İhsanoğlu: Bir dünya insanı...

Adı açıklanır açıklanmaz sosyal medya Twitter’da dünyada ilk sıraya yerleşerek TT oldu.
Hem İslam konularına hakimdir, hem de kayınpederi nedeniyle ‘milliyetçilere’ yakındır.
Bülent Ecevit’e de yakın bir isimdi.
İhsanoğlu laik bir Müslümandır. Mesela eşinin başı açıktır (Ayrıca kapalı da olabilirdi). Dün aniden yoğunlaşan eleştiriler oldukça kaba ve haksızdı.
CHP kimi aday yapsa (örneğin Baykal’ı) zaten eleştirilecekti.
‘Türkiye laiklik ve İslam kültürünün sentezi’ diyoruz ama böyle bir ‘sentez adaya’ hemen karşı geliyoruz. Bu tutarsızlık değil midir?
Bu kadar önemli ve prestijli bir bilim insanına ve diplomata karşı, tanımadan, bu kadar çok tepki verme nasıl başarılıyor, merak konusu...
Türkiye’nin tarihinin, toplumunun yani Atatürk’ün deyimiyle ‘dil-tarih-coğrafyası’nın bilinmesi önemlidir. O zaman AKP’nin % 45’i de, İhsanoğlu da anlaşılır.
Bu adaylık ile ülkemizin 2-3 kişiden ibaret olmadığını gördük; aksi halde hem sosyolojik olarak hem politik olarak ülke bitik demektir.
Şöyle ki, Türkiye’de seçmen rasyonel tercih yaklaşımına göre oy vermiyor. Nedeni demografik yapı... Bu nedenle seçimi almak kadar ‘bu ülke 2-3 kişiden ibaret değil’i de göstermek gerekiyor.
Seçimi kazanıp kazanmama meselesi değil, artık değişen Türkiye’yi de anlamak gerekiyor. Özellikle CHP’nin olmadığı Anadolu ile buluşması halkçılık ilkesi açısından önemli değil mi? Bu açıdan İhsanoğlu iyi bir aday sayılabilir.

‘Çok Ali’ler gördüm Osman çıktılar’

SAYIN Haluk Bilginer’in, Radikal gazetesine verdiği röportajda, “91 yıldır Atatürk’e tapınmaktan vazgeçemedik” demesini ‘çok basit ve hatta çok tehlikeli’ bulduğumu söylemek istiyorum. Ona diyorum ki; Atatürk’e tapan yok.
Ancak onun fikirlerini savunup, onun gösterdiği istikamete yol alanlar var elbette. Hem de her geçen gün daha da artarak...
Onu haklı nedenlerle seven çok tabii ki. Siz bile onun sayesinde varsınız. Bilmem anlatabildim mi!?
Şu günlerde onun büyüklüğünü aklı başında olan herkes çok iyi algılıyor.
Ama tarikat şeyhlerinin dibinde diz çökenler çok. Dilerim siz bunlardan biri değilsinizdir.
Hani bir söz vardır: “Çok Ali’ler gördüm Osman çıktılar...”
Normal kişiler, eylemleriyle ve söylemleriyle farklılık göstermezler.
“Dün dündür, bugün bugündür” diyorsanız size söyleyecek hiçbir sözüm yok.
Sizi ciddi, çağdaş, aydın, güvenilir; ulusunu, ülkesini seven bir kişi olarak görmek isterim.
Kadir DUMANLI

BİLİYOR MUSUNUZ

TRAKYA’ya, o da bir kez ‘Edirne Kırkpınar Güreşleri’ni birkaç saatliğine izlemeye giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaklaşık 7 yıllık görev süresinin bitmesine iki ay kala yeni büyükşehir statüsüne geçen Tekirdağ’a bugün resmi bir ziyarette bulunacağını...
GAZETECİ Çetin Ağaşe’nin ‘Kaos Ülkesi’ kitabından iki ay sonra şimdi de ‘Belgelerle 17 Aralık-Hükümeti devirme operasyonu mu?’ (Parafiks Yayınevi) kitabını yayınladığını...

