İki gün dolmadan taburcu olmuşlar

‘Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, Yeşilköy Havalimanı’nda pist yerine yapılan hastanede yatarak tedavi gören hasta sayısını ve yurtdışı kaynaklı hastaları sorduk.

Haberin Devamı

Bakan, cevabında “Bu iki yeni hastanede 235 bin hasta bakıldı” demiş. Yani bakanın açıkladığı sayılar ile İstanbul’a düşen COVID hasta sayısının 3 katını, sadece 7 ayda bu hastane bakmış oluyor.

Bu arada diğer İstanbul hastaneleri de yatmış. Yalan ile bir tarafını örtse, öbür tarafı açık kalıyor.

Cevabında verdiği sayı hasta mı, vaka mı?

Bu hastane açılalı 7 ay oldu. 7 ay 210 gün eder. 1000 yataklı iki hastanede hastalar ikinci günleri dolmadan iyileşip taburcu olmuşlar.

Bu yüzden Sn. Sağlık Bakanı bana laf yetiştireceğine, millete aşı yetiştirsin lütfen!”

Bu sözler Ordu milletvekili Mustafa Adıgüzel’e ait.

Bu işte bir karışıklık var ama doğrular nasıl ortaya çıkacak!

TÜRK HALKBİLİMCİ-PİYANİST HALUK TARCAN’I KAYBETTİK

TÜRK halkbilimci, bilimsel araştırmacı, yazar, ön Türk kültürü, dili ve tarihi üzerine araştırmalar yapan, etnomüzikolog, piyanist, Sorbonne Üniversitesi’nde görev yapmış Haluk Tarcan (90) İstanbul’da vefat etti. Okurumuz Mustafa Yıldırım, Tarcan’ın 30 Aralık’ta vefat ettiğini haber verirken “Kazım (Mirşan) hocamızın ölümünden bahsettiğiniz gibi Haluk Hoca’dan (Tarcan) da bahseder misiniz?” dedi.

Haberin Devamı

Okurumuz hiçbir yerde Tarcan’ın ölüm haberini okumadığını da üzülerek anlatıyor.

Tarcan’ın babası, Atatürk tarafından Urfa Askeri Hastanesi’ne yönetici olarak tayin edilmiş; Haluk Tarcan da 1931 yılında bu kentte doğmuş. Selim Sırrı Tarcan’ın yeğeni, mimar öğretim görevlisi Ercüment Rıza Tarhan ile Türkiye’nin ilk beyin cerrahı ve bestekârı Prof. Dr. Bülent Tarcan’ın kardeşi olan Haluk Tarcan, Orta Asya Türklüğü üzerine araştırmaları ile bilinen Kazım Mirşan’ın çalışmalarını izleyen ve bunları gündeme taşıyan bir bilim adamıydı. Aynı zamanda piyano dersleri de veriyordu. Nitekim kardeşi Bülent Tarcan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefliği’ni yürütmüştü.

Çok birikimli bir bilim insanı olan Tarcan, uzun yıllar Paris’te yaşadı, daha sonra İstanbul’a yerleşti.

Bildiğimiz ve hatırladığımız bazı bilgi ve yazılarını aktarmak istiyoruz:

GÖBEKLİTEPE’Yİ DUYURMUŞTU

2014’teki ‘Göbeklitepe artık yalnız değil’ yazımızda Tarcan yeni çalışmasını köşemize şöyle duyurmuştu:

Haberin Devamı

“Değerli araştırmacımız Servet Somuncuoğlu’nun, Kırgızistan Saymalıtaş Vadisi’nde kaya resimleri üzerindeki çalışmalarında ortaya çıkardığı bir planın, Göbeklitepe’de Alman arkeoloğun bulduğu ve tarihlediği yerleşim yerinin planı olduğunu araştırmalarım sonucunda belirlemiş bulunuyorum. Bu bulgumu tüm dünyaya ve Batı tarafından daima ezilmiş olan halkımıza bildirmekten şeref duyarım. Fotoğraflarda, MÖ 13 binlere tarihlenen Saymalıtaş Vadisi’ndeki kayaya işlenmiş planın, MÖ 11 binlere tarihlenen Anadolu’daki Göbeklitepe’de gerçekleşmiş olduğu görülmektedir. Bu konuda ayrıntılı geniş makalem Hûlki Cevizoğlu’nun ‘Popüler Bilim’ dergisinde yayınlanmıştır.”

