Paylaş
HOCALARIN hocası Ord. Prof. Sulhi Dönmezer'le yargı ile ilgili kamuoyuna yansıyan sorunları konuşuyoruz:
Hákim ve Savcılar Yüksek Kurulu 7 üyeden oluyor. Bazı okurlarımız ‘Kurula atamalarda birtakım tartışmaların ve iddiaların ortadan kalkması için bu sayının daha da artması gerekmiyor mu?’, ‘Hukuk fakültelerinden ve barolardan temsilci alınamaz mı’ diye soruyor.
- Diğer müesseselerden olmaz, o zaman yargıya müdahale olur. Ancak sayının artması isabetli olur; mesela 12 üyeli olabilir. Bu arada bir eleştiri de yapılıyor, bakanın ve müsteşarın katılması tarafızlığı bozar diye... Ancak onların etkisi olmadığı ortaya çıkıyor. Adalet Bakanı Türk, birinci sınıf bir adamdır, müsteşar da öyledir...
Bazı yasalar üzerinde çalışmalar nasıl gidiyor?
- Geçen dönem TCK'yı yapmıştık, seçimler dolayısıyla kadük oldu. Yeni bir komisyon kuruldu, beni de başkan seçtiler. Komisyon bu defa Yargıtay ağırlıklı... Çok da faydalı oluyorlar. Şimdiye kadar 100 maddeyi bitirdik, çocuk hükümlerini tamamladık. Medeni Kanun da bitti, Meclis'e gitti, bir alt komisyon çalışıyor. CMUK yepyeni bir kanun oldu. Tasarı halinde bakanlıklara, barolara gönderildi. Geldiğinde yeni görüşlerle incelenecek.
EN BÜYÜK ADLİ REFORM
Adli reform diyebilir miyiz bunlara?..
- Artık Türkiye 150 yıldan beri tercüme olan ihtiyar kanunlarla idare edilemez. Bizler, Atatürk'ten sonra ilk defa yüzde yüz 'Türk kanunları' yapıyoruz. Eski bakanlar başlattı, devam ediyor. Gerçekten Türk'ün bakanlığı sırasında bu yapılanlar büyük bir adli reformdur. Ayrıca, Ticaret Kanunu hazırlanıyor. Hukuk Muhakemeleri Usulü ile İcra İflas Kanunu da ayrı komisyonlarda inceleniyor. Borçlar Kanunu ve İnfaz Kanunu üzerinde de çalışılıyor. Ana kanunlar üzerinde Türkiye tarihinde hiç bu kadar çalışma yoktur; ben dahil herkes cansiperane çalışıyor. Allah izin verirse uyum yasalarını da tamamlayacağız.
Hocam, siz FN Hastanesi'nin bağlı olduğu Türk Kardiyoloji Vakfı Yönetim Kurulu üyesisiniz. Ümit Utku da aynı yönetimde, ama ondan ayrı anlayışta olduğunuzu biliyoruz. Kaza geçiren DGM Savcısı Oktar Çakır'ın, Ankara'dan sonra vakfın hastanesinde yattığı, bunun da Ümit Utku veya yandaşları tarafından sağlandığı iddiaları var... (Ümit Utku'nun, mal bildirimi kanununa bağlı olarak 2000 yılı mal beyanını verip vermediğini bu arada Bakan Yüksel Yalova'ya soralım.)
- Gerçekten bir şey bilmiyorum. Zaten kendisiyle temasım ve ahbaplığım yoktur. Hiçbir şeyini bilmem, bilmek de istemem... Ben köşemdeyim, Türkiye'ye hukuk yoluna hizmet vermeye gayret gösteriyorum.
Tantan...
- Şerefli ve namuslu bir adamdır, destek vermemiz lazım. Onun başarılı olması Türkiye'nin başarılı olması demektir. Tantan durmuyor. Çıkar amaçlı suçlarla ilgili bir çalışma yaptık. Geçen gün de 'Hocam mala karşı işlenen suçlarda büyük bir artış var. Bu konuyu inceleyelim' dedi. Konuyu 24 Mayıs'ta yabancı uzmanların da katılacağı bir sempozyumda tartışacağız.
Size yönelik suikast girişimi neden olabilir?
- Anlamam mümkün değil. Ben politika ve ideolojiyle uğraşmam. Devlet bir görev verirse sonuna kadar yaparım.
Yeni Cumhurbaşkanı...