Gökova’yı kirleten bu kafesi kaldırın lütfen

SAYGIDEĞER Koç ailesine... Sizi ülkemizin en başarılı, dürüst, örnek işadamı, yatırımcısı bilir, öyle algılar, öyle anlar, öyle anlatırım öğrencilerime...
Sizi eğitime, kültüre, sanata önem, değer veren bir aile olarak bilir; böyle inanır, böyle konuşurum övgüyle her yerde ve her zaman...
Sizi denizi, toprağı, otu, çiçeği, böceği kısacası çevreyi koruyan, doğayı seven bir aile olarak bilirim. Öylesiniz de...
Değerli aile büyüğünüz rahmetli Vehbi Koç’tan beri ekonomik başarılarınızı takdir etmiş, Türkiye sevdanızı alkışlamışımdır.
Sizden ricanın da ötesinde, çok önemli bir istirhamım var: 2006 yılında Aydın’ın Didim ilçesinde yaralı bulunan Akdeniz foku ‘Badem’i barındırmak için Gökova, Marmaris, Karaca beldesine yaptırdığınız barınma evini de doğa sevginizin bir tezahürü kabul etmekteyim. Daha sonra, Akdeniz foku ‘Badem’in yaşamını serbest bırakmanızı da aynı şekilde anlayış ve takdirle karşılamaktayım.
Ancak, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın kültür mirası olan, Gökova Körfezi’nde Badem için yapılan ‘demir kafes’in bir ucube gibi Körfez’in en görkemli yerinde öylece sırıtması tüm insanları rahatsız, huzursuz etmektedir.
Ülke sevginizi, dürüst işadamlığınızı, eğitime, kültüre, çevreye olan duyarlılığınızı çok iyi bilen ve izleyen biri olarak, ne olur o demir kafesi oradan kaldırın, ya da kaldırtın.
Bölge insanı bu demir kafesin size ait olduğunu, sizin tarafınızdan yapıldığını söyleyince kanım dondu. İnanamadım. Lütfen bu konuyu çözün, sevgili Koç ailesi.
İslam ÇANKAYA-Öğretim Görevlisi-MARMARİS

Hürriyet’çiler bir arada

HÜRRİYET gazetesinde geçmişte Genel Yayın Yönetmeni, yazı işlerinde ‘sekreter’ olarak çalışan ve temsilcilik, muhabirlik ve foto muhabirliği yapan isimler cumartesi akşamı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Cağaloğlu’ndaki lokalinde bir araya anılarını tazelediler.
Hürriyet mensuplarının 4. kez gerçekleştirdikleri buluşma geçen ay yapılacaktı; ancak SOMA faciası hafta sonuna nedeniyle ertelenmişti.
Cemil Özyıldırım’ın organizasyonuyla Cemiyet Lokali’ndeki yemeğe 68 kişi katıldı. Bir süre önce vefat eden Hürriyet’in ünlü foto muhabirlerinden Mahir Çerçi de anıldı.
Yemeğe katılanlardan tespit edilebilen isimler şunlar:
Seçkin Türesay, Suat Yatmaz, Cemil Özyıldırım, Özkan Altıntaş, Tülay Bilginer, Ünal Kutsal, Nevzat Ünlü, Leyla Tavşanoğlu, Habil Tangören, Ateş Çelik, Ayşe Karaman (Edipoğlu), Erol Gönenç, Atılay Kahyaoğlu, Ferhan Çamlıkaya, Faik Kaptan, Hicri Kınay, Hüsnü Savaş, Kenan Sönmezler, Mete Ongan, Mehmet Aycan, Nebahat Ercan, Öznur Kalender, Okan Sarıkaya, Engin Giray…
Nejat Seçen’in son anda çıkan programı nedeniyle gelemeyeceğini özür dileyerek ilettiği; Ertuğ Karakullukçu’nun da Bodrum’da olduğu öğrenildi.