Paylaş
BM'nin El Kaide ve Usame bin Ladin'le bağlantılı olan, terörizmin finansmanına destek sağlayan kişi ve kuruluşlar hakkında tedbir kararı alınmasını istemesine karşın "AKP iktidarı döneminde olayla ilgili 3 Bakanlar Kurulu alınmış olmasına rağmen her nedense bu kararlar Resmi Gazete'de yayınlanmamıştır. BM'nin kararına karşın terör örgütlerine mali kaynak sağladığı açıklanan kişilerin; para, mal ve haklarının dondurulması fiilen engellenmiştir" diyen milletvekilleri, MASAK'ın bu konudaki araştırmasına Maliye Bakanı'nın engel olduğunu, "kamuoyu gündemine ve yargıya taşınmasından duyulan endişelerle bu sürecin engellendiğini" söylediler. "Ortada suç ilişkilerinin varlığını gösteren ciddi bulgular vardır. Bu bulgular BİM şirketinin yetkilileri ve ortaklarıyla Yasin El Kadı ve Julaidan arasında, yasal olmayan para hareketlerinin varlığını göstermektedir" dediler.
Kılıçdaroğlu ve Kart şöyle diyorlar:
"Bu aşamada hiçbir şüpheli hakkında hüküm kurma mevkiinde olmadığımızı beyan ediyoruz. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyor, yargılama yollarının engellenmesini ve bu anlamda hukuk dışı müdahalelerden kaçınılması gerektiğini vurguluyoruz. Gerçek suçlular yargılama yoluyla tespit edilsin ki, arada suçsuz olan ve bu ilişkilerin dışında kalanların mağduriyeti önlensin."
ZAPSU VE ARKADAŞLARI
"Daha önceden bazı savcılık makamları tarafından 2-3 kişiyle sınırlı olarak inceleme yapıldığını ve takipsizlik kararı verildiğini belirten milletvekilleri, hükümetin şahsında 'güven ve ciddiyet' sorunu yaşandığını belirterek, Türkiye'de 8 şirketin ortağı olan Yasin El Kadı (Şu anda S. Arabistan'da olduğu sanılıyor), bu şirketlerin bir veya birden fazlasında El Kadı'nın ortağı olan Cüneyd Zapsu, Abdülaziz Zapsu, Mustafa Latif Topbaş, Mehmet Fatih Saraç, İbrahim Halit Cezmevi ve Wa'el Julaidan ile Gaye Zapsu hakkında, toplumun gerçekleri öğrenmesi amacıyla suç duyurusunda bulundular.
Kılıçdaroğlu, "Sumenin altında neler olduğunu Kemal Unakıtan açmalıdır" diyor.
Savcı baskı görmesin
MİLLİYET'in bir süre önce gündeme getirdiği iddiaların, ciddi boyutları kapsadığı görülüyor. Türkiye bu dosyayı kapatırsa ilerde BM nezdinde zarar görecek. Bazı belgeler kuşku uyandırıyor.
Dün açıklandı; Başbakanlık'ta her türlü yolsuzluk iddiasını inceleyecek bir kurul oluşturulacakmış. Hükümetin baştan beri pek hoşlanmadığı 'müfettişler'e görev verilecekmiş bu kurulda. Ama neden Başbakanlık müfettişleri?
Ne yazık ki, geç kalınmış böyle bir kurulun oluşması AB'nin isteğiyle yapılmak zorunda kalınıyor.
Buyrun 'kara para aklanması ve terörün finansmanı' ile ilgili ciddi iddiaları araştırmak bu kurulun ilk işi olsun, ne dersiniz?
Acaba, bu dosyayı soruşturacak savcıyı kim belirleyecek? Tarikat-cemaat bağlantıları olacak mı bu savcının? Soruşturması sırasında hükümetten 'uzman' istenirse, bazı şeyler perdelenir mi? Yoksa, savcı gerekli uzmanları doğrudan bürokrasiden veya özel kesimden kendisi mi yetkilendirip talep edecektir? Çünkü soruşturmanın hem 'kara para'yı, hem de 'terörün finansmanı' boyutlarını kapsaması gerekiyor.
