Paylaş
Türkiye’de sivil darbe yapılmıştır iddiası ile darbe şartlarına uygun bir mücadele yöntemi zorunluluğuna işaret etti.
Akademisyenlere kadar, “Milletin hapis tazyiki altında olduğu bir dönemde biz de gireriz” yaklaşımı, siyasetin fokurdayacağı anlamına geliyor.
“Dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi” resti görülüyor, MHP de müspet oy vereceğini açıkladı.
HDP, ileri-geri yapmaya devam ederse iyice marjinalize olur.
Yeterli çoğunluk sağlanıyor.
Siyaset, mahkeme koridorlarına taşınınca gerilim artar, kime yarar bilinmez, mahkeme zabıtları ‘bumerang’ olur, kimi vuracağı bilinmez.
İktidar kendi oyununa düşebilir. 14 yıldır mutlak iktidar gücünü kullanan bir parti söz konusu.
Mevcut fezlekelerle sınırlı bir dokunma da olsa, dava dosyalarının ‘sirayet etme kapasitesini’ yabana atmamak lazım.
Yargılanan muhalefet, savunma hakkını iktidarın zaafları üzerine kurgulayacak.
İktidar, “hodri meydan” derken, muhalefet de “işte meydan, işte pelvan!” dedi.
Cazgırlar, güreş öncesi, “Bu meydan er meydanıdır, kırklar yediler seyranıdır diye başlar ve dellal (ilan eden, davet eden) çıksın aradan, hepsine kuvvet versin yaradan” diye bitirir.
Siyasetin yeni meydanı, adliye koridorları. İktidar böyle istedi.
Yeni bir tiyatro daha...
BAĞ-KUR'LUYA VAR, SSK'LIYA YOK
ÇALIŞMA dünyasının, gazeteci kökenli uzmanlarından Şükrü Karaman yazıyor:
Günümüzde düşük aylık alan emeklilerin yeniden bir işte çalışması ya da kendi işini kurarak çalışma yaşamında faaliyet göstermesi durumu bir hayli yaygın.
Emekli olduktan sonra yeniden çalışmaya başlayanlar ya 4/b’li yani Bağ-Kur’lu olarak kendi işini kuruyor, işinin patronu oluyor ya da bir işyerinde başkasının yanında 4/a statüsünde işçi yani SSK’lı olarak çalışmaya devam ediyor.
Daha önce çıkarılan bir yasa uyarınca emekli olduktan sonra kendi işini kuranların, işinin sahibi olanların (Bağ-Kur’lu) aylığından yapılan yüzde 10 oranındaki Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) kesintisine marttan itibaren son verildi. Hali ile bu statüdeki emeklinin aylığında otomatikman yüzde 10 artış oldu.
Buna karşılık emekliliğin ardından başkasının yanında ücretli işçi yani 4/a’lı (SSK’ya tabi) olarak çalışanlar adına işverenler SGDP ödemeye devam ediyor.
Yani 4/a’lı çalışan emeklilerin aylığında bir artış söz konusu değil.
EMEKLİ PATRONLAR
Bağ-Kur kapsamında çalışan emekliye tanınan bu hak, SSK kapsamında çalışan emekliye tanınmayarak ciddi ayrımcılık oluştu. Haksızlığa yol açan bu uygulama emekliler tarafından tepki ile karşılandı.
Yasa ile kendi işini kuran, patron olan emekliler bir anlamda imtiyazlı hale geldi.
Emekliler arasında oluşan ayrımcılığın giderilmesi, haksızlığın önlenmesi için başkasının yanında işçi olarak 4/a’lı SSK’ya tabi çalışan emekli adına ödenen yüzde 10 oranındaki SGDP uygulamasından da vazgeçilmeli.
Bağ-Kur kapsamında çalışan emeklinin aylığından kesintinin kaldırılması ne denli olumluysa, SSK kapsamında çalışan emekliler adına prim ödenmesi o denli olumsuzdur. Hükümet eliyle oluşturulan bu mağduriyet ve haksızlık yine hükümet tarafından giderilmeli. TBMM’de halen görüşmeleri süren ‘torba yasa’ya bu yönde bir madde eklenerek hoşnutsuzluk yaratan ayrımcılık pekâlâ ortadan kaldırılır.
BİLİYOR MUSUNUZ?
MARMARA Belediyeler Birliği’nin ev sahipliğinde ‘Türkiye’nin Göç Tarihi: 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye’ye Göçler Sempozyumu’nun Prof. Dr. Kemal H. Karpat’ın katılımıyla 20 Nisan Çarşamba 9.30-19.30 saatlerinde The Marmara Otel’de yapılacağını...
‘KADIKÖY Kent Konseyi Kadın Meclisi Söyleşileri’nin yarın 14.30’da Kozzy Konferans Salonu’nda yapılacak ‘Çağdaş Yaşamda Kadın İmgesi’ konulu konferansın konuşmacısının Yrd. Doç Dr. Zeynep Bayazıt olduğunu...
