Paylaş
İzmir’de çıkan bir yerel gazetenin Çerçioğlu hakkında ortaya attığı haberler... Dıştan baktığınızda başkan fırtınaya yakalanmış sanki... Değil; o kadar kendine güveniyordu ki... Bu konuyu kendisine sorduk. Hiç kızgın değildi ve gülerek dedi ki:
“Yerel siyasette 15 Temmuz öncesi husumet güdenler 16 Temmuz sabahı bu husumeti FETÖ’ye bağladılar. Siyasi çıkarları için insanlara FETÖ’cü diye iftira attılar. Bunlar küçük bir grup. Yerel siyasetçiler ve yerel medya birlikte çalışıyor.”
Elinde çeşitli belgeler olduğunu ancak bu fırtına sürecinde henüz açıklamak istemediğini söyleyen Çerçioğlu, “Şimdi onları izliyorum, avukatlarım da gülüp geçiyor. Bunların bütün barutunu harcamasını bekliyoruz” diyor.
“Bu durumda siz hiçbir şey yapmıyor musunuz?” diyoruz.
Şunları söylüyor: “İlk önce şunu belirteyim; bizim kültürümüzde pusu yoktur, düello vardır. Her şeyimiz hukuk kurallarına bağlı olarak gerçekleşir. Sonunda hukuk doğru kararı verir. Biz de göğsümüzü kabartırız. Bölgedeki gazetelerde çıkan haberleri bir okusanız onlara ne ödülü vereceğinizi şaşırırsınız.
Ben onlara yargıdan sonra ne ödülü vereceğimi biliyorum. Bu kadar imalat haber, basın etiğine aykırı davranma, çirkin ve asılsız suçlamalar emin olun hiçbir ülke basınında yer almaz. Bizler 15 Temmuz’dan önce de Cumhuriyetimize, demokrasimize bağlıydık, 15 Temmuz’dan sonra da gene bağlıyız. 15 Temmuz gecesi darbe girişimine yeltenenlere hep karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz. Bunların yargı sürecinde en ağır şekilde cezalandırılmasını diliyorum” diyen
Çerçioğlu sözlerini şöyle bitirdi: “Bu kişilerde ne vicdan var ne iman. Komplodan başka bir şey düşünmüyorlar. Onlar, ‘Özlem’e fobi’ye tutulmuşlar. Türkiye çok zor bir süreçten geçiyor. Komplocular bu süreci fırsat bilerek bulanık suda balık avlamaya çalışıyor ama başarılı olamayacaklar. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar. Türk yargısına güveniyorum.”
OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ'NÜN GEÇİŞ ÜCRETİ NE KADAR?
İSTANBUL-İzmir arasındaki yolu 3.5 saate indiren Gebze-Orhangazi-İzmir otoyol projesinin en önemli ayağı olan ‘Osmangazi’ adı verilen İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’nün ücreti kafa karıştırıyor. Her Türk vatandaşı gibi bu köprüyü görmek ve kısa sürede Körfez’i geçmek için İznik üzerinden ücretsiz yoldan gelerek Karamürsel sonrası tabelaları izleyerek köprüye ulaştık. Birinci sınıf araçlar için uygulanan 88.75 TL geçiş ücretini görevliye uzattığımızda ücretin 91 TL olduğunu söyledi. Nedenini sorduğumuzda 2.25 TL’sinin otoyol geçiş ücreti olduğunu belirtti. Yolu kullanmadan köprüye nasıl ulaşılabilir ki? Ücretsiz yollardan köprüye ulaşmak mümkün değilse köprü geçiş ücretinin en kısa yolu kullanılması halinde 88.75 TL değil, 91 TL olarak açıklanması daha doğru değil midir? Köprünün Altınova çıkışı kullanıldığında 91 TL olan ücret, Kılıç çıkışı kullanılırsa 93.05 TL, Orhangazi çıkışı kullanılırsa 96.05 TL, Gemlik’ten çıkılırsa 98.5 TL oluyor. / Mustafa BAKACAK
BİLİYOR MUSUNUZ?
CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen’in, darbe girişiminin ardından ortaya çıkan devletteki kadrolaşmanın, eğitim camiasında ve sınav sisteminde yarattığı tahribatın belirlenmesi, eğitim sisteminde liyakati esas alan atama yöntem ve usullerinin tespiti için alınacak önlem ve politikaların belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulmasını istediğini... mGÜÇLÜ Türkiye Partisi Başkanı Tuna Bekleviç’in “39 yaşımdayım. Ümmet ile Atatürkçülüğü, Sünni ile Alevi’yi, Türk ile Kürt’ü barıştıramayan partileri izlemekten o kadar yoruldum ki, ‘nefes’ alamıyorum. Bundan sonra geleneksel siyasi partiler ile ilgili tüm ilişkimi belli bir mesafeye koyuyorum” dediğini... m GAZETECİ-yazar Oktay Akbal’ın ölümünün 1. yılında Muğla Akyaka’da 28 Ağustos Pazar günü kabri başında, aynı gün 18.00-20.00 arasında da Muğla BB’nin düzenlediği etkinlikle Konakaltı Kültür Merkezi’nde anılacağını...
LEYLEKLER NEDEN ÖLDÜ...
ÇORLU-Çerkezköy yolu, çevreyolu ve Çorlu çöplük alanında çok sayıda leylek telef oldu. Çevredekilerin ihbarıyla gelen veteriner Samet Topçuoğlu, “Leyleklerin göç sezonunda olduğunu ve ölümlerinin inceleneceğini” söylüyor. Biz yine de soruyoruz: Elektrik direkleri ve yüksek ağaçlara yuvalanan leyleklerin ölüm nedeni ne? Yiyecek aradıkları çöplüğe kaçak gömülen endüstriyel atıklar mı? Yol kenarlarındaki otları kurutmak için sıkılan zirai zehirler mi? / Murat SEVGİ
MESAJ PANOSU
MİLLETİMİZ, üst makamları aldatanları herkese duyurmalı, teşhir etmeli. Yapılan göz boyama olmamalı. Mücadele, mücadele... / Dinçer ÖNAL
HER yıl tekrarlanan anız yangınlarına önerim var: Çiftçiye sap parçalayıcı makine verin ve tarım paydaşları anız yangınını önlemek için bir araya gelsin. / Zülfikar İnönü TÜMER
ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENLERİ ARAPSAÇINA DÖNDÜ
HER sene Adli Yıl açılış törenleri Yargıtay Salonu’nda yapılırdı. Genellikle Başbakan ve Cumhurbaşkanının dinleyici olarak katıldığı Adli Yıl açılış töreninde, konuşmacı olarak Yargıyı temsilen Yargıtay Başkanı, Savunmayı temsilen Barolar Birliği Başkanı konuşurdu. Neyse bugüne gelelim. İktidar ile yaşanan bahar havasından sonra 1 Eylül’deki törende konuşmacıların kimler olacağı konusunda bir sıkıntı yaşandığı anlaşılıyor. Çünkü yapılan görüşmeler sonunda ve varılan sözlü kabul ile, savunmayı temsilen Barolar Birliği’ne de söz hakkı verileceği açıklamada yer alıyordu. Ancak varılan mutabakatın ‘sözlü’ oluşu sanki yeni ve olumsuz gelişmelere açık bırakılan bir kapı gibi görünmekte idi.
Hal ve durum bu vaziyette iken, 2016/2017 adli yıl açılış töreninin Tayip Erdoğan’ın başkanlığı ve ev sahipliğinde ve Külliye’de yapılacağı hususları basın yayın organlarında yer almaya başladı. Akşam saatlerinde de gene TBMM salonlarında bir resepsiyon verilecek idi.
Bu durumda savunmanın ve Avukatların gene üvey evlat durumunda kalması ihtimal daihiline girmekte idi.
Ancak işin asıl yanlış ve şaşılacak tarafı, yasamadan, yürütmeden ve her türlü organdan bağımsız olması gereken yargının açılış törenlerine bu kadar müdahale edilmesi ve bu törenlerin yasama ve yürütmenin himayesi altında, Külliye’de ve Meclis’de yapılır olmasıdır.
Bu vaziyette en iyi ve kaçınılmaz durum, savunmayı temsilen Avukatlar tarafından alternatif ve bağımsız bir açılış töreni yapılmasında toplanmaktadır.
Zira Avukatlık And’ında yer aldığı üzere ‘Avukatlar esir kullanmamışlar ama efendileri de olmamıştır.’. / Av. A. Erdem AKYÜZ
Paylaş