Bu sorular, 'Yasin El Kadı' olayı patladığında hâlâ sessizliğini koruması nedeniyle ortaya çıkıyor. Hükümet, bazı ilişkilerin çıkmasından endişe mi ediyor?
Bu bakımdan ilk koşul, soruşturmayı yapacak savcılık makamının baskı görmemesi.
Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.
Esnaf kafasını kuma gömmüş
Siz bir de Marmaris'teki gürültüyü duyun
MARMARİS'teki barlarda gece saat 04.00'e kadar devam eden müzik gürültüsü insanların beden ve ruh sağlığını bozmuş, hatta oradan bir an önce kaçmak ve kurtulmak durumuna gelinmiştir.
Gürültünün işkence halini aldığı bir tatil beldesine turist niye gelsin ki? Gelse de burayı öğrenmeyeni veya çulsuzu gelir.
Her otelin altıda disko veya bar vardır ve bunlar gece 22.00'den sabahın ilk saatlerine kadar amfilerini sonuna kadar açıp Amerikalıların hapishanedeki mahkûmlara yaptıkları gibi gürültü işkencesi yaparlar. Barlar Sokağı, ayrı bir işkence mahallidir. Buradaki işletmeler ses daha iyi dağılsın diye binalarının çatısını da açmışlardır.
Turizm esnafı başını kuma gömmüştür. Turistlerin gelmeyişi 'kuş gribi'ne bağlanamaz.
Yerel yöneticilerin bunu çözecek gücü yoktur. Bu konuda devamlı yayın yaparak kamuoyunu bilinçlendirmenizi ve çare bulunulmasını sağlayacak hareketi başlatmanızı sizden diliyorum.
Atilla SEL-Mimar
(Not: Dün Antalya ve Marmaris'te gürültüyle ilgili yeni girişimler yapıldı, bu arada Marmaris'te kuralsız davranan 64 işyerine ceza kesildi.)
belirterek, İçişleri, Kültür ve Turizm Bakanlıkları ve İzmir Valiliği'ne gönderdiği yazılarda önlem alınmasını istediğini...
Öğretmene güvence
CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı diyor ki:
"Hükümet sözleşmeli öğretmenler konusunu eline ayağına dolandırdı.
Öğretmenleri her türlü güvenceden yoksun bırakan bakanlık, sözleşmeli öğretmenlerin tamamını 4/B kapsamına almalı ve kadroya geçirmelidir. Bu haksızlık kısa sürede giderilmelidir. İş güvencesi olmayan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına da son verilmelidir."
GÜNÜN SÖZÜ
"Hükümet kendini yargı yerine koydu."
(Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok)
90 dakikada tek bilet
Vatandaş uyuma kazık yiyorsun
BÜYÜKŞEHİR'İN 90 dakikada tek biletle seyahat düzenlemesi 'tatlı' değil 'acı 'biber'dir, tam bir kelime oyunudur. AKBİL'de tek fiyat uygulamasıdır. Söylendiği gibi bir avantaj değil, İstanbul halkına bir kazıktır.
Özel motorlara ve vapurlara bindirilmiş bir zammın kamuflajıdır.
Yeni uygulamayla vapurlara %30-86, özel motorlara %30 zam yapılmıştır ve Büyükşehir herkesi uyutmuştur.
Üsküdar’dan işine giden bir vatandaş eskisine göre %86 fazla para ödediğine kim açıklama getirebilir?
Mesaj Panosu
- MODA halkı olarak Kadıköy Anadolu Lisesi'nin, öğrencilerle ve semt halkı ile sürekli didişen koruma görevlisinden şikayetçiyiz. Yoldan geçenlerle bile tartışıyor. Ulaşamadığımız okul müdürüne diyoruz ki; böyle saygın bir eğitim kurumuna böyle bir görevli yakışıyor mu?
