Hem başarı hem bozgun

BABASI Köy Enstitülü olan yazar Zeki Kentel, ‘17 Nisan Köy Enstitüleri!...’ başlıklı yazısında, bu okulların Cumhuriyet’in en büyük başarılarından biri olduğu ancak aynı zamanda da en büyük bozgunlarından olduğu tespitini yapıyor.

Haberin Devamı

Ve diyor ki:

 

“KÖY Enstitüleri, köylü veya Anadolu halkı istedi diye kurulmamıştı. Kapatılmaları da yine köylü veya Anadolu halkı istedi diye olmadı.

 

Burada Anadolu gerçeğinden soyut bazıları ağalardan, kırsalın ağalarından söz eder. Burada sözü edilecek ağa kırsalın kendisinden hesap soracağı korkusunu yaşayan egemen oligarşinin ağasıdır.

 

Kimler kurdu ise kapılarına kilit vurulması da onlar eliyle oldu!...

 

Köy Enstitüleri’nin başarısızlıkları köye rağmen köy için yanlışlığından kaynaklanmaktadır.

 

Biz seksen yıldır bir çuvaldız boyu yol alamadıysak, bunun en başta gelen nedeni milletten soyut, onun dinamiğinden habersiz kendi içimizden çıkardığımız, özümüze yabancı yetiştirdiğimiz egemen oligarşidir. Demokratlığı kimseye bırakmayanlar, Köy Enstitüleri’ne ağıt yakanlar durumu bir kere de Anadolu insanının bakış açısından yeniden değerlendirmelidir.

 

Haberin Devamı

Köy Enstitüleri’nin bunu gerçekleştirememesinin nedeni, Anadolu’yu çağa dönüştürme yolunda, kurucuların hareket noktalarının maddi gerçekleri doğru olmakla birlikte, Anadolu’nun sahip olduğu dinamikten, bu dinamiğin çıktığı kültür, örf ve gelenekten soyut olmalarından kaynaklanmaktadır.

 

Hasan Ali Yücel de CHP iktidardan düştükten sonra yayınladığı yazılarda bu somut gerçeğe uzak olduklarını vurgulamıştı.

 

Anadolu’dan soyut bir radikal hareketin, zayıf da olsa var olan demokratik koşullarda başarılı olması mümkün değildir.

 

Bugün dünyada komünizm öcüsü kalmadı ama yeni başka öcüler üretildi. Bugün de vatana büyük katkısı olacak Anadolu dinamiği ve gençler (aynı kırsalın çocukları) benzer dışlanma ile karşı karşıya bulunuyor.

 

Haberin Devamı

Köy Enstitüleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük ve en parlak başarılarından biridir. Ne yazık ki, aynı zamanda da en büyük bozgunlarından biri olmuştur.

 

Milleti adam yerine koymayan bu kafa, bu egemen oligarşi devam ettiği sürece bu bozgunlar devam edecektir.”

 

GÜNÜN SÖZÜ 

 

“1940’larda halkçı eğitim anlayışının
ürünü olan Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümü, bugün bilimsel eğitime veda günüdür. 76. yıldönümünü buruk duygularla kutluyoruz.”

Şenal SARIHAN

 

KADIKÖY’DEKİ KIZILAY BİNASINDA NE YAPILIR

 

KADIKÖY’de vapur iskelesinin karşısında, Misakı Milli Sokağı’nın başında 7 katlı bir bina vardır; girişin üstünde ‘Lamia Güvener Kan Alma Birimi’ yazar...

 

Haberin Devamı

Kızılay’ın bu binada yıllardır dispanser olarak hizmet verdiğini biliriz...

 

Her branşın doktoru vardı. Kapıdan içeri girmek isteyince, kapı aralığından ‘İskele’nin yakınındaki çadırda kan alınıyor, oraya gidin” deyip kapıyı kapadılar.

 

Meğerse bu bina beş yıldan beri ‘tadilat’ bahanesiyle böyle metruk duruyormuş.

 

Araştırdığım zaman kapıda ismi bulunan Lamia Güvener’in, dispanser olarak kullanılmak üzere bağışı olduğunu öğrendim...

 

Kimse içeri alınmadığına göre, burada ne tür bir hizmet veriliyor? Terası çok muhteşemmiş...

 

Peki gece bu binada ışık nasıl yanar?

 

Kızılay’ın eski genel başkanı olup kendi adına ‘Vakıfay’ adıyla bir yardım kuruluşu kurmuş olan iyi insan Tekin Küçükali’nun bu durumu öğrendiğinde ne kadar üzüleceğini biliyorum.

