SAĞLIK Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Murat Tuncer’le Gebze Dilovası’ndaki kanser vakalarını konuşurken, bize ilginç bilgiler aktardı.
‘2023 yılında 60 yaş üzerindeki kanser ölümlerini % 15 azaltmak istiyoruz. Böylece kanser vakalarının da % 60’ı kontrol edilebilecek. Ama bir kısım kanser türlerini, örneğin kemik ve beyin tümörlerini tamamen yok etmek mümkün değil. Buna karşılık akciğer ve sindirim sistemine bağlı kanserler tamamen ortadan kaldırılabilecek.
Dışarda mı?
ABD ile gelişmiş ülkelerde son beş yıldır artık kanser vakaları inişte... Zaten, Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü’nün bir bildirisinde, 15 yılda kanserden ölümlerin yok edileceği bildiriliyor.
SİGARA BELASI
Türkiye’de...
Maalesef büyük artış var. 10 yılda yüz binde 153’ten, yüz binde 216’ya yükseldi. Akciğer kanseri çok artıyor. Baş nedeni, sigara... Türkiye’de sigara kullananların sayısı her geçen gün artıyor.
Bizde kansere karşı neler yapılıyor?
AB’nin de benimsediği ciddi bir projemiz var; ‘2023-Kansersiz Yaşam Projesi’. Önlenebilecek kanserlere karşı eğitim açısından büyük bir savaş veriyoruz, özellikle de çevre kirletilmesine karşı... Bizde akciğer zarı kanseri dünya ortalamasından 4 bin kat fazla... Bazı bölgelerdeki Erioit ev aspestli toprakları solumaktan kaynaklanıyor; bu köyleri taşıyoruz.
CEP TELEFONUNA DİKKAT
Yani özetlersek...
Kanserin etkilerinin en başta çevreden, hava kirliliğinden, beslenmeden, sigaradan doğduğunu unutmamamız gerekiyor. Egzoz da büyük etken, artık içindeki kurşun yok edilebiliyor. Şimdi önemli bir sorun, termik santrallarından çıkan tozun çevreye kanserojen etkisi yapması.. İskenderun’da batırılan gemi, Karadeniz’e bırakılan variller ve Çernobil de çevre etkilerine giriyor.
Her üç kanserden ikisini yok edebiliriz; çevre ve beslenme ile sigaraya özen gösterirsek...
Cep telefonları...
Elektromanyetik yaydığından çevresel etkiye giriyor. Vaka var mı derseniz.. Bunu henüz bu nedene bağlamak zor. Ancak uzun vadede risk oluşturabileceğinden gelişmekte olan ergen çocuklarda cep telefonunun kulaklıkla konuşulması öneriliyor.
ULUSAL KANSER ENSTİTÜSÜ’NÜ KURAMADIK
Beslenmemiz..
Çok kötü, büyük sorun... Son yıllarda sindirim sistemi kanserlerinde bu nedenle büyük artış var.Vatandaşı kanserojenler hakkında uyarmaya çalışıyoruz.Biliyorsunuz, bu konudaki denetim Tarım Bakanlığı’na devredildi.Geçiş dönemi nedeniyle bir aksaklık oldu ama tüketicinin çevre bilinci arttıkça olumlu gelişmeler sağlayabileceğiz. Yoksa devlet herkesin peşine düşemez.
Gıda sahtekárları ve vurguncuları...
Ne yazık ki, çok kolay yoldan para kazanıyorlar.Bilinçsiz bir toplumuz, sağlığımıza dikkat etmiyoruz.Bu durum sürerse, dünyada 10 yıl içinde kanser vakaları % 350 artacak.
Çevre ile savaşmamız, bir eylem planı ortaya çıkarmamız gerekiyor. Kanser konusunda Mısır’da bile ciddi çalışma var ama bizde henüz bilimsel altyapı çalışmasını oluşturacak ‘Ulusal Kanser Enstitüsü’ yok. İnşallah yeni bakanlık yasası ile çıkar.
İlletin bedeli
TÜRKİYE, resmi kayıtlarına göre kanser tedavisine ve ilaçlara yılda 6 milyar dolar harcıyor; özel ve yurtdışındaki tedavi bedelleri ise henüz saptanamıyor.