Nazmi ÖZNOYAN
- AMBARLI Dereyolu, Okul Sokak'taki Arkheon Sitesi karşısında bulunan alanda geçmişte Beşiktaş Belediyesi'nin taşeron işçileri barınmaktaydı. Boşalan bu üçgen parsel yeşillendirilemez mi?
M. Yücel KAYA-ORTAKÖY
- GÖKHAN Çırnaz'ın yönetimindeki yeni ekonomi kanalı 'Business Chanel'in (uydu ve kabloda) yeni yayın dönemine başladı. (0212-324 94 00)
- SP'nin Filistin'e destek vermek üzere pazar günü 14.00'de İstanbul Çağlayan'da büyük bir miting düzenliyor.
İnsaf!
BAŞBAKAN elektrik şirketlerine "İnsaflı olun. Yoksa ben de size acımam" diye seslenmiş. Ülke tarihinin en piyasacı (market-friendly) politikacısının, 'size acımam' tehdidini bu piyasa evreninde ciddiye alan kaç kişi var bilinmez, ancak "insaflı olun" ifadesi ürkütücüdür. Ülkemiz insanının aydınlık-karanlık sorunsalının bir avuç elektrik patronunun şalter tutan parmakları arasında olduğu, icranın en tepesinden anons edilmektedir. Bir avuç ışık kaynağı sahibi insaf etmezse, bütün bir ülke karanlıkta kalacak, bunu anlıyoruz. Olayın, akut kanama olmadığı ortaya çıkıyor; kronik'tir; bir ülkenin bir temel ihtiyacının birkaç ademoğlunun günlük-anlık insaf yada hümanizma katsayısına bağlı olduğu gerçeği, kabus işte budur.
Özelleştirme, kabustur; Başbakandan öğreniliyor.
Erdoğan, "Halkın hizmetinde olan bir yatırımın, hiçbir kesim tarafından aleyhte kullanılamayacağına" da dikkat çekmiş. Demek oluyor, enerji üretim ve dağıtımı bir 'halk hizmeti'dir; çok güzel, peki, öyleyse 'halk hizmeti' için seçilmiş siyasetçiler, halk hizmeti vazifesini, 'insaflı' olup olmadığı belirsiz bir seçilmemişler grubuna nasıl devredebiliyorlar, anlamak mümkün görünmüyor.
Son derece kötü bir dil olmakla beraber, Başbakan, kesintinin "özel sektörün zarar tahsilatı" olduğunu ilan ediyor; kulaklarımıza inanamıyoruz.
Konuşma ASO salonunda yapıldığı için nazik ifadeler seçmeye çalışmış; sohbet toplantısı olsaydı, Kasımpaşalı birinin 'tahsil etme' yerine 'haraç kesme', 'tehdit' yerine de 'koruma parası' argolarını kullanmış olacağından kuşku duyulmamalıdır. Tercümesi "seçime kadar idare edin, haraçları sonra kesersiniz" oluyor.
BİZ DE KUŞADASI İÇİN SİNİRLENİYORUZ
Devamı var: "Bazı şeyler soru işareti olur. Biz bu soru işaretlerinin cevaplarını bulmaya çalışıyoruz. Ama kim bu ülkede halkımızın hizmetinde olan bu tür yatırımları aleyhte kullanmaya çalışırsa biz orada acımasız davranırız."
Dar anlamıyla belagat demek olan siyasetçilik açısından 'şeyler' sözcüğü kelime haznesi fukaralığı anlamı taşısa da, Başbakanın ruhsal pozisyonunu anlayışla karşılamak gerekiyor. "Biz sizin için neler yaptık, karşılığı bu mu olacaktı" demeye getiriyor. Sinirli görünüyor.
Sinirlenmek mi? 'Biz', Kuşadası liman ihalesinin ilk gününden beri sinirleniyoruz.
Ama gene de, tekellerden 'insaf' falan beklemiyoruz...
Mustafa SARAÇ-Tekstil Mühendisi- KUŞADASI
Paylaş