 

Haberin Devamı

Tekin Bey’den sonra Ahmet Lütfi Akar ve ondan sonra genel başkanlığa getirilen Kerem Kınık’a bu durumu soruyorum: “Kızılay Kadıköy Şube Başkanı gözlük toptancısı Numan Hocaoğlu ve dört yönetim kurulu üyesini hiç denetlemez misiniz?”            

İ. ÖZTÜRK

 

 

CENGİZ HAN’IN KIZLARI...

 

MOĞOL, Türk tarihi ve Cengiz Han üzerine dünyanın en önemli otoritelerinden ABD’li antropolog Jack Weatherford’un ‘Cengiz Han’ın Kızları’ isimli kitabı Tarih ve Kuram Yayınları’ndan çıktı. Kitap, Doğulu ve Batılı tarihçilerin sekiz asırdır gizlediği bir gerçeği açığa çıkarıyor. Cengiz Han’ın imparatorluğunun kuruluşunda kızlarının rolü ve soyundan gelen Moğol kraliçeler... Weatherford’un kitabında ‘Hanım’ ve ‘Hatun’ kelimelerinin kökeni şöyle açıklanıyor: “Hatun, Moğol dilinde en otoriter ve görkemli kelimedir. Saltanatı, ihtişamı ve muazzam gücü temsil eder. Bir şeye ne kadar baskı uygulanırsa uygulansın direnç gösterip kırılmıyorsa ona ‘Hatun’ denirdi. Bu kelime, erkeğin ya da kızın isminin bir parçası da olabilir, güç ve istikrar ile güzellik ve zarafet ifade ederdi. ‘Hatun’un hayran olunan nitelikleri sebebiyle, erkekler de sıklıkla ‘Demir Kraliçe’ anlamına gelen ‘Hatun’, ‘Temur’ ya da ‘Kahraman Kraliçe’ anlamındaki ‘Hatun Batur’ isimlerini taşıyabiliyorlardı.”

 

Haberin Devamı

Kadına şiddet, kadın cinayetlerinin gündemden düşmediği, Atatürk’ün kadınlara verdiği hakların bugün bile tartışma konusu yapıldığı günümüze kitap 800 yıl önceden bir ders niteliği taşıyor. “İlk kocan milletindir. İkinci kocan, itibarındır. Evlendiğin adam ancak üçüncü kocandır. Eğer milletini kocan olarak görürsen ve ona özenle hizmet edersen itibarını kazanırsın. Eğer itibarını kocan olarak görür ve onu özenle korursan evlendiğin adam seni nasıl terk edebilir ki?”

 

ISTRANCALAR YİNE KAZANDI

 

KIRKLARELİ, Demirköy ilçesi ve Balaban köyü arasındaki toplam 2831.75 hektar, (28.317 dekar) alanda 91 adet sondaj noktasında gerçekleştirilmesi planlanan ‘Bakır Madeni Arama Sondaj Çalışması’ projesine ilişkin, Kırklareli Valiliği (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) ‘ÇED gerekli değildir’ açıklamasını 29.05.2015 tarihinde duyurdu. ‘ÇED gerekli değildir” kararın/işlemin iptali talebiyle Edirne İdare Mahkemesi’nde açılan dava sonucu bilirkişi incelemesi ardından mahkeme iptal kararı verdi.

 

Istrancalar Avrupa’nın en önemli beş doğa alanından biri; özellikle de ruhsat alanı yabani hayatın yaşam alanıdır. Söz konusu ruhsat alanı içinde yüzlerce su kaynağı ve bunların bitişiği ile oluşan onlarca dere içilebilir saflıkta. Başka ne denilebilir ki?

 

BİLİYOR MUSUNUZ?

 

-TÜMOD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu adına Prof. Dr. Kürşat Yıldız’ın geçen yıl aramızdan ayrılan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun ölüm yıldönümü olan 19 Nisan Salı, 14.00’te Karacaahmet’teki mezarı başında anılacağını duyurduğunu...

 

-ABİM Nurettin Yedigöller, 1981 Nisan’ında Gayrettepe 1. Şube tarafından Maltepe İdealtepe’de yürürken gözaltına alındı. Devrimci ve sosyalistti. 35 yıldır kendisinden haber alamadık. Abime insanlık dışı işkence uygulandığını tespit ettik; işkencecileri de bulduk ama hep reddettiler. Onu, tüm kayıp ailelerinin acısıyla birlikte bugün anıyoruz.


Muzaffer YEDİGÜL - BAĞCILAR

Yazarın Tüm Yazıları