerin çok önemli olduğunu, mutlaka tartışılması gerektiğini belirtirken, öncelikle PVSY, TMY, CYY, TCY ve Nüfus Hizmetleri Yasası’nda yapılması düşünülen değişiklikleri değerlendiriyor. Tasarıya karşı çıkılmasının ‘ihanet’ sayılmasına da karşı çıkılması için de Kazan şöyle konuştu: “Evet, karşı çıkanları ‘vatan haini’ ilan ederek, bol cinayetli karanlık bir polis devletine, korku imparatorluğuna sürükleniyoruz. Böyle bir tasarıya karşı çıkmak, hukukçu olmanın, demokrasiye inanmanın bir gereğidir. Dolayısıyla, mutlaka ve kesinlikle karşı çıkılmalıdır.
132 maddeden oluşan İç Güvenlik Tasarısı, Jandarma Teşkilat Yasası, Emniyet Teşkilatı Yasası, Polis Yüksek Öğretim Yasası, Sahil Güvenlik Yasası gibi 23 yasayı değiştiriyor. Elbet, polis ve jandarma teşkilatları için öngörülen düzenlemeler çok önemlidir, mutlaka ele alınıp tartışılması gerekir. Ama, biz öncelikle PVSY, TMY, CYY, TCY ve Nüfus Hizmetleri Yasası’nda yapılması düşünülen değişiklikleri değerlendirmek istiyoruz.
2559 sayılı PVSY değişikliğiyle (md.1) polisin yetkileri ölçüsüz artırılırken, toplantı/gösteri hakkı iyice sınırlanıyor. Yargıç kararı ve savcılığın bilgisi olmadan, polise kişilerin üst/eşya ve araçların görünmeyen bölümlerini arama yetkisi veriliyor. Ve aynı yasanın 16.maddesindeki polisin zor kullanma, silah kullanma yetkisi, (md.4) önerilen (d) bendiyle çok tehlikeli biçimde genişletiliyor. Artık, yaşadığımız örneklerden daha acımasız cinayetlere tanık olacağız. Nitekim, madde gerekçesinde mevcut düzenlemenin “silah kullanan personelin mağdur ettiği” belirtilerek, bu mağduriyetin giderilmesi gerektiği açıkça itiraf ediliyor. Yani, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Berkin Elvan ve Uğur Kurt benzeri olaylarda, polisin sanık olmaması, yargılanmaması sağlanarak, eli iyice rahatlatılmış olacak. Hiç korku duymadan çekip vuracak. Böylece, tam bir korku imparatorluğu, tam bir polis devleti yaratılacak. Ve 16. maddeye ‘boyalı su’ eklemesi yapılarak, yolda/kaldırımda yürüyen, vitrin seyreden, metroya inen, metrodan çıkan herkes boyanacak ve gerekçede belirtildiği gibi, boyananlar yakalanıp gözaltına alınacak, suçlanıp yargılanacak. Herkes suçsuz olduğunu kanıtlamak zorunda kalacak. Belki, büyük olasılıkla kimyasal boya kullanılacağı için, yeni bir sağlık sorunu yaşanacak.
ANKARA’DAKİ YARGICA EMANETİZ
- Ayrıca, ek 7. madde değişikliğiyle (md. 5) polise iletişim tespiti/dinleme/sinyal bilgilerini değerlendirme, kayda alma yetkileri tanınıyor. Ve bu işlerin Yargısal denetim yeri olarak Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Yargıcı görevlendiriliyor. İstihbaratın gizliliği gerekçe gösterilerek, hepimizin özel yaşamı, kişilik hakları, güvenilir bir Ankara Yargıcına emanet ediliyor.
- 7, 8, 9.maddelerle, 2911 sayılı Toplantı/Gösteri yasası değiştiriliyor. 23. maddenin (b) bendine “havai fişek, molotof, benzer el yapımı olanlar”a, “demir bilye ve sapan” ekleniyor. Ve aynı değişiklik 33. maddeye de taşındığı gibi, cezalar artırılıyor. Örneğin, cebinde bilye bulunduran 2 yıldan 6 yıla kadar, yüzünü kısmen örten veya suç sayılacak afiş/pankart/döviz/resim taşıyan veya bu nitelikte slogan atan altı aydan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Diyelim ki, gösteride “hırsız var” pankartı veya ayakkabı kutusu taşıdınız veya bu yolda slogan attınız, önce tutuklanacak, sonra cezalandırılacaksınız. Ve cezanızı mutlaka çekmek zorunda kalacaksınız.