Bu neredeyse ihraç ettiğimiz otomobiller ve öteki araçlardan gelen döviz miktarına yakın.
Bakan Osman Pepe ‘çevreyi’ görmüyor
GEBZE Dilovası’nda kanser vakalarının Türkiye ortalamasının beş kat üzerinde olduğunun köşemizde yer almasından sonra sorunun yerel gazetelerde manşetlere taşınması, özellikle de Kanal D’nin bu konudaki yayınları, Çevre ve Orman Bakanlığı’nı acaba harekete geçirdi mi? Hiç sanmıyoruz, hepsi göstermelik denetim...
Yöre halkının bu kadar tepkisine ve yapılan yayınlara karşın bölge milletvekili Pepe bu konuda nedense suskun kalıyor. Bakanın yöredeki fabrika sahipleriyle dost olduğu, hatta bunlardan birini sık sık ziyaret ettiği biliniyor.
Yazılarımızdan sonra yerel gazetelerde ilginç bilgiler yer aldı.
‘Gebze Haber’ yazıyor:
‘Pepe’nin talimatı üzerine İzmit çevre ekipleri, Kilezdere’yi kirleten fabrikalara baskın yaptı... Ancak Dilovası ve Gebze’nin başına bela olan Dilderesi ve dolayısıyla Marmara’ya sanayi ve evsel atıklar ulaştıran diğer dereleri hangi kuruluşların kirlettiği ne zaman tespit edilecek?’
Marmara Gazetesi, Dilovası Belediye Başkanı Musa Kahraman’ın beldede yaşanan çevre sorunlarının çekilmez olduğuna dikkati çekerek ‘Halkı biz zaptedemiyoruz’ dediğini yazıyor.
ÇORBA DAĞITTI AMA
Gazete, asıl haddehane ve boya fabrikalarının atıklarını saldığı Dilovası deresi neden kontrol edilmedi diyor.
‘Demokrat’ Gazetesi, Bakan Osman Pepe’nin geçen hafta Gebze’de iki gün cadde ve sokak esnafını ziyaret ettiğini, iftarda çorba dağıttığını (fotoğraflı) yazarak şöyle diyor:
‘Pepe ne hikmetse sanayi kuruluşlarının çevreye yaydığı kirlilik nedeniyle insanların hastalıktan telef olduğu Dilovası’na bir türlü gitmedi. Ben isterdim ki çorba dağıtırken poz üstüne poz veren Bakan Pepe, ayağına çizmeleri giyerek bizlerle birlikte Dilovası’nda derelere sanayi atıklarını bırakan tesisleri gezsin, denizden tozu dumana katan demir çelik tesislerini bir görsün...’ (Atık gemisi Ulla’nın 14 Eylül’de batmasından bu yana Bakan İskenderun’a da gitmedi.)
İnsanın inanası gelmiyor ama doğru bunlar.
Haberlere göre, Dilovası’nda çevre ekiplerinin ölçüm yapacağı anda köstebekler birilerine haber veriyorlarmış... (Dilovası’na gittiğimizde bazı tesislerin filtrelerini hemen çalıştırmaya başladıklarını, biz döndükten sonra belediyeden bize haber verdiklerini söylemeliyiz.) Zehirli baca gazı atıklar gece salınıyormuş... İşlenmek üzere yurtdışından getirilen paslı demirlerin analizi yapılmıyormuş; bunlar yağmur yağdığında denize akıyormuş...
Dilovalıları kanser öldürüyor, acaba bunlar kimin umurunda!
Biliyor musunuz
BAYINDIRLIK Bakanı Zeki Ergezen’in ‘İşimi yapmak için müteahhidin özel uçağına da binerim’ demesi üzerine CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Sayın Bakan kimse uçağını bedava vermez; bu utançtan kurtulmanız lazım’ dediğini... DYP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan’nın, AKP iktidarının, yurtdışında ve Türkiye’de binlerce insanı ‘İslamı ve Müslümanlığı istismar eden maneviyat hortumcuları’ndan hesap sorması gerektiğini söylediğini... Biliyor musunuz?