Haberin Devamı

‘Kilim ve Halıların Konuşan Damgaları’ (Enki Yayınları) kitabında; halı, kilim, heybe ve çorap üzerine işlenen, değeri çok bilinmeyen desenler Anadolu’da kadınların çektiği sıkıntıları, dertleri mutlulukları kilimlere dokunan damga olduğunu söylemişti.

HALUK, MİRŞAN’I İYİ BİLİRDİ

Haluk Tarcan, yaşamında gerektiği kadar takdir edilmeyen hocası Kazım Mirşan’ın ölümü üzerine şöyle demişti köşemizde:

“Büyük, geniş dilbilgisi ve yakinen tanıdığı Orta Asya’nın kendisine vermiş olduğu imkânlarla, atalarımızın yazıyı bulduğunu keşfetmiş ve dünyanın dört bucağına göçlerle yayılmış olan ön-Türkçeyi okuyarak büyük bir Türk kültürüne sahip olduğumuzu yazı denen görsel belgelerle ortaya koymuştu.

Haberin Devamı

Türk tarih ve kültürünü Türkçe bilmeyen Batılıların kaynaklarından öğrenmiş olan akademisyenlerimizin bu kötü alışkanlıklarıyla Batı’nın tanıtmadığı Mirşan için, ‘Biz onu kabul etmiyoruz’ demişlerdi.

İçlerinden hiçbiri Türk kültürünü doğduğu yerde, Orta Asya’da ve doğduğu dil olan Orta Asya Türkçesinden öğrenmemişti. 39 Orta Asya Türkçesinin henüz farkına varmışlar ve öğrenmek zahmetine katlanmaya başlamışlardır...

Batı nihayet Anadolu’yu keşfetmiş ve kendi kökenlerini oluşturan eski Grek kültürünün geç kalmış bir kültür olduğunu fark etmiş ve ondan vazgeçmiştir.

Batılıların, Anadolu’da karşılarına bir diğer ölümsüz Türk, Servet Somuncuoğlu ile Kâzım Mirşan’ın çıkacağından henüz haberleri yoktur. Şu anda Anadolu dilini aramaktalar...”

Haberin Devamı

AYDIN VE CAHİL

TOPLUMUN en az yarısı tam bir beyin felci yaşıyor. Anlamıyor, algılamıyor, sorgulamıyor, görmüyor, duymuyor, hiçbir şeye tepki vermiyor.

Berna KOCAKURT

BERNA Hanımcığım, ben size katılamıyorum maalesef. Gören, duyan, bilen ama susan o kadar çok kişi var ki... Felç olan bir şey varsa adaletleri, vicdanları ve cesaretleridir. Hüsniye KAYA

 KİTLE yönetimine tabi olanlarda Hannah Arendt’in tanımladığı ‘Heidegger sendromu’ yaşanıyor. Le Bon, “Kitle teslimiyetçiliğinde aydın ile cahil arasında fark olmaz” der.

GÖZLER KORKMAZ’I BEKLEDİ

‘MEŞHUR’ Sezgin Baran Korkmaz, yurtdışı yasağı kalkınca eşini alıp uçakla yurtdışına çıkmıştı. Ortalık karışınca Cüneyt Özdemir’e sosyal medyada verdiği söyleşide “kaçmadığını, iş için Lüksemburg’da bulunduğunu” ve pazartesi günü (önceki gün) Türkiye’ye döneceğini söyledi.

Ama gelmedi! Çok kişinin gözleri yollarda kaldı.

Yazarın Tüm Yazıları