- Değişik tarihlerde iki konuşmasını okudum, hepsine katılıyorum. Türkiye bakımından iyi bir şey, hukuku egemen kılmak çok önemli... Türkiye'nin bir şansıdır. İnşallah başarılı olacaktır.
Annem...
‘‘Annem gördüğüm en güzel kadındı. Her şeyimi anneme borçluyum.’’
(George Washington)
YANDIK... Ben yurtdışında çalışırken, SSK'ya Türkiye'den emeklilik için 9 bin dolar yatırdım, 30 aydır da emekli maaşı alıyordum. Şimdi SSK 300 bin kişiye yazı yazıp, bu tür emekli olanlara ödediği emekli maaşlarını geri istiyor. (Almanya'da emekli maaşı aldıkları için.) Yani benden faiziyle birlikte 5 milyar 400 milyonu geri istiyor. Ödediğim borçlanma parasını da o günkü kurdan geri veriyor. Türkiye'deki emekliliğim ölüyor. SSK bizi yakıyor, lütfen Ankara'yı harakete geçirelim.
Yusuf ÖTGEN-AVCILAR
Finike
çetesini
tutuklatanlara
teşekkürler
‘BİR yıldır hapisler, tehditler ve silahlı saldırılara rağmen sürdürdüğüm mücadelenin sonuna yaklaştık. İsmail Bayatlı ile yandaşları Finike Ziraat Bankası Müdürü Ramazan Özek -daha sonra serbest bırakıldı-, Krediler Müdürü Mustafa Karabulut ve Hasyurt Belediye Başkanı'nın eniştesi Salih Özdemir tutuklandı’ diyor Antalyalı müteahhit Mehmet Çiller....
Çiller, bu kişileri ‘rüşvet çetesi’ olarak nitelendiriyor. Çetenin Finike, Kumluca, Kaş, Sahilkent ve Hasyurt'ta belediyelere istediği usulsüz işleri yaptırdığını ve arazileri yağmalattığını, zirai krediler verdirttiğini iddia ediyor. Ayrıca Sahilkent Belediye Başkanı Ali Çoban hakkında bakanlık müfettişinin raporu doğrultusunda soruşturma açılmış.
Çiller, daha önce bu suçlamalarda bulunurken yargıya hakaretten de bir süre cezaevinde kalmıştı. Diyor ki:
‘‘Dürüst ve kararlı Sn. İçişleri Bakanımız ve Valimize çok şey borçluyuz. Ayrıca Finike Emniyeti'nde bazı polis memurları hakkında soruşturma yürüten Emniyet Müdür Yardımcısı Tağı Aras'a da teşekkür ederim. Bu yolda haberlerini sütunlarına alan gazetecilere de...
Her zaman bu işi sonuna kadar götüreceğiz. Mücadelem, devlet bankasının hortumlanmasını, köfteci tezgáhına -araba- 20 milyar kredi verilmesini, kalmış son bölgelerin betondan kurtarılmasını, rüşvet, talan ve menfaat çıkarlarına karşı gelmekti; 1. derece deprem bölgesi olan yöremizin bir 17 Ağustos daha yaşamaması içindi... Mücadelem, Atatürk'ümüze birey olarak vazifemi yerine getirmek içindi...
Devletimi ve ülkemi çok seviyorum.’’
Belkıs
harabeleri
SOS veriyor
2000 yıllık tarihi Belkıs (Zeugma) Harabeleri, Fırat üzerinde yapılan Birecik Barajı suları altında kalıyor. Fırat'a gem vuruluyor.
Ancak, biz The New York Times'tan Stephen Kinzer yazınca uyanıyoruz.
Efes ve Nemrut'tan daha önce bir tarihi merkez sayılan Belkıs harabeleri, dünyanın en büyük mozaik kenti sayılıyor. Mozaiklerde kullanılan renkler, en fazla bu kentte kullanılmış.
Hiçbir şey zamanında düşünülmüyor.
Dünya bizden daha çok ilgili; yabancı turistler baraj su tutmaya başladığında sular altında kalacak harabelerin yeri ile buradan çıkarılan Venüs tanrıçasını görmek için Gaziantep Müzesi'ne geliyorlar.
Ne olur bu baraj az ötede yapılsaydı; Hasankeyf gibi Belkıs harabeleri de yitirilmeseydi. Lütfen bir şeyler yapın, süre bitiyor. Türkiye'nin tarihi zenginliği yok oluyor.
Dr.Ferhat CİNDİOĞLU
Nizip/GAZİANTEP
Paylaş