TEKİRDAĞ’da, Nuri Alço’nun da katılacağı Otizm Farkındalık Yürüyüşü’nün 17 Nisan Pazar 10.30 da, Süleymanpaşa Yelken Spor Kulübü önünden başlayarak yapılacağını...
EDİRNE Belediyesi’nin katkıları ve 12 sivil toplum kuruluşunun ortaklığı ile oluşturulan ‘Köy Enstitüleri-Aydınlanma Işığı 76 Yaşında’ etkinliğinin 17 Nisan Pazar Edirne ETSO Salonu’nda yapılacağını...
İTÜ Çevre Mühendisliği Kulübü üyesi öğrenciler tarafından hazırlanan, küresel çevre sorunları ve enerji politikalarının konuşulacağı ‘7. Sürdürülebilir Ekosistem Günleri’nin 15-17 Nisan tarihlerinde İTÜ Maslak Yerleşkesinde yapılacağını (www.segitu.org)...
CHP VE MHP ÖRGÜTLERİ 23 NİSAN'I KUTLAMALI
AVRUPA Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, ulusal bayramların yasaklanmasına boyun eğilmemesi gerektiğini belirterek muhalefete şu öneride bulundu: “CHP ve MHP, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı örgütlerinde daha büyük bir coşkuyla kutlamalı, Meclis’te de grup salonlarında bir resepsiyon düzenlemelidirler.”
ULUS'TAKİ UĞUR MUMCU HEYKELLERİ NE OLACAK
CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, Ankara’nın Ulus semtindeki Gazi Lisesi’nin karşısında bulunan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tescilli Uğur Mumcu anısına yapılan geometrik heykellerin kaldırılacağı iddialarını Meclis gündemine taşıdı ve Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a sordu: “Kaldırılacaksa, bu heykeller nereye nakledilecektir? Kaldırılmayacaksa, bakımsızlıktan adeta dökülen ve çürüyen bu heykellerle ilgili restorasyon çalışması yapmak konusunda bir çalışmanız var mıdır?”
Siber tehlike bir tık kadar yakında!...‘Olursa’ değil, ‘ne zaman olur’ demeli
ODTÜ Mezunları Derneği’nde geçen hafta ‘Siber Güvenlik’ temalı panel yapıldı. Türkiye dünyada en çok siber saldırıya uğrayan 5 ülke arasında yer alıyor. Geleneksel teknikler, verileri siber saldırılara karşı korumak için artık yeterli değil. Bu doğrultuda bilgilerin paylaşıldığı panel sonuç bildirgesinde şu uyarılar yapıldı:
Siber savaşların yol açabildiği maddi ve manevi kayıplar göz önüne alındığında ülkelerin siber ordular kurma gerekliliği ön plana çıkmaktadır. ABD Ulusal Güvenlik Teşkilâtı tarafından siber savaş, nükleer savaştan sonra en yüksek etkiye sahip savaş olarak görülmektedir. 2015’de yapılan bir çalışmaya (Economic Impact of Cyber Crime) göre, siber suçların küresel ekonomik maliyeti; 114 milyar $ doğrudan zarar, 274 milyar $ dolaylı zarar olmak üzere yıllık yaklaşık 388 milyar $’dır.
TÜRKİYE’DE DURUM NEDİR
Türkiye’de bu hususları optimize edecek çözümler Kamusal alanda; kurumlarda ‘siber olaylara’ müdahale ekipleri kurulmalı. –Bu husus kurumlar arası mutlak bir koordinasyon gerektiren bir husustur ve Türkiye’de kurumların bilgi paylaşma konusundaki egoları ve çıkar çatışmaları yüzünden oldukça zordur- Dolayısıyla bu koordinasyonun çıkarılacak ‘mevzuatla’ sağlanması gerekmektedir. Mevzuatın yanı sıra bu yönde yapılan çalışmaları denetleyecek bir ‘organizasyon’ oluşturulmalıdır. Zafiyetleri tespit için ‘sızma’ testleri yapılmalıdır.
Çok yakın bir gelecekte bizleri bekleyen potansiyel bir tehdit alanı ‘bulut teknolojileri’ ve ‘nesnelerin interneti’ alanlarında beklenmelidir. Çünkü nesnelerin interneti devreye girdiğinde, detay bilgiler içeren çok büyük hacimlerde bilgi depoları oluşacak ve bunlar buluta aktarılacak. Bulut teknolojilerinin çoğu Amerika orijinlidir. En büyük güç olan bilginin korunması birinci öncelik olmalı.