- 5442 sayılı İl İdaresi Yasası’nın 11.maddesine eklenen yeni fıkrayla, “vali lüzumu halinde” suçların aydınlatılması ve faillerin bulunması için, emirler verebilecek. Kolluk bu emirleri yerine getirecek. Örneğin, Ali İsmail Korkmaz cinayetindeki, vali açıklamasını hatırlayalım. Vali, “Korkmaz’ın failidir” diye Korkmaz’ın arkadaşlarını yakalama emri verecek. Bu emir yerine getirilecek. Ve atı alan Üsküdar’ı geçeceği için, Korkmaz’ı döverek öldüren polisle/siviller kurtulacak, kurtarılacak.
SIKIYÖNETİM KOMUTANI VALİ
- Vali yeni bir ‘sıkıyönetim komutanı’ olacak. İsterse sokağa çıkma yasağı koyacak. Valinin emirlerine uymayanlar, 3 aydan 1 yıla kadar cezalandırılacak. Ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası’nın 3. maddesine getirilen değişiklikle, her TC yurttaşının “parmak izi, damar izi ve el ayası gibi karakteristikleri” mutlaka alınacak, devletin elinde olacak.
- Görüldüğü gibi, bu düzenlemeyle yurttaşların güvenliğini sağlamak değil, siyasal iktidara karşı çıkılmasını yasaklamak amaçlanıyor. Artık, toplantı ve gösteri yapılamayacak, slogan atılamayacak, pankart taşınamayacak. Yasaya aykırı toplantı tanımı iyice belirsizleştirilerek, polisin şiddete başvurması kolaylaştırılacak. Ve silah kullanan polis özel olarak korunacağı için, yeni cinayetlere ortam hazırlanacak.
BİLİYOR MUSUNUZ?
BOĞAZİÇİ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi (Osmanlı’da batıl itikatlar konusunda doktoralı) olan ve Murat Karayalçın’ın CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyeliğine getirdiği Dr. Elif Uluğ’un bu kez partinin ‘basın sözcüsü’ olarak görevlendirildiğini...
DEVLET hastanelerinin birçoğunun sahipsiz olduğunu ve bu hastanelerde tedavi gören vatandaşlarımızın gerektiği gibi sağlık hizmetlerinden yararlanamadığını, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın bunun son örneğinin Ağrı’da yaşandığını belirterek; hayati öneme sahip teknik ekipmanların bakımlarının neden zamanında yapılmadığını sorduğunu...
‘BİBER Gazı Yasaklansın İnisiyatifi’nin, biber gazı satın aldığımız ülkelerin başında gelen Güney Kore hükümetinin, bu kimyasal silahın satışını durdurması için bugün 12.30’da Güney Kore İstanbul Başkonsolosluğu’nun önünde ‘Gaz ihracatını durdur’ uyarısını yapacaklarını, benzer eylemlerin Seul ve Londra’da da gerçekleştirileceğini açıkladıklarını...
‘AKP İstanbul İl Gençlik Kolları’nın, II. Abdülhamid’i, ölümünün 97. yıldönümünde bugün 14.00’te Çemberlitaş’ta II. Mahmud Türbesi’nde anacaklarını...
Müzeyyen Senar
“ÇOK insan anlamaz eski musikimizden,
Ve ondan anlamayan, bir şey anlamaz bizden”
Yahya Kemal’in
sözleri ile Müzeyyen
Senar’ı anıyor, rahmet diliyoruz.
MESAJ PANOSU
TÜSİAD’ın bir önceki başkanı Haluk Dinçer’in ‘kahramanlık’ yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim. Buraya not ediyorum. Gelecekte Haluk Dinçer adını çok duyacaksınız.
Ali Atıf BİR
CHP’de önseçim isteyenler 14 Şubat Cumartesi günü İstanbul’da buluşuyor... Yer: Lütfi Kırdar Kongre Merkezi: Saat: 13.00-17.00 arası...
İÇ güvenlik paketine karşı bugün Çağlayan Adliyesi’nde, 15.30’da yapılacak basın açıklaması ve sabah 08.00’e kadar sürecek Demokrasi ve Adalet Nöbeti çağrısını destekliyoruz.
ADALET İÇİN HUKUKÇULAR
Paylaş