KENDİ TEKNOLOJİMİZİ ÜRETMELİYİZ
Türkiye siber güvenlik pazarının yaklaşık 300 milyon $ olduğu belirtildi. Kullanılan ürünlerin; %3’ü yerli, %97’si yabancı menşeli; yabancı ürünlerin ise %55’i İsrail, %35’i ABD kaynaklı olduğu ifade ediliyor.
Kritik altyapıların belirlenmesi ve öncelik verilmesi, yerli ve sertifikalı siber güvenlik ürünleri kullanılması gerekli. Çok büyük data –veri madenciliği– sensor teknolojileri ön plana çıkacaktır. Akıllı şebekeler, scada sistemleri her yerde olacak. Çıkarılacak mevzuat, bu hususlarla uyumlu ve zorlayıcı olmak zorunda. Bu konuda çıkarılacak mevzuat, asla istim arkadan gelsin mantığıyla, gelişmelere müteakip olmamalıdır çünkü Türkiye gibi ülkelerde mevcut düzenlemeyi, diğer bir deyişle önünü görmeden ar-ge yatırımlarına girmek riskli ve zordur.
Antik çağlardan günümüze; Didim Kutsal Yol Yürüyüşü...
BU yıl, turizmde yepyeni bir bakış açısıyla önemli adımlar atan Didim Belediyesi, bölgenin sahip olduğu tarihi ve kültürel hazineleri yaşatacak etkinliklere de imza atıyor.
Didim’de Turizm Haftasının en önemli etkinliği; antik çağlardan süregelen Kutsal Yol Yürüyüşü;
“Didyma çoğu araştırmacıya göre bilinen en büyük ve en ünlü “Orakl” tapınağıdır. “Orakl”, kadın kahinler nam-ı diğer Orakl Rahibeleri tarafından “Hexametrik” olarak düzenlenen altı mısralık şiirlerle verilirdi. Kehanetler bu şiirlerde betimlemelerle bildirilirdi.
Ziyaretçiler, “Orakl”a ulaşmak için önce Milet Kenti ile Apollon Tapınağı arasındaki Kutsal Yolu geçmek zorundaydılar. Halk , rahiplerin yönetiminde ayinler yapar, alaylar oluşturur, geceleri meşalelerle yürüyüşler yapardı. Kutsama dönemlerinde Miletliler o zaman liman olan Panormas limanına gelir, dört kilometrelik taş yolu şarkılar söyleyerek yürür ve Apollon Tapınağına ulaşırlardı. Bu yürüyüş yaklaşık dört gün sürerdi. Miletos´da bulunan MÖ 200´den kalma bir yazıtta törenlerin her yıl Nisan-Mayıs aylarında yapıldığı anlaşılmaktadır. İskender döneminde, yaklaşık aynı dönemler yılbaşı olarak kabul edilmişti.”
Özetle, yöre halkının dört gözle beklediği, yazın müjdecisi olarak bugün de Kutsal Yol Yürüyüşü yeni başlangıçların sembolü durumundadır.
Didim Belediyesi, bu yıl Turad işbirliği ile Turizmde Markalaşma Projesi kapsamında başlattığı, işletmelerde yüksek kalitede hizmet çalışmalarının yanısıra, düzenlenecek farklı etkinliklerle de ziyaretçilere Didim’e her gelişlerinde farklı deneyimler yaşatma sözü veriyor;
Bir çok ünlü yazarın katıldığı Yazarlar Festivali ve çok değerli bir kütüphaneye sahip Akköy’deki Sanat ve Edebiyat günleri, Didim’i tıpkı antik dönemlerde olduğu gibi bugün de felsefenin ve özgür düşüncenin kenti yapıyor.
Büyük İskender’in Miletos’u hürriyetine kavuşturup, Apollon tapınağının yönetimini Miletoslulara vererek bölgeye barışı ve huzuru getirdiği gibi, Didim tam 20 yıldır Barış Şenliklerine ev sahipliği yaparak bu özelliği sürdürüyor.
Ayrıca doğduğu şehirde adını yaşatacak olan, bu yıl ilki düzenlenecek Thales Matematik Konferansı ve hazırlıkları başlayan Vegan Festivaliyle de bilime ve doğaya saygılı bir kent kimliğini öne çıkaracaktır.
Didim’in turizmci Başkanı A. Deniz Atabay’ın kendi gibi vizyon sahibi ekibi ile Altınkum Güzelleştirme ve İyileştirme Projesi gibi önemli çalışmalarla Didim’e dokunuşları, ilçe turizmine ivme kazandırıyor. Bugün Didim’i bir çiçek bahçesi haline getiren, yerli halkın desteğiyle geliştirilen ve belediyenin öz kaynaklarıyla oluşturulmuş seralar, ilçenin tüm mevsimlik çiçek ihtiyacını karşılıyor.
Deniz Başkan ve ekibinin halkla bir bütün olarak gerçekleştirdiği bu proje, kamuoyuna uzun yıllar Didim’den söz ettirecek gibi…